Nereye doğru gidiyoruz bakalım? Havanda su dövme hesabı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar.
Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Kurulu'na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli mültecilerin durumu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Biz bir yere kadar sabır sabır sabır ondan sonra da gereği neyse bunu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Gereği neyse bundan sonra o yapılacak" dedi.
İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
YENİ ŞAFAK VE YENİ AKİT'E SALDIRI
Bu sabah İstanbul'da iki gazetemizin Yeni Şafak ve Yeni Akit'in binalarına molotofkokteyli ve silahlı saldırıda bulunuldu. Hamdolsun can kaybı yok. Gazetelerimizin binalarında sadece maddi hasar meydana geldi. Saldırıları şiddetle kınıyor, her iki gazetemizin sahiplerine, yöneticilerine, çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Geçmişte bir başka gazetemizin binasının girişindeki camları, silahlı saldırıyla molotofla falan değil arbede sırasında kırıldığı için dünyayı ayağa kaldıranların bu saldırılar karşısındaki tavırlarını dikkatle takip edeceğim. Bakalım buradaki tavır ne olacak, göreceğiz. Bu gazeteleri yayınlarını beğenmedikleri için kürsüden fırlatarak terör örgütüne hedef gösteren partinin mensuplarının da tutumunu yakından izleyeceğim.
EKONOMİK GELİŞMELER
2015'te Türkiye'nin tökezleyeceğini umanların bir kez daha hüsrana uğradığını görüyorum. Biliyorsunuz ben uzun yıllardır uluslararası değerlendirme kuruluşlarının Türkiye'ye verdikleri notlara, ülkemizle ilgili değerlendirmelere hep itiraz etmişimdir. Bu değerlendirmelerin bir kısmı art niyetli olmakla birlikte bir kısmı da Türkiye'yi yeteri kadar tanımamanın bir sonucudur. Uluslararası bu tür kuruluşların kararları, açıklamaları bilimsel değildir, siyasidir.
MÜLTECİ AKINI
Bu göç akınının en büyük sebebi Rusya'nın ve Esed rejiminin başlattığı sivil halkı hedef alan saldırılarılarıdır. Buna rağmen Birleşmiş Milletlerin, saldırıyı yapanlara karşı tedbir almak yerine, ülkemize çağrıda bulunması samimiyetsizliktir. Neymiş 'kapınızı açın, onları alın'. Peki ey Birleşmiş Milletler, sen ne işe yarıyorsun, senin görevin ne? Şu ana kadar 10 milyar dolara yakın bu mülteciler için para harcamış olan Türkiye'ye bu mülteciler için sen ne kadar destek verdin, 455 milyon dolar. Ayıptır, ayıp...
'OTOBÜSLER, UÇAKLAR BOŞUNA DURMUYOR'
Bu Birleşmiş Milletler Teşkilatı bu iş için kurulmadı, 'kapıyı aç.' Dünyadaki diğer ülkelerin kabul ettiği mülteci sayısı ne kadar? Bazıları 100 tane almış, öbürü 300 tane 500 tane bin tane. Bizim alnımızda enayi yazmıyor kusura bakmayın. Biz bir yere kadar sabır sabır sabır ondan sonra da gereği neyse bunu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Gereği neyse bundan sonra o yapılacak. Bu nasihati verenler, Birleşmiş Milletler'in diğer üyesi ülkelere de bir nasihat versinler de buradan çıkan bu mültecileri o ülkelere de gönderelim.
Bize bir kereliğine vereceğiniz 3 milyar avro bütçemize değildir, nereyedir? Mültecileredir. Bunun, bu olaylar devam ettiği sürece devamı gerekir. Aksi takdirde biz şu ana kadar sizden para gelecek diye 9 milyar doları harcamadık. O bizim misafirperverliğimizin bir gereğiydi biz bunu yaptık. Biz bunlarla da yıkılmadık, bundan sonra da yıkılmayız. Bundan sonra da bunu yapmaya devam ederiz. Bizim özelliğimiz bu.
PYD'yi PKK'dan ayrı görmeyecek kadar maalesef gözleri kapalı olanları görüyoruz. Kalkıp kendi uluslararası güvenlik elemanına Kobani'de plaket veriyorlar. Buna rağmen hala PYD'yi, YPG'yi 'terör örgütü değil' diye değerlendiriyorlar. Bütün bu gerçekler ortadayken Türkiye'ye uluslararası yükümlülüklerini hatırlatmak, açık söylüyorum iki yüzlülüktür.
Alıntı (Özet)
İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
YENİ ŞAFAK VE YENİ AKİT'E SALDIRI
Bu sabah İstanbul'da iki gazetemizin Yeni Şafak ve Yeni Akit'in binalarına molotofkokteyli ve silahlı saldırıda bulunuldu. Hamdolsun can kaybı yok. Gazetelerimizin binalarında sadece maddi hasar meydana geldi. Saldırıları şiddetle kınıyor, her iki gazetemizin sahiplerine, yöneticilerine, çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Geçmişte bir başka gazetemizin binasının girişindeki camları, silahlı saldırıyla molotofla falan değil arbede sırasında kırıldığı için dünyayı ayağa kaldıranların bu saldırılar karşısındaki tavırlarını dikkatle takip edeceğim. Bakalım buradaki tavır ne olacak, göreceğiz. Bu gazeteleri yayınlarını beğenmedikleri için kürsüden fırlatarak terör örgütüne hedef gösteren partinin mensuplarının da tutumunu yakından izleyeceğim.
EKONOMİK GELİŞMELER
2015'te Türkiye'nin tökezleyeceğini umanların bir kez daha hüsrana uğradığını görüyorum. Biliyorsunuz ben uzun yıllardır uluslararası değerlendirme kuruluşlarının Türkiye'ye verdikleri notlara, ülkemizle ilgili değerlendirmelere hep itiraz etmişimdir. Bu değerlendirmelerin bir kısmı art niyetli olmakla birlikte bir kısmı da Türkiye'yi yeteri kadar tanımamanın bir sonucudur. Uluslararası bu tür kuruluşların kararları, açıklamaları bilimsel değildir, siyasidir.
MÜLTECİ AKINI
Bu göç akınının en büyük sebebi Rusya'nın ve Esed rejiminin başlattığı sivil halkı hedef alan saldırılarılarıdır. Buna rağmen Birleşmiş Milletlerin, saldırıyı yapanlara karşı tedbir almak yerine, ülkemize çağrıda bulunması samimiyetsizliktir. Neymiş 'kapınızı açın, onları alın'. Peki ey Birleşmiş Milletler, sen ne işe yarıyorsun, senin görevin ne? Şu ana kadar 10 milyar dolara yakın bu mülteciler için para harcamış olan Türkiye'ye bu mülteciler için sen ne kadar destek verdin, 455 milyon dolar. Ayıptır, ayıp...
'OTOBÜSLER, UÇAKLAR BOŞUNA DURMUYOR'
Bu Birleşmiş Milletler Teşkilatı bu iş için kurulmadı, 'kapıyı aç.' Dünyadaki diğer ülkelerin kabul ettiği mülteci sayısı ne kadar? Bazıları 100 tane almış, öbürü 300 tane 500 tane bin tane. Bizim alnımızda enayi yazmıyor kusura bakmayın. Biz bir yere kadar sabır sabır sabır ondan sonra da gereği neyse bunu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Gereği neyse bundan sonra o yapılacak. Bu nasihati verenler, Birleşmiş Milletler'in diğer üyesi ülkelere de bir nasihat versinler de buradan çıkan bu mültecileri o ülkelere de gönderelim.
Bize bir kereliğine vereceğiniz 3 milyar avro bütçemize değildir, nereyedir? Mültecileredir. Bunun, bu olaylar devam ettiği sürece devamı gerekir. Aksi takdirde biz şu ana kadar sizden para gelecek diye 9 milyar doları harcamadık. O bizim misafirperverliğimizin bir gereğiydi biz bunu yaptık. Biz bunlarla da yıkılmadık, bundan sonra da yıkılmayız. Bundan sonra da bunu yapmaya devam ederiz. Bizim özelliğimiz bu.
PYD'yi PKK'dan ayrı görmeyecek kadar maalesef gözleri kapalı olanları görüyoruz. Kalkıp kendi uluslararası güvenlik elemanına Kobani'de plaket veriyorlar. Buna rağmen hala PYD'yi, YPG'yi 'terör örgütü değil' diye değerlendiriyorlar. Bütün bu gerçekler ortadayken Türkiye'ye uluslararası yükümlülüklerini hatırlatmak, açık söylüyorum iki yüzlülüktür.
Alıntı (Özet)
Nereye doğru gidiyoruz bakalım?
Havanda su dövme hesabı madem iyiyiz, PTT Bank önünde İŞSİZLİK MAAŞI (alabilen) kuyruklarında olanlar Suriyeli Göçmenler mi?
Antalya'da çok sayıda otel ve ihracata yönelik yerler işten insan çıkartıyorlar. Sezon açılışlarını erteliyorlar, ya da kapatıyorlar. Belki de bu yıl hiç açmayacak olacaklar bile olabilir.
Asabı bozuk bir ülke olduk iyice. Dünya politikasını ince bir zeka ile diyaloglarını kopartmadan götürüyor, biz hep haykırarak, küserek gidiyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanım, neredeyse Esad'ın ABD hakkındaki fikirlerine gelmek üzeresiniz.
Emperyalizm böyle bir şeydir. Esad'ın ABD tarafından hedef alınma sebebi, boyun eğmeyen her millete düşmandır ABD.
Türkler ve Türkiye olarak tüm tarihimiz boyunca hep mazlumun yanında olmuşuz. Vicdanımız hiç kimsenin mağdur olmasını kaldırmıyor. Ama Türkiye AB'nin mülteci barınağı değil.
Bizden Avrupa'ya mülteci akınını durdurmamızı istiyorlarsa en az bizim kadar kişi almaları gerekiyor. Ve bunu eğitim farkı gözetmeksizin yapmalılar.
Böyle bir uygulama da Türkiye bir kaçak durumunda (mülteci) AB'nin vereceği fonlarla bunun çaresine bakabilir (bu söz verilebilir sonuçta (bir ödenek alınırsa tabii)).
En başında yapılması gereken tanımadığımız insanlara sadece aynı dine inandıkları için Müslüman kardeşlerimiz diye hitap etmeyip, başka dine inanan insanları yabancı olarak sınırlandırmamak.
En başında yapılması gereken tanımadığımız insanlara sadece aynı dine inandıkları için Müslüman kardeşlerimiz diye hitap etmeyip, başka dine inanan insanları yabancı olarak sınırlandırmamak.
Bu durum da vicdan devreden çıkar, gereken ne ise prosedürlere uygun bir şekilde yapılırdı.
En başında itibaren Suriyelileri kamplar oluşturup, kamplarda barındırın denildi. Peki ne yapıldı? Türkiye'nin her yerine, köylerine kadar yerleştirildiler. Ne olduğunu bilmediğimiz bir sürü insan. Çocuklarımız üniversiteye girebilmek için o kadar uğraşırken, Suriyeliler sınavsız üniversite eğitimi alıyor. Onlara her türlü kolaylık ve yardım verildi. Olan yine kendi insanımıza oldu.
Suriyelilerden şunu duydum (hemen hemen hepsi). Türk Devleti bizim burada olmamız için aylık 1.500 TL yardım alıyor. Kimse bizi suçlamasın, bize karışmasın.
Borularını öttürüp, olmayan havalarını atmaktan da geri kalmıyorlar. Buyurun buradan yakın. Gel de sev, kucak aç, yardım et. Yaradan acımamış beyin vermemiş, biz niye acıyoruz.
Kendi pisliklerinde boğulmaları için bırakacaksın, ne halleri varsa görsünler.
Avrupa binlerle sayılan mülteci alırken biz niye 3 + milyon besliyoruz? Biz zengin bir ülke değiliz, kendi vatandaşımızın öncelikli olarak fakirlik problemi var.
Bunları zengin ülkelerin alması gerekir. 3 milyar Euro neye yeter?
1978 yılında BM'in kabul ettiği mülteci statüsüne uymadıkları için dünya devletleri Suriyelileri mülteci olarak görmüyor. İpini koparanlar İslam ülkelerine değil de, refah düzeyi yüksek ülkelere kapağı atmaya çalışıyor. Tabii ülkelerin o seviyeye bilgi, kültür, din farkı ve sömürgecilikle geldiğini bilmiyor ya da refah için dini bile önemsemiyorlar. Batı da işine yarayacakları alıp posalarını bize yolluyor.
3 + milyon insanı ülkeye alıp, ülkenin her bir tarafına dağıtırken, vatandaşlarımız işsiz kalırken, gelenler yüzünden ev kiraları artmışken, daha önce görülmeyen hastalıklar görülmeye başlanmışken,
3 + milyon insanı ülkeye alıp, ülkenin her bir tarafına dağıtırken, vatandaşlarımız işsiz kalırken, gelenler yüzünden ev kiraları artmışken, daha önce görülmeyen hastalıklar görülmeye başlanmışken,
kimin ne olduğu bilinmezken beraber yaşamak :(
Suriyeliler Arapça kullanıyor. Sarıkla geziyorlar. Mezar taşlarını, hatta eski eserleri de okuyorlar,hepsi İslam alimi, laiklik ve demokrasi yok. Neden bizden 50 yıl geriler acaba?
Avrupa ve Hıristiyanlar (İslam dininden olmayan herkes), Müslümanlar tarafından laik -demokrat olduğu için kafir diye adlandırılıyor. İşlerine gelince dış mihrak. Peki bunca ithamlarda bulunduktan sonra Avrupa'nın Müslümanlara bakmak zorunda olduğu kanısı nereden oluştu sizlerde? Siz değil misiniz Batıya düşman? İslamcılar değil mi durmadan batıyı kötüleyenler? Adamların sınırı mı var Suriye'yle? Suudi Arabistan ve Katar din kardeşi, hem her yerde camiler var. Hac da orada. Neden Müslümanlar laik-demokrat batıya gitsin. Onlarda bu açıdan bakınca haklı ama şu unutulmamalı açılar yok, milletlerin birleşip koyduğu kurallar var. Bunu da kafalarına göre ihlal edemezler. Bu yüzden de Avrupalı politikacılar şu anda mültecileri geldikleri yere geri göndermek için, davalarında haklı çıkabilecekleri noktalar arıyorlar. Yarın o mültecileri geldikleri noktalara gönderebilirler. Koydukları kurallarının içinde bir boşluk? bulabilirler.
Dünya böyle felaketlerde kılını kıpırdatmamakla imtihan olmuş bir yer. O yüzden enayiliğinde bir sınırı olmalı. Rusya Kırımı işgal ediyor, bir şey diyen yok. Gürcistan'a saldırıyor bir şey diyen yok.
Suriye de muhalifleri yok ediyor bir şey diyen yok. Bundan sonra Türkiye'nin menfaatleri düşünülmeli, başka ülkelerin başına bela olacak politikalardan uzak durulmalı. Avrupa'nın karakolu olmaktan vazgeçilmeli.
Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı zamanında imzalanan ve esas olarak, Türkiye'den Avrupa topraklarına kanun dışı yollardan geçen sığınmacıların kayıtsız ve şartsız olarak
geri alınacağına dair AB ile imzalanmış bulunan bir uluslararası sözleşme var. Buna istinaden Almanya 750 bin mülteciyi bize geri gönderiyormuş.
Ülkemiz 500 milyar dolar kredi batağına girmeseydi, bugün faizi konuşmuyor olacaktık. Faiz enflasyonun sebebi değildir, enflasyonu düşürmek için kullanılır. Maliyet açısından bakarsak, borsa yükselince, enerji fiyatları yükselince çok daha güçlü biçimde fiyatlara yansır. Demem o ki, Ekonomi farklı bir dal, öğrenmek için kulaktan dolma bilgiler yeterli değil.
Peki bir işe yaradı mı? Sonuçları ne olacak? Irak'ta Kürdistan kırmızı çizgimizdir dendi, Barzani'yle dost olundu.
İsrail ile artık ilişkiler normale dönemez denildi, şimdi İsrail ile arayı yapmaya çalışıyoruz. vs. Fikrimce tutulamayacak sözler verilmemeli. Veriliyorsa da her yerde konuşulmamalı...
Sayın Cumhurbaşkanım güzel konuşmuş. Ama biraz geç konuşmuş. Keşke iki buçuk milyon Suriyeli yurda alınmadan önce konuşsaydı böyle dünyaya. Açmasaydı kapıları.
Şimdi çık işin içinden çıkabiliyorsan. Çünkü Avrupa ülkeleri bizim gibi Suriyeli göçmenleri ülkelerine davet etmediler.
HÜLYA ÇAKICI
Bilmeyen ve merak edenler için; PYD VE YPG nedir?
YPG ve PYD terör örgüdütür ve PKK'nın Suriye koludur.
PYD: PKK'nın Suriye'de konuşlanan koludur. Pyd Suriye Kürt bölgesi Rojava'da bulunan Kürt partisinin ismidir. 2003 yılında kurulmuştur.Pyd'nin Kürtçe açılımı Partiya Yekîtiya Demokrat
(Demokratik Birlik Partisi). Pyd'nin başkanı Salih Müslim'dir. Salih Muslim defalarca Ankara'ya davet edilmiş hükümet yetkilileriyle görüşmeler yapmıştır.
PYD, hem Özgür Suriye Ordusu hem de Suriye Baas Partisi Hükümeti ile zaman zaman silahlı çatışmalara girmiştir. Ancak son zamanlarda PYD'nin Silahlı kanadı YPG ve Özgür Suriye Ordusu İslamcı örgütlere karşı ittifak yapmıştır.
YPG: PKK'nın Suriye'de konuşlanan kolu olan Pyd'nin silahlı kanadına verilen isimdir. Tam açılımı Kürtçe "Yekineyen parastina gel" dir. Türkçe'de "halkçı koruma birlikleri" anlamına gelmektedir.
Ypg yaklaşık 5000 gerilladan oluşmaktadır. Ypg Suriye'de etkin rol üstleniyor. Suriye'de Özgür Suriye Ordusuna karşı Beşşar Esed'in yanında yer alıyor.
YPG'nin konumu: Pyd’nin de içinde bulunduğu Yüksek Kürt Komitesi’nin yani Kürt Ulusal Konseyi’nin silahlı gücü konumundadır. Ypg, 2004 yılında Kamışlı’da kurulmuştur. Ypg’liler ağırlıklı olarak dışarıdan gelen PKK’lılardan oluşturmaktadır. Ypg'nin amacı Suriye'nin kuzeyinde etkinlik kurmaktır.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder