Hassas İnsanlar Toplumu
Mutluluk, kimseyi incitmeden doğruyu söyleyebilmektir. Eğer doğru söylemeyi özümsemiş bir toplumda yaşıyorsak söyleme biçimi de aşılmış demektir.
İnsanların doğruyu bilmeleri gerekir. Ama gerçekle yüzleşmeyi bilmeyen, hassas insanlar toplumudur bizimkisi. Gerçeği ne şekilde söylersen söyle alınır, kabul etmez ve küseriz.
Her şey doğruyu söyleyince başlar. Tüm kirler, açgözlülükler, çekemezlikler, ihanetler ortalığa saçılır ve sonuç kaçınılmazdır. İnsan sürekli egosunun tatminini isteyen bir varlıktan başkası değildir.
Gerçeği anlatabilmek için adeta bilge biri olmak gerekir. Konuşmaya korkarız çoğu zaman incitiriz diye, doğruyu söylüyorsak birileri mutlaka incinecektir.
Lütfen o çöpü yere atmayın, çevreyi kirleterek çocuklarımızın geleceğinden çalıyorsunuz, deseniz nasıl bir cevap alırsınız. Bazı kimseleri rencide etmeden her hangi bir mesaj iletmenin yolu yok maleseff. Doğruyu söyleyemeyince beyaz yalanlar devreye giriyor. Beyaz da olsalar insanın içinde bir şeyleri tahrip eden yalanlar.
Her doğruyu söyleyen ağız ile her doğruyu duyan kulak bir değildir. Doğruyu söyleyen söyleyebildiği kadar mutlu, duyan işitebildiği kadar mutludur. Her gerçek mutlu etmez bazen hayata tutunmak için zararsız yalanlara da ihtiyaç vardır.
İnsanlar kendi hayatlarını yaşayamadıkları için mutsuz. Hep birileri mutlu olsun diye
koşturmaktan yürekleri yorgun, kendilerinden kaçıp, başkalarına yaranarak övgüler alıp önemli oldukları ilizyonunda yaşadıkları için mutsuz.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder