Kayıtlar

Haziran, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayata Uyum Sağlamak Bile Değişimle Başlar...

Resim
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Hiçbir şey durağan değildir önemli olan değişimin hızına ayak uydurabilmektir. Hayata uyum sağlamak bile değişimle başlar. İnsan bunu yaş aldıkça daha iyi fark ediyor. Zamanında öğretilmiş dar kalıpların ne kadar yanlış olduğunu tecrübelerle anlıyor ve değişimin zorunlu olduğunu görüyoruz. Yenilikleri kabullenmemek zihinsel bir ölümdür, aynı fikri savunan kişi durağan, hareketsiz, ölü olarak yerinde kalır. Yenilenmek için değişim şarttır, bu değişim sancılı olsa bile peşinden gelen canlılığı armağan eder. Düşünceleri sabit insanlar şimdiyi ve geleceği bir türlü anlayamamış, sürekli etrafıyla çatışma halindedir ve çoğu cümleleri bizim zamanımızda diye başlar. Oysa o zaman bitmiştir, gelişime götürecek olan şey ise şu anı, geleceği anlamak ve ona göre yeni fikirler geliştirmekten geçer. Düşünmek varoluşun hafifliği olunca doğruyu, güzeli herkes için geçerliliğince görene, duyana, bilene, bilmek isteyene değişim mümkünken inadına kendi

Muhteşem İkiyüzlülük

Resim
70'li yıllar yer Fransa parlamentosu, kürsüdeki konuşmacı iyi bir sunum yapıp çalışmalarını anlatmış, muhtemelen geçerli not alacak iyi puan toplayacak. Karşı gruptan bir milletvekili yerinden; 'Sen onu bunu boş ver, ben akşam senin eşinle birlikteydim, sen önce ailene sahip çık...'' Ortalık karışır, iki grup birbirine girer, kavga, kıyamet. Kürsüdeki konuşmacı o gürültü patırtı içinde kürsüden sesini duyurmaya çalışmak için çırpınmaktadır, parlamento tatil edilir. Ve gazeteciler kürsüdeki konuşmacıya, herkes kavga ederken siz kürsüden sesinizi duyurmaya çalışıyordunuz, ne söyleyecektiniz? Konuşmacı, 'BEN EVLİ DEĞİLİM onu anlatmaya çalışıyordum.' Bizim gibi algı yönetimi çok kolay oluşturulabilen toplumlarda böyle bel altı konular rağbettedir. Bizim gibi toplumlar ekonomiymiş, dış siyasetmiş, eğitimmiş pek ilgilenmezler. Kitap okuma oranı 1 olan bir toplumda kadınların baş örtüsü en geçerli polemik konusudur. Isıt ısıt sür, ondan sonra karşındakiler yıllar

Belirsizlik Değersizliktir...

Resim
Birinin hayatının neresinde olduğunu çözemediğin zaman hiçbir yerinde olmamayı tercih etmek en iyisidir. Çünkü belirsizlik değersizliktir. Bana verilen hayatı en iyi, en güzel biçimde yaşamaya geldim. Ne çok şeyi kendimizden daha çok önemsiyor, kıymetlendiriyor, kendimizi o şeye layık görmüyoruz. Üstelik ne zaman öleceğimizi bilmeden yaşıyorken. Yaşamın anlamı yada anlamsızlığı. Tam başardım, ulaştım derken yeniden başlangıca dönüşlerin yaşanması. Paylaşmadan, koşulsuz sevmeden hiçbir şeyin anlamı olmaz, bunların eksikliğidir bizi boşluğa düşüren. Karşımızdaki kişinin bizi anlaması önemli olan, anlayan insan sadece kendisini düşünmez karşısındakini de düşünür, bunu sözle yapmasa bile hissettirir. İnsanların yaşama amacı inandıkları her neyse ona layık olmaya, ulaşmaya çalışmaktır. Kendilerinden emin olmayan insanlar korkarlar, korkuların kaynakları farklı şekillerde insanları yol ayrımına getirir, bu yol ayrımında insanların kafası karışmaya başlar, seçimlerindeki yanlışlar

Duygularımız Doğru, İnsanlar Yanlış...

Resim
Savaştıkların seni yener. Sevdiğin her şey ise amacına hizmet eder. Yaşam ve hayat tarlasına bunları ekiyoruz kendimizce ama yaşamda değişmeyen ilkeler de vardır. Birlikte yaşamak, uzlaşmak, dayanışma içinde olmak, ortak yaşama kültürü geliştirmek önemli ve gereklidir. Gülmek beyin hücreleri tarafından salgılanan endorfin salgısını artırarak vücudumuzu rahatlatır. Hayatın en güzel eylemidir, her ne varsa sizi bundan alıkoyan onları yok edin. Gülmek için mutluluğu beklemeyin sonra belki tebessüm bile edemezsiniz. Hiç kimse bizden daha mutlu değil bunu gördüğünüz zaman şikayet etmeyi de bırakırsınız. İnsanlar çeşitli dertlerle sınanıyor, kimsenin hayatı bir diğerine benzemiyor. Hangi kapının ardında hangi dert var görebilmek için gönül gözünle bakmak gerekiyor. Ancak gönül gözü anlar dilsiz acıları ve mutlulukları. Hayat alıştırarak öğretir insana olgunluğa erişmeyi, kimi, neyi, ne kadar ciddiye almak gerektiğini. İnsanlığa karşı yeterince nefretle dolduğun zaman ironik bir şekil

Bilgi Hasadı...

Resim
Tüm kalıplardan ve kurallardan arınmak için bilgi arzusunu kendi tekeline alan sistemlerde çatlaklar yaratmak zaruri bir mesele haline gelir. Bilgiye sorgulayarak ihtimalleri çoğaltarak, bağımsız bir merak dürtüsü, kalıplardan, tabulardan, kurallardan arınmış tertemiz bir vizyon sahibi olarak ulaşılır. Herakleides döneminde anlam kazanan PHİLOSOPHİA deyiminin anlamı; durup dinlenmeden bilgiyi, doğruyu aramaktır. Düşünme, uygulama, deney vs. ile burada varılmak istenen doğru ve gerçektir. Temeli İonia'da atılan felsefenin hiç durmadan aradığı şey budur. Hedefe empirik bir yol (Sokrates) ile mi, yoksa kendi düşünce dünyamıza çevrilerek mi, ulaşırız? Kendi iç dünyamıza evrilmek ve empirik yol ile bütünleşme bu konuda yararlı olacaktır. Platon görüşüne göre, felsefe yapmak felseficilerin, yönetmek yöneticilerin, savaşmak askerlerin göreviydi, bu da belli bir kast yapısı oluşturuyordu. Bu anlayış bugünde farklı düzeylerde devam etmektedir. Fikrimce bilgiye ulaşabilmek iki kavram

Sistemlerin Temel Felsefesi...

Resim
Yaşama öyle bağlanacaksın ki, ölüm tehlikesi olsa bile korkmadan mücadele edecek, direnecek ve yaşamını kazanacaksın. Köle olarak yaşamı yok edilen insanlar yaşamlarını ancak her şeye rağmen yaşam için mücadele ettiklerinde, direndiklerinde kazanabilirler. Beynimizdeki, duygularımızdaki zincirlerden kurtulmak yaşamımızı yaşamanın tek çıkış yoludur. Bugün çoğumuz yaşama sıkı sıkı bağlanmak adına inanılmaz mücadeleler ve çabalar içinde debelenip duruyoruz. Karşılığında ise bir kısır döngü içinde bir ömrü tüketiyor ve bunu başkaları için yaptığımızı çok geç anlıyoruz. İnsanoğlu olan bizler öğrenilmiş acizlik denen ve bilinçaltımıza kadar işleyen yaşamın cehennemine boyun eğmek zorunda olduğumuz, çıkılamaz diye hissettiğimiz, düşündüğümüz bir sistemde yaşıyoruz. Zincirlerinin farkına varsa insan zincirlerden kurtulmanın yollarını bulacak, bunun için mücadele verecek, direnecek ve yaşamını kazanacaktır. Köle yapan insanlık dünya nüfusunun tamamını özelikle Afrika, Asya, Latin Amer

İpe Örülmüş Akıllar

Resim
Çırak olmayı bilmeyeni usta yaparsak olacak olandan da kaçınılmaz olur. Sonradan gelen yetkinin vermiş olduğu üstünlükle kompleksiz kişiler bile devamlı egolarını tatmin etmeye çalışan kişilere dönüşebiliyorlar. Ama her silah bir süre sonra sahibine çevrilir. Cehaletin sebebi bilgiyi kabullenememe egosudur, cahilliği kabul etmeme ve öğrendikçe öğrenmemiz gereken daha bir çok şeyin olduğunu anlayamamadır. Bunların cahil ve basit dünyası dışında az da olsa ufkunun gelişmesi gerekir ki, bilginin düşmanı olanlar her seyi bildiğini zannetmesin. Önce cahilliğin arkasındaki nedenlere bakılmalı, haritasına bakılsa belki sebebin ne olduğu daha iyi görülebilir hayatımızın içinde sık sık karşılaştığımız ve yaşadığımız gerçekler bunlar. Görünen o ki, bir gün herkes aklını bir yerlere koymuş, sonra o akılları satılığa çıkarmışlar ve sonra herkes kendi aklını tekrar satın almış gibi. Yani cahilin cesarati kendisini kral sanmasından, bilgili insanlar mütevazidir yada öyle olmak zorundadırlar. C

Mutsuz Olan, Mutsuz Eden İnsanlar...

Resim
Tek başına olmadığın dünyada kendi doğrunun pek bir önemi yok. Çoğu plan yapılmak için seyir halindeyken yolda yön değiştirebiliyor. Zincirin en güçlü halkası koptuğu yeri kadar. Sanırım önemli olan haklı olmak değil mutlu olmayı bilmek. Her gülen mutlu olmadığı gibi her ağlayanda mutsuz değil. Hayat inişleri, çıkışları ile var, en iyisi ufak şeylerden mutlu olmaya çalışmak ve yaşadıklarımızdan ders çıkartıp hayatı kolaylaştırmak. Mutsuz insanlar genellikle başkalarını mutlu etmek için uğraşırlar, çoğu ön yargılarının ve diğer insanların düşüncelerinin kölesidirler. Gerçekte doğru gözünle görür, yüreğinle hisseder yine de inanmak istediğin için inanırsın. Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler, kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarar. Hatayı her zaman karşı tarafta arayan, kendini mükemmel görüp aynaya hiç bakmayanlardır. Hayatta karşılarına çıkan her şeyde bir kusur bulan, bardağın dolu tarafına bakmak istemeyen kişiler hiç mutlu olamayacaklardır. Mutsuz olma

Kişisel Ve Toplumsal Ego

Resim
Ego bir nevi canlıların hayatta kalma refleksidir. Dolayısıyla bilinçaltında fark edilmeden yapılan sonuçları bile vardır. Onun için zaten empati ve saygı derdindeyiz. İnsanı egodan erdem kurtarır bunu empati ve saygı yoluyla başararak kültürü, coğrafi durumları oluşturabilir, bunlar da irade dışında şekil alan şartlardır. Empati ve saygı toplumu oluşturan egoların barışını sağlayan kural ve adaletin birlikte yaşayarak şartları uygun hale getirmesidir. İnsanlık olarak her birimiz toplum organizmasının devamıyla hayatımızın çoğunu geçiriyoruz. Dolayısıyla her şey eskilerin bir veya sıfırlarının diziliminin değişmesidir. Bu yüzden felsefi önermeler toplum yada insan üzerinde direkt etkisi olmadan anlamlandırma çabası içinde araç olmaktan öteye gitmiyor, nedeni ise hayata etkisi olmayan bilginin gereksiz, fazlalık olarak kendini yok etmesinden ileri geliyor. Ego ister kişisel olsun, ister toplumsal yönlendirme ile yapılan hatalara kulp aramamak gerekiyor. Olayları önce kişisel,