İş çenede değil, iş icraatta...

Fransa'nın çok ünlü bir ressamlarından birisi, 
yetiştirdiği çıraktan kendi tablosunu yapmasını istemiş.
Artık sen bir ressam sayılırsın, kendi tablonu yap ve bana getirmeden kent meydanına as.
Yanına bir kalem koy, insanlardan beğenmedikleri yerlerin üzerini çizmelerini iste.
Bakalım beğenecekler mi?
Çırak resmi yapıp bitirmiş ve ustasının dediğini yaparak meydana koymuş.
Ertesi gün heyecanla gidip resme bakmış ki, resim karalamalardan gözükmüyor.
Hocasının yanına giderek resmi göstermiş.
Ustası bir resim daha yapmasını, bu defa boya ve fırçaları da resmin yanına koyarak, 
insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini istemesini söylemiş.
Çırak tekrar resim yapmış ve ustasının dediği gibi boya ve fırçaları da yanına 
koyarak insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini istemiş.
Ertesi gün gittiğinde ne resme dokunulmuş, nede fırçalara dokunulmuş.
Sevinçle hocasının yanına gitmiş ve durumu anlarmış.
Ustanın cevabı ise;
Bak öncesinde bilen, bilmeyen, anlayan, anlamayan herkes resmine eleştiri yaptı.
Ama ikinci defasında bilmedikleri bir şeye dokunmaya çekindiler.
Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. 
Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. 
Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yok.
Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.


 
Yıllar önce yazdığıma benzer bir öykü okumuştum.
Bu basit ama çok şey anlattığını düşündüğüm öyküyü şundan dolayı yazdım.
Bilip bilmediğimiz her konu hakkında ahkam kesen bir toplumuz.
Meslek hayatımda başıma o kadar çok geldi ki...
Eğitimini almadığımız bilmediğimiz konularda ne yorum yapmaya,
ne de karar vermeye hakkımız yok.
Maalesef bizim toplumuzda herkes avukat, herkes doktor
herkes antrenör, herkes yönetici, herkes gazeteci vs... 
Eleştirmek konuya hakim olan insanların harcı.
Ama bilmeyenler bilenlerden daha çok eleştirir niyeyse.
Galiba işin ve de hayatın asıl sırrı da burada.
Bilmediğimiz konularda o kadar çok konuşuyoruz ki, bıktırıyoruz.
Gerçek anlamda bilen insan yapıcı olur, bozucu olmaz.
Her şeyin başı eğitim. 
Ekmeden biçmek Allah'a mahsustur.
 

Türkiye'de çoğu kişi hiçbir şeyden anlamıyor.
Parayı veren veya başka bir şey veren istediğini alıyor.
İstediği yere hooooppppp oturuyor.
Eleştirmek kolay, yapmak o kadar kolay değil.
Emeğe saygı, bilgiye saygı, tecrübeye saygı duymak lazım.
Emeğin kıymetini, emek vermeye becerisi olanlar anlar.
Bilmediğin, sadece duyduğun veya biliyor havalarında olduğun,
her konuda konuş sıkıntı yok ama bir gün sana buyur sen yap, göster bana
bende öğreneyim o zaman derlerse kalırsın zappadanak ortada.
İş çenede değil, iş icraatta.
Havadan yer kapan, koltuk kapan yarı akıllılar değil. 
Emek verilen her şey değerlidir.
Daha iyisini yapamayacağını bildiğin işleri eleştirme.
 
Bilmeyenle tartışma asla onun seviyesine inme, sen bildiğini oku.
Benim hayat felsefem, hiç kaybettirmedi bana şimdiye kadar şükürler olsun ki.
 
HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir