Kayıtlar

çocuk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çocuğu olan bütün kadınlara devlet ödeme yapıyor

Resim
İlk çocuğunu doğuran anne 420 TL alırken üçüncü çocukta bu ödeme 720 TL'yi buluyor. Annelere çocuk sayısına göre 300 TL ile 600 TL arasında doğum yardımı yapılıyor. Bunun yanında 2016 yılı süt parası 120 TL oldu. Geçtiğimiz aylarda yürürlüğe giren yasaya göre her doğum yapan anneye çocuk sayısına göre ödeme yapılıyor. Buna göre ilk çocukta 300 TL verilirken, ikinci çocuk 400, üçüncü çocuk da ise 600 TL ödeme alıyor. Bu parayı alabilmek için kaymakamlıklar da bulunan AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI birimlerine başvurmak gerekiyor. İkinci ödeme de doğum yapan kadına süt ve emzirme parası olarak ödeniyor. Bu parayı almak için kadının çalışıyor olması ya da kendi işini yapması veya eşinin kendi işini yapıyor ya da bir yer de çalışıyor olması yeterli oluyor. Buna göre üçüncü çocuğunu doğuran bir anne 600 TL doğum parası ile 120 TL süt parası alabiliyor. Böylece toplam ödenen para 720 TL oluyor. Doğum yapan annelerin yarım gün çalışıp tam maaş almalarını sağlayan yasa da yü

NEREM DOĞRU Kİ!

Resim
Ne ekerseniz onu biçersiniz. Savaş ekerseniz savaş biçersiniz, barış ekersiniz barış biçersiniz ve sonunda savaşa dur demek için çırpınmazsanız savaş gelip kapınıza dayanmış olur. Terör eylemi nasıl bu kadar rahat yapılabiliyor? Yönetenlerin öncelikli görevi can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Ülkeyi kabus evine çevirenlere göz yumulamaz. İstihbarat bağışıklık sistemi gibidir. Çöktüğü ve çalışmadığı zaman beden hasta adama dönüşür. Terör ile mücadele askere bırakılmadığı sürece daha çok polis ölür. Polisin işi terör ile mücadele etmek değildir. Terörü kullanan, onu himaye eden ve destek verenler hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaklardır. Türkiye'nin toprak bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini bozmak adına yapılan hain saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. En değerli varlıklarını bu ülke için feda eden ailelerimizin acısını yürekten paylaşıyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yedisi şehit polis onbir vatandaş. Kadın ile uğraşırken anneler evlatsız kalıyor.

Kadın işi? Erkek işi?

Resim
Evrim ve doğal seçilim, uyum sağlamaya dayalıdır ve uyumsuz canlı yok olur ilkesine göre şu an olan durum en uygun olanı ve normal olanıdır. Yani; Kadın bugün şikayet ettiği konumu kendisi istemiştir. İş kolları geçmişte bu şekilde değildi. Kaba kuvvet, fiziki dayanım, tehlikeli mücadeleler, ölümüne savaşmak gibi işleri erkeğe bırakıp, ben bayanım narinim diyen kadın güvenli yuvasın da erkeğine lojistik destek vermek, yeni nesli büyütmek gibi zor olsa bile daha risksiz işleri kendisi üstlendi. Durum böyle olunca da erkek gücü kullanan, otoriter, savaşcı bir tutum sergiledi. Erkeğe erkekler ağlamaz, sen aslansın, delikanlısın, sağlam dur, yıkılma, savaş gazını binlerce yıl verdiler. Erkek de kendisine biçilen role uyum sağladı. Şimdi ise iş ortamında fiziki yıpranımı olmayan, güvenli ve masa başı işler var. Kadın bunu anladığı anda uyanık davrandı. Çalışmak varken neden ev işi yapayım demeye başladı. Anlamadığı ise şuydu, milyon yıldır süren bir düzenin uyanığı sadece kendisi deği

ZORUNLU MANEVRA

Resim
Son dönemler de hemen her gün Türkiye'den Rusya, Rusya'dan da Türkiye’yle ilgili bir açıklama geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in "bir pilotun yapmış olduğu hata nedeniyle koskoca Türkiye’yi feda etmesinin düşündürücü olduğunu" söyledi, ilişkileri yeniden geliştirmek için çaba sarf edilmesi gerektiğini belirtti. (Alıntı) Halkın gündemi geçinememek! Turizm de bu yıl iş yok. Emekli bitik, çiftçi bitik, küçük esnaf bitik, terör ayrı bir dert, bizim halk olarak gündemimiz ise önce geçim. Sabah okula giderken çocuğumuza harçlık verebilmek, evimizin ihtiyaçlarını karşılayabilmek. Amerika'nın oyunuyla düşürülen bir Rus uçağı ve komşu Rusya'yla gelinen atışmalar ne kadar doğru. Ege'de hava sahamızı defalarca ihlal eden Yunan uçaklarını neden düşürmedik / düşürmüyoruz. Uçak düşürülünce Genelkurmay kimliği belirsiz bir uçak düşürüldü dedi. Rusya yerden açılan ateşle bir uçağımız düştü dedi. Sayın Cumh

Sadece bir şişe su için :(

Resim
Cumartesi günü Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan 20 çocuk ve iki yuva görevlisiyle Cinemaximum Brandium’da film izlemeye giden iki kişi, suları dışarıdan aldıkları için sinema görevlisinin kötü davranışlarına maruz kaldıklarını ve çocuklara kötü muamele yapıldığını belirtti. (Alıntı) O günahsız yavrulara reva görülen tutum ve de fahiş fiyatlar ödeyip de alınamayan hizmet. Sinema bileti fiyatına satılan mısır ve su. Gitmeyerek tepkimizi koyalım. Orada film izlenmezse ne kaybedilir? Ama onların kayıpları hak ettikleri olur. Bu dünya da tüm sıfatlara, rütbelere, makamlara sahip olunabilir ama bir tanesi olabilmek için bazen ömür bile yetmeyebilir. İNSAN OLABİLMEK. Yavruların hafızalarından bir ömür boyu silinmeyecek, her su şişesi bu olayı hatırlatacak belki de. Ve yine belki de ilk kez sinemaya gidip film seyredeceklerdi. Biz insanlığımızı ne zaman kaybettik. Her şey para mı, o masumlara nasıl bunu yaşatabildiniz. Zaten onlar kanatları kırık birer melek. Özür dilemek kırılan k

Down Sendromlu Kızı İçin Damatsız Düğün Yapan Baba

Resim
Soma'da ailesiyle birlikte yaşayan down sendromlu Yasemin Erarslan, küçük yaşlarından bu yana gelinlik giyerek evlenmenin hayalini kurdu. Evdeki tül ve perdelerden zaman zaman kendisine gelinlik bile yapan Yasemin Erarslan'ın hayalini, annesi Aynur Erarslan ve babası Kudret Erarslan temsili de olsa gerçekleştirdi.  Aile, kendi imkanlarıyla Yasemin'e damatsız temsili bir düğün yaptı. Soma Belediye Düğün Salonu'nda yapılan düğünde uzun zamandan bu yana hayal ettiği gelinliği giyen Yasemin Erarslan, dans müziği eşliğinde babası Kudret Erarslan'la ilk dansını yaptı. Yapılan dans ardından bir süre çalan müzik eşliğinde oynayan Erarslan, daha sonra kendisi için hazırlanan beş katlı düğün pastasını kılıçla keserek, tadına baktı. Ardından Yasemin'e kına yakıldı, halaylar çekildi. Orkestra eşliğinde düğüne katılanlar doyasıya eğlendi. (Alıntı) Down Sendromu aşırı zekanın verdiği bir rahatsızlıktır. Yaşları ne kadar büyürse büyüsün onlar hep çocuk gibi düşünür

SGK Prim Borçları Otomatik Silinecek!

Resim
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Bilal Doğan, vatandaşların 25 yaşına kadar olan SGK prim borçlarının, herhangi bir talebe ve başvuruya gerek kalmaksızın silineceğini bildirdi. İl Müdürü Bilal Doğan, 14.04.2016 tarihinde kabul edilen 6704 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, 26.04.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, bu kanunun 19. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa ‘Geçici 69. maddenin eklendiğini anımsattı. Doğan, ‘Bu madde uyarınca (Bu maddenin yayımı tarihinden önce 5510 sayılı kanunun 60. maddenin 1. fıkrasının (g) bendi kapsamındaki genel sağlık sigortalılarının 25 yaşını doldurdukları güne kadar olan Genel Sağlık Sigortası primlerinin tahsilinden vazgeçilir. Bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar söz konusu süreler için ödenmiş olan primler iade v

BEN VE İKİ KIZIMA SÖYLEDİĞİM ANNECELERİM :)

Resim
Benim dünya üzerinde inandığım tek sevgi, bir annenin çocuğuna duyduğu sevgidir. (Karl Lagerfeld) Anne elinden tüm dünyaya tutunur insan. Sonsuz sevgileri ve hep yönümüzü bulmamızı sağlayan annelerimiz elbet bir gün kıymetimizi bilecekler. Ama ölünce, ama gidince, ama bitince. Canlar sağ olsun yeter. Anne bir başkadır. Her an yanında, her an sana yardıma koşan en başta. Anne devlet gibidir çocuğu için. Çocuk annenin savcısıdır ve onu hep savunur. Anneler yüreğine evlat yazar.  Anne demek karşılıksız vermektir/sevmektedir. Derdini anlatamadığında ANNE OLUNCA ANLARSIN diyerek empati kurmayı öğrenmemizi sağlayan annelerimiz bizim en değerli varlıklarımız. Zaman eskitir her şeyi. Her gün çalan kapıyı açarsın ama açtığını gören olmaz, pişirdiğin yenir de eline sağlık diyen olmaz. İnsan kıymetini bilenin yanında güzeldir. En çok seven, fedakarlık yapan, verici olan annenin kıymetini kaybedince anlıyoruz. Kaybedince değerlendiriyoruz. Sağlıkta horlanır, kıymeti bilinmez kaybedinc

Er meydanı değil, kaçmak onlarda daha şık duruyor.!

Resim
Yiğit gibi savaşmak onların neyine. Ancak kalleşçe mücadele ederler ve böyle de kaçarlar geçici işgal ettikleri tüm topraklardan. Halen Türk'ün mücadele ve savaş yeteneğini sınamaya çalışıyorlar. Anlamadılar Türk'ün kanın da, genlerin de var mücadele ve savaşçılık yeteneği. Dünya üzerinde birilerinin maşası olmaktan öte geçemeyen insanlar topluluğu. Kadına, yaşlıya, çocuğa güçleri yeter. Karşıların da gerçek gücü görünce her şeylerini bırakır kaçarlar. Ermeniler hayatları boyunca adam gibi savaşabilmiş bir millet değil ki. İşleri güçleri kalleşçe vur, kaç olmuş. Yakalandıklarında da korkudan altlarına yapıp yalana, dolana başvurmuşlar. Bakmayın Avrupa'lıların bunları Türk'lere karşı savunur görünüp ortadoğu da kalkan olarak kullandıklarına. Avrupa'da da güvenilmeyecek, kalleş bir millet olarak tanınırlar. Er meydanın da savaşamazlar. Sadece köylere girip kadın, yaşlı, çocukları katledip kaçarlar. Köşeye sıkıştılar mı sahiplerinden imdat dilenirler. Yetişin biz

Hayat ne zaman başlar?

Resim
Hayat, anne karnından dışarıya çıktığın andan itibaren başlar. Artık dünya'ya gözlerini açmışsındır. Hayat, insan kendi bilincinin farkında olunca başlar. Hayat, mücadele etmeye başladığın da başlar. Dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenirsin. Hayat, herşeyin boş olduğunu anladığın da başlar. Hayat, hayatı hafife aldığın an, satıldığın an, kırıldığın an başlar. Başkalarının dayattığı hayattan kurtulup, kendi yaşamımızı kurduğumuz an başlar. Herkes elbet bir gün kendi kalbinin ekmeğini yer. Kişi kaderini kendi çizer. Allah yolları verir. O yollardan birini seçmek kişinin kendi nefsi ile ilgilidir. Dünya imtihan yeri. Kazanmakta, kaybetmekte kişiye bağlı. Herkesin bir çizgisi vardır hayatıyla ilgili. Doğru ya da yalnış. Ben yolumda ilerliyorum. İhanete gelince sırtım doludur hançerlerle, en sevdiklerimin hançerleriyle. Yani ben doğruysam herkes doğru olmuyor ve ben yaşanılan bir olay karşısında kendimi yerden yere atsam da o olay akibetini değiştirmiyor, acıyı azaltmıyor. Ölümd

İçenlere yeni sigara yasakları.!

Resim
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yeni sigara düzenlemesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Yeni düzenlemeye göre restoran işletmeleri artık açık alanda olsalar bile sigara içilebilen ve içilemeyen bölgeler oluşturacak. Plajların ise yarısında sigara içilebilecek, yarısında içilemeyecek. İşte sigara kısıtlamalarının kapsamı: *Yeni düzenlemeye göre açık alanda bulunan bir restoran veya çay bahçesinin sadece yüzde 25’lik diliminde sigara içilebilecek. Geri kalan yüzde 75’lik alanda sigara içmek yasak olacak. *Sigara açık vitrinlerde değil, kapalı dolaplarda satılacak. *Plajlarda şezlongların yarısı sigara içilebilir alanda yarısı sigara içilemeyen alanda bulunacak. *AVM'lerin, kalabalık hastanelerin giriş çıkış kapıları önünde de yine belirli mesafeler belirlenecek. Ben sigara kullanmıyorum. Ama insanın kendisini nasıl iyi hissediyorsa öyle davranması taraftarıyım. Sonuçta kişi ne yaparsa kendisine yapar. Kapalı yerler, otobüsler vs. içmeyenlere, çoluk çocuğa zarar vermedikle

PİSAGOR'UN ADALET KUPASI

Resim
PİSAGOR KUPASI (Adalet kupası) Ünlü matematikçi Pythagoros (pisagor)'un yaklaşık 2500 yıl önce icat ettiği ters çan biçimindeki bu kupa, ilginç bir özelliğe sahiptir. Kupanın altı delik olmasına rağmen içindeki sıvı asla dökülmez. Ne zaman ki kupaya doldurulan sıvı, kupanın sınır çizgisini aşarsa o zaman içindekiler son damlasına kadar akıp gider. Kupaya adalet kupası ismini veren filozof, belki de bu kupa ile şunu söylemek ister; "İnsan bazen yaşamın sundukları ile yetinmeyi bilmeli, zira daha fazlasını arzularken elindekiler de kayıp gidebilir." Toplumsal olarak insanlık çöktü. Bir de ekonomik olarak çökerse ne olur meçhul. Bütün kötülükleri insan yaptığına göre epeyce tecrübeye sahip.! Bugün haberlerde bir intihar vakası gördüm. Sokaktaki kameralardan birinden alınmış görüntüler. Adamın biri yerdeki yuvarlak ağır kanalizasyon kapağını açıp içine atlayarak intihar etti. Belediye ekipleri suyu boşalttılar, ama ulaşamadılar. En son yolu kazdılar ve cesede ulaş

Yalan silahım olmadı. Doğru söyleyince yalnız kaldım.!

Resim
Ne yazık ki insanlığın geldiği nokta bu kadar acı işte :( İnsan her zaman yaşamak için umut dünyasına başvurur. Yalanların tatlı, gerçeklerin ise acı olduğu varsayımı doğrudur. İnsanlar her zaman duymak istedikleri şeyi duyar ve görmek istedikleri şeyi görürler. Yüzeysel bir rahatlama. Yalanlara inanmayı seviyoruz, çünkü plasebo etkisi denen bir şey var. Tabii ki, bilginin inançtan farkı KESİN olması. O yüzden aynı etkiyi yaratmıyor. Bu durum evrimsel açıdan neden yalana ihtiyaç duyduğumuzu az çok açıklıyor. Ama her zaman daha fazlasını isteyen insan egosu haliyle bunun da cılkını çıkartmış. İnsanlar kendilerini rahatlatmak için bir tür meditasyon türü de olan yalana sarılmak davranışına başvurabiliyorlar. Bu kadar farklı kültürün olduğu bir tarihsel dönem ve mekanda beklenen sonuçtur. Şu koca bilgi okyanusunda. Tek yol gösterici bilimdir. Yalan her türlü kullanabilen ve her açıdan yorumlanabilen bir sosyal gerçektir. İnsanın sosyalleşmesi ve iletişime geçmesiyle daha da artmıştı

Camdan Tavanı Yıkanlar!

Resim
Uzmanlar diyor ki, Çocuk tacizcileri büyük çoğunlukla çocukken tacize uğramış kişilerdir. Bu cinsel taciz olabildiği gibi, şiddet görme veya şiddete dolaylı yoldan maruz kalmak (seyretmek vb.) da olabilir. Dolayısıyla bu işler öyle bireysel falan değildir. Toplum olarak da kendimize çeki düzen vermemiz gereklidir. Kadın cinayetleri, çocuk gelinler, ensest, aile içi şiddet konularında ki rakamlar, sağlıklı bir toplum olmadığımızı gösteriyor. Çocuk tacizinin camiadaki adı BADELEMEK. Bir kere olan bir şeye ille de isim bulmak için uğraşılmaz. Demek ki bu iş kurumsal, kendi TERMİNOLOJİSİNİ bile oluşturmuşlar. ''Bir kereden bir şey olmaz'' açıklamasıyla tepkilerin odağı olan aile bakanı, yeni bir skandala daha imzasını attı. "İstismara uğrayan çocukları cezalandıracağız." Bence birisi konuyu anlatsın, çünkü hala ne olduğunu anlayamamış! Hangi suçla cezalandırılacaklar? Suçları yaşıyor olmaları mı? Orada bulunmaları mı? Çocuklar konuştukları için suçlu m

Çocukları çocuk, gençleri genç olarak görmek istiyoruz.!

Resim
Herodot, 2500 yıl önce Barışta oğullar babalarını gömer, savaşta ise babalar oğullarını gömer! demiş. Asker devlet demek, hükumet demek, millet demektir. Eğer Askerin ülken de şehit ediliyorsa ve senin askerini şehit edenler şehirler de elini kolunu sallayarak dolaşıyor ise ellerini kafan da birleştirip bir düşünmenin zamanı gelmiş de geçiyor demektir! Bir ananın oğlunu, bir kadının eşini, çocukların babalarını kim geri verecek. Benim askerim, polisim orada savaşırken, oradaki halk ne yaptı peki? O hendekler kazılırken neden o hainlere karşı çıkmadı, neden savaşmadı? Neden toprağını bırakıp kaçtı? Bunun hesabını  sormak gerekir.  Kaçanla savaşan ayrımı ne zamana kaldı? Kuyular, tüneller kazılırken devlet görmüyor desek, peki oradaki halk ne yapıyordu? 22 yaşındaki bir gencin terörist öldürme tecrübesi ne olabilir ki? Yazık bu çocuklara.  Kendi torunu tabutta, dedesi tabutun önünde duran askerin gözyaşlarını siliyor.  Şehitlerimizi yalnız bırakanlar utansın! Çocukl

Ne istediniz çoluk çocuktan?

Resim
CANLI BOMBA SALDIRISI 55 kişinin yaşamını yitirdiğini, 200'den fazla kişinin de yaralı olduğu söylendi. Kurbanların çocuk ve kadın olduğu belirtildi. Lahor'daki saldırının canlı bomba tarafından gerçekleştirildiği ve pazar tatili nedeniyle lunaparka eğlenmeye gelen halka yönelik düzenlendiği duyuruldu.Gülşen el İkbal Parkı'nın çıkış kapısının hemen dışında ve salıncaklardan birkaç metre uzaklıkta yaşanan intihar saldırısı, henüz hiçbir grup tarafından üstlenilmedi. Hedefin Paskalya için dışarıya çıkan Hıristiyan aileler olduğu yönünde spekülasyonlar da var.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan’ın Lahor kentinde meydana gelen terör saldırısı ile ilgili olarak, “Pakistan’ın Lahor şehrinde meydana gelen terör saldırısını şiddetle kınıyorum” dedi."Ailelerin, özellikle de çocukların yoğun olarak bulunduğu bir lunaparkta meydana gelen saldırı, terörün sınırlar ve değerler tanımayan yüzünü ortaya koymuştur” diyen Erdoğan, "Bu saldırı, tüm dünya ülkeleri için

Eyyyy Amerika! Reza'ya dokunursan çok kınarız seni!

Resim
Türkiye hukuk dersinden yine sınıfta kaldı! Emeği geçen herkese teşekkürler. 17-25 Aralık yolsuzluklarının kanıtı neymiş? Demek ki hepsi gerçekmiş! Ve üzeri örtülmeye çalışılmış. Eyyy sonuç ne olmuş peki? Elin Amerikası affetmezmiş! ABD parlamentosu bir gece de yasa çıkaramamışlar mı? Ne olacak şimdi? Ebru'nun ve çocuğunun piskolojisi ;) Türkiye'nin cari açığı? Acun şimdi üzüntüden nasıl program yapacak? Hep bu paralelcilerin işidir! Amerika'da bile parmakları var cık cık :) Yoksa Ülkenin cari açığını kapatan hayırsever birinin ne işi olur İran ile? Orada takım elbise ve kravata hakim iyi hal indirimi de yapmıyor. Ne olacak sevgili Reza? Türkiye'nin cari açığına yardımcı oldu diye Amerika kıskanmıştır kesin. Reza haberlerine her an yayın yasağı gelebilir. Ülke güvenliği açısından :) Ebrucuğunun, çocucuğunun psikolojisi bakımından yani. Bakın yine çocuğu etkilenmesin diye yurda dönüyormuş. Dolandırıcı bir adamdan çocuk yaparken bu çocuğun geleceğini görememi

GÖZYAŞI HEP AYNI RENKTİR!

Resim
Yoksulun adı yok! Yavrum kader utansın nur içinde uyu! Gariba'nın nerede adı ve yeri var ki zaten... Bir garip ölmüş diyeler. Soğuk su ile yuğalar. Üç gün sonra duyalar. Söyle garip bencileyin! O kim ki? O bir evlat. Onun da anası, babası öperken yavrumun yanağı incinmesin diye çok hafif öperdi :( Herkesin eşit olduğu aleme gitti. Senin kanına girenler kendi kanların da boğulsun. Bu toplumun geçmişten bugüne yapısı bu. Demokrasi yoksa eğer bir ülke de bütün cenazeler bizim sokaktan kalkar. Zenginin hasta olduğu duyulur. Ama fakirin öldüğü bile duyulmaz. Seni insan yerine koymadılar demek ki söz de insan, gerçek de ZAVALLILAR? Koysaydılar senin de ismin geçerdi kuzum! Seni böyle yapanlar utansın! Gerçi utanacak yüz yok ya? Toprağın bol olsun... Hiç bir masum can diğerinden daha az veya daha fazla kıymetli olamaz! Terör bizleri katlederken ayrım yapıyor mu? Ölen kim olursa olsun CANDIR... Sizleri koruyamadık be gençler. Affedin bizi... Ailenin başı sağolsun. Dede Korkut

Çocuğunu Kaybetmek Ne Demektir? Hangi Acıyla kıyaslanabilir?

Resim
Bir hiç uğruna!  Çocuğunu Kaybetmek Ne Demektir? Hangi Acıyla kıyaslanabilir? Tarifi yok, ilacı yok! Söylenecek söz de yok! Bu ülke bu acıları hak etmiyor. Gencecik çocuklarımız yitiriliyor! Kimbilir ne hayalleri/beklentileri vardı hepsinin de? Benim de çocuklarım var. Her türlü iyi veya kötü fark etmez direk aklıma ikisi geliyor. Yüreğim sıkılıyor. Allah yapanların da, bunlara fırsat verenlerin de cezasını versin. Hayatta yapmadığım şeylerden birisi de beddua okumaktır. Bu dünya da cezalandırıldıklarını göremesek de, söz de affetsekte ALLAH'IM cezalarını affetme kendi ellerinle ver. Bu sözü söylediğim kişiler var bunca yaşanmışlıkta. Beddua okumadan ve asla ağzımı bozmadan. O seviyeye hiç düşmedim şimdiye kadar, umarım şimdiden sonra da düşmem. İnanın hiç yanıltmadı Allah'ım beni. Burada da söylüyorum. Yine yanıltmayacak. Eminim bundan! Bir evlat çok zor büyütülüyor, hayatın gidiyor. Bire bir tek başına savaşan ve iki çocuğunu da büyütmüş bir anneyim. Gerçekten b