Kayıtlar

Bhopal felaketi!

Resim
Kıyametin kopmasını boşuna beklemeyin, zaten her gün kopuyor. Ülkeler ülkeleri sömürmese ülkeler vatandaşlarını, vatandaşlar da vatandaşlarını sömürür. Adaletin dağıtımı sorunluysa o yerde adaleti kimse anlamamış sadece sözlükte görmüştür. Adaletin olmadığı yerde kuvvetliler kendi kurallarını dayatırlar. 3 Aralık 1984 günü, ABD kökenli Union Carbide firmasının Hindistan’da Bhopal’de kurduğu böcek ilacı üreten fabrikadan yanlışlıkla 40 ton metil isosiyanat gazını dışarı atması 18.000 kişinin ölümüne, 150.000’den fazla insanın zehirlenmesine neden oldu. Çevresel etkileri Çernobil faciasından bile korkunç olan bu kaza sonrasında, Bhopal eyaleti doğal afet bölgesi ilan edildi. Greenpeace’in bölgede kazadan 20 yıl sonra, 2004 yılında yaptığı ölçümlerde, toprakta normalin 6 milyon katı toksik madde bulundu. İnsanların kendilerine ait hür iradeleri ve fikirleri olmayınca, yönetenleri ne derse bir o tarafa bir bu tarafa savrulur. Köle gibi kullanılırlar. İnsanlar dünyanın en tehlikeli

Uzay Halkı

Resim
400 milyar yıldızı olan sıradan bir galaksinin, onun sıradan bir yıldızının, sıradan bir gezegeninde yaşıyoruz. Milyarlarca gezegenin içinde sadece dünyanın canlı bulundurması mantıklı mı. Dünya dışında canlıların veya uzaylıların olduğunu ispatlayabilecek 5 kanıt... 1- Mısır Piramitlerinin Dizayn ve inşaatında uzaylıların müdahalesi spekülasyonları ve Mısır Hiyeroglifleri... 2- Ed White ve James Mcdivitt Haziran 1965'te bir Uzay aracıyla Hawai üzerinden geçerken uzun kolları olan tuhaf görünümlü metalik bir nesne gördüklerini söylemişler. Çektikleri fotoğrafın camdaki pırıltıdan dolayı makinenin gördüğü şeyi olduğu gibi çekemediğini söylemişler. Söylediklerine göre bir video da çekmişler ama yayınlanmasına izin verilmemiş. 3- NASA'nın Ufo ve Uzaylıları insanlardan sakladıkları iddaları. 2015 Haziran ayı Uluslararası Uzay İstasyonu dış yüzeyindeki kameralarından canlı yayın yaparken izleyiciler arka plan da dünyanın atmosferinde ayrılan ve başka bir noktaya ilerlere

Garip olaylar ülkesiyiz!

Resim
Uygarlığın gerçek ölçüsü ne nüfus, ne kentlerin büyüklüğü, ne de üretimdir. Gerçek ölçü, ülkenin yetiştirdiği insanların nitelikleridir. Karanlığa karşı, karanlıkla mücadele edilmez. Sistem bozuk insanlar sadece kurban. Türkiye'de işini doğru dürüst yapacak ehli insan kalmadı. Paran varsa insansın yoksa bir hiçsin. Kader deyip geçiştirirler olayı, insan hayatı bu kadar ucuz. Hasta mazlum, doktor masum. Sonuç, hakimler hekimleri severler. Hipokrat yemini eden doktorlar göreve başladıktan kısa zaman sonra doktorluğun insani bir görev olduğunu unutuyorlar. Bilgilerini yenilemiyor ve değişik vakalarında olabiliceğini göz ardı ediyorlar. Türkiye'de doktorların %95'i kasap. Kesme, biçme başına göre prim alıyorlar. Doktorlar artık doktor değil pazarlamacı olmuş. Suriyeli doktorları da Kanada, Amerika, Almanya kaptı bize işe yaramazları kaldı. Her yere tıp fakültesi açarak, performans sistemiyle sağlık sorunu bu kadar çözülür. Sağlıkta devrim dedikleri bu olsa gerek. Ticare

Masumiyet Kehanetleri

Resim
Kafese kapatılmış bir kızıl gerdan, Boğar tüm Cennet'i öfkeye. Kumru ve güvercinlerle dolu bir kumru evi Titretir Cehennem'in tüm bölgelerini. Bir köpek, kapısında açlıktan ölen efendisinin, Haber verir çöküşünü devletin. Hor görülen bir at yol üstünde Yakarır insan kanı için Cennet'e. Her feryadı yaban tavşanının, izi sürülen, Bir elyaf koparır beyinden. Bir tarla kuşu, kanadından yaralı, Susturur bir Kerub'un şarkısını. Kışkırtılmış ve kavgaya hazırlanmış dövüş horozu Ürkütür yükselen güneşi. Her kurtun ve aslanın uluyuşu Ayağa kaldırır Cehennem'den bir insan ruhunu. Orada burada gezerken yabani geyik Uzak tutar insan ruhundan kederi. Hor görülen bir kuzu yol açar isyana Yine de bağışlar kasap bıçağını. Küçük çitkuşu'nu inciten adam Sevgi görmeyecektir insanlardan. Kim getirirse öküzü gazaba Asla sevilmeyecektir kadınlar tarafından Sineği öldüren oyunbaz oğlan Tadacaktır düşmanlığını örümceğin. İşkence eden kişi mayıs

Hz. Muhammed ve çocuk sevgisi

Resim
Ey çocuk unutma her şey hayal etmekle başlar, orada güneş var diyorsan vardır. Yine güneş doğuyor çocuklar umutlanın. Sistem okullar da çocuklara empati öğretmez, sahte kahramanlarla süslediği hikayelerle savaşları över, ölümleri kutsar. Kendi ırkıyla gurur duymasını ister, ister ki çocuk ötekilerden nefret etsin. Bu şekilde politik çıkarlar uğruna kendini feda edebilecek gönüllü köleler yetiştirir. Hz. Peygamber engin bir tevazu içinde çocuklarla her fırsatta ilgilenmiş, şakalaşmış, gördüğünde onlara selam vermiş, hal hatırlarını sormuş, hasta olduklarında ziyaretlerine gitmiş, onların kusurlarını da hoş karşılamıştır. Bundan dolayıdır ki, dünyanın en mutlu çocukları onun yaşadığı dönemin çocuklarıdır diyebiliriz belki de. İşte hayatımızın her alanı için en güzel örnek olan Hz. Peygamber’in Medine sokaklarındaki miniklerden Zeyd'le olan hatırası: Zeyd 3 yada 5 yaşlarında idi. Zeyd’in çok bağlandığı ve sevdiği adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu vardı. Hz. Peygamber Zeyd’i he

Birinin Hayatında Bir Fark Oluşturmaya Çalışın!

Resim
Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkansızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı. Bayan Mediha bir yıl önce Mustafayı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, bayan Mediha onun kağıtlarını büyük kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x) yapmaktan ve kağıdın üstüne büyük? F? (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu. Bayan Medihanın okulda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu. Mustafanın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak onun hayatını gözden geçirdiğinde bir sürpriz ile karşılaştı. Mustafanın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu v

Bana eşlik etmek ister misin?

Resim
Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın dört eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini sever, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini, en iyisini ona verirmiş. Kral üçüncü eşini de çok severmiş. Bu güzelliğin bir gün kendisini terk edebileceğinden korktuğu için onu çok kıskanır üzerine titrermiş. Kral ikinci eşini de severmiş. Kendisine karşı her zaman iyi ve sabırlı davranan eşi, ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur, sorunun çözümünde ona destek verirmiş. Kraliçe olan birinci eşiymiş kralın. Onu en çok seven, karşılık beklemeden seven, sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen, kral bu eşini hiç sevmez ve onunla hiç ilgilenmezmiş. Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Yakında öleceğini anladığı ve öldükten sonra yalnız kalmaktan çok korktuğu için, eşlerinden hangisinin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek istemiş. En çok sevdiği dördüncü eşine, "Ölüm yolculuğunda bana