Finlandiya Türkiye Eğitim Sistemi
Finlandiya'nın şansı Ortadoğu'da olmayışı. Bütün emperyalist ülkelerin sömürmek için binlerce km'den gelerek buraya üşüştüğü, iç işlerine sürekli müdahale edilen, sürekli kargaşa ve terör ortamında tutulan, içinde binlerce haini bulunan bir Ortadoğu ülkesi olsaydı bunu yapabilir miydi?
Finlandiya'nın beşbuçuk milyon nüfusu var. Türkiye'de ise sadece onsekiz milyon öğrenci var, eğitim sisteminin 20 / 30 yaş arasına yansıması nasıl, bizdeki kötülükler onlarda yok iyi analiz etmek gerekiyor. Doğru eğitim sisteminin uygulanması için öncelikle ahlaklı insan yetiştirmek gerekir. Son yıllarda artık sayısını bilmediğimiz kadar eğitim sistemimiz değişti.
Finlandiyalıların merkezlerinde mutlu insan olma odaklı devlet sistemi var, bizde ise kutsal devlet sistemi var. Onlarda özgüven, bizde kaygı var. Onlarda tabulardan uzak özgür düşünen bireyler yetişirken bizde toplumsal geleneklere bağlı tabuların esiri bireyler yetişiyor. Onlar bilim adamı yetiştirir, biz film adamı yetiştiririz. Onlar markalaşmaya gider, biz taklite devam ederiz. Onlar üretir, biz tüketiriz. Ne yazık ki üretici değil tüketici bir toplum yarattık ki realite bu. Neden peki? Çünkü bizde liyakat sistemi yok. Hak eden değil yağ çeken sistemi yönetiyor. Kalkınmanın yolu iyi eğitimli bir toplumdan geçer.
Finlandiya'da öğrenciler hayatı bilgileri keşfederek, deneyimleyerek öğreniyor. Okullar belediyelere bağlı, sınıflar bizden farklı kütüphane, mutfak, yer minderleri olan öğrencinin kendini özgür hissettiği alanlar, öğretmenler birçok kriteri aşarak öğretmen oluyorlar. Yüksek lisans yapmak zorunlu. Pisa'daki değerlendirmede eğitimde dünyanın en iyilerinden biriler.
Sistem güzel ama bizdeki kadar hain kimsede yok. Dünyanın göbeğinde olup bizim kadar diliyle, diniyle, toprak bütünlüğüyle uğraşılan, terörle mücadele vermek zorunda bırakılan, uluslararası siyonist kredi değerlendirme kuruluşları vs. ile sürekli ekonomik operasyonlar çekilen başka bir ülke de yok. Sistem güzel ama eşit şartlarla değerlendirmeye kalkarsak bizim eğitim sistemimizi en mükemmel hale getirecek insanları beklemeye devam edecek gibiyiz.
İşsizlik sorunu çözülmedikçe eğitim sisteminin değişmesi bir şeyleri çözmez. Bizdeki sözde eğitim sisteminde yığınla öğretilen ve yapılacak işle uzaktan yakından ilgisi olmayan şeyler bir çeşit eleme yöntemi gibi. Sınavlar, müfredat ve eğitim sistemimiz işe yönelik değil, hayata, gelişime, bilime yönelik değil de elemeye yönelik. Sınav üstüne sınav, mülakat üstüne mülakat, bilgi üstüne bilgi, ezber üstüne ezber ile yüzde doksanı alakasız bilgiler. Oysa kaliteli istihdam için neler yapılıyor dünyada.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder