İnsanların hayatı birkaç saniyede nasıl kararır, işte örnek.
Ülkenin her yerinde her gün sürekli olan bir olay. Ama saatlerdir baş sayfada en önemli yerde yer alıyor.
Normal koşullarda altlarda küçük bir haber olarak yer verilir.
Farkı bu olayda kaza yapanın bir ünlünün çocuğu olması.
Konu başlığı şöyle; Beşiktaş’ta Sinan Çetin'in oğlu kaza yaptı: Bir polis şehit, bir polis yaralı.
Hemencecik özetleyelim kimseyi baymadan. Sonra konunun asıl yorumuna geçelim ;)
İnsanların o kadar sıkıntısı varken zibidinin birine tahammülü olmayacaktır.
İstanbul Beşiktaş'ta karşı yönden gelen otomobil ile polis aracının çarpıştığı kazada, bir polis şehit olurken, bir polis de yaralandı. Lüks otomobilin sürücüsünün ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin olduğu öğrenildi. Kazadan sonra 0.90 promil alkollü (Promil hesabı, her litre kanda kaç miligram alkol olduğuna göre yapılıyor. Yasal sınır, 0.5 promil. Yani, vücudunda 6 litre kan bulunduğunu varsaydığımız bir yetişkin, kanına 3 gram alkol karıştığı an, yasal sınıra ulaşmış oluyor. 0.8 promilde, “koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bozulma, tepki zamanının ve kendini kontrol etme becerisinin zarar görmesi” gözleniyor.1 promilde ise “sarhoşluk belirtileri, muhtemel mahcup edici davranışlar, bir an neşeli bir an üzgün olmak gibi ruh halinde gidip gelmeler” görülüyor.) olduğu da öğrenilen Rüzgar Çetin, "bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin de yaralanmasına sebep olmak" suçundan tutuklandı. Rüzgar Çetin'in hakimlikte verdiği ifadesinde, "Orta şerit boştu. Oraya girmek için manevra yaptım. Araç kaydı. Kaza yaptım. Çok pişmanım" dediği öğrenildi.Çetin'in avukatının da yaptığı savunmada kazada hayatını kaybeden polis memurunun emniyet kemerinin takılı olmadığı, takılı olsaydı kazanın ölümle sonuçlanmayacağını ileri sürdüğü öğrenildi.
Ehliyetini Hakkari'den 2004'de alıyor ve 2005'den bu yana İstanbul'da defalarca trafik suçu işliyor.
Üstelik tehlikeli şerit değiştirmek, hız sınırını aşmak, alkollü araç kullanmak gibi ağır suçlar bunlar.
28 trafik cezası ve 2 kez alkollü araç kullanmaktan, 2 yıl 8 ay ehliyetine el konulmuş.
Ehliyetindeki ceza puanı da 100'ü geçmiş. Şimdi de bir insanı öldürüyor, bir insanı ağır yaralıyor.
Bu kaza değil, cinayet ve terör.
Ülkemizde genelde ölen ve kaybeden suçludur, kendisini savunamadığı için. Savunucusu da yoksa hele direk suçlu.
Polislerin kullandıkları aracın resmine dikkatli bakıldığında, arabadan sağ çıkan ömür boyu sakat kalır.
Sicili dolu, baba parasıyla sağlam bir araba almış PORSCHE.
Zil zurna sarhoş olup, polisin şeridine girmiş. Kayma falan yok.
Gaza sonuna kadar basmış resmen. Kamerada da açık açık görülüyor.
Kendi yolunda normal bir şekilde seyreden polis aracına, onun şeridine geçerek vurmuş.
Türk adaleti için bir sınav niteliğinde olacaktır.
Bu şahsın ehliyeti hakkıyla alıp almadığı araştırılmalı, eğer ehliyet alımında usulsüzlük tespit edilirse ehliyeti iptal edilmeli.
Ve ehliyetsiz araba kullanmaktan da ayrıca mahkum edilmelidir.
Maliyeden arabanın alınışını araştırmalı ve eğer baba parası ile alınmışsa veraset ve intikal vergisi tahakkuk ettirilmelidir.
İstedikten sonra bir sürü açık bulunabilir. Yeter ki istensin.
Belki de hayatında ilk kez yaptığı yanlış bir hareketin sorumluluğunu alıp, cezasını da çekecek.
Taksirle ölüme sebebiyetin cezası 3 - 6 yıl arasıdır.
Olayda 1'den fazla kişi öldü ise ya da 1 kişinin ölümü ile birlikte, 1 veya daha fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa,
3 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Rüzgar Çetine ceza verirler ama fikrimce o cezanın hepsini yatırmazlar.
Tutuklu yargılanır. Cezayı verdikten sonra tutukluluğunu kaldırırlar.
Yargıtay sürecini dışarıda geçirmesine izin verirler. Bu arada yargıtaydaki dosyaya da bir formül bulunur elbet :(
Bazı vatandaşlar tutuksuz yargılanacağı yönünde bilip bilmeden atıp tutmuşlar.
Ölümlü kazalarda fail ilk duruşmaya kadar tutuklu kalır. Sonrasını bilemeyiz.
Eğer bu trafik canavarı kurtulursa adalet sisteminin hiç bir işe yaramadığı bir kez daha anlaşılacaktır.
Alkollü olarak bir aracın direksiyonuna geçen herkes potansiyel katildir.
Polisin barların yoğun olduğu yerlerde alkol kontrolü yapmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
İçkili bir yerden çıkıp arabasına biniyorsa % 90 alkollüdür. Trafik alkollü sürücü dolu.
Avukatı polis memurlarının kemerlerinin takılı olmadığını, ölüm ve yaralanmanın bu sebepten kaynaklandığını söylemiş.
Emniyet kemeri normal şartlarda hayat kurtarır.
Fakat resmi polis otosunda dezavantajları var. Polis her an saldırıya ve çatışmaya açıktır.
Müdahale ve saldırı sırasında eli tetikte olup hemen araçtan kendini atabilecek durumda olmalıdır.
Emniyet kemeri bundan dolayı takılı değildir muhtemelen.
Daha bir sürü sebep bulacaklardır. Özet;
Alkollü araç kullandığı için hız yapan, trafikte suç sicili kabarık sorumsuz bir genç.
Çarpma karşısında fazla dayanıksız bir polis otosu.
İçinde kemerini takmayan bir polis ve babasız büyüyecek olan 2 çocuk.
Medeni ülkelerde alkol sınırını aşıp birisine çarpan ve ölümüne sebebiyet vereni cinayetten yargılıyorlar.
İstenirse böyle bir durum için, bir gün İçinde kanunu çıkarıp onaylatabilirler TBMM'de.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder