Kayıtlar

yol etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kimseyi Geçmişiyle Yargılama!

Resim
Birisinin geçmişini yargılamadan önce kendi geçmişini gözden geçirmek gerekiyor. Kendi geçmişini gözden geçiren birisi her şeye vardır eğer ki, bir yerde yokum diyorsa kendi geçmişinde kaldıramayacağı şeyler olduğu içindir. İnsanların içindeki yangınları, savaşları, acıları, ölümleri bilemezsiniz. Anlamaya çalışın, dinleyin ama yargılamayın. O insanın geçtiği yolları bilmeden onun yolunu kınamayın. Ya yanında olun, ya yardımcı olun yada uzak durun. İnsan olmak bunları gerektirir, toz olan hayatları bir de duman etmeyin. Ne sen zamana karşı avukatlık yapabilirsin, ne de öteki takvimlere hükmedebilir. Her şey içinde bulunduğu zaman dilimiyle yok olup gider. Doğru değildir geçmişiyle yargılamak bir insanı, çünkü geçmiş zamanın hakimlerinin ve sanıklarının dosyaları eskir ve rafa kaldırılır. Ancak küçük bir göz atmak için belki referans olurlar ama bundan dolayı şimdiki zamanı eskiten ise kocaman bir aptaldır. Evet geçmişini sorgulayamayan geleceğini doğru algılama yetisine kavuş

Dönüş yalnız var olan ışığa!

Resim
İnsanın bazen yapabileceği tek şey her şeye rağmen yaşamaya devam etmek. Yıkımın bizi yıkmamasını ve fonksiyonel kalmayı sağlayan tek şey bu. Hayat hiçbir şey için garanti vermez. Fırsatlar ve seçenekler sunar. Yeterince cesursan başarmak için denersin. Kendini sorgulayıp iç gözlem yapmak perdeyi aralar. Gitmek gereken yer kendimizken bunu kabullenmeyen bizler. Yol gerçek biz biriz. Uzun gerçeklerin hikayesi tek gerçek bilinç düzeyinde izlenen yol ve bizim düşlerimizin bizi götürdüğü yer biz. Sorgulanmayan yaşamda, alınan hava sadece karbondioksittir. Kuralların olsun ama başkalarını dışlamak, yargılamak için kullanma. Doğrularını putlaştırma, inancınla büyüklük taslama. Kurallar bağımlılığa dönüşmeden bizi gitmemiz gereken yere götüren harita gibidir. İzlediğimiz yolu bilmemiz için. Bilinç düzeyi bilinçaltının etkisi aracılığı ile yorumlamalar ve yargılar sonucu oluşur. Her şey bilinç düzeyinde gerçeklik olarak algılanmış olsaydı düş diye bir şey kalmazdı. Çünkü düş yaşadığımı

Her sorun içinde bir armağan saklar...

Resim
Serçe günlerdir dalında hiç hareket etmeden, ötmeden öylece duruyormuş. Melekler Tanrıya sormuşlar; Tanrım bu serçe her sabah uzun uzun öterdi son günlerde sus pus oldu ötmüyor, uçmuyor, ne oldu? Tanrı meleklere sabırlı olun o bana gelecek demiş. Melekler birkaç zaman sonra tekrar sorunca, Tanrı serçeye derdin nedir, neden sustun, ne oldu? Serçe; "Yüce Tanrım ben bir garip seçeyim, şu dalın üstüne bir yuva yaptım barınıyordum bir fırtına çıkardın yuvamı yıktın" demiş. Tanrı; ben yuvana seni sokmak üzere gelen yılandan korumak için o rüzgarı çıkardım, sen yuvadan oldun ama, hayatta kaldın deyince serçenin gözlerinden iki damla yaş gelmiş. Yaşamımızdaki her sorun içinde bir armağan saklar, sadece kendisi yaşıyor zanneder insan bu yaşadıklarını, acılarını, kederlerini, zamanın ona yaşattıklarını görmez. Her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır ve bu yaşananlar bize tecrübe olarak kalır hayatımız devam ederken. Hayatın tümünü anlamak için küçük bölümlerinde bıraktığın

Bir Adımla Fark Yarat!

Resim
Ne yaparsan yap kalabalıklar hep bir adım öndedir ama toplu olarak bir yöne yönelinmesi o yönün doğru olduğu anlamına gelmez, belki doğru senin gittiğin yoldur. İnsanlarla aynı yönde giderken nerede olduğunu öğrenemezsin, kendi yerini görmek için birkaç adım uzaklaş ve tekrar bak, hayatı ve bu hayatta yapabileceklerini görmek istiyorsan uzaklaşmalısın, bu hem kendin hem de uzaklaştıkların için senin cesaret bile edilemeyen aykırılığın olacaktır. Ayrıl ve sürüye de bunu hissettir ki herkes kendi ayak izinin varlığını hatırlasın. Düzen bozulmasın diyerek tek doğru da kalmamak, adımlarımızı geleceğe, umutlara korkmadan atmak gerekir, sıradan olmamak başlı başına bir güçtür. Her zaman gerçekleri savun, seni takdir edecek birilerini bulamasan bile geceleri kafanı yastığa koyduğunda rahat bir vicdanla uyursun. Hayata iz bırakmak sıradanlıktan vazgeçip güvenli limanları terk etmek ile olur. Bazen her şey yolunda ve yerli yerindeymiş gibi görünür ama hiç bir şey göründüğü gibi değidir. Bir

İNSANLARDAKİ İÇGÜDÜ-SEZGİ-AKIL ÜÇLEMESİ

Resim
İnsanoğlu keşfedilmesi çok zor, bir sırlar denizidir. Yaşadığımız sürece belki de bu denizin çeyreğini bile yüzemeyiz. Bazılarımız hangi yöne doğru yüzeceğini, nerede dinlenmesi gerektiğini, nerede meyve verip çoğalacağını ve nerede bir bütün olacağını bulamadan denizde boğulur gider. Yaşam kaynağımız olan bedenlerimiz bu duruma doğal tepki verdiği zaman bunu, İÇGÜDÜ olarak adlandırırız. Ruhlarımız doğal bir tepki verdiği zaman bunun adını da, SEZGİ koyarız. İÇGÜDÜ VE SEZGİ birbirine benzer gibi görünse de çok farklıdırlar gerçekte. İÇGÜDÜ bedene aittir, yontulmamıştır, kabadır. SEZGİ ise ruha aittir, zarif ve incedir. İkisinin arasında bir yerlere de işin uzmanı olan, AKIL oturmuştur. AKIL, asla doğaçlama tepkiler vermez. AKIL = BİLGİ demektir. AKIL, yani bir diğer değişle BİLGİ, kişinin kapasitesine göre gelişip büyür. Bilinçaltımızın ana merkezini, İÇGÜDÜ oluşturur. Üst bilincimizin ana merkezini ise, SEZGİ oluşturur. BU İKİSİNE HÜKMEDEN, bence bizim kişiliğimizi ve

Eskiden Bacasız Fabrika Turizmdi. Şimdi trafik cezaları.!

Resim
Üretmeyen bir toplum haline getir ülkeyi. Ondan sonra cezalardan tamamlaya çalış bütçeyi. Ders almayan, önemsemeyen, hayata dair bir öngörüsü, düşüncesi olmayan, yalanla, din ticareti ile beyni sulanmış bir toplum bulursun. Ve basarsın vergiyi. Talan edersin topraklarını, dağlarını, yaylalarını. Bundan kolay ne var! Belediye yollara park yapar, ücret tahsis eder. Neredeyse soluduğumuz havadan para alacaklar. Trafik kontrolleri trafiği düzenlemek için değil, boşalan devlet kasasını doldurmak için her yıl başı otomatik olarak arttırılıyor. Milletimiz de tık yok, itiraz yok. Kuzu kuzu ödüyoruz. Önleyici uygulama diye bir kavram vardı eskiden. Amacı ceza değil, olayın gerçekleşmesini önlemekti. Asayiş uygulamaları da böyleydi. Ancak günümüz de sonuca yönelik uygulama var. Ve sadece yakalanırsan ceza yersin mantığı. Suçu ve suçluları cesaretlendiren uygulama türü bu da. Devlet seçim vaatlerinden dolayı para bulmak zorunda. Burada da en önemli ekmek kapısı özel tüketim kapsamına aldığı a

Einstein'ın İzafiyet Teorisi

Resim
Bu teori oldukça basit. Einstein'ın teorisi, daha sonradan yapılan onlarca deney ile doğruluğu kanıtlanmış iki varsayımda bulunuyor. Işık hızının hiçbir zaman değişmeyeceği ve fizik kurallarının her durumda aynı olduğu. Einstein'ın doğruluğu kanıtlanan ilk varsayımı; Işığı gözlemleyenlerin hızına veya ışığın kendi kaynağının hareketine bakılmaksızın, ışık hızı her gözlemci için aynıdır. İkinci varsayımı; İster hareket eden ister sabit duran bir zemin üzerinde olun, gözlemleyeceğiniz fizik kuralı hiçbir şekilde değişmez. Yapılan tüm deneyler bu iki varsayımın da doğru olduğunu kanıtlamış durumdadır. Bu iki varsayımın doğurduğu sonuç ise Zaman akışının yavaşlaması. İki aynı yaşta insandan birisi uzaya gidiyor ve diğeri dünya da kalıyor. 5 yıl sonra uzaydan gelen 5 yıl yaşlanırken dünya da kalan 110 yaşına geliyor. İkizler Paradoksu olarak bilinen bu durum aslında yalnızca klasik fizikçiler için bir paradokstur. Einstein'a göre bu durumun bir paradoks olmakla uzaktan yak