Her an tektir ve özeldir...


Biraz sabır, haklılık, işi bilme başarıyı getirir. Yaşanan kötü günün sabahında yeniden yola çıkacak gücü bulan insan güçlüdür. Bazen bir orkestra şefi gibi olmak, sırtımız seyirciye dönük kim ne derse desin hayatı yaşamak, doğrularınla yürümek gerek. Kısacık hayatımızda kendimize birini örnek alarak gerçek beni yok saymamak gerek. Sadece kendimiziz bir başkası değil ama herkes başkasının hikayesinde kahraman ve kendi hikayesinde çaresiz.

Artık kimse küçük şeylerden mutlu olmuyor. İyi bir şey görüp yaşadıklarında biraz daha istiyorlar. İstedikleri şeyleri aldıklarında da tümden bir mutsuzlukla baş başa kalıyorlar.

Anı yaşamak için bir çaba göstermek gerekmediğinden belki de farkına varamıyoruz. "An" kavramı beynimizde farklı anlamlarla karşılanıyor, anı oluşturan parçalar hiç beklemediğimiz bir anda bir araya gelerek uyum içinde yükseliyor, bedenimiz ve ruhumuz yoğunlaşan duygularla doluyor. Böyle bir anda plan ve hesap yapmak yerine bir süreliğine kendimizi salabilmek, boş kaplarımızı hoşluklarla doldurmak becerisini gösterebilmek çok güzel olurdu. İnsan kendini değerli, özgür ve her şeyi başarabilecek güçte hissederdi. Hepimiz bunu bilmemize rağmen çoğu zaman başarmakta zorlanıyoruz. Sorumluluklar ve geçim kaygısı dengeyi bozuyor.

Aslında yaşadığımız an bir önceki hayalimiz, planımız, programız olabileceğinden ve bir daha o anı yaşayamayacağımızdan en güzel şekilde hissederek yaşamalıyız. Her an tektir ve özeldir. Sevinçlerimiz, acılarımız sadece o an için var, anlamını ve kendimize düşen payını çıkarabilirsek eğer. Yaşam bir illüzyon, çok ciddiye almadan dayatmalara, zorlamalara girmeden sessiz, sakin yaşamak gerekiyor.

Ama anlık yaşamayı amaç edinerek yaşamak, yaşadığımız dünya ve ülke için biraz ütopik. Bu kadar insanca bir istek bile büyük bir külfete dönüşebiliyor. Gerçek değerin insanlığa bırakılan kalıcı, evrensel katkılar olduğu da gözardı edilmemeli. Ailem ve çevrem için, onların hayatını kolaylaştırıp, güzelleştiren ne yaptım sorusuna da rahat bir vicdanla yanıt bulmak gerekiyor.

Einstein zamansızlığa inanıyordu. Ona göre geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman dediğimiz zamanların tümü aynı anda yaşanıyordu. Geçmişte veya ilerde tanıdığımız veya tanıyacağımız herkes şu an bizimle beraber. Eğer bu teori doğruysa o zaman tüm an'lar bizim için eşit derecede gerçek ve ulaşılabilir durumda. Sadece bunun nasıl olabileceğini öğrenmemiz gerekiyor.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir