Kayıtlar

Bataklıktan bir ses; Irak

Resim
Sadece neden Türkiye'ye? Irak halkına zararı olmadığı içindir. Subaylarımızı gönderip askeri eğitim verdiğimiz içindir. Hiç bir iyilik kötülüksüz kalmaz onun içindir. Kuzey Irak yönetimi Türkiye ile oynuyor ve Irak yönetimini yönlendiriyor. Oyunu göremiyor muyuz? Amerika en sonunda bizi savaşa mı sokacak? Türkiyeyi bataklığın ortasına çekmeye çalışıyorlar. Amaçları ortalığı alevlendirmek ve çatıştırmak gaza gelmemeliyiz. Irak hükumeti o kadar çok toprak bütünlüğünü düşünüyordu da İŞİD, PKK, Barzani, Musul ve Kerkük'ü talan ederken aklı neredeydi? Pkk Irak topraklarında yuvalanıp, Türkiye'ye saldırıp gencecik askerlerimizi, masum vatandaşlarımızı ölürürken aklı neredeydi? Şimdi mi aklına gelmiş Irak'ın toprak bütünlüğü. Emperyalist devletler Irak'ı ne hale soktu ama hala onlardan medet umuyorlar ve ağızlarından kan damlayan Emperyalistlerle kanka dansı yapmaya çalışıyorlar. Dünya alem Irağı halletti şimdi de Türkiye'nin beslediği Irak Türkiye'ye kar

Akıllı insanlar, Akıllı insanlarla çalışır...

Resim
Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein'a, Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum, demiş. Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş. Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar. O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş ben de arka sırada seni dinlerim. Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı bir konuşma yapmış ve sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp, Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip, demiş. Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı işaret ederek şöyle devam etmiş. Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruy

Déjà vu! Bunu sanki daha önce yaşamıştım!

Resim
Déjà vu Bunu sanki daha önce yaşamıştım! İnsan hafızası çok ilginç. Bir şey yaşanır, yaşanılan tecrübeye bazı yönlerden benzer bir tecrübe de, önceden yaşanmış ve hafızamız da kayıtlıdır. Hafızamız bu benzerliğe dayalı geri çağırma ile benzerliği yakalar ve önümüze koyar. Ancak bunu önceden yaşadığımız tecrübe ile ilişkilendiren hafıza geri çağırma yolunu bazen takip edemeyiz. Bazen yaptığımız sohbetlerde  biz bu konuya nereden gelmiştik gibi. Ve hatırladığımız benzerliği, neden hatırladığımızı anlayamadan, birkaç saniye için ciddi bir şaşkınlık yaşarız. Çünkü, yeni olması gereken durum sanki önceden yaşanmış gibidir. Benzerliği sağlayan asıl kaynak hatırlanabilse, detaylardaki farklılıklar benzerliğe baskın çıkacağından, ilişkilendirme azalıp sanki tıpa tıp aynılık hissi oluşmayacaktır. Çoğu zaman da böyle olur. Déjà vu hissini yaşamadan yolumuza devam ederiz.

Piyonlar kendini şah zannetti!

Resim
Hayat bir satranç tahtasıdır ve karşınızdaki rakibiniz zamandır. Eğer harekete geçmeden önce tereddüt eder, hemen harekete geçmeyi ihmal ederseniz tahtadaki piyonlarınız zaman tarafından alınacaktır. Kararsızlığa tahammül edemeyen bir rakibe karşı oynuyorsunuz. Ben hamle yaptım, piyonlar kendini şah zannetti. Aldanma insanların samimiyetine, menfaat için gelirler vecde, Cenneti vaad etmeseydi Allah, ona bile etmezlerdi secde. (MEHMET AKİF ERSOY) Aydınlık bir yarın için karanlık geceden geçmek gerekiyor. Elindekileri zamanlı, zamansız kaybetmek güçlendirmiyor aslında, güçlendiren elinizdekini kaybettikten sonra verdiğiniz mücadele. Düşerken bile yeniden nasıl kalkarım diye düşünüyorsanız güçlüsünüzdür / güçlenmişsinizdir. Hayat neler gösteriyor ve öğretiyor. Ateşten bir çemberin içinde durdukça güçlendiğini hissediyorsun ve zırhlanıyorsun. Güçlü olmak gerekiyor bu zamanda. Düşenin dostu yok ve hayat acısıyla tatlısıyla mücadele sonunda da sabır ve selamet. Mücadelenin sonu bi

SAĞ ve SOL KAVRAMLARI

Resim
Sağ ve sol ne demektir sorulur hep. Çok kitap okuduk anlamadık derler devamında da. Hakikaten bu konu da yazılan kitaplar sözlükler aracılığıyla ancak anlaşılır olabilir, onda da içerik değil cümleler sadece. Yazanların bilmişlik ego tatminleri fikrimce, Türkçeye çevirenlerin de anlamsız tutumları. Elim de telefon veya ipad görenler kendileri gibi boş işlerle uğraştığımı düşündükleri için illa bir şey sorarlar ve susmazlar ki kafan karışmasın. Boş işlere harcadıkları zamanın yüzde birini bilgiye harcasalar rahatsız edici tutumlarının farkına da varabilirler belki. Zor çok ama çok zor. SAĞ ve SOL KAVRAMLARI Avrupa tarihinin ortaya çıkardığı kavramlar. Fransız devrimi sonrasının kavramları. Bir ön kabule dayanıyor. Liberal burjuvazinin diğer hükümran olan burjuva kesimlerine karşı ilerici bir rol oynadığı varsayımına. Sonuç, BU SİSTEMİN BEDELİNİ DÜNYA ŞİDDET OLARAK ÖDÜYOR. Yaşanan şiddetin ardında çok ciddi kültürel nedenler var. Kültürel nedenler sistemin devamı için kullanılan şi

Lozan Barış Antlaşması

Resim
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Lozan Barış Antlaşmasına ilişkin açıklamasında, "Bugüne kadar Lozan’ı bize zafer diye yutturmaya çalıştılar. Bunun neresi zafer" dedi. Erdoğan 68 gün önce Lozan Barış Antlaşması'na ilişkin yaptığı resmi açıklamada, "Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir" demişti. Sürekli kandırılmaktan ibaret olanlar ne Lozan'ı ne de onun tarihsel önemini tam olarak anlayabilir. Ülkenin nufusu 12 milyonken düşmanlar yurdumuzdan Lozan antlaşmasıyla kovulmuş ve şimdiki nesile özgür bir ülke miras bırakılmıştır. Cumhuriyeti Ortadoğu bataklığına sokanlar o günün şartlarındaki antlaşmayı beğenmezler. Önce hazır kurulmuş devleti yönetin, Lozan’ı sonra konuşun. Koca İmparatorluk parçalanmış Anadolu elden gitmek üzereydi. Atatürk, Milli Mücadele ile Misakı Milli hudutlarına sahip çıkabildi. Lozan devletin sınırlarının çizildiği, yeni Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı bir antlaşmadır. Bunu herkesin

Nelere değer veriyorsun?

Resim
Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan birisi Kızılderilidir. Yolda yürürken Kızılderili onca insan gürültüsü, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasından kulağına CIRCIR böceği sesinin geldiğini söyleyerek o böceği aramaya başlar. Arkadaşları bu kadar gürültünün arasında bu sesin duyulamayacağını, Kızılderili'ye öyle geldiğini söyleyip yollarına devam ederler. İçlerinden bir tanesi inanmasa da, Kızılderiliyi yalnız bırakmamak için onunla böceği aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili'ye; Senin insan üstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun? diye sorar. Kızılderili; bu sesi duymak için insan üstü güçlere sahip olmaya lüzum olmadığını söyleyerek arkadaşından kendisini takip etmesini ister. Kaldırıma çıkarlar, Kızılderili cebinden çıkard