Kayıtlar

Her durumda cesur olmalı insan...

Resim
Cesaret korkunun olmaması değil, istenmeyen ve korkulan durumlara karşı sakin kalabilmektir. Cesaret, mutluluk ve pişmanlık vagonları çeken lokomotif gibidir. Her ikiside mutlak suretle yaşanır. Önemli olan treni raydan çıkarmadan son istasyona götürebilecek azim ve kararlılıkta olmaktır. Hepimizin doğrusu, doğruya gidiş yolu, her doğruda anlayış yolu, her anlatılanda öğreniş yolu farklıdır, kendine özgü, kendine hastır. Gördüğümüz algıladığımız kadar yaşarız. Haklı olduğumuz durumlarda cesur olmak en onurlu duruşumuzdur. Önce kendine karşı sonrada hayata karşı cesur olmalı insan. Çünkü hayatımızda en büyük rolü sergileyen ve etki eden kararlarımız ve özgürlüğümüzdür. Cesur olmalı insan. Kendisi olmak için, uykudan uyanmak için, zihinsel şartlanmalarından arınmak için, bağımlılıklardan özgürleşmek için, değişmek ve gelişmek için cesur olmalı. Okumak bir başlangıçtır ama değişim için okuduklarını sindirmek, pratik hayatta uygulamak gerekir. Hayatın amacı eylemde değil farkında

Beyin kanaması geçirildiğini nasıl anlarız?

Resim
Mangal yaparken aniden Sinem’in ayağı takıldı ve düştü. Hemen ambulansa haber vermek istedilerse de Sinem buna karşı çıktı – kendisini iyi hissettiğini ve düşmesine sebep olarak da ayakkabılarının yeni olduğunu gösterdi. Biraz titrek ve solgun göründüğünden, arkadaşları üstünü başını temizlemesine yardımcı oldular ve önüne dolu bir tabak koydular, çünkü elindeki tabağı düşürmüştü. Sinem akşama kadar diğerleriyle birlikte eğlenmeye devam etti. Eşi akşam olduğunda hepimizi arayıp Sinem’in hastaneye kaldırıldığını haber verdi. Aksam saat 23:00′te Sinem vefat etmiş. Meğer mangal yaparken beyin kanaması geçirmiş. “Eğer herhangi biri bunun bir beyin kanaması olduğunu anlasaydı, Sinem bugün hayatta olurdu.” Bir nöroloji uzmanı şöyle der: Önemli olan beyin kanaması teşhisini koymak ve 3 saat içerisinde bunu tedavi ettirmek ki bu hiç de kolay değil. Beyin kanaması olduğunu anlamak için aşağıdaki dört adımı uygulamak gerekir. Beyin kanaması semptomlarını anlamak çok zor olabilir. Fakat

Hz. İsa'nın Ahmaklardan Kaçması

Resim
Hz. İsa, sanki bir aslan kovalıyormuş gibi dağa doğru kaçıyordu. Birisi ardından koşup: - Ey Peygamber, hayrola peşinde kimse yok, neden böyle kuş gibi kaçıyorsun? Hz. İsa öyle hızlı koşmaktaydı ki, acelesinden cevap bile veremedi. Adam da onun ardı sıra koşmaya başladı, arkadan bağırdı: - Allah rızası için biraz dur da söyle neden kaçıyorsun? Arkanda kovalayan yokken neden böyle yapıyorsun? - Bir ahmaktan kaçıyorum, dedi Hz. İsa. Benim yolumu kesme de kendimi kurtarayım. - Körün gözlerini, sağırın kulağını açan sen değil misin? - Evet, benim. - Ölüleri diriltmiyor musun? - Evet. - Topraktan canlı kuşlar yapan da sen değil misin? - Evet, benim. - Öyleyse kimden korkuyorsun? - Allah'ın adına yemin olsun ki, İsm-i Azam'ı köre okudum göz­leri açıldı, sağıra okudum duydu, ölüye okudum dirildi. Fakat ah­mağın gönlüne yüzlerce kere okudum fayda vermedi. - Bunun hikmeti ne? Neden ahmağa tesir etmiyor? - Ahmaklık Allah'ın kahrıdır. Hastalık, körl

ADALET MİTİNGİ

Resim
Fark fark edilir. Ne ellerindeki bayrağın üzerinde namaz kıldılar, ne aykırı bir slogan attılar, ne kendinden olmayanları taciz ettiler, ne haremlik selamlık yaptılar, ne de çöplerini bırakıp gittiler... Çoluk çocuk 7'den 70'e Maltepe'de kendi imkanları ile kimseden katılmaları karşılığında para, yiyecek vs. almadan hür vicdan ve adalet istekleriyle geldiler. Yaşlılar bile sıcağa rağmen katılıp, mutluyuz adalet eninde sonunda yerini bulacak dediler. TV kanalları vermese bile ADALET mitingi amacına ulaşmıştır. Bir gün herkes için adalet lazım olacaktır. Oyun içinde oyun olsada Türk Milleti bu oyunu bozacaktır. Adalet yürüyüşünün verdiği mesajlar; Demokrasi, laiklik, bağımsız yargı, çağdaş eğitim, Atatürk ilke ve İnkılaplarının korunması ve tekrar yürürlüğe konulması vs. gibi tam ihtiyacımız olan şeyler. Sosyal Adalete inanan, din ve vicdan özgürlüğüne inanan, Cumhuriyete ve demokrasiye inanan, Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve inkılaplarının yolunda olduğunu s

Her son aslında yeni bir başlangıçtır

Resim
Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Cahit Sıtkı TARANCI Dante 35 yaşındayken kanto 1.1'de şöyle der: Nel mezzo del cammin di Vita Nostra. (Yaşam yolumuzun yarısında.) Dante bununla Zebur'a gönderme yapar. Zebur'da ortalama insan ömrü 70 yıl olarak geçer. Ümidimiz kalmayınca hepimiz arzularımızla yaşamaya başlarız. Arzuları yitirirsek de ümidimizle yaşarız. İki kavramın arasındaki fark şu. Arzu dilektir. Umut aktiftir mücadeledir. Arzuyu tetikleyen ümittir. Ümit biterse arzu da biter. Ümidin bitmesi de yaşamsal gayenin bitmesi demektir. Ümit biterse amaç biter dolayısıyla mücadeleye gerek kalmaz ve sadece dileklerimizle yaşarız. Pandoranın kutusunda geriye bir tek ümit kalır. Onun için insanlık var olduğu sürece ümitler ölmez, insan ümidi olduğu sürece yaşar ümit biterse her şey bitmiş demektir. Ama ümitler kocaman bir dün olmuş gibi günümüzde, yine de neler geçmedi ki bunlar geçmesin imtihan eden illaki mükafatını da verecektir. Sabr

Tapu Güvencesi kalkıyor…

Resim
İnsanda mal kabilinden sayılacak yani bilançoda bir kalem oluyoruz. Artı değer, eksi değer konumuna geldik, insan değil kuluz, kulun tapusu olmaz kendisi maldır. Artık ev garantimiz de kalmadı, bu işin ucu en çok şakşakçı mülk ve arsa sahiplerine dokunacaktır. Koyunlar çobanların kaval sesine odaklanırken başka seslere sağır kalırlar çünkü. Bal tutan parmağını yalıyor. Denetimin, hesap sormanın olmadığı yerlerde savurganlık ve aşırılık olur. Belki suç hiçbir şeye ses çıkarmayıp sınırsız imkanı veren sorgulamayanlardadır kim bilir. Özgür olduğumuz duygusu oluşturarak koşulların sağlandığı ama nasıl davranacağımızın ve yaşayacağımızın sınırlarının çizildiği zamandayız. Aldığımız para kadar özgür hissediyoruz sonuç olarak özgürlük dağarcığı kısıtlı olanın ne hayali, ne reel bir katkısı olur. Garantili, rahat, risksiz işler peşinde olan bir milletiz. Ama devlet kendini bu kadar rahat, cazip, çekici yapmasaydı ve ayrıca özel sektörde en azından asgari düzeyde devlet koşullarında

Bağırmaya gerek yok sesini duy yeter!

Resim
Mutluluk, kendinle yüzleşmekle başlar ve sen yüzleşmelerine devam ettikçe devam eder. Gerçeklerden kaçarsın ama gerçeklerin sonuçlarından kaçamazsın. Hiç beklemediğin anda gelen dostla bir kahve içimi paylaşılan zaman. Arabada radyo dinlerken, sevdiğin bir şarkının çalması. Çocuklarından, arkadaşlarından, sevgilinden, eşinden gelen mesajlar. Açmasını beklediğin tomurcuğun çiçek açtığını görmek. Sağlıklı yaşadığımız her dakikanın kıymetini bilelim. Bazıları hele bir de gülse, hele bir de nasıl gülüyormuş görülse, İşte o zaman istifa eder bütün kelimeler. Biz artık cümle kuramıyoruz diye. İşte mutluluk... Hep anlık... Şu an bunları yazabilmek ve birileriyle paylaşabilmek de mutluluk. İnsanın yüzünde taşıdığı ifade sırtında taşıdığı elbiseden çok daha önemlidir. Masum ve sevgi dolu yüz hayata tutunmanın en önemli şartıdır. Hayat güzelliklerden yana bir bakıyorsun gözyaşı döküyorsun. Hayat devam ediyor bağırmaya hiç gerek yok, sadece sesini duymak yeter. Her insan sevme