Kayıtlar

ceza etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ekonomimiz Büyüyormuş!

Resim
Ülkem insanı on numara oyuncudur, her şeyi de bilir. Sokaktaki vatandaşa sorun ekonomistten daha çok ekonomi bilir, siyasetçiden daha çok siyaset. Hadi okumamışlar cahil cesareti diye hoş görülebilir, ya okumuş her şeyi bilenler. İşte bu her şeyi bilircilerden bize bir şey bilmek kalmıyor. Ülke ekonomisi büyüyormuş gururlandım, göğsüm kabardı ama sana, bana büyümüyor ve cebimizdeki para hiç kabarmıyor. Yirmi milyonu işsiz olan bir ülke büyümez, eksi büyüme rakamları çıkar. Büyüyorsa nerede bu paralar bende yok, sende yok, kimde var peki? İhracat yapanlara yarayan, zengini katlayan bir büyüme sıradan insana, işçiye, memura, esnafa etkisi sıfır olan bir büyüme bu. Hem kör, hem sağırız birbirimizi ağırlarız. Yüzde ellilik () blok karşısında üç beş parçaya bölünmüş yüzde ellilik blok içinden birleşim sağlanamamış ama hariçten gazel okumakta uzmanız. Her ülkenin borcu var ama Türkiye'nin borcunun karşılığı yok çünkü üretim yok. Para hareketlerinin hızlanması kar demek değildir

Şimdilik ceza yok

Resim
Yürürlüğe Girdi Yıl Sonuna Kadar Uygulamayana Ceza Yok. 1 Temmuz 2016 itibariyle  50 kişiden az çalışanı bulunan ve AZ TEHLİKELİ sınıfında olan iş yerleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında iş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri yürürlüğe girdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu yeni uygulama ile birlikte tüm kamu kurum ve kuruluşlarında,  50 kişiden az çalışanı bulunan ve AZ TEHLİKELİ sınıfında bulunan iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin zorunlu hale geldiğini, bu iş yerlerin de yasanın getirdiği her türlü yükümlülüğün uygulanacağını ve bu şirketlerden 10 kişinin altında çalışanları bulunanlar, işveren veya işveren vekili iş güvenliği eğitimi almak koşuluyla iş güvenliği yükümlülüğünü uygulayabilecek. Eğitimler Anadolu Üniversitesi tarafından uzaktan eğitim kapsamında da verilebiliyor. Yine 10 kişinin altında çalışan iş yerleri 5 yılda bir kamu sağlık kuruluşlarınca da sağlık kontrolü yaptırarak sağlık yükümlülüklerini yerine getirebileceğini söyledi.

Ezilmişliğin sistemini kim tercih eder?

Resim
Akıl hastanelerindeki hastalar kendi aralarında bir düzen kuruyorlar ve deli olduklarını bilmiyorlar. Umarım biz de öyle değilizdir. Kapitalist düzenin baş ülkeleri insanlığa zulümden ve karanlık bir hayattan başka şey sunmadılar. Dünya da ne kadar kötü, korkunç olay yaşanıyorsa ülkemizde dahil, biliyoruz ki (dünya insanları) altından Amerika, İsrail, İngiltere, Almanya çıkıyor. Ülkeler de önce iç savaş çıkartıp sonra barış elçileri gönderiyorlar. Ezilmişliğin sistemini kim tercih eder, bir huzur adasında yaşamak varken hastalar adasında yaşamaya. Kurum ve kuruluşların içerisinde mutlaka farklı düşünceler ve maksadını aşan zihniyet sahipleri olabilir, siyaset içerisinde kirli ilişkiler yumağı olacaktır ama eminim herkes üzerine düşeni yapacaktır. Kurum ve kuruluşlar başta devlet mekanizması bağırsaklarını temizlerken ummadığımız isimleri görebiliriz. Bundan sonraki dönemler de devlet kademesi ve kuruluşlar da arınmış, temizlenmiş ve şeffaf olacaktır. Ama umarım gerçek suçluların

Nakit 103 Bin Dolarla Gezen Adam

Resim
Her şeyin bir diyeti var. Gün olur gökdelenden bakarsın, gün olur parmaklıkların ardından. Bharara, Zarrab’ın, 9 Mart’ta Miami Havalananında gözaltına alınmasından sonra üstünden nakit olarak 103 bin dolar çıktığını ve ilk ifadeleri ile kendilerinin ulaştıkları bilgiler karşılaştırılınca, Zarrab’ın kolaylıkla yalan söyleyebilen bir iş adamı olduğunun anlaşıldığını söyledi. Yalan, dolan, hırsızlık, yolsuzluk uzuyor da, uzuyor yok yok. Eşi de burada kendini uyuyan halka masum göstermeye çalışıyor. İnsanların duygularıyla oynuyor. Babasını yıllarca görmeyen insan bir anda baba aşkıyla yanıyor, eşini buradan afaroz ediyor. Tabii bunlar olurken hiçbir şeyden haberi yoktu masumun. 20, 25 yaşında olan biri veya dünya da kısıtlı yaşamış biri için kabul edilebilir ama 40'lı yaşlarını bitirmek üzere ve hayli de görmüş geçirmiş biri için komik olmak ve halkı keriz yerine koymak gibi geliyor bana bu kendini aklama şekli. İşin garibi otelcilerden bazıları da sahne aldıracak. Ya satış pazar

Eskiden Bacasız Fabrika Turizmdi. Şimdi trafik cezaları.!

Resim
Üretmeyen bir toplum haline getir ülkeyi. Ondan sonra cezalardan tamamlaya çalış bütçeyi. Ders almayan, önemsemeyen, hayata dair bir öngörüsü, düşüncesi olmayan, yalanla, din ticareti ile beyni sulanmış bir toplum bulursun. Ve basarsın vergiyi. Talan edersin topraklarını, dağlarını, yaylalarını. Bundan kolay ne var! Belediye yollara park yapar, ücret tahsis eder. Neredeyse soluduğumuz havadan para alacaklar. Trafik kontrolleri trafiği düzenlemek için değil, boşalan devlet kasasını doldurmak için her yıl başı otomatik olarak arttırılıyor. Milletimiz de tık yok, itiraz yok. Kuzu kuzu ödüyoruz. Önleyici uygulama diye bir kavram vardı eskiden. Amacı ceza değil, olayın gerçekleşmesini önlemekti. Asayiş uygulamaları da böyleydi. Ancak günümüz de sonuca yönelik uygulama var. Ve sadece yakalanırsan ceza yersin mantığı. Suçu ve suçluları cesaretlendiren uygulama türü bu da. Devlet seçim vaatlerinden dolayı para bulmak zorunda. Burada da en önemli ekmek kapısı özel tüketim kapsamına aldığı a

Camdan Tavanı Yıkanlar!

Resim
Uzmanlar diyor ki, Çocuk tacizcileri büyük çoğunlukla çocukken tacize uğramış kişilerdir. Bu cinsel taciz olabildiği gibi, şiddet görme veya şiddete dolaylı yoldan maruz kalmak (seyretmek vb.) da olabilir. Dolayısıyla bu işler öyle bireysel falan değildir. Toplum olarak da kendimize çeki düzen vermemiz gereklidir. Kadın cinayetleri, çocuk gelinler, ensest, aile içi şiddet konularında ki rakamlar, sağlıklı bir toplum olmadığımızı gösteriyor. Çocuk tacizinin camiadaki adı BADELEMEK. Bir kere olan bir şeye ille de isim bulmak için uğraşılmaz. Demek ki bu iş kurumsal, kendi TERMİNOLOJİSİNİ bile oluşturmuşlar. ''Bir kereden bir şey olmaz'' açıklamasıyla tepkilerin odağı olan aile bakanı, yeni bir skandala daha imzasını attı. "İstismara uğrayan çocukları cezalandıracağız." Bence birisi konuyu anlatsın, çünkü hala ne olduğunu anlayamamış! Hangi suçla cezalandırılacaklar? Suçları yaşıyor olmaları mı? Orada bulunmaları mı? Çocuklar konuştukları için suçlu m