Kayıtlar

Ahenkle Dengele!

Resim
Tüm düzeni sağlayan denge o kadar hassas ki, küçük bir şeyin yokluğu her şeyi mahvediyor. Denge, konsantrasyon, gerçekten istemek insan beyninin gücü. Hayatın kanunu denge ne fazla, ne eksik, orta kıvam olmalı, her şey en ufak bir dengesizlikte alt üst olur çünkü. Hiçbir şeyi küçümsememek gerek bazen insanı hayatta tutan küçücük bir nedendir. Bütün mesele ahengi bularak dengeyi sağlamak. Sabırla, azimle ve inanarak inşa etmek. Bir insanın her şey bitti dediği nokta da başlar gerçek yaşamı, yapması zor bozması kolay, dengede de bu böyle. Başkalarını mutlu etmek için kendimizi ne çok harap ediyoruz. Sen bedenini sevmez ve ona hor bakarsan hayatta sana yaptıklarınla uyumlu davranır. Vaktin uçar elde koskoca bir sıfır ile kalır. Ta ki bunun farkına varana kadar. İşte o farkında olmamak kötü olan. Sevdiklerini sonsuz zamana götürmesi ve hayatların yarım kalması. Önce doğurtup sonra da yok eden zamandır. Tıpkı çatlak bardaktaki su gibi içsen de bitecek içmesen de, bari doya doya iç. Yaşa

Buğday tarlasına ekmek anlatılmaz...

Resim
Hiç bir zaman sevgiye yön verebileceğinizi düşünmeyin, sevgi eğer sizi o değer de bulmuşsa kendi yönünü zaten kendisi çizecektir. Önceliğin kalbinin attığı şey olacak hayatında. Ve biraz düşünmek gerek, emeğime fedakarlığıma değecek mi diye? Evet diyorsak mutluluk kaçınılmazdır. Aşk biz birbirimizi sevdiğimiz müddetçe hep beraber olduğumuz duygu. Seni görmesem ne olur gördüklerim yetiyorsa.  Sevginin gücünü hafife alanlar kaybolurlar karanlık çukurlar da.  Sana değer veren kişinin peşinden git. Karanlıklarını aydınlatan ışık olsun.  Gülüşünün olduğu yere bahar gelir. Dışarıdaki mevsim kimin umurunda. Seni fark eden sevecektir. Buğday tarlasına zaten ekmek anlatılmaz. Bazen hiçbir şey denmez ama yine de bilirsin seni sevdiğini. Onsuz ben yarım güçteyim, gelsin diğer yarı gücüm olsun.  Ne ben onsuz tam olayım, ne de o bensiz.  Hep diğer yarım ve ben onun diğer yarısı olsun. Olmayalım tek başımıza, ayrı gayrı. Yetmeyelim kendimize, bir olalım y

Sevdi diyeceksin...

Resim
Bir gün tesadüfen karşına çıkacağım, Gözlerine derin derin bakıp, İçlenip sessizce uzaklaşacağım. Ve sen sevgili! Bakarken ardımdan için içini kemirecek, Çığlık çığlığa susacaksın, Sevdi diyeceksin... Gerçekten beni adam gibi sevdi diyeceksin, İşte o an belki kal demek geçecek içinden ama, Geçen zaman her şeyi değiştirmiş olacak. Unutmasam da alışmış olacağım yokluğuna. Sen, seni severken bilmediğin değerimi Anlayacaksın ama ikimiz de kaybetmiş olacağız... Bir hiç uğruna... Şimdi söyle sevgili, Değdimi ziyan olmamıza!!!

MUTSUZKEN KİMSEYİ MUTLU EDEMEZSİN

Resim
Kimi istersen onu seç ama önce kendini seç. Kendin için yaşa, kendin için sev, kendin için aşık ol… Kendini beğen ve kendini dinle her zaman. Ancak o zaman bulabilirsin mutluluğun formülünü. Düşün ki; çok seviyorsun dans etmeyi. Ruhunu doyuruyorsun ve hayatın vazgeçilmezleri arasında. Öyleyse dans et. Durma, kimsenin seni engellemesine izin verme…. Sırf başkaları mutlu olacak diye oturma sandalyeye, kalk ve pistin ortasına ilerle. Sonra dönmeye başla yorulana kadar, bacakların ağrıyana kadar dans et. ”Ne derler” diye düşünme, bırak konuşsunlar. Sen mutlu olacaksın gerisinin önemi yok. Kendini yollara mı vurmak istiyorsunbin ilk otobüse. Nereye gittiğine bile bakma, çık yola. Bir haber ver yeter, nereye gittiğini soranlara “Kendime gidiyorum” de. Kes dünyayla iletişimini ne olur? Bir mola yerinde pilav üstü kuru yerken alacağın tadı düşün. Kayboluşlar insan kendini buldurur bazen. Hem keşfetmek diye de bir şey var bu dünyada. Serüvenci bir ruhun varsa bundan kime ne? Bir kaşif olman

YALNIZ SEKİZ DAKİKAN VAR...

Resim
Bir kadın, bir gün kucağında çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar: "İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma! Ayrıca "Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al.  Ancak bu fırsatı kaçırma,  ama yine de en mühim şeyi unutma..." diyor, durmadan ikaz ediyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır.  Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur "Yalnız sekiz dakikan var..." Sekiz dakika çabuk geçer.  Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır.  Bu sırada çocuğunu içeride unutmuş olduğunun farkına varır ama iş işten çoktan geçmiştir.  Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek, saçını-başını yolmak fayda vermez.  Kapı bir kere daha açılmamak üzere kapanmıştır. Z

Hayallerimizi gerçekleştiremeden hayal olduk.

Resim
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karsılaşırlar. Aşk kendinden emin bir şekilde sorar. Ben senden daha candan ve daha yakınım. Sen niye varsın ki bu dünyada? Arkadaşlık cevap verir. Sen gittikten sonra arkanda bıraktığın gözyaşlarını silmek için... Sevdayı derinden yaşayan adamlar da var. Bir ömrü bir sevdasına harcayan, ağlatmaya kıyamayan, saçının telini kıskanan, öyle süsüne, boyuna, posuna değil! Yüreğine sevdalı adamlar. Zor günün dostu, hayat ortağı, yolunda yoldaşı,  göz yaşına içi yanan adamlar da var. Verdiği sözü tutan. Sevdiğine namus gözüyle bakan, kadınım deyip, arkasında dağ gibi duran. Tam tersi olan adamlar da var. Yapamadıklarına sonradan pişman olan adamlar bunlar. Pişmanlık bütün bir ömür boyu saplantı haline gelebilir insan da. Yanlış olanı seçtiği için değil (çünkü bundan ötürü pişmanlık duyabilir insan) doğru olanı seçebileceğini kendisine kanıtlaması olanaksız olduğu için. Her acı her sızı geçte olsa bir gün geçer elbet. Kalan hayat devam ede

Ezilmişliğin sitemini kim tercih eder?

Resim
Akıl hastanelerindeki hastalar kendi aralarında bir düzen kuruyorlar ve deli olduklarını bilmiyorlar. Umarım biz de öyle değilizdir. Kapitalist düzenin baş ülkeleri insanlığa zulümden ve karanlık bir hayattan başka şey sunmadılar. Dünya da ne kadar kötü, korkunç olay yaşanıyorsa ülkemizde dahil, biliyoruz ki (dünya insanları) altından Amerika, İsrail, İngiltere, Almanya çıkıyor. Ülkeler de önce iç savaş çıkartıp sonra barış elçileri gönderiyorlar. Ezilmişliğin sitemini kim tercih eder, bir huzur adasında yaşamak varken hastalar adasında yaşamaya.  Kurum ve kuruluşların içerisinde mutlaka farklı düşünceler ve maksadını aşan zihniyet sahipleri olabilir, siyaset içerisinde kirli ilişkiler yumağı olacaktır ama eminim herkes üzerine düşeni yapacaktır. Kurum ve kuruluşlar başta devlet mekanizması bağırsaklarını temizlerken ummadığımız isimleri görebiliriz. Bundan sonraki dönemler de devlet kademesi ve kuruluşlar da arınmış, temizlenmiş ve şeffaf olacaktır. Ama umarım gerçek suçlula