Kayıtlar

Muhteşem Türk ATATÜRK

Resim
Dünyanın lider olarak kabul ettiği, söylediği her sözün arkasında duran, sonradan hata yaptık, özür dilerim demeyen, savaşmayı topraklarına giren düşmanları temizlemek için yapan ve bizzat ön safhalar da yer alan, yaptığı devrimlerle bir ulusu aydınlığa çıkaran, asla yeri doldurulamayacak, kalplerden çıkmayacak ulu önderimiz. Bir ülke için yapılacak her türlü devrim ve inkılabı yapmıştır. Gerisinden gelenlere yapılanlara sahip çıkmak kalmıştır. Bunu başarmak da en büyük erdemdir. Cumhuriyet’in 15. yılı 29 Ekim de coşkulu törenlerle kutlanmaktadır. Ancak ATATÜRK'ün sağlık durumu ciddi bir hal almış, yardım da alsa çok güç hareket edebilir duruma gelmişti. Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri törenlerden dönerken boğaz vapurunu Dolmabahçe önüne getirmişler “İstiklâl Marşı ve Gençlik Marşı’nı söyleyerek” onu selamlamaktadırlar. Dışarda coşkulu ve içten büyük bir sevgi gösterisi vardır. Ses tonuna yansıyan bir hüzünle yanındakilere şöyle der: “Bugünü halkımla, halkımın içinde kutl

Efendiler, Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz.

Resim
Efendiler, Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz. (28 Ekim 1923) MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Uygar, özgür ve medeni bir şekilde yaşansın, halk söz sahibi olsun, kadın erkek eşitliği olsun diye Cumhuriyet kuruldu ama cahil kesimler bunun farkında olmayıp saltanatı geri istiyor. İki gözü olup görmeyen, görüp de işine gelmeyen, iki kulağı olup duymayan, duyup da aldırmayan, aklı olup sağlıklı düşünemeyenler; unutulmasın ki karanlık yoldan çıkış olmaz, mutlaka tökezlersiniz. Doğruya doğrulara karşı kendini kapatmış bir toplum da yalan tek geçerli ortak dildir maalesef ki. Bugün toplum böyle artık. İkiyüzlü, herhangi bir etnik değeri olmayan, sadece görüntüyü kurtarayım derdinde bir yığına dönüşüyoruz hızla. Bir kesim tarafından sürekli hakarete uğraması, ilkelerinin yıkılmaya çalışılması ve bu yıkıma öncülük edenlerin Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyette Seçme ve Seçilme hakkı ile geldiğini düşünmek ve Ortadoğu ülkesi olmayı istemek gibi anlaşılamaz bir zihniyet oluşmuş durumda. Kocaman Osman

HANGİ DİL VE NİÇİN?

Resim
Bir Cezayirliye sorsanız muhtemelen size dünya dilinin Fransızca olduğunu söyleyecektir. Eski sovyet ülkelerinde de dünya dilinin Rusça olduğunu iddia edebilirler. Yabancı dil bilmek elbette gerekir bunda hemfikiriz. Ama hangi yabancı dilin sizin işinize yarayacağı da sizin mesleğinizle ilgilidir. Avukat, ingilizce öğrenmenin gerekli olduğunu savunur ama bu durum bir elektronik mühendisi için, nükleer enerji mühendisi için yada makine mühendisi için aynı değildir. Edebiyatçı veya tarihçi için de olmazsa olmaz yabancı dilin İngilizce olduğunu sanmıyorum. İngilizce bir dünya dili. Amerikan emparyalizmi olarak yaftalamak kolaylık. Örnek vermek gerekirse tüm dünya da uluslararası sözleşmeler ingilizce olarak düzenleniyor, dolayısıyla hukuki ingilizceye hakim olmayan bir avukatın uluslararası düzeye gelmesi imkansız. Tercih bir kasaba da kalıp tarla sınır ihalelerine dava dilekçesi yazmaksa bu da bir ihtiyaçtır ama toplumun genelinin rüyasındaki iş değildir. Bu ülke de yıllardır ins

Osteoporoz

Resim
Erkekler de ve kadınlar da osteoporoz belirtileri nelerdir? Osteoporoz tedavisi nasıldır? Konunun uzmanlarından osteoporoz... Kemiklerin sessiz hırsızı olarak tanımlanan osteoporoz 50 yaş üzeri her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde görülüyor. Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite nedeniyle görülme sıklığı giderek artan kemik erimesi, kişilerin yaşam kalitelerini ve hatta sağ kalım sürelerini azaltıyor. Yaşam tarzında yapılan küçük değişikliklerle kemik erimesinden korunmak mümkün olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uz. Dr. Gülseren Kayalar, “20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü” öncesinde kemik erimesi ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi. Osteoporoz nedir? En sık görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoz, kemik yoğunluğunun ve kalitesinin azaldığı bir hastalıktır. Bu hastalıkta kemik kütlesindeki azalma nedeniyle kemik daha kırılgan bir hale gelmekte ve kırıkların oluşma riski artmaktadır. Kemik erimesi genelli

Yaşamın keyfini çıkarın çabuk bitiyor...

Resim
Yaşlılık diye bir şey yok insan hissettiği yaştadır. İnsanların ömrü Allahın verdiği kadardır ama insan olarak yaşamak ve yaşamamak bizim elimizdedir. Marifet uzun yaşamakta değil iyi yaşamakta, hayat her şeyi ile sana aittir. Yaşlılık sadece bir rakam, yeter ki içimizdeki güzel düşünceler devam etsin. Her ne kadar fiziksel olarak yaşlansakta ruhumuz genç ve sağlıkla kalsın. İmkanlarımız çerçevesinde yaşamdan faydalanıp mutlu olmaya çalışmalıyız. Çünkü insan ancak mutsuzsa gerçekten kendisini yaşlı hissediyor. Her yaşın ayrı bir güzelliği var sağlıklı olduktan sonra içinden geldiği gibi yaşamak en güzeli. Dün için pişmanlık, gelecek için kaygı duyarak yaşamak gereksiz. Önemli olan bugünü layıkıyla huzurlu, mutlu yaşamak hayat çok kısa, ömür dediğimiz şu an aldığımız nefes, bir saniye sonrası ise meçhul. Yaşanmışlıkları seviyorum. Çünkü onun her harfi tecrübe demek. Yaşanmışlık demek insanların gözüne bakınca ruhunu görmek demek, etrafındaki gereksiz insanlar elenmiş gerçek dostla

Bağışıklık sistemini güçlendirmenin 20 yolu

Resim
+ Şekerden kaçınmak + Daha az stres yapmak + Balık tüketmek + Mantar yemek + Yoğurt ve Kefir tüketmek + Turpgil tüketmek + Hareket etmek + Düzenli uyku + İdeal kilo + Güçlü ilişkiler + Avokado tüketmek + Zencefil tüketmek + Meditasyon ve rahatlama tekniklerinden faydalanmak + Gülümsemek + Yulaf tüketmek + Sarımsak tüketmek + Beta glukan + C vitamini + Antioksidanlar + Çinko

HAYAT ARKADAŞI!

Resim
Kadın 32 yaşında güzel bir bayandı ve eşi oldukça yakışıklı bir deniz subayı idi. Bundan bir kaç ay önce yanlış bir teşhis sonucu gerçekleştirilen ameliyatla gözlerini kaybetmişti genç kadın ve asla göremeyecekti. Kocası ameliyattan sonra acı gerçeği öğrenince yıkılmış ve kendi kendine bir söz vermişti. Günler geçiyordu. Kadın her geçen gün kendini daha kötü hissediyor, çok sevdiği kocasına yük olduğunu düşünüyordu. Eşinin bu içine kapanık, karamsar hali kocayı çok üzüyordu. Birden aklına eşinin eski işi geldi. Geri dönmesini isteyecekti. Ama bunu ona nasıl söyleyecekti, çünkü artık çok kırılgan ve neşesizdi. Bütün cesaretini toplayarak akşam karısına konuyu açtı. Karısı dehşetle gözlerini açtı: - Ben bunu nasıl yaparım ben körüm, diye bağırdı. Kocası ona destek olacağını, her sabah kendisinin işe bırakacağını ve akşamları da iş çıkışında alacağını ve ona çok güvendiğini söyledi. Çünkü eşini tanıyordu ve bunu başarabileceğini biliyordu. Kadın büyük bir umutsuzlukla kabul etti çü