Görecek günlerimiz var daha!


Bir kördüğüm ki, çözdükçe dolanıyor. Artık bir gelecek hayali kuramıyoruz, yarını yaşama hayali bile kuramazken. İnsanım diyebilmek için önce onura, omurgaya ve kişiliğe sahip olmak gerekir. Maalesef günümüz Türkiye'sinde her insanım diye salınan da bu değerler yok. IQ, ahlak, aile görgüsü, medeniyet, onur, şeref, gurur, saygı olmayanlardan bir şeyler beklemek anlamsız. Kural tanımaz, yasa tanımaz olundu, insanlardan da koyun olması beklendi ve beklentiler de gerçekleşiyor gerçekleşti. Tanrı bu ülkeye acısın ve korusun, millet çaresiz.

O kadar alıştık ki kaosa, bir sonraki patlama nerede olacak diye düşünmeye başladık çok sıradan bir şeymiş gibi. Korkardık küçükken 'tecavüz' kelimesini cümle içinde kullanmaya. Korkardık gazetede 'şehit' haberi görmeye. Şimdi İzmir'de bir patlama oldu, Reina'yı unuttuk. Falanca bir yerde bir patlama olacak, İzmir unutulacak. Alışma, unutma desek de nafile. Albert Camus doğru söylemiş, 'umut kötülüklerin en beteri.' Bir sabah kalkacağız ve güneş kendiliğinden doğmayacak.

Siz sanıyor musunuz ki, bu koyun dediğimiz seçmenler bunca cinayeti, tecavüzü, yolsuzluğu, haksızlığı görmüyor? Görüyorlar, hepsini biliyorlar. Kendileri gibi oldukları için, bunları meşrulaştırdıkları için ses çıkarmıyorlar. Komşusunun kızına, oğluna, karısına, çocuğuna yeltenmenin önünü açtıkları için. Haram lokma yemeyi normalleştirdikleri için. Zannetmeyin cahiller. Herkes her şeyin farkında. Yalakalık sıralamasında kapışıyorlar sadece öne geçebilmek için. Ülke suç unsurunu aklamakla meşgul ne yargısı hiç kimseyi tanımıyorlar. Seviyeyi tanımamıza rağmen her seferinde yine de şok oluyoruz.

Hala dimdik ayaktayız. Soru şu Nereye kadar? İnsan nasıl inanırsa öyle yaşar, nasıl yaşarsa öyle yönetir / yönetilir, içi başka dışı başka iki yüzlü yaşanmaz. Makamlar istediği kadar büyük olsun oturanlar küçük insanlar olduktan sonra. Gemilerde de iki kaptan vardır, uçaklarda da, hangimiz tek pilot olan uçakla uçmak, tek kaptanın olduğu gemiyle açılmak isteriz? Zorla elde edilen güç uyuşturucu gibidir, sürekli dozunu artırmak istersin ve artırdıkça da sona yaklaşırsın. Koyunlar ömürlerini kurttan korkarak geçirir, halbuki onu yiyen sonunda insandır.

Siyaset yüzünden kırıldığımıza değmiyor. Halkın amacı ülkesinin bütünlüğü, birliği, dirliği, refahı olmalı, siyaset ve siyasetçiler değil. Siyasetçiler futbol oyuncuları, tiyatro oyuncuları gibidir, devamlı tribünlere oynarlar ve arka tarafta da halkı satarlar. Siyaset, politika ikiyüzlülüktür. Onlara bir şey olmaz, olan millete olur, sefaleti, yokluğu çeken millettir. Ama her kapıyı açacak bir kilit, her duvarı aşacak bir yiğit de mutlaka vardır.

HÜLYA ÇAKICI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir