AŞK?
Öyle saf, öyle temiz, öyle derin sevmelisin ki! İki kişilik bakabilesin.
Tenlere doymuş adamlar güzel sever kadınları. Özellikle adam diyorum. Çünkü Onlar sever.
Erkek başka bir şey. Uçur diğer adı.
Umarım yalan diller de bu sihirli kelime (AŞK) bitmez.
Kadınları asla anlayamayacağım diye düşünmemiş adam var mıdır? Yoktur!
Karşılıklı oturduğunuz, gözlerinin içine baktığınız zaman bile anlayamadığınız kadınlardan, internet yüzünden daha da uzaklaşıyorsunuz.
Eskiden cep telefonu yoktu, internet yoktu. Güzeldi, şimdi de güzel. Ama o zamanları şimdi ki neslin görememesi üzücü. Onlar birbirlerine sms atarak, her an yanlarında taşıdıkları telefonlara hapsedilmiş bir dünya da sürekli haberleşiyor ancak özgürlüğün tadını asla bilemiyorlar.
Biz kendimize ait bir dünya da sevdiğimiz insana adanmış bir kalp taşıyorduk. Nerede olduğunu bilmesek bile ev telefonundan:) arayacağını biliyorduk. Gelemediği zaman bekliyorduk. Çünkü geleceğini biliyorduk.
Kadınları asla anlayamayan erkekler!
Erkekler tarafından asla anlaşılamadığını iddia eden kadınlar!
Birbirlerini ufacık bir ekrana ya da her an ceplerin de taşıdıkları bir telefona hapsetmiş durumdalar.
Çözüm nedir?
Çözüm ne anlama geldiğini anlayıp, buna göre hareket etmek.
Kendi çevresine aşılmaz duvarlar örmüş, çok üzülmüş ve artık üzülmek istemeyen kadınlar. Geçmiş de birileri tarafından hayal kırıklığına uğratılmışlar. Sonradan hayatlarına giren herkes, bu kalın duvarları yumruklayıp ya da omuz atıp yıkmaya çalışmış.
Yeterince sanallaşan bir dünya da fark yaratmayı beceremeyen insanlar bu duvarları yıkamayınca pes etmiş, üstüne üstlük hep, o duvarların içinde kendini yalnızlığa mahkum ettiğini düşündükleri kadını suçlamışlar.
Oysa yapacakları tek şey o duvarları yıkmaya çalışmaktan vazgeçip bir an durmak ve kafalarını yukarı kaldırıp bakmak.
Duvarların içinde umutsuz bir hayat yaşadığını düşündükleri o kadın aslında yukarı da o adamın elini tutup, onu yukarı çekmek için bekliyor.
Aradığı şey ise kafasını yukarı kaldırıp bakacak o adam.
Aşk'ı kendimizce yorumlandık.
Aşk’ın anlaşmak olduğunu düşündük. Hissetmek olduğunu, dokunmak olduğunu, sevişmek olduğunu, kalp atışı olduğunu.
Oysa ki Aşk bakışlardadır.
Aşk sevgilinin avuçların da, yüreğinin derinliklerin de, tenin de, kelimelerin de, saçlarındadır.
Aşk'ı yaşayacağız. Ve ona sahip olduğumuz sürece tadını çıkaracağız. Belki bir gün gidecek/bitecek.
Ama biz aşkı aramaya devam edeceğiz/etmeliyiz...
Tenlere doymuş adamlar güzel sever kadınları. Özellikle adam diyorum. Çünkü Onlar sever.
Erkek başka bir şey. Uçur diğer adı.
Umarım yalan diller de bu sihirli kelime (AŞK) bitmez.
Kadınları asla anlayamayacağım diye düşünmemiş adam var mıdır? Yoktur!
Karşılıklı oturduğunuz, gözlerinin içine baktığınız zaman bile anlayamadığınız kadınlardan, internet yüzünden daha da uzaklaşıyorsunuz.
Eskiden cep telefonu yoktu, internet yoktu. Güzeldi, şimdi de güzel. Ama o zamanları şimdi ki neslin görememesi üzücü. Onlar birbirlerine sms atarak, her an yanlarında taşıdıkları telefonlara hapsedilmiş bir dünya da sürekli haberleşiyor ancak özgürlüğün tadını asla bilemiyorlar.
Biz kendimize ait bir dünya da sevdiğimiz insana adanmış bir kalp taşıyorduk. Nerede olduğunu bilmesek bile ev telefonundan:) arayacağını biliyorduk. Gelemediği zaman bekliyorduk. Çünkü geleceğini biliyorduk.
Kadınları asla anlayamayan erkekler!
Erkekler tarafından asla anlaşılamadığını iddia eden kadınlar!
Birbirlerini ufacık bir ekrana ya da her an ceplerin de taşıdıkları bir telefona hapsetmiş durumdalar.
Çözüm nedir?
Çözüm ne anlama geldiğini anlayıp, buna göre hareket etmek.
Kendi çevresine aşılmaz duvarlar örmüş, çok üzülmüş ve artık üzülmek istemeyen kadınlar. Geçmiş de birileri tarafından hayal kırıklığına uğratılmışlar. Sonradan hayatlarına giren herkes, bu kalın duvarları yumruklayıp ya da omuz atıp yıkmaya çalışmış.
Yeterince sanallaşan bir dünya da fark yaratmayı beceremeyen insanlar bu duvarları yıkamayınca pes etmiş, üstüne üstlük hep, o duvarların içinde kendini yalnızlığa mahkum ettiğini düşündükleri kadını suçlamışlar.
Oysa yapacakları tek şey o duvarları yıkmaya çalışmaktan vazgeçip bir an durmak ve kafalarını yukarı kaldırıp bakmak.
Duvarların içinde umutsuz bir hayat yaşadığını düşündükleri o kadın aslında yukarı da o adamın elini tutup, onu yukarı çekmek için bekliyor.
Aradığı şey ise kafasını yukarı kaldırıp bakacak o adam.
Aşk'ı kendimizce yorumlandık.
Aşk’ın anlaşmak olduğunu düşündük. Hissetmek olduğunu, dokunmak olduğunu, sevişmek olduğunu, kalp atışı olduğunu.
Oysa ki Aşk bakışlardadır.
Aşk sevgilinin avuçların da, yüreğinin derinliklerin de, tenin de, kelimelerin de, saçlarındadır.
Aşk'ı yaşayacağız. Ve ona sahip olduğumuz sürece tadını çıkaracağız. Belki bir gün gidecek/bitecek.
Ama biz aşkı aramaya devam edeceğiz/etmeliyiz...
Aşk, bilim adamlarına göre;
Beyindeki endorfin denilen mutluluk hormonlarını çalıştıran ve vücudun daha bir çok yerinde pozitif etkiler oluşturan kimyasal bir reaksiyondur.
Aşk, edebiyatçılara göre;
Edebiyatı başlatan şeydir. Romandır, şiirdir.
Aşk, Filozoflara göre;
Hakka kavuşturandır, iç sarhoşluğudur.
Ask, Ekonomistlere göre;
Ekonomiyi canlandırandır. Çiçek aldırtır, tatile çıkartır.
Aşk, darbesini yaşamış insanlara acıdır, gözyaşıdır, mutsuzluktur.
Aşk başlı başına bir umuttur.
Aşık olun bir kez daha.
Aşkın kendisine aşık olun.
Beyindeki endorfin denilen mutluluk hormonlarını çalıştıran ve vücudun daha bir çok yerinde pozitif etkiler oluşturan kimyasal bir reaksiyondur.
Aşk, edebiyatçılara göre;
Edebiyatı başlatan şeydir. Romandır, şiirdir.
Aşk, Filozoflara göre;
Hakka kavuşturandır, iç sarhoşluğudur.
Ask, Ekonomistlere göre;
Ekonomiyi canlandırandır. Çiçek aldırtır, tatile çıkartır.
Aşk, darbesini yaşamış insanlara acıdır, gözyaşıdır, mutsuzluktur.
Aşk başlı başına bir umuttur.
Aşık olun bir kez daha.
Aşkın kendisine aşık olun.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder