Pardon! Kaç yüzünüz var?

Öyle insanlar var ki, her şey hakkında konuşurlar. Doğru ya da yanlış olması önemli değildir! Her konuyu herkesten iyi bilirler? İşte bunlara evet BUNLAR yeterli kelime, fazlası değer vermek olur çünkü! Bunlara HERBOKOLOG deniyor.
Bilmediğini bilmeyenlerdir ve her konu da bilgi sahibidirler :) Ne kadar zayıf ve aciz, kendilerinden habersiz, bir zavallı olduklarından bile haberleri yoktur BUNLARIN. İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Bilmediğini bilmemek bunu gerektirir. Alimin bilmediği çoktur ama cahilin bilmediği yoktur.
Herkesin her konu da bir fikri var ama bilgisi yoktur. O yüzden Türkiye'de 79 milyon teknik direktör, 79 milyon Başbakan, 79 milyon profesör vs. var.
Oku, dinle, araştır. Soran olursa anlat. Ama ukalalık boyutun da değil.

Hayat neyi istediğimizle alakalı. Bir çoğumuz neyi isteyip, istemediğimizi bilemediğimizden veya ufak şeylerle  mutlu olamayı beceremediğimizden, bazen maymun iştahlı olduğumuzdan, zaman su gibi akıp giderken, yaşamak istediğimiz ama hiç yaşayamadığımız bir nüktemiz kalır. Ve düğümlenir boğazına. Dünya güzel ve kısa. Doğumumuzdan ölümümüze kadar hayatı acısıyla, tatlısıyla bir düşünün. Kaç yılı mutlu? Kaç yılı mutsuz?
İnsanların bir çoğu sahte. Manevi değerleri sıfır. Çıkarları, menfaatleri izledikleri yolları olmuş.
Eskiden katlanabiliyordum! Ama baktım hep zararlı çıkan benim. Artık hiç tahammülüm yok böyle kendini bilmezlere karşı. Bildikleri yanıldıklarına yetmiyor! Çekilmiyor artık böyle türler. Ne geliyorsa başımıza çok bildiğini zannedenler yüzünden geliyor.
Hayatın mutluluğu düşüncelerinin niteliğine bağımlıdır. Onun için buna dikkat et ve fazilete ve eşyanın tabiatına uymayan hiç bir düşüncenin kafanı işgal etmesine müsade etme.
Sadece gülüp geçmek, arkandan kurulan oyunlara, tedbir alamamak gibi sonuçlar doğurur. Gülüp geçmiyorum. Şaşırıyorum nasıl bu kadar güzel oyuncu olabiliyor BUNLAR. Nasıl kalpleri rahat ediyor birini enayi yerine koymakla. Birine dost gibi görünüp arkasından konuşmakla. Kendini enayi yerine koydurtan kişiye de acıyorum. Çok seviliyorum zannettiği için. Gerçeği göremediği için. İyi zannettiği yalaka/ikiyüzlü, kötü zannettiği dürüst/yüzüne karşı açık sözlü. Şimdilik seyrediyorum böyle tiyatro oyuncularını.

Hayatı, yaşamı romana benzetirim. Kendimi fazla kaptırmadan okumalıyım romanı. Anlamalıyım, fazlaca beklentim olmamalı satırlar da yazandan başka. Bilirim fazla beklentiler hayal kırıklığı getirir. Ve dönüp de bir daha okumam yaprakları. Hep bir sayfa daha çeviririm. Okuduğum sayfalardan ders alarak.
Kitaplar size hikayeler anlatıp sonra da çekip gitmezler. Onları insanlardan ayıran özelliklerden biri de budur. Doğadaki hayvanının başına bir şey gelmiyor. Çünkü doğasını yaşıyor. İnsanın başına ne geliyorsa doğasını yaşamadığı için geliyor. Çok konuşuyor, az okuyoruz. Okumayan bir insan düşünün. Kendisinin yaşamına dokunmayan, üretemeyen ne yapar? Kendini bilen haddini bilir! Haddimizi bilelim yeter.

Veysel Karani'den bir adam nasihat ister. Karani, sen Allah'ını bilir misin? der. Adam evet der. Sonra bir nasihat daha söyler misiniz? der. Peki Allah seni bilir mi? der. Adam evet deyince, gayrı ötesini düşünme der. Yani Allah var. Boşuna kendini üzme. Allah her şeye kadirdir, kafidir. Ne beklentin varsa ondan iste, ondan bekle.!

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir