Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hiçbir İyilik Cezasız Kalmaz

Resim
Her ne kadar aklın yolu bir ise de çokluk haklılık ve doğruluk ölçüsü değildir. Bazı insanların evrenin onlar için yaratılmadığının sadece onun bir parçası olduklarının farkına varmaları gerekiyor. İnsanlar gerçek yüzlerini uzun süre gizleyemezler. Sorgusuz, sualsiz her derdinde yanında olduğun dost iyi gününe seni sığdıramamaya başladıysa sorgulama vaktidir. İnsan düşeceğini bilse zaten düşeceği yerde işi olmaz, risk aldığı hayatının düşüşünü her zaman birileri hazırlar, çelme ayağına takıldığı gün ister istemez düşer zaten, onun için bilerek, görerek kendini yakmak yerine yaşamak gerek. Olacağı var ise önüne dağ çıksa yinede olur. Hayat merdivenlerinden çıkarken sağlam basmak ve önünü görmekte önemli, önümüzü görürken bile ayağımızı kaydırmaya çalışanlarla dolu bir dünyada yaşarken üstelik. Dükkan sahibinin bir maymunu varmış bekçi gibi hep dükkanda dururmuş. Bir gün dükkana hırsız girmiş maymunu görünce taklit yapar diye düşünmüş ve başlamış esnemeye hırsız esnemiş, ma

7'deki gizem...

Resim
7 İslam’da ilk mükemmel sayıdır. 7 gök, 7 iklim, 7 dünya ve deniz, 7 renk, 7 peygamber. Kalbin 7 aktif gücü, hali ve 7 durağı vardır. Kabe 7 kez tavaf edilir ve bu Tanrının 7 özelliğini temsil eder. Allah cenneti ve dünyayı 7 katlı yaratmıştır. Osmanlı devletinde 7. padişah Fatih Sultan Mehmet handır. Peygamber efendimiz tarafından dile getirilmiştir. Kuran 7 anlamlıdır ve namazda bir rekat 7 bölümden oluşur. İslamın gizli yorumlarında, aşkla kendinden geçmiş 7 melek vardır. Mesnevi’de 7 yıldızın 7 aklından söz edilir. Tasavvuf yolunda 7 makam ya da 7 vadi, dünyanın gelenek ve göreneklerinde yaygındır. 3 manevi + 4 maddi = 7 ideal bir birleşimidir. Bu nedenle 7 en mükemmel hayat yolunu işaret eder. İnsanın en son amacına ulaştırmak için gereken 7 aşamadır. Cehennemin 7 kapısı vardır. O kapıların her birini tek tek açmak gerekir. Geç dönem Sufiler bedenin 7 hassas noktasından söz eder. Bunlar Hint felsefesindeki 7 çakrayla paraleldir. Sufiler, incelme yoluyla

İnsanlar Kendilerinin Düşmanıdır!

Resim
Hepimizin kendi içimizde zayıflıklarımız ve alışkanlıklarımız var. Bunlar irade yolu ile aşılabilir ama yaşam ve ölüm gibi değişmez gerçekler de var. Fiziksel boyutuyla bizim nitelendirdiğimiz bir tanım olarak ben merkezcilik maalesef bize bu algı çerçevesinde hayatı yaşamayı öğretti ama bizim dışımızda ve kontrolü elimizde olmayan daha yüksek bir irade var. Kimileri öldürmek için savaşırken kimileri yaşatmak için savaşır. Bu dünyanın düzeni bu herkes kendi savaşına mahkum. Ne zaman ki ben merkezcilik ortadan kalkar aslında ortada bir savaşın olmadığı ve her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu anlar. Teslimiyet, kabulleniş ve inancın gücü devreye girer o noktada dengeler değişebilir ama ben öylesine işlemiştir ki içimize bütün sermayemizi yıllarca bu tanıma yatırıp ondan vazgeçmek kolay değildir. Bu da yaşatmak için öldürmeye razı olmak gibi bir şeydir. Hayatın bir parçası rol yapmaktır. Gerçekten insanların yüzde yüz dobra davranarak toplum içinde var olabilmesi imkansızdır.

Zorluğun Yarattığı Çukura Herkes Düşer!

Resim
Olay güç ve para. Doğada güçlü olan, hızlı koşan hayatta kalır. İnsanda güçlü ve akıllı olmak zorunda bu doğanın temel kanunu. İnsanlar daha önceleri yaşayan insanlar tarafından kurgulanmış, motive edilmiş, bazı amaçlara bağlanmış bir varoluş düzleminde bulunmaktadırlar. Oysa ki bilinmezliklerle dolu bir alanda yaşıyoruz. Ne yazık ki insanlar bir kısım insanların kişisel mutlulukları ve güçlerinin temini için yıllardır kullanılmaktalar. Bu agnostik alanda varoluşumuzun ne anlam taşıdığını da bilemiyoruz. Kural koyan kuralın ihlal yollarınıda açık bırakıyor ki, ihlalden sonra Azrail gibi başlarına çökme fırsatı olsun. Amerika'da suç arayanlarda en az Amerika kadar suçlular. Dünyada iki milyardan fazla Müslüman var. Bu Müslümanlar bir İsrail ve ABD'yle baş edemiyorsalar suçu önce kendilerinde aramalılar. Bütün Müslüman ülkeler birbirini vuruyor, Yahudi ve Hristiyanlarda izleyip yön veriyorlar. Mezhep ırkçılığı kadar tehlikeli bir şey yok. Ortadoğunun bu hale gelmesinin

Benim Gibi, Senin Gibi, Bizim Gibi...

Resim
Hiçbir şeye benzemiyor yaşamak, varla yok gibisin, azla çok gibisin. Bir an ölecek gibi olsanda bir bakmışsın tarifsiz bir sevincin içindesin. Her sorunun çözümünde sıcakta soğuk su içmenin tadında mutluluk gelecektir. Bazen ayrılıklar zoraki yaşanıyor, yaşanacak ve yaşandılar. Giden tamamen gitmişse gönülden, kalmamışsa eser hafızanızda, yer etmemişse isminden her hangi bir harf, birlikteliğinize dair resimler silinmişse telefondan, bilgisayardan, normal yaşantınıza dönmüşseniz, yeni hedeflere dümen kırmışsanız zaten ayrılıklar zoraki yaşanıyor kavramının içerisine kendinizi sokmazsınız. Giden kalben gitmişse bedenen yanınızda dursa ne değişecek. Yanınızdayken bedeni yanınızda ama ruhu başka yerdeyse bu sizi şanslı kılmayacak. Fikrimce bir ilişkide öncelikle karşı tarafın ruhunu kazanmak önemlidir. Koşulsuz teslimiyet söz konusuysa tekrardan konuşulur ama bunların tam zıttı bir durum söz konusuysa o zaman kendi kendinizi yer bitirirsiniz. Arkasından kötü sözler söyler, çirkinl

Nedir Varolmak?

Resim
İnsan zihni doğduğunda sahip olduğu bomboş levha ile hiçbir toplumsal değer baskısı altında kalmadan, kendi değerlerini kendisi oluştursaydı (imkansız) belki çok mutlu olurdu. Varoluşsal anlamsızlık hissinin insanın varoluş nedenlerinden sevgi duygusu etrafında şekillendiğini düşünüyorum. Sevginin yitirildiği noktada varoluşsal anlamsızlık belirmeye başlar. Bu durumda olan birçok insan için hayat anlamsızdır. Çünkü sevgisiz hayat düşünülemez. Bir diğer etmen ise işe yarama duygusudur. Hayata ne kattım, hayat için anlamım ne? gibi sorular kişinin kendi varoluş anlamını arama şekli olabilir. Yaşam anlamsızlaştığı an sona gelinmiş demektir. Belki de yaşamı anlamlı kılan ölümdür, sonsuz bir yaşam içinde varoluşun anlamını arayarak. Yaşamın anlamını içselleştiremeyen insanlarda büyük kayıplardan sonra ölüm düşüncesi oluşur. İnsanın hayatın anlamını öğrendiği ve hissettiği ilk duygu anne baba sevgisidir. Doğumundan kişiliğinin oluştuğu ana kadar bunu içselleştirme şansından yoksu

Bilmediğimiz Konuların Cahiliyiz

Resim
Bilmediğimiz konuların cahiliyiz. Öğrendikçe cehalet yerini bilgiye bırakıyor. Bilginin sonsuz olduğunu düşünürsek her şeyi bilmenin imkansızlığı da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bilmediğimiz konularda bilmediğimizin bilincinde olmakta önemlidir. Az bildiğimiz, biraz bildiğimiz, iyi bildiğimiz konular, alanlar var. Ama bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında devede kulak kalır. Yani birine cahil demekle kastedilen o kişinin şu yada bu konuda bilgi sahibi olmamasından ziyade öğrenmeye, bilgiye kapalı olmasıdır. Neredeyse hiç okumayan insanların yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. Tarihi bile yalan, yanlış dizilerden öğrenen bir toplum daima kaybetmeye mahkumdur. Örneğin çok Tanrılı Sümerler’den sonra tek Tanrılı tüm dinlerin bunlardan kopyalandığını bilmeyen, okuyup öğrenemeyenler de ülkemizde çoğunluktalar. Cehalet görünüme değil öze ilişkindir. Kötü giyinen için perişan, hırpani vs. denilebilir ama bu durum kişinin cehaletine işaret etmez. Niteliğin nicelikten çok daha üstün oldu

Kendini anlatmak...

Resim
Rüzgarı hissetmeyenler fırtınanın ne demek istediğini anlar mı? Beklentiye girmeden, ne düşündüklerini önemsemeden karşımdakinin beni nasıl gördüğünü bilmekte ayrı bir güzel. Birbirimizi ayıplamadan, küçümsemeden, yargılamadan bir anlayabilsek dünya cennet bahçesine döner ama maleseff ne saygı, ne sevgi, ne insanlık kalmamış, ego ve kibir en önden gidiyor. Kendini ne kadar anlatırsan anlat karşındakinin anladığı kadarsın. Ne demiş şair, beni bir kişi anladı o da yanlış anladı. Fazla da uğraşmamak lazım hele de şu zamanda. İnsan kendinin ne olup olmadığını bilmeli o zaman kendini de anlar zaten ve nasıl bir davranış sergileyeceğini. Kendine git, kendine gel, kendini bul misali. İnsanın sevdiği bir şeyi, bir haberi, yaptığı bir davranışı, heyecanını paylaşacağı birine ihtiyacı var. Ama karşısındaki sürekli tenkit edip tökezletiyorsa, sanki kendisi hep daha iyisini yapmış, hiç hata yapmamış gibi davranıyorsa onunla neyi paylaşacaksınız atın gitsin, zaten böyle bir insana bir s

Sonlar hüzün verir...

Resim
Burası bir zamanların cenneti Asya'daki Aral gölü. Bu da insan eliyle yaratılan felaketin fotoğrafı. Sahra çölüde bir zamanlar denizdi. Yani sonun başlangıcını çoktan geçtik ve hız artırarak devam ediyoruz. Kendi ellerimizle dünyanın sonunu hızlandırıyoruz. Sular çekiliyor, buzullar eriyor mevsimler değişiyor, dünyamızı hor kullandık artık petrol savaşları yerini su savaşlarına bırakıyor. Sonlar hüzün verir, geminin halide öyle. Rusya sömürüsü olan Aral gölü Stalin'in yanlış politikaları ile bu hale gelmiş, orta Asya yanlış sulama ve tarım projeleri idi. Aral gölü dünyanın en büyük dördüncü kapalı havzasıdır, bir çokları için denizdir. Marmara denizinin yüzölçümünün yaklaşık yedi katı büyüklüğündedir. Aral gölü elli yıl öncesine kadar Orta Asya'daki Karakum ve Kızılkum çöllerinden geçerek bölgeye hayat veren Siri Derya ve Amu Derya nehirlerinin oluşturduğu göldür. Gölde canlılık ve eko zenginlik ortalama bir göle oranla altı kat daha fazladır. Gölün kuzeyi tatlı

İnsanlık ince işçilik ister...

Resim
İnsanlık ince işçilik ister, insan olmaya çalışan herkes kahramandır. Birçok insanın aşağılıkta sınır tanımadığını, yalakaların, yalancıların nasıl organize olup haklı çıktığını, bir insanın nasıl harcanabildiğini ve adaletin hiçbir yerde olmadığını öğrendim. Bana benden, sana senden başka kimseden fayda yok. Yaşım ilerledikçe etrafımdaki insanların ne kadar iki yüzlü, çıkarcı olduklarını görüyorum. İnsanın beklentileri başkalarından olursa hep hayal kırıklığına uğramasının normal olduğunu düşünüyorum. Bir insanın geçmişteki doğrusu bu gününün yanlışı, bu gününün yanlışı da yarınının doğrusu olabilir, bunu hepimiz biliriz işimize gelmeyince de aksini iddia ederiz. Ama hiç kimse tam anlamıyla kendi kendine yetemez, bu ego besleyen bir bakış açısı olur. Birileri üretimde çalışmasa, tamirciler olmasa, hizmet sektörü olmasa vs. her şeyi insan kendisi yapmak zorunda kalsa büyük bir kaos yaşanırdı. Yaşam döngüsü ve insanın ihtiyaçları bunlar, hak hukuk meselesi ise ayrı konu. Bir

Bir insanın sevinci ötekine dert olur...

Resim
Bir insanın sevinci ötekine dert olur. Böyle insanları kendimi bildim bileli anlamadım. Zengin bir şey alır hayırlı olsun derler, fakir alır gözleri kalır nasıl aldı diye dertlenirler. Kim olursa olsun haksızlığa karşı susmamak gerekiyor. Bir kez susunca gözü dönmüş yaratıkların gözü daha da hızlı dönüyor. Dünya özü hakka doğru olanların dünyası olmalı, zaten haksızlığa karşı susmuyorsan kişilik sahibisin demektir. Ama herkes görüyor, duyuyor sonuçta işine geleni yapıyor. Vazgeçilmez değilim, kimse vazgeçilmez değil. Hayatımızda kapladığı yere bağlı olarak sadece bazı insanlar iz bırakarak çıkarlar. Yaşadığımız sürece birilerinin hayatına sihirli bir değnek gibi değebiliyorsak ne mutlu bize. Giderken boşluğumu kimse dolduramaz hesabını yaparak gitmezsin, gerekli şartlar oluşmuş yada oluşturulmuştur gitmen için. Kim nereyi doldurur bir önemi yok, önemli olan onların yerini kim ile dolduracağımız. Kendi değerinizi bilerek gitmek cesarettir. Bazen katlanmaktansa gitmek huzurdur,

Duygu Ve Mantığın Amansız Kapışması!

Resim
Kimi insan duygusal, kimi insan mantıklı, kimi insanda hem duygusal, hem mantıksal olabilir. Bu çevre, aile, sosyal yaşam, yetiştirilme tarzı ile ilgilidir. Kararlarımızda duygularımızı önemsemezsek mutsuz olabiliriz, devamlı mantıklı kararlar verirsek yine mutsuz olabiliriz. Duygu ve mantık yerine göre kullanılırsa mutlu olunup doğru kararlar verilebilir ama bunu da ayarlayabilmek zor o yüzden içimizdeki sesi dinlemek en güzeli o genelde doğruyu söyler. Duygularıyla hareket eden insanın doğru yanlış kaygısı yoktur arzularına göre yaşar duyguları aklına hakim olur tersindeyse akıl hakimdir. İlkinde beden ruha hakim olurken, ikincisinde ruh bedene hakim olur ve böylece akıllıca davranamayan kaybeder. Duygular içgüdüseldir bir tür bağımlılıktır, bu yüzden duygular ruhun ihtiyacını karşılamak için mantıkla sürekli savaş halindedir. Duygularımızı yönlendirme şeklimiz önemlidir, duyguları tamamen reddetmek bize sadece zarar verir hepimizin duyguları yaşamaya ihtiyacımız var. Eğer du

Yargıda ısrar etmek cahilliktir...

Resim
Gerçek bilgi insanın kendi cehaletini tanımasında yatar. Kimseyle yarışmamalı kimin akıllı, kimin akılsız olduğu sana göre, bana göre değişir, içinde bulunulan durumda hem öyleye, hem böyleye göre değişir. Yarışan da kendisine, yarışılan da kendisinedir. Herkes daha iyi ve daha kaliteli olanı arıyorsa her konuda gizli, bilinmeyen bir yarış var demektir. Kaliteli iş üretenler ayakta kalır diğerleri ise zamanla savrulup yok olurlar. Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene, çünkü cahil ne gelirse söyler diline derler. Gazali, cahillerle tartışmayın ben hiç galip gelemedim der. Cahille konuşmayın değil, 'Tartı'laşmayın diyor büyükler. Nedeni sanırım bildiklerinden şaşmaz, dar bakışlı biri ile anlaşmaya çalışarak tartışmanın mümkün olmayacağı, haliyle iki tarafa da fayda yerine zarar getirecek olmasıdır. Herkes bir şekilde cahildir bunu bilip tartışmak yerine konuşup öğrenmeye hevesli olabilmektir asıl olan. Tartışma entellektüel bir alışveriş değilse kim daha çok biliyor s

Sabit Kur Nedir?

Resim
Kuru sabitlersen faizi serbest bırakmak gerekir. Bu ortamda da kısa sürede faiz %60, %80 olur. Büyük bir hızla yüksek enflasyon, ekonomik kriz ve resesyona doğru koşuyoruz. Temerrüte düşer ve iflasa gidersek sonucu çok ağır olan durumlarla karşı karşıya kalırız. Sabit kur dövizin karaborsaya düşmesidir. İstediğin kadar sabit fiyat koy piyasa dalgalı kur devam eder. Sabit kurda doları üç liraya çekersen serbest piyasada yüz liraya kadar satarlar. Azerbaycan, İran, Venezuela vs. Bu durumda dibi çok daha erken buldurur. Sabit kura geçilecek olursa Türkiye'ye önceden döviz getirmeyenler de döviz getirecekler. Fazla analize de gerek yok, sabit kur rejiminin sonuçlarını görmek isteyenlerin Azerbaycan'ın 10 yıl önceki haline bir de şimdiki haline bakmaları yeterli. Çözüm bulmayı düşünen yok. Sen, ben nasıl dolara ne oldu ya diyorsak ülkeyi yönetenler de aynı tepkiyi veriyor. Merkez bankasının dövize etkisi sadece baz puan bazında görülüyor ki onun da etkisi olmuyor. Ekonom

İyilik Bile Ekosisteme Göre Değişiyor

Resim
İnsanlar iyi olmayı unuttular artık önemli olmaya çalışıyorlar, sadece sanmak bizimkisi gerçekler ise tamamen bambaşka. Mutlu olsak din, dil, ırk ayrımı yapmadan, zengin, fakir, güzel, çirkin, kadın, erkek, sizden, bizden diye ayrıştırmadan. Egomuzun boyu kadar konuştuğumuz için meydan balonlara kaldı. Bense deneme yanılma olayını çok ilerlettim, artık hiç denemeden direkt yanılabiliyorum. İnsanlar hem iyi, hem kötü olabilir bunlar göreceli kavramlar. Neyin iyi, neyin kötü olduğu düşüncesi kişiye, zamana, yere göre değişir, bu etikle ilgilidir doğuştan olmaz, yaşadığın toplum iyilik yada kötülükle ilgili değerleri bireye dayatır yani iyilikte, kötülükte öğrenilir. Her iyiliğin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde de bir iyilik mutlaka vardır. İnsanlar vicdani yönleri ve empati kurabilme yetenekleri olduğu için iyilik yaparlar, yine kıskançlık ve başarılı olma yönleri olduğu içinde kötülük yaparlar. İlk ana rahmine giderken bile yarışa giriyoruz, diğerleri geride kalıp üzü

Her yeni ilişkinin acemisidir insan

Resim
Her yeni ilişkinin acemisidir insan. Öyle tavsiyelerle olacak iş değildir yaşayıp görmek gerekir, kalbin sesini dinlemek ve sevmek. Savaşa girmiyorsunuz o yüzden başkalarından alınan tavsiye ve stratejilere gerek yok. Genel kalıplar benzerlik gösterse bile birebir örtüşmez, örtüşemez. Önceki ilişkide şunu yaptım da bunda bunu yapmayayım demek saçma olur, kontrol edemezsiniz. Ama diğer türlü bir ilişkiyse zaten stratejik yaklaşımlar olur o da iki taraf içinde beklentiye cevap alana kadardır, samimiyetsizdir. Onun için ben, benim için o olmalı ki sevgi olsun, aşk olsun. Aslında ben'i seversek bizi de severiz. Ben ben olmadan hiçbir şeyin ben için anlamı yoktur. Karşıdaki kişinin değil de ilişkinin sorumluluğunu almayı bilmek gerekir, sürekli konuşarak değil de birlikte konuşarak iletişim kurabilmeyi bilmek gerekir. Fikirlerin, net bir duruşun olması gerekir ama karşı tarafınkine de saygı duyabilmek. Sahiplenebilmek ama onun senden öncede bir hayatı olduğunun bilincinde gü

Yaşlanmayı Beklemeyen Gerçek Yaşayandır

Resim
Zamanı unut, anı yaşa, hayatın tadını çıkar. Unutmak iyileşmektir, hayata karışmaktır. Detaylarda boğulmaktansa yasanın değişmez formülü kendinle başla. Yaşlanan yaş alır, yaşlanmayı beklemeyen ise gerçek yaşayandır.  Ne olduysa ne yaşandıysa iyi ki yaşanmış. Bütün yaşanılanların toplamı değil midir hayat? Yaşıyorsanız hiçbir şey için geç kalmanız mümkün değildir, sızlanmak yerine çabalamak gerekir.  Hayata geç kalmışlık hissi de diğerleri gibi bir histir ve haklılık payı yüksektir. Çünkü insan hayata her yaşta geç kalır, hayat insandan daha hızlıdır. Onun için hoşuna gitmeyen şeyi değiştirmek için elinden geleni yap. Hayat boş değil ama mutlu olmakta asıl hedef değil. Aslında geç kalmıyoruz hayata sadece o an için bize göre doğru olanı yapıyoruz ama üzerinden zaman geçince yanlış bir karar olduğu ortaya çıkıyor ve bize bu geç kalınmışlık yanılgısını yaşatıyor. Başarısızlıkları geç kalmışlık hissiyle örtemeyiz. Sadece bir yere odaklanırken etrafta olanlara yabancı kal

Okyanus Kirli Damlalar Temiz

Resim
Çocuklarımız sadece bizim çocuklarımız olarak kalmayacaklar. Birilerinin arkadaşı, karısı, kocası, annesi, babası, patronu, çalışanı vs. olacaklar. Büyütürken bunu unutmamak gerekiyor. Sadece aldığı diplomalarla, kazandığı paralarla yürümeyecek hayatı, ona en gerekli şey sağlam, güçlü bir kişilik ve vicdan dolu bir kalp olacak. Ne ekersen onu biçersin misali paraya odaklı yaşıyor, çocuklarımızı da öyle yetiştiriyoruz sonuçta da çıkan hasadı normal karşılaşmak gerekiyor. Ülkemizdeki eğitim seviyesi diğer ülkelere ters orantılı olarak ilerliyor. Eşitlik ve yeteneğe göre eğitim sistemi yoksa eğitim hiçbir şeydir, yarış atı gibi sınavdan sınava koşan birinin ailede desteği de yoksa sanata, spora yönelmesi çok ileri yaşlara kalır. Günümüzde artık okuduğun okulunda bir önemi yok, önemli olan kendini ne kadar geliştirdiğin. Gelişmiş toplumlarda, eğitimi siyasiler değil eğitimciler dizayn eder. Eğitim öğrencinin ilgisi ve kabiliyetine göre yönlendirilir, daha küçük yaşlarda buna yöne

Müslüman bilim adamlarından neden söz edilmez?

Resim
Bundan çok değil bir asır önce yaşamış olsaydık Müslüman bilim adamlarından bahsedildiğini duyardık. Günümüz Müslüman toplumlarının kendilerine hayırları yok ki bilim dünyasına nasıl olsun. Müslüman bilim adamı diye genelleştirilen kişiler imam, molla, hacı, hoca olmadıkları gibi çoğu zaman çalışmalarını gizli gizli yürütmüşlerdir. Sürgün edilen ve öldürülenler de cabası. Bin yıldır ne Müslüman ne de İslam'da bir ilerleme olmadı. Çünkü Arap kültürü Arap dininin yerine geçti ve başka toplumların kültürünü dinsizlikle suçlayarak ırkçılık yaptılar. Arapların ilerlemesi Roma kökenli kitapların çevirisi ile gerçekleşmiştir. Tıpkı Rönesans'ta olduğu gibi. Gelişim Batı kökenlidir. Çünkü batının dünya görüşü tamamlanmamıştır. Kendilerinin yaratacağı ve yarattıkları bir hayatı yaşarlar. Doğu kültüründe ise sürpriz yoktur Allah ezele ve ebede sahiptir, insanın varmak istediği nokta Allah rızasıdır. İslam kültürüne sahip doğu insanın gelişmek gibi bir misyonu yoktur. İslamiyet

Yanlış İnsan Yoktur Bakış Açısı Vardır...

Resim
En önemli zaman içinde bulunduğumuz andır, sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi ise o an kiminle beraberseniz odur, bir daha görüşüp görüşemeyeceğiniz bilinmezdir. Değer verip zaman ayırdığımız insanların bir çoğu bizi değersiz hissettirir. İnce bir davranışın, güzel bir sözün nimet sayıldığı günümüzde bazı şeyler kıymeti bilinmeyen zenginliklerdir. Her ilişki birbirinden farklıdır. Her biri ayrı bir hikaye, ayrı bir hayattır. Dolayısıyla tecrübeler de farklıdır. Ortak bir noktada edinilmiş tecrübe ise, sizi başka biri yapmaya çalışan her benzer ilişkinin son bulduğudur. Yaşamı paylaşmak sevgiyi paylaşmaktır. Vermeden alınamayacak şeylerden en önemlisi ise mutluluktur. Nefret, sevgi birer ilgi gösterisidir, nefret başarısızlığa uğramış sevgidir. Yanlış insan yoktur bakış açısı vardır. Güzel olan her şeyi yok ediş bir nevi kıskançlıktır. Kişi seninle ve yanındaysa zaten tercihini yapmıştır, seni seçtiği için seninledir. Daha mükemmeli bile gelse onun mü