Yolculuğun kendisidir hayat
Karşımızdakiler bilip bilmeden insanlar hakkında atıp tutmaya başladığında, saygısızca ve üslup bilmeden davrandığında, herhangi bir konuda bilgisi olmadığı halde kesin konuştuğunda bunu hisseder ama bazen zamana verip yaşayıp görmek isteriz.
Önümüz arkamız, sağımız, solumuz düşmanlık duygularıyla beslenmeye başladı. Oysa ki düşmanlığı değil, insanlığı beslemek gerekiyor.
Zamanla herşey hiç beklenmedik bir anda, bir olayla gün yüzüne çıkar, iyiyle kötüde böylece daha net olarak anlaşılır. Herkes bir şekilde nefret doludur ama iyi gözükmeye çalışır. Çünkü gücü nefret ettiklerine yetmez. Ne zaman ki güce erişir işte canavar o zaman ortaya çıkar.
Evrende herkesin bir etkisi vardır. Negatif insanlar sizi hasta edebiliyorken, pozitif insanlar sizi iyileştirebilir. İletişim kurduğumuz kişilerin niteliği, yaşamdaki sağlık ve mutluluğumuzun da kaynaklarıdır.
Her şeye gereksiz anlam yüklememek lazım, çünkü takıntılarımız bir süre sonra saplantılarımız haline gelebiliyor. Ardından bu saplantının çevresinde dolanıp duruyoruz. Gelenler, gidenler, gittiğimiz yollar vs. hepsi bunun bir parçası oluyor.
Yaşanacak güzel vakitler var, sevilecek güzel insanlar var. Ama bunu akıl ve ego kabul etmiyor bizde çaresiz bir şekilde bedenimizi ve beynimizi uyuşturmak zorunda kalıyoruz.
Aklıyla, kalbiyle doğru ve gerçekçi olabilmek güzel. İnsan dışındaki tüm canlılar rol yapmaksızın özlerini yansıtırlar. İnsan gerçek insan olmaya adım attığında hamallığa da başlar. Çünkü düşünen, duyarlı, anlayışlı, empatik, vicdanlı olabilmek en büyük yüktür.
Hayatımıza yol çizen yaşadıklarımız ve tecrübelerdir. Hayat bize bazen bir bütünün parçası olmayı yüklerken, bazen de kendi bütünlüğümüzden eksiltir.
Önce kendim diyebilirimle başlamalı, sonra herkesi şöyle bir kenara ötelemeli. Ben olmazsam kimse olmazı öğrenebilmeli.
Farklılığı fark eden kendisini bulmuşsa niye başkasına benzemek istesin, insan olarak zaten hepimiz biriz.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder