Kayıtlar

Herkesin anladığı bir dil vardır...

Resim
Öfkenize, nefretinize, umutsuzluklarınıza, düş kırıklıklarınıza kapıldığınız kadar kendinize de kapılın. Sadece bir gün izin verin kendinize. Sonuçta siz düşünseniz de, düşünmeseniz de kötü olan kötü oluyor, iyi olan iyi oluyor. Yani ömrün boyunca iyilik yaparsın kimse görmez ama bir hata yaparsın hemen göze batar. Ömrü boyunca kötülük yapan bir gün bir iyilik yapsa bakalım ne menfaati var derler. O yüzden başkalarını memnun etmek için çokta uğraşmamak lazım. Demişler ki; gerçek yar yaradandır gerisi yaralayandır. Hayat onu yaşama biçimimiz, bizi biz yapan şeyler, tercihlerimiz ve vazgeçişlerimiz arasında kısa, uzun gidiş gelişler. Büyük bir sarkaç gibi salındığında, belki tam o ana değecekken, bir milim kalmışken, belki tekrar geri gelen bir döngü, bizi biz yapan korkularımız. Yaşam mücadelesi vermekten hayatın farkına varamıyor, içinde sürüklendiğimiz manipülasyonu fark edemiyoruz. İnsanlar yaşama eşit şartlarda başlamıyorlar. Sadece içinde bulunduğumuz durumda en iyisini yap

Her şeye alışır insan...

Resim
İnsanların doğrularla yüzleşecek cesareti olmamasına ve yanlışlarında direnmelerine alıştım. Hayallerimin gerçekleşmemesine, kendimi kandırmaya alıştım. Boş vermeye, boş yaşamaya, anlaşılmamaya, hayal kırıklarına, ihanetlere, vefasızlıklara, özlemeye, yenilmeye, haksızlıklara, sabretmeye, yalanlara, takmamaya, beklemeye, kötü insanlara, adaletsizliğe, sahteliğe, iki yüzlülüğe, güvensizliğe, şanssızlığa, yaşamıyorken yaşamaya, yalnızlığa, samimiyetsiz insanlara inanmış gibi yapmaya, aptal rolü oynamaya, hep aynı filmi görmeye, insanların beni artık hiç mi hiç şaşırtmamasına, dost gibi görünüp arkadan vurulmaya, insanlığın insanlıktan uzaklaşmasına, hiçbir şeye ama aynı zamanda her şeye, yanlış anlaşılmaya, insanların doğruyu bilip de yanlışı savunmasına alıştım. Kimse için büyük beklentiler içerisine girilmemesi gerektiğine, insanlardaki egonun kişiliklerinden baskın olduğuna, kendi işlerine geldiği gibi davranmalarına, insanların yobazlaşmalarını görmeye, her gün yeni bir oyun yeni

Sözüm senettir diyenler, bahaneyle ödeme yaparlar!

Resim
Her geçen gün daha çok içime kapanıyor, sayılı görüştüğüm, yakın bulduğum kişileri daha çok eliyorum. Ne yazık ki artık normal olması gerektiği gibi davranan, düzgün konuşan, vicdanını kaybetmeyen ve düşünebilen insan görünce seviniyoruz. Bu dönemde bu ülkede yaşam gerçekten çok yorucu. Maddi ve manevi bir çöküş yaşıyoruz. Bu zor şartlarda zombi gibi sadece canlı görünen ruhsuz canlılar ile aynı yerde yaşamak zorundayız. İnsanlar birbirinin canını daha çok yakmak için uğraşıyorlar. Çoğu da yaşadığı bütün sorunlarının acısını tanımadığı insanlara sözlü saldırarak çıkarmaya çalışıyor. Toplum öyle bir yozlaşmış ki iyi niyetle söylediğiniz bir şeyi bile hemen kötüye yorumluyorlar. Günlük hayatta en büyük sıkıntılardan birisi, hemen her şeye muhalefet oluyorlar. Herkes her şeyi biliyor, hepsi akademisyen, doktor, avukat, savcı, mühendis vs. Gerçekten başlar ayak, ayaklar baş olmaya koşar adımla ilerliyor. Herkesin herkes hakkında tanısın tanımasın bir fikri, bir lafı var. Üstelik ba

Başarı nedir ki?

Resim
İnatla zorlukların üzerine gitmek ve pes etmemek işte başarmanın gücü. Mücadeleye devam etmek, kenara çekilmemek gerekir ki hepimizin yașaması gereken bir sahrası var. Hedef olmalı ve hedefe kararlılıkla, inatla gitmeli. Konumumuz ne olursa olsun hedefimiz ve inancımız varsa istediğimiz her şeyi başarabiliriz ama istemekten vazgeçmediğimiz sürece. Çünkü bizler kaçtıkça meydan onlara kalıyor yani mücadele etmeliyiz. Aslında insan fıtratı gereği her zaman bir hedef peşindedir. Ama yönünü bilmeyen bir gemi gibi de olmamak gerekir. Çünkü geminin sadece su üzerinde durması o gemiye hiçbir anlam katmaz, su üzerinde yüzmeli ve nereye neyi bırakması gerekiyorsa bunu yapmalıdır. İşte o zaman gemi bir iş yaptı ve anlam kazandı denilebilir. İnsan için en büyük tehlike ümitsizlik, karamsarlık, ruhsal çöküntüdür. BAŞARI; Sık sık gülmek ve çok sevmektir. Akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır. Dürüst eleştirmenlerin onayını almaktır. Sahte dostların arkadan vurmala

Önemli olan...

Resim
- Önemli olan, ne aldığınız değil, ne verdiğinizdir. - Önemli olan, öğrendikleriniz değil, öğrettiklerinizdir. - Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakarlık ve cesaretle atmış olduğumuz her adımla, başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır. - Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir. - Önemli olan, diğer insanları yüreklendiren, onların sizi takip etmesini sağlayan örnek bir insan olmaktır. - Önemli olan kaç kişi tanıdığınız değil, siz gittiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır. - Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır. - Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır. - Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz. - Önemli olan, koşullar değil, seçimlerinizdir. - Önemli bir hayat yaşamayı seçin... (Michael Josephson)

İnançlar mantığın işleyişini gösterir!

Resim
Ben nerede hata yapıyorum dedikten sonra akılda oluşan destansı liste. Mantığını kullanmayı reddeden birisiyle tartışmaya girmek, özeleştiri yapmadan ve sadece olaya kendi açısından bakarak, kendi mantığına göre başkalarının doğrularını anlamamak, onları mantıksız görmek en büyük cahilliktir. Düşünmeyen, sorgulamayan, akıl etmeyen, onun bunun fikirleriyle dedikodu yapan cahillerden yüz çevirin, zamanınızı harcatmaktan başka bir işe yaramazlar. Cahil insanla tartışmak çıldırtıyor, hiç bulaşmayın kafanız rahat olsun. Cahilin kendine göre yürüttüğü cahilce bir mantık vardır ve başka bir mantığın doğru olabileceğini asla düşünmez bu nedenle tutunduğu şey onun kimliğidir. Bir düşünceye körü körüne bağlanan, kimlik sahibi olamayanlardan uzak durun. Mantık kullanılması isteğe bağlı olan bir şey değil, bir dünya görüşünün pratiğe yansımış halidir. Hepimizde mantık var ama her hangi bir olaya yaklaşım kişinin mantığının olup olmadığı bize gösterir. İnsanların hayatına yön veren dünya görü

Artık hazır...

Resim
Üstad, bir dövüş horozu yetiştiriyordu. Dövüşe hazır mı diye soranlara: "Hayır, henüz değil. Mağrur ve inatçı." On gün sonra aynı suali soranlara: "Hayır, başka horozların ötüşüne cevap veriyor." Daha bir on gün geçince: "Sinirli ve kızgın." Daha bir on gün sonra: "Şimdi hazırdır. Horozları cevaplandırmıyor, onlara tahtadan yapılmışlar gibi bakıyor, bütün kudreti teksif edilmiş. Artık hiçbir horoz ona karşı koyamayıp kaçacaktır." (ALINTI)