Ekip biçme meselesi!
Sorunlarınız zaten etrafınızdakilerin çoğunun umurunda olmaz üstüne üstlük sevindirir. Kimsenin yara izi bir başkasında sızlamaz o yüzden nasılsın sorusuna iyiyim sağol dışında cevap vermeye gerek yok. Bundan da ne kadar güven o kadar mutluluk formülü çıkıyor ki, yaşananlar düşünülünce bu sözün doğruluğu hissediliyor. Eksiksiz ve kusursuz bir hayatı isteyenler değil, bulundukları halden hoşnut olmasını bilenler mutlu olabilirler. Bu sırra erenler mutluluğa kavuşmak için ne işlerinin düzelmesini ne de zengin olmayı bekler. İçinde bulundukları şartları en iyi şekilde değerlendirerek mutlu olmasını bilirler.
Gerçekleri idrak ederek yaşanılanlar evrensel duygular ve hislerdir. Kendi gerçeğini farkedip örnekler duymak, sadece bizim sorun yaşamadığımızı bilmek, neden ve sonuçları görmek, bunu bilincimiz doğru kabul ettiğinde buna inanırız, bununda gelecekteki yaşamımızı daha kaliteli hale getireceğine inanırsak değişim gerçekleşir.
Dünden öğrendiğimizi bugün uygulayamıyorsak dünün bir anlamı olmaz. Bir yere kadar üzüImek, bir yerden sonra vazgeçmeyi biImek gerek. Geçmişte yaşamak insanı hiçbir zaman ileriye götürmez. Yaşanılanlar tecrübe olmalı ama asla geleceğimiz için kabus olmamalı. Herkese mahsus değil belki ama biraz azimle atılamayacak adım yoktur. Küllerinden doğabilir insanlar ve zihinlerinden geçmişi yerleştirdikleri gibi yavaş yavaş silebilirler isterlerse ve sonrasında da gelsin yeni biri, yeni bir zihin, yeni hayat.
İnsanlık içimizdeki bilgeliğin, neşenin, saygınlığın, asilliğin gücüdür. Öyle ki, davranışlarımızda kendisini gösterir ve böylece kişiliğimiz oluşur, bize neşe, huzur ve anı yaşama hissi verir. Kendi hayatının sahibi olabilmeli insan doğrusu ve yanlışı ile, doğru amaçlar edinebilmek ve o doğrular için yaşamak her şeyden önce sağlam bir karakter, düşünen bir akıl ve vicdan gerektirir.
İnsanların düşüncelerini değiştirebileceğini ve hayatlarına bu düşüncelerle yön verebileceğini düşünsem bile özün hiçbir zaman değişmeyeceğini biliyorum. Zalimlerin çarkı, cahillerin çalışmayan kafalarıyla döner. Ay tutulur, güneş tutulur, dil tutulur ve sonunda akıl da tutulur. Tutuk bir akıl için mantıksal gerekçeler iflas etmiştir. Çünkü esas sıkıntı tüm bunların toplumda kabul görmesidir. Karanlıkta yaşamaya alış güneş her zaman olmayacak...
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder