Anlamayanlar anlayanları anlamsızlaştırıyorlar!
Hücreler bireyleri, bireyler toplumları oluşturur. Bazı toplumlarda ise hücreler yanlış çalışıyorlar. İnsan olmak dinin ötesinde bir kavram kaç kişi bunu başarabiliyor. Sen iyi değilsen din sana ne yapsın. Din insanı düzeltmez eğitimin insana katkısı olabilir. Dini doğru anlayıp, ne anlattığını iyi öğrenirse, öğrendiklerini hayata geçirirse ancak o zaman din iyi insan olmaya yardımcı olabilir. Vicdan yoksunu birinde din, ilah aramayın, yaptıkları sadece gösteriş ve kandırmacadır. Vicdanların satılık olmadığı bir dünyada sadece iyi insanlar ve kötü insanlar vardır. Kötü Hindular iyi Hindular, kötü Müslümanlar iyi Müslümanlar, Kötü Hristiyanlar iyi Hristiyanlar vs. olmaz. Ya iyi bir insanızdır yada kötü bir insanızdır. Din bir kriter değildir, insanlık kriterdir.
İyiler ve adiller gerçek anlamda iyi ve adil olsalardı dünyada kötülük diye bir şey olmazdı. Kötülük iyilerin adil davranmadığında doğar. Aydınlar adil davranması gerekirken kötülerin sırtından geçinirler, bu yüzden eksik toplumunların ahlakı iki yüzlü olur. Çünkü ahlak anlayışı sisteme göre dizayn edilmiştir, oysa üst insana göre edilmeli ve insan evrilmeliydi ama o zamanda sistem ayakta kalamazdı. Polise, askere, avukata, savcıya, bakana vs. gerek kalmazdı. Üst insan kendinin polisi, avukatı, bekçisi, bakanı olurdu. Ahlak yöneticilerin yarattığı, yönlendirme ve duruma göre engelleme kurallarıdır. Ahlak kuralları adı altında toplumu sorgulamaktan uzaklaştırıp, düşünmesini engelleyerek, istedikleri şeyleri uygulatırlar.
En tehlikeli, korkulması ve tedbirli olunması gerekenler kara cahil kalmış okumuş takımıdır. İnsan kendi doğrularını üretmelidir. Sürü insanının kabul etmiş olduğu tüm değerler, doğrular vs. geçmişten gelen ve ardında güç isteminin bulunduğu oluşturulmuş şeylerdir. Üst insan bunlardan şüphe duyarak bunları reddeden ve kendi doğrularını oluşturan insandır. Bu şekilde hareket ettiği zaman bir sürü varlığı olmaktan çıkarak kendisi olur ve kendisine karşı savaşını kazanmadıkça dıştaki savaşta hep mağlup olur. Egosunu yenmeden tamamlanmış insana ulaşmak zordur. Şüphe duyacaksın, şüpelendiğinden tekrar şüphe duyacaksın. Doğruya başka türlü ulaşmak mümkün değil. İnsan önce kendisini alt etmeli yani egosunu yok etmelidir.
Akıllılar bilmenin, öğrenmenin sınırının olmadığının farkındadır. Akıllı insan asla bildiğini yeterli görmez ve daha fazla bilmek ister. Bilginin sonsuzluğunda bildiklerinin az olduğunun farkındadır. Oysa aptallar her şeyi bildiklerini sanırlar. Çünkü onlar bilmediklerini bilecek akıldan yoksundurlar. Bilginin sonsuzluğunu hayal bile edemezler. O yüzdende bu insanlar en aptal insanlardır. Bilgili insan mütevazidir, çoğunlukla biliyorum demez, öğreniyorum, bilmiyorum, şahsi fikrim budur vs. der. Aptal insan ise her şeyi bilir, bilmediğini bilse bile. Yarım yamalak bilmektense hiç bilmemek bazı durumlarda daha iyidir. Cahil cüreti diye boşuna dememişler.
İstemeye kaldıktan sonra her şeyin en güzelini, en alasını ister cahil kesimi. Ama bedenlerine kazandırmış oldukları tembellik beyinlerine de işlemiştir. Zoru sevmez, emekle özveri ile mücadele etmekten kaçarlar. Sonra hayat bana fazla şans tanımıyor cümlesini kurarlar. Onlar için ellerinde bir poşet taşımak bile yük, sonuç hüsran ve isyan. Kimse kimseden sorumlu değil. Hayatın kanunu; çalışıp hedeflerine konsantre olup, başarısızlığı yok sayıp daima ter dökeceksin, karınca ve cır cır böceği misali. Anlamayanlar anlayanları anlamsızlaştırıyorlar.
HÜLYA ÇAKICI
https://hthayat.haberturk.com/anlamayanlar-anlayanlari-anlamsizlastiriyorlar-1074715
Yorumlar
Yorum Gönder