Kayıtlar

Sınırlamaları aşmak!

Resim
Her bilişsel yanılgının bir sebebi var. Öncelikle beynimize zaman ve enerji kazandırmak. Işık yansıması ile beyin şekilleniyor ve duyularımızla algı yaratıyor. Bilinmezliğe olan açlık ve her şeye hazırlıklı olma iç güdüsü. Kör insanlara şizofreni teşhisi konmaz. Çünkü şizofreni beyinde fazla DMT salgılanması sonucu oluşan bir hastalıktır. Dmt'de epifiz bezi tarafından salgılanır ama epifiz bezi sadece dmt salgılamaz. Melatonin dediğimiz belki de vücudumuz için en önemli salgıda bu organdan salgılanır. Melatoninin daha fazla salgılandığı zamanlar, gece üç ve beş arasıdır yani etrafın karanlık olması gerekir, telefonun ışığı bile melatonin salgılanmasını düşürür. Doğal olarak kör insanlar hiçbir zaman ışık alamadığı için melatonin salgılanması onların vücudunda hiç durmaz ve sürekli olarak kanser gibi, şizofreni gibi salgı bozukluklarının tetiklediği hastalıklarla savaşır ve bu hastalıklara yakanlanma olasılıkları yok denecek kadar azdır. Aristo her şeyin değiştiği bir alemde

Verginin Vergisi...

Resim
Güçlüsün ama hükmetmiyorsun asıl gücün budur. Gözü toklar açları doyurur. Bizde gözü açlar kendilerini bile doyuramaz. Ortalık arabadan geçilmiyor. Kim fakir çözemedim. Ben, sen, o, biz, siz = fakir, onlar = zengin. O zaman ülkedeki bütün arabaları protesto edelim :) ÖTV'nin KDV'si, ödediği verginin vergisini ödeyen başka bir millet var mı acaba? Vergiyi verene araba hediye kampanyası gibi. Kendine bir araba alıyorsun devlete iki. Adaletin olmadığı yerlerde her yanlış kabul görür. Öderiz sıkıntı yok, itiraz eden yok, dünyanın en yüksek ve çok vergisini de öderiz, dünyanın en pahalı petrolünü de tüketiriz, mecburi yapılan hizmetlerin parasını da öderiz, yol, köprü, tünel parasını da öderiz, bu yolları kullanırken parasını da öderiz. Bir güç bizim tepki veren duyularımızı almış, yıllardır hiçbir şeye tepki vermeyen bir millet olmuşuz. Araba fabrikası kurup başını ağrıtmaya ne gerek var, aynı para zaten kazanılıyor. Üretenden fazla kazanılıyor. Ve bu fiyatlara satılm

Doğru duvar yıkılmaz...

Resim
Ne kadar, ne yol çizersen çiz hayat onun sana sunduklarından ibarettir. İnsan neyi en çok savunuyorsa en çok orada hata yapıyor. Allah her kulunu değişik şeylerle imtihan ediyor, aşanlar biliyor ancak bunları. Bazen sırça köşkün avizesi olacağına kulübenin mumu olmak iyidir. Geride adımız kalmalı adabıyla, ahlakıyla. İnsan kaçtığından kurtulamaz, koştuğuna da yetişemezmiş. Başta ödediğiniz bir bedel tamda ihtiyaç duyduğunuz anda karşınıza olumlu olarak çıkabilir. Yapılan her iyi ve güzel şeyi insanlar bilmese bile Allah karşılığını muhakkak verecektir. Beklenen gün gelecekse çekilen çilelere değecektir. Hiç kimse hayatının nasıl başlayacağını ve biteceğini bilemez. Neler yaşayacağını bilemez. Ne kadar hesap yapsa, plan yapsa tutmaz. Her türlü felakete, güzelliklere hazır olmak gerekir. Bazen beklentilere dalıp mutsuz olmaktansa olanla yetinip mutlu yaşamayı tercih etmek gerekir. Mutlu olmak için içinde bulunduğumuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için artık bekle

Mert insan net, kıvırcık insan kıvırtandır!

Resim
Kimine göre şah paradır, kimine göre şöhret, kimine göre de konum. Bence üçü de piyondur. Fikir beyan etmekle, mücadele etmek birbirinden farklı şeylerdir. Mert insanlar her zaman nettir. Kıvırcık insanlar bulundukları topluma göre hareket ederek sırıtmamaya çalışırlar. Korkaklar ise doğruyu söyleyemez şakşakçılığı seçerler, bunlar bir araya gelince ahlak bekçisi olup, bütün iğrençliklerini gizlerler. Bir gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den bir Arap devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış: - Ver o dişi deveyi bana! demiş. Tartışma büyümüş. Küfe'den gelen adam, "Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye'ye yansımış. Halk meydanda toplanmış. Muaviye, Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra kararını açıklamış: - Bu dişi deve Şamlınındır! Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş: - Ey cemaat, bu dişi deve kim

Kaliteli birey, kaliteli toplum demektir!

Resim
Erdemli insan olmak kendi sorumluluğumuzdur. Başkalarından önce kendimize bakmak zorundayız. Kaliteli birey kaliteli toplum demektir. Devletler halkın içinden çıkar, vicdan insanın kendisini toplumdan ayrıştırarak olan bir şey değildir. Toplum vicdanının oluşumu devletleri de biçimlendirir ve aydınlık, ahlaklı bir toplum oluşturur. Gerçekler doğruları görmemizi sağlayan ışıklardır. Beğensekte, beğenmesekte gerçeklik mutlak oluşumdur ve insanı kabule zorlar. Devlet sorumluluklarını toplumun yararına tam olarak yerine getirerek gelişmenin yolunu açık bırakıp, kişilere özgür nitelikli ve eşit adaletle muamele gösterir. Huzur ve barış için ön koşulun işlevsel olması, devletin gelişmesinde ve büyümesinde toplumun katılımı ile mümkündür. Bireysel iradeler devletler için potansiyel büyümeyi beraberinde getirir. Devlet ve birey ilişkisinde bireyi korurken, gelişimini kısıtlamaz. Yüksek hedeflere ulaşan bireyler devletin her bölümünde fayda sağlayacağından, zincirleme bir ilerleme ve

Ekonomik adaletsizlik!

Resim
İnsanlar moral ve korku ile güdülenir. Dünyada üretenlerin üretmeden kazananlardan daha az kazanan insanlar olduğunu düşünürsek bu dünya için pek iyi bir kazanım değil. Paylaşılmış, gasp edilmiş dünyada haklı kazanımlara da saygı göstermek gerekir, esas olan sorun oradan kaynaklı değil çünkü. Eğer dünyadaki mülkiyet haksızlığını bitirirsek işte o zaman herkes adil bir ortam ve koşulda kendini öldürmeden, köleleşmeden çalışıp üretecek ve kazanacak, oyunun kurallarını güçlüler değil, halklar belirleyecek. Olay kapitalist sistemin egemenliği üstüne kurulmuş. Sömürüyü ortadan kaldırmayı düşünen insanı ötekileştiriyorlar. Kapitalist sistemin açgözlülüğü ve hırsı sınıflar arasındaki mesafeyi daha çok açarak dünya üzerindeki eşitsizliklerin ve problemlerin temel kaynağı olmuştur. Eski emperyalist ülke sömürme düzeninin yerini, yeni ve hepimizin kabul ettiği ticaret ve teknolojiye dayalı sömürü düzeni almıştır. Baş rolde Amerika'nın olduğu bu düzende hak değil hep güç karar verir

Yalnızlaşmanın dibi!

Resim
Çok bilinmeyenli denklem gibiyiz her şey olabilir. Sanırım Nato'dan ayrılma zamanımız da geldi. Yalnızlaşmanın dibine hızla gidiyoruz. Geriye doğru ilerlemeye devam ediyoruz. Dinazorlara gelmeden durabilsek bari. Türkiye'nin Nato'da bulunması bir güvencedir. Hiçbir ülke bize savaş açamaz, açsada tüm Nato ülkeleri savaşta Türkiye’den tarafta olmak zorundadır. Ama Nato'dan ayrılırsak bu tamamen işgal güvenliğimizin bittiğini gösterir. Nato batının bize saldıramama garantisidir. Düşmanlık yapsalarda, teröristleri destekleseler de Natonun içinde olmamız doğrudan bize karşı hareketlerini engeller. Hiçbirimiz Nato çok iyiydi, dostumuzdu demiyor zaten, bu tamamen karşılıklı çıkarlara dayalı. Nato darbe girişimine inanmıyor gibi bir söylem var. Nato böyle bir şeyi direkt olarak söylemez. Danışmanlık hizmeti aldığı kuruluş böyle bir açıklama yapmış. Ama Nato'dan da ters bir söylem yani katılmıyoruz, desteklemiyoruz gibi bir açıklama gelmedi. Nato içerisindeki üst düz