Kayıtlar

ÜLKE etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dünya bile ikiyüzlü; biri yeryüzü, biri gökyüzü

Resim
Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. Yahu hesapta kralız açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor. Fillere saldırsak fazla büyük. Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz. Kuşa dalsak, uçuyor. Eee balık yakalayacak halimiz de yok. N'aapsak? Bir tanesi, en iyisi, öküzlere saldıralım. İri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş tam dişimize göre. Olur mu? Olur. Hücum! Ama evdeki hesap çarşıya uymamış. Öküz öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer. Organize oluyorlar topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış. Aslanlar aç bilaç. N'aapsak, n'aapsak? Tilkiye danışalım demişler. Tilki kolay demiş. Beni öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın işinizi halledeyim. Kabul etmişler. Tilki elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş. Saygıdeğer öküzler demiş. Aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar. Ama şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o. Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü kurtulun k

Biz Çılgın Türkleriz

Resim
Bir Türk'ün hayatını almak hiç bir şeydir ama vatanını, toprağını almak her şeydir. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. Cumhurbaşkanımızın Turgut Özal olduğu dönemde Türkiye'ye Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemişler. Şunu söylemişler; Siz de Milli Ruh yok demişler. Bunun üzerine; Turgut Özal'ın  nasıl yok? sorusuna şu yanıtı vermişlerdir; Biz ülkemiz de okula yeni başlayacak olan çocuklarımıza Milli Ruh şoklaması yaparız. Önce onları toplu halde hızlı trenlerimize bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi yani ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da Hiroşima ve Nagasaki'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot bile bitmeyen alanları gösterir ve deriz ki; Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve buradan önce gördüğünüz teknolojiye sahip çıkmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur. Bizim bürokratlarımızdan birisi atılarak; ama bizim Hiroşima'mız yok ki der. Japon uzmanda

İnsan olmak

Resim
Saldırgan Nice’te kalabalık PROMENADE DES ANGLAİS (katliam yolu) sahil yolunda 2 km boyunca insanları ezerek ilerliyor ve polis tarafından etkisiz hale getirilerek durdurulabiliyor. Saldırgan Tunus asıllı Fransız vatandaşı olduğu ve polis tarafından da adi suçlarla tanınıyor. Nice sakinleri kalacak yeri olmayanlara kapılarını açıp, taksiler de evlerine dönmek isteyenlere sabaha kadar ücretsiz taşıma kararı alıp uyguluyor. Taksiciler bedava taşıma kararı almışlar. Biz inandığımız dini uygulayamazken adamlar inanmadıkları dinimizi bizden iyi uyguluyorlar. İnsanlık dersi veriyorlar. Bizim taksici Müslüman olduğu için günahlarının cezasını çektikten sonra cennete gidecek. Fransız taksici Müslüman olmadığı için sonsuza kadar cehennem de yanacak. İnanç sistemi bu gerçekten. Kötülükleri yap kurban kes, tecavüz et yemek dağıt vs. günahların hemen af olur mantığı artık nasıl bir düşünce sistemi ise. Biz de taksiciler bedava taşıyanları protesto etmek için kontak kapatır trafiği kilitlerdi

Suriyeliden Türk olur mu?

Resim
Kim ne derse desin halkın kararına saygı duyulmuyor ülke de. Haberler de Sayın Başbakana Suriyelilerin vatandaşlığı ile ilgili bir soru soruldu. Verdiği cevap: Zaten uzun zamandır çalışmaları varmış bu konuyla ilgili. Suriyeliler vatandaşımız olup olmama kararını kendileri vereceklermiş. Biz kimiz ki? Biz bu vatan için çok canlar verenleriz, hala da veriyoruz. Kaçmadık, pes etmedik. Ülkesini terk eden, kaçan insanlara neden vatandaşlık verilsin. Ülkeye geldiler her gün şehit haberleri alır olduk ve şehitler vermeye devam ediyoruz. Ama onlar ülkemiz de yaşamakla yetinmeyip canlı bomba yapmaya, hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık, taciz, tecavüz vs. yapmaya bakıyorlar. Suriyelileri vatandaşlığımıza almak için elimiz de ne gibi bir sebep var? Hiç bir sebep yok? Düşman olana vatandaşlık veriyoruz. Hem Türkiye'de yaşıyor, hem de Türkiye'yi ve Türkü beğenmiyorlar. Yarın öbür gün askerlik yapacaklar, orada direk terör örgütü tarafına geçer bize karşı çarpışırlar. Bizim içimizde bizi

ETEK GİYMEK GÜNAH

Resim
Dinler insanı düzgün insan yapmaz, ahlak, hoşgörü ve insan sevgisi olmayınca. İnsan olarak doğuyoruz da nasıl ve nerede yitiriyoruz insanlığımızı hala anlayamadım. Genel de Kadıköy metro çıkışını mekan belleyip, etekli kadınların arkasındaki merdiven de durup, onların etek altının videolarını çeken bir sapık. Tutuklanır mı peki? Yakalanmış ama ne olacak, ceza mı verilecek? Kadınlar da etek giyinmeseymiş derler bırakırlar. Salındıktan sonra da camiye gidip dua eder, namaz kılar günahını affettirir kendince, diğer benzeri suçları işleyen her iyi Müslüman gibi. Yazık ediliyor güzel dinimize, bilmeyenler nefret ediyor Müslümanlıktan böyle pislikler yüzünden. Şimdi bazıları sapığı değil de etek giyeni suçlarlar. Bakarsınız bir fetva bile çıkartırlar hemencecik. ETEK GİYMEK GÜNAH. Sapıklıkta sınır yok. Bu kadar sapık ve ahlaksız ne arada yeşerdi, boy verdi. Ülke de sapıklık potansiyeline sahip ne çok insan varmış. Large bir zaman beklemişler eyleme geçmek için. Acil olarak eğiten ve eğ

ONURLU FUTBOL

Resim
İzlanda, oynadığı Onurlu Futbol ile gönüllerin şampiyonu oldu ve herkesin saygısını kazandı. Turnuvaya veda ettikten sonra ülkesine dönen takım şampiyon gibi karşılandı. Fransa maçında skor 5-2 iken bile sahaya koydukları futbol, gösterdikleri performans ile tarihe de geçmeyi başardılar. 323 bin kişilik nüfusu olan İzlanda’da ülkenin yarısı futbol takımını Euro 2016 şampiyonuymuş gibi kutladı. Sebebi ise sahaya yansıttıkları onurlu mücadele. İkinci gollerinden sonra topu alıp santra noktasına götürdüler. Farklı kaybetseler de karakter ortaya koydular. Her golden sonra İzlanda'ya sataşanlar acaba farkında mı biz yokuz, onlar var ve maçı bırakmıyor savaşıyorlar. Biz 2-0 geriye düştüğümüz de maçı hemen bırakıyoruz. Ayrıca bir düşünün bakalım biz Fransa'ya karşı bu kadar pozisyon yakalayabilir miydik. Bizi ezerek yenen takım İzlanda, gruptan birinci çıkan takım İzlanda. Böyle kendimizi yukarılarda gören çok kişi var. Gerçekler ve zihinlerdeki imaj çok farklı ne yazık ki. Ve D

Körler ülkesinde görmek hastalıktır

Resim
Güvende olamadıkça yaşama sevincimizin yerini endişeler alıyor. Hayatımız da pozitif yaşam eksikliği var, herşey negatif enerjiyle yüklü. Atatürk çarşafı neden kaldırdı, işte bu nedenlerden dolayı. Artık herkes çarşaf, cübbe giymeye başladı. Okullar da, bankalar da, resmi yerlerde de kot pantolon giymeye nedir bu? Önce yaptığı işe saygısı olacak, çevresine saygısı olacak, ortamına göre giyinecek. Avrupa çarşafa yasak getirdi, İsviçrede de tutuklamalar başlamış çarşaf giyenlere karşı. Neden yazdım bunu? Güya müslüman olup Avrupa adı geçince sorgusuz, sualsiz antenlerini dikip her yaptıklarını doğru kabul edenlere ki, giymesin ve giydirmesinler diye. Çünkü sahte din alet, edevatları gerçek inanç dışında her işe yarıyor. Örneğin, hava sıcak mont dikkat çekiyor yerine çarşafı kullanıyorlar. Amacı dışında ve bir erkek tarafından. Kendi ülkemiz de emanet gibi yaşıyoruz. Bu günde ölmedik diye şükür ediyoruz. Her sabah işe, okula giderken ev halkı ile helalleşip çıkıyoruz çünkü dakika so

Ev sahibi kiracı, kiracı ev sahibi

Resim
Halkı birbirine karşı öfkelendirirsek, karınlarının açlığını unuturlar. (Charlie Chaplin) Tezatlar ülkesi oldu Türkiye. Kimin, neyi, ne için yaptığı belli değil. Ülke içinde bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıp adeta bir küçük Suriye yarattılar. Ev sahibi kiracı, kiracı ev sahibi oldu ülke de. Sığınmacı olarak bizlerden fazla imkana sahipler. Bir de vatandaşlık mı verilecek? Bombacısı, tacizcisi, hırsızlık, yolsuzluk, tembellik, barbarlık her şey var. Sonra biz mağduruz, masumuz edebiyatı. Bize de ikinci sınıf insan muamelesi. 1300 Lira maaş (işi olana) çalış, didin yetmesin. Bizim evlatlarımız okuyabilmek için zor ve yıpratıcı sınavlardan geçsin, iş bulamasın bunlara devlet her türlü yardımı yapsın. BU ADALET Mİ? Herkes geçim derdine, can derdine düşmüş durum da. Devlet illa ki birilerine yardım yapmak istiyorsa emekli, yetim, şehit ailelerine dönüp bir baksın, işsiz insanlarımıza çareler üretsin. Kendi ülke vatandaşının derdine derman olsun önce, refah düzeyini artırsın, mutlu, huz

ABD uyardı

Resim
ABD uyardı. İŞİD beş ayrı koldan TÜRKİYE'Yİ vuracak. Kendini adam etmek gibi derdi olmayanın, kendisi gibi düşünmeyenleri adam etmekten anladığı sadece şiddet uygulamaktır. Çünkü sürü halindedirler ve saldırmak için sadece çobanın bir ıslığını beklerler. Bir üçlü Türkiye'yi bataklığa doğru sürükledi. ABD, Beşar Esad'ın işini, Kaddafi'ye yaptığı gibi kısa zaman da bitirecek, Saddam'ı astığı gibi. Kaddafi'yi linç ettirdiği gibi Esat'ı da yok edecek sanıldı. ABD/İsrail/İngiltere yapamadılar, beceremediler. Esad siyasi ve askeri manevralarıyla yerinde kaldı. Olan Türkiye'ye oldu. Artık komşularımız arasında yenileri İŞİD ve PKK var. Emperyalizmin eli olan kanlı bu iki taşeron örgütü, Türkiye'ye savaş açmış durum da. Türkiye savaşa girdi/tam içinde. Geleneksel savaşlar dönemi bitti artık. Yapılan gayrinizami savaş yani düşük yoğunluklu savaş. Düzenli ve büyük birlikler yerine, küçük ve işlevsel birliklerle ülkeyi yıpratmak, halkının moralini bozm

HEDEF HER YER

Resim
HEDEF HER YER İŞİD’in havalimanlarına ilişkin bilgi ve belge topladığı belirlendi. Türkiye’nin sınır kontrollerini sıkılaştırılması üzerine örgütün SAVAŞ İLANI kararı aldığı ve bu kapsamda saldırılacak askeri ve sivil birimler konusunda çalışmalar yaptığı iddianamede söylendi. Yani bu da demek oluyor ki, sınırlarımızı kullanarak Avrupa'ya girip çıkıyorlar ve onlardan destek alıyorlar. Biz de sınırları kapatınca saldırılara başladılar. İddianamelere bile giren, havaalanlarının hedef seçilmesi dolayısıyla, Atatürk hava limanında ilave tedbir alınmamış olması çok ağır bir ihmal ve GÜVENLİK AÇIĞI. Nedense İŞİD'den tek etkilenmeyen ülke İsrail. Yapan, yaptıran, destekleyen, dalga geçen, görmezden gelen, her türlü terör ve örgütler ve bu duruma göbek atıp mutlu olanlar hepinizi Allah görüyor. Biz de geri dönüşümünüzü görür kendinizi yok edişinize şahit oluruz umarım. Biz TÜRKLER ENTERESAN bir MİLLETİZ. Biz vatanımızı, toprağımızı canımız uğruna korur, savaştan kaçmayız. Kimse

imPARAtor

Resim
Sırf geçmiş oyunların üstünü kapatabilmek için oynayıp yendiniz. Birinci olmak varken şimdi ki durumu kabul ediyor ve büyük iş başarmış gibi bir de buna seviniyoruz. Yenilince suç taraftarın, yenince ben yendim oluyor. Ardayı oyundan alacağınıza Volkanı alıyorsunuz. Hala Mehmet Topalı stoper oynatıyorsunuz. Semihi veya Ahmet Çalık oynatsanız sonuç çok daha farklı olabilirdi. Top oynayan takımı yaptığınız deşikliklerle durdurdunuz. Sizin ve Arda Turanın hatalarını bir genç EMRE düzeltti. Arda Turan tribünlerden gelen tepkileri eleştirerek, tek tek hesap soracağım diye bir yorum yapmış. Peki bu maça kadar neredeydiniz diye sormazlar mı? Milli takımı sadece sen temsil etmiyorsun diye sormazlar mı? İyi değilsin ve ikinci yarıda senin olmaman gerekirdi demezler mi? Ayrıca eleştiriye açık olman gereken bir pozisyonda görevlisin diye de cevabı yapıştırmazlar mı? Kaptan sen hesabını sahada soracaksın, Ülkene ve arkan da destekçi olan sekiz milyara değil. Ne yeyip, içiyor ve dinliyorsanız

Eğitim Adı Altında Eğitimsizlik

Resim
Eğitim sistemine 3+3+3+4 geliyor. Cumhuriyetin eğitim modelinden hızla uzaklaşarak, çocukların okula gitme yaşının 4’e kadar çekilmesi planlanıyor. Osmanlı eğitim sistemine geri dönüşün yaşanacağı, sübyan mektepleri sisteminin geri getirilmek isteniyor. 14 yıl da 6 Milli Eğitim Bakanı ile birlikte eğitim sistemi de değiştiriliyor. Son olarak geçen ay değişen milli eğitim bakanıyla birlikle, eğitim sisteminin de değiştirileceği söyleniyor. 4+4+4 eğitim sistemi yerine 3+3+3+4 eğitim sisteminin getirileceği iddia ediliyor. Yeni sisteme göre; ilk bölüm 0+1+2, ardından 3 yıl ilkokul, 3 yıl ortaokul ve 4 yıl lise öğrenimi olacak. Sürekli değişen ve her gelen yeni bakan bir önceki sisteminin tersini uyguluyor. Eğitim sistemi çağdaş ülkeler de mecbur olmadıkça değişmez. Bilimsel, laik, demokratik, kamusal vs. hiçbir nedeni yok bu değişikliğin. Zihniyet bozuk olunca eğitim de bozuk olur. Özel okulların önünü açtılar parası olan okur hesabı. Parası olan taktir, teşekkür ve diploma alır. Ne

TURİZMCİ GÖZÜYLE TÜRK TURİST

Resim
Dünya da da, ülkemiz de de insanlar artık kendilerini zor geçindiriyorlar. Ayrıca Ülkemiz de güven ortamı yok, her komşuya düşman olduk. Dünya üzerinde istenilmeyen ülke konumundayız. Hangi ülkeyle iyi ilişkilerimiz var bir düşünün sonra bekleyelim işler iyi gitsin. Herkes işletme sahiplerine yükleniyor. İyi de bu sektör de çalışan dolaylı, dolaysız bir sürü insan, çoluğu çocuğu, anası babası ile bundan birinci derece de etkileniyor. İşletme sahipleri de siyasetçiler kadar suçlu çünkü bu durumu işletmeciler engelleyebilir/çözüm arayabilir. Oralarda çalışan garibanlar değil. Ama en büyük zararı yine turizm emekçileri görüyor. Antalya şehir merkezinde son bir kaç aydır dükkanlar bir bir kapanıyor. Kimse esnafla ilgilenmiyor. Turizmden geçinen Antalya'da bu sıkıntılı durum neredeyse şehirin tamamını etkiliyor. Antalya'ya yazık, insanlara yazık oluyor. Durumun ne kadar vahim olduğu ortada. Ne yazık ki insanlar astronomik fiyatlarla gündeme oturan bir kaç işletme yüzünden herk

KARANLIĞIN ŞAFAĞI AYDINLIKTIR

Resim
Siyaseti nerede yapacağımızı unuttuk, değerlerimizi unuttuk, empati yapmayı unuttuk. Aklına geleni söyleyen ve yapan, kararlarında stratejik derinlik bulunmayan siyasetçiler yüzünden ülkemiz zarar görüyor ve alkışlayan halk da bu yanlışa ortak oluyor. Ülkenin yarısı düşünme yetisi olmayan ve bir kişinin ağzından çıkan sözlere göre davranış sergiliyor. Millet artık şaşırdı ve uyanmak istemiyor. Ülke öyle güllük gülüstanlık ki çağ atlayan bir ülke de yaşıyorlar ama farkında bile değiller, iş alanın da, ekonomi de, sağlıkta, eğitim de çok yol aldık. Üniversitelerimizin sayısını arttırdık. Mezunları çaycı, şoför, temizlik elemanı olarak iş buldular. Daha ne istiyorlar boş gezenler de var. Artık uçağımızı, tankımızı, uydumuzu, arabamızı, köprümüzü, otoyollarımızı, fabrikalarımızı, barajlarımızı, nükleer santrallerimizi kendimiz yapıyoruz. İMF'ye borç bile verebilecek bir ülke durumundayız. Avrupa birliği de, Araplar da yanımızda. Şimdi ramazan da geldi tam uykudayız. Bir ay boyunca

YORULDUM PATRON!

Resim
Yoruldum, patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. Yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım. Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri. İnsanların birbirine kötü davranmasından bıktım. Her gün dünya da hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun? (Yeşil Yol/John Coffey) John Coffey İki küçük kıza tecavüz ederek öldürmek suçundan yargılanıp idama mahkum edilmiştir. Ancak bu vücudu iri yarı ama beyni ve kalbi çocuk gibi olan adam idamlıklar koğuşuna getirildiği andan itibaren tüm insanlara hatta farelere bile gösterdiği derin sevgi ve merhametle gardiyanların ve mahkûmların sempatisini kazanır. Gardiyanlar Coffey'in bu suçu işlememiş olabileceğini düşünmeye başlarlar. Ayrıca Coffey bazı garip güçlere de sahiptir. Ölmüş bir fareyi diriltir, gardiyan Paul Edgecombe'un bir türlü geçmeyen hastalığını nefesiyle iyileştirir ve hapishane müdürünün ölümcül bir has

Kadın işi? Erkek işi?

Resim
Evrim ve doğal seçilim, uyum sağlamaya dayalıdır ve uyumsuz canlı yok olur ilkesine göre şu an olan durum en uygun olanı ve normal olanıdır. Yani; Kadın bugün şikayet ettiği konumu kendisi istemiştir. İş kolları geçmişte bu şekilde değildi. Kaba kuvvet, fiziki dayanım, tehlikeli mücadeleler, ölümüne savaşmak gibi işleri erkeğe bırakıp, ben bayanım narinim diyen kadın güvenli yuvasın da erkeğine lojistik destek vermek, yeni nesli büyütmek gibi zor olsa bile daha risksiz işleri kendisi üstlendi. Durum böyle olunca da erkek gücü kullanan, otoriter, savaşcı bir tutum sergiledi. Erkeğe erkekler ağlamaz, sen aslansın, delikanlısın, sağlam dur, yıkılma, savaş gazını binlerce yıl verdiler. Erkek de kendisine biçilen role uyum sağladı. Şimdi ise iş ortamında fiziki yıpranımı olmayan, güvenli ve masa başı işler var. Kadın bunu anladığı anda uyanık davrandı. Çalışmak varken neden ev işi yapayım demeye başladı. Anlamadığı ise şuydu, milyon yıldır süren bir düzenin uyanığı sadece kendisi deği

Mekanınız cennet olsun hocam!

Resim
BU DURUŞ Bazıların gözün de enayilik? Ama aslında duranın özünde bir duruştur. Asalet insanın kanında vardır. Duruşuna, bakışına, hayatına yansır. Alçak gönüllü güzel insanlardır özünde asil olanlar. İNSAN KALABİLMEK BÜYÜK BİR ERDEMDİR. İnsan olarak yaşamış ve arkasından güzel sözlerle anılan güzel hocam mekanın cennet olsun. İnsanlara güven vermeden hiç bir şey veremezsiniz. Güvendir gönüllerin kapısını açan. Sorgusuz sualsiz kalpler de misafir eden! Ne koruma var, ne bir korku! İşte Türkiye'miz böyleydi. Ne hale geldi. Zamanımız da ise yurt dışına bile korumasız, keskin nişancısız, özel uçakla beraber zırhlı araçsız çıkılmıyor. Rahmetli Bülent ECEVİT Başbakanlığı döneminde, Zonguldak kömür madenin de grizu patlaması sonucu bir kısımda işçiler mahsur kaldığında, baretini giyerek işçilere ulaşmak için kurtarma ekipleri ile beraber çalışmıştı. Çünkü halk adamıydı. Kendisini halktan soyutlamıyordu. Temiz siyasetçiler ve insanlar tarihler boyunca ölümsüz olarak anılır. Siyaset

NAZIM HİKMET RAN

Resim
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepem de bir de çınar olursa taş maş da istemez hani... 27 Nisan 1953 /Barviha Sanatoryumu Ülkesini gerçekten sevdiğini Kurtuluş Destanı ile ispatlayan birisi olarak saygı duyarım. Allah Rahmet eylesin, mekanı cennet, ruhu şad olsun. Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim... Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim... Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Vatan sever olmak için üzerinde bulunduğun topraklar da doğmak gerekmez. Yaşadığın toprakları savunmak, hasretini çekmek, insanının daha iyi şartlar da yaşamasını, daha güzel günler görmesini ısrarla istemektir. Bu topraklar da doğup, ekmeğini yiyen ne onursuzlar var. Dini inancı

Eğitimciye de Eğitim Gerekiyor

Resim
Ülkemizin en büyük sorunu eğitimi yönetenler ve yönlendirenlerin eğitimci olmaması. Bırakın eğitimi eğitimcilere. Milli Eğitim Bakanlığına bakın bakalım Bakanlığın başına geçenlerden kaçı eğitimci? Geldiğimiz nokta eğitim sistemini işletmeye çalışan işletmecilerin eseri. Yine sevgisiz büyüyen acımasız bir çok eğitimci de hınçlarını çocuklardan çıkartıyorlar. Bizim eğitim sisteminden arta kalan tek şey genelde okul arkadaşlıkları :( Onlar hayat okulundan mezun diye bir söz vardır. Hayat uygulamalı bir okuldur gerçekten. Okul programlarının yaşamsal olacak biçimde hazırlanması ve uygulanması gerek yaparak, yaşayarak öğrenmek. Elleriyle keşfeden, kendileri için önemli olan problemleri çözmeye çalışan, sorumluluk ve risk alan ve bu yolda yaratıcılıklarını ortaya koyan insanlar yetiştirmek, gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerinin öncelikleri arasında yer almakta. El becerilerine dayalı öğrenmeyi ve tamirciliği sınıflara daha fazla sokan ilerici eğitim programları ve bu hedefe yöneli

Bugün, Her yer SAMSUN. Herkes MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Resim
19 Mayıs Milli Bayramımız kutlu olsun. Sevgili Atamız, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhu şad olsun. Bugün, Her yer SAMSUN. Herkes MUSTAFA KEMAL ATATÜRK. Ülkenin Genel Kurmayı başta olmak üzere resmi olarak tüm devlet erkanının katılımıyla bu bayramın kutlanması gerekmiyor mu? Bu kadar mı sindi bu millet. 1919'da kurtuluş için padişahtan izin almayan bir liderin çocukları Anıtkabir'e gitmek için kimseden izin almaz. Ata'ya saygı ve nezdinde Şehitlerimize / kurtarıcılarımıza saygı yürüyüşü ne zamandan beri izne tabi? Millet bayramını kutlamak için Valilikten izin mi alacak artık? Demek ki ülkemiz korku ve yasaklar ülkesi oldu iyice. Ankara Valiliği hükümetten gelen talimat doğrultusunda CHP'nin Anıtkabire yürüyüşüne izin vermiyor. Ankara Valiliği alırsın gerekli güvenlik tedbirlerini yürüyüşe engel olmazsın. Düğün organizasyonların da bir şey yok, muhtar toplantıların da bir şey yok, toplu açılışlar da, mitingler de bir şey yok da Anıtkabire yü