Benim Adım Lady


Benim Adım Lady;

Ne zaman doğduğumu bilmiyorum. Günü saati bile belli değil. Annem farklı babam farklı ırklardan geliyor. Hatırladığım şey dünyaya gözlerimi açtıktan bir süre sonra  bir Alman bayanın beni himayesine aldığı. Annemden ve babamdan ayrıldıktan sonra bana en az onlar kadar şefkat gösterdi. Beni dünya da nasıl ayakta durmam konusunda eğitti. Onu çok üzdüğüm zamanlar oldu. Bilseydim hiç üzmezdim.

Sahibim değildi benim hep öyle derdi bana. Ben senin hayattaki en iyi dostunum ve benim korumam altındasın derdi bakışlarıyla. Aynı dili konuşamasakta ben onun ne istediğini gözlerine bakınca anlardım. 

Hayattaki en büyük dostumu daha 8 aylık iken hastalıktan dolayı kaybettim. Çok ağladım. Mezarını bana göstermediler. Uzak diyarlarda bir yerde olduğunu biliyorum. Yakın olsa mutlaka kokusunu alır giderdim. 15 gün boyunca orada burada hayatımı sürdürmek için çaba gösterdim. Zordu benim için çünkü koruyucu meleğim yoktu. Aç kaldım, susuz kaldım ama üzüntüm bunlardan daha çok acı veriyordu.

Kaç gün geçti bilmiyorum. Çünkü benim sizler gibi gün sayma huyum yok. Sokakta bir adamla karşılaştım. Önce benden korktu. Sonuçta aynı ırktan değildik ve beni tanımıyordu. Beni birileri bu adamın aracına bindirdi. Sonra bir daireye getirdiler. Bu adamın bana dokunmaya korktuğunu hislerimden anlamıştım. Çünkü hislerim beni asla yanıltmazdı. İyi biri olduğunu da gözlerine bakınca anladım.

O gün bana dokunmak için tereddüt etti. Önce karnımı doyurdular su verdiler. Birileri en yakın dostumu kaybettiğimi söylemişti. Bakışlarından bana üzülme artık biz varız diyorlardı. Daire de ismini bilmediğim birkaç kişi vardı. Onlar ilk gün bile beni çok sevdi. Benim ise hüznümden başka hiç birşeyim yoktu.

Ertesi günü o adam bana ilk kez dokundu. Biliyordum ki o dokunuş benim türümden birine dokunuştu. Şefkatli ve merhametliydi bu adam. Bir süre sonra beni yıkadılar. Artık sokak kokusu kalmamıştı üzerimde. Ben yavaş yavaş kederimden ve üzüntümden sıyrılırken bu adamı çok sevmeye başladım. Her gün benimle geziyor beni korumak için elinden gelen tüm çabayı gösteriyordu. Onun etrafındaki kişileri de çok sevdim ama hiç ona duyduğum kadar sevgiyi kimseye duymadım. Onun yeri başkaydı ve o artık benim yitirdiğim koruyucu meleğimin yerini doldurmuştu.

Aradan uzun bir süre geçti. Onu da yemek yemediğim, söz dinlemediğim zamanlar da üzdüğümü biliyorum. Bunları bilerek yaptığımı sanmıyorum ve bunun için bende çok üzgünüm.

Sonra bir gün birlikte dolaşırken ben yine onun sözünü dinlemedim. Sizlerin kullandığınız araçlardan bir tanesi ben karşıya geçmek isterken bana çarptı. Hata bendeydi. Çünkü onun sözünü dinlemeden yola fırlamıştım. O anda onun feryadı benim bağırmalarımı bile sessiz bıraktı. Acı içinde yere yığıldım. Olaya şahit olan kendi ırkımdan birinin hemen koşarak başımda ağlaması beni iyice yaralamıştı. Meleğim koştu sardı, sarmaladı beni hemen, gece vakti bir hastaneye götürdü. Ben de kırık olduğunu bunun iyileşmesinin bana bağlı olduğunu söylüyorlardı. Bunları duyuyordum ama ben bana değil meleğime üzülüyordum. Bana yaptıkları iğneden dolayı uzun bir süre hareketsiz ve sessiz kaldım. 

İçim acıyordu ama kırılan kemiğimin acısı değildi. Meleğimin bana her baktığında gözlerin de gördüğüm hüzün içimi çok acıtmıştı. Özür dilerim dedim kucağına aldığında kulağına "iyi ki varsın meleğim" dedim. Umarım beni anlamıştır. 

Şimdi evde uzandım yatıyorum. Yaralarım iyileşmeye başladıkça meleğimin gözündeki hüzün yerini sevince bıraktı. Ben de üzülmüyorum artık. Onu mutlu görmek beni de mutlu ediyor. Belki arka ayağım da bir iz kalacak, belki ömür boyu bir tanesini kullanamayacağım. Bunların benim için hiç bir önemi yok, yeter ki benim koruyucu meleğim üzülmesin.
İmza; Lady

Bir köpeğin bana göre canlının dilinden küçük bir öykü. Hayvanların duyguları vardır sadece dilleri yoktur.

HÜLYA ÇAKICI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir