Hayat bir imtihan, ne ekersen tarlaya o gelir sofraya...

Sürekli normal olmak için uğraşırsan,
Ne kadar muhteşem olabileceğini de öğrenemezsin.

 
Okyanusu istiyorsan gölün gülmelerini, denizin çelmelerini kafaya takmayacaksın. 
Biliyorum ki dünyanın bir yerinde, benim dilimden anlayan bir insan yaşıyor. 
Yoksa hangi sabırlı bir bekleyiş, sonuçta bir kavuşmakla taçlandırılamamıştır ki?
Bazıları buna kendini kandırmak dese de, ben o kavuşmak ihtimalini bile seviyorum. 
Nihayetinde yürekte bir emanettir, herkese teslim edilmez.
Bazıları doğuştan şanslıdır. Bazıları şansını kendi yaratır. 
Bazılarının kucak açmış yolları vardır, ayakları tutukludur. 
Bazıları da sadece bazılarıdır.
 
Çok şey oldu. Uzun konuşmalar, eleştiri, kızgınlık ve durulmalar. 
Vazgeçmeler, yeni başlamalar.
Çatılan kaşlar, belirsiz gülümsemeler.
Sonu gelmeyen kısa cümleler ve en çok da dalıp gitmeler.
Bunların hepsi içimde oldu elbette.
Dışarıdaki kimsenin bunlardan haberi olmadı.
 
Tanrıya şükür her şey çabucak geçer.
Sevgi, üzüntü, kırılmalar ve küsmeler hatta keder de.
Nerede kaybettiklerin için döktüğün yaşlar?
Geçen yıl yağan kar, dolu nerede, güneş nerede?
Her şey geçer, unutulmasa bile sıradanlaşır.
Arada sırada akla gelir ah ile vah ile ama geçer gider.
Sessizlik kalır geriye biten, giden, kaybolan vs. her şeyden. 
Ayrılık kalır boynunuzda yağlı bir ilmek gibi.
Sanki biri ha çekti ha çekecek.
Durdu sanırsınız dünyayı.
Ama ne dünya durur, nede o ilmek çekilir. 
Hayat devam ediyordur ve bu çarkın içinde sizi de sürüklüyordur.
Acınızda bitmez. 
Sadece yüreğinizde bir yerlere saklanır.
Bir şarkıda, bir şiirde ve belkide bir sözde.
Sessiz çığlık, karanlık ışık.
 
Bazen geç oluyor. Durursun hayatın bir yerlerinde. 
Adım atamaz, donup kalırsın. 
Düşünmek kolaydır. Davranmak zordur.
Ama en zoru da insanın düşündüğü gibi davranmasıdır.
 
Ayırdığım vakit kadar bana vakit ayırmayanı,
Adım attığım kadar bana gelmeyeni, 
Zor zamanlarımda yanımda olmayanı,
Verdiğim değer kadar bana değer vermeyeni,
Böyle sevgiyi böyle sevgiliyi, böyle dostu böyle dostluğu,
sonuna kadar reddediyorum.
Kimle gülüyorsanız gidin o'na ağlayın.
Kapım gibi sol yanımda size kapalı.
Yolunuz da, yüzünüz de benden uzak olsun.
Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Yeri gelir susarım. Canımı yaksa da yine susarım.
Affedip gülümserim. 
Ama unutmam ve bir daha izin vermem.
En uzun yol beynimizden yüreğimize yapılan yolculuktur. 
Affetmek bu yolculuğun en kestirme yoludur.
Bulutlardan akarak bir ışık huzmesi ve yüzüme düşüyor.
Bir Melek kulağıma fısıldıyor aynı anda.
Sen gönlünü ferah tut diyor.
Gülümsemeyi unutma. Her şey güzel olacak.
 
HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir