Kayıtlar

Ezber Yaşamlar

Resim
Toplumları oluşturan halklar acemi birliği olduğu sürece kulanışlıdırlar. Demokrasilerin iyi işlemesi için iyi eğitilmiş bir halk, her şeyin tartışıldığı özgür bir ortam gerekir. Bizler ise yalnızlığı tercih ederek, fikir ve akıl insanlarını bulundukları yerlerde yalnız bırakarak dişliler arasında paramparça olmalarını izliyoruz. Seçimle, demokrasiyle sistemler gidip gelmez, hükumetler gidip gelir. İktidarlar ellerindeki gücü rejimi değiştirmek için değil ülkeyi yönetmek için kullanırlar. Toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun herkese eşit olanaklar sağladığı sürece seçimler demokrasiye hizmet etmiş olur. Oylar da, insanlar da ancak o zaman eşit olur. Biri dinden, milliyetçilikten yada her hangi bir ideolojiden fanatik bir şekilde bahsediyor, insanları gaza getirmeye çalışıyorsa ona güvenmemeniz gerekir. Cahil çeşidi çoktur. Hiçbir şey bilmeyen, bilmesi gerekeni bilmeyen, gereksiz bir sürü şey bilen gibi. Bizler toplum olarak örgütlenme yeteneğine sahip değiliz. Toplumu

En çok kendini sev

Resim
Hayat yol ayrımları ile düz bir yol değil, birikim ve deneyimler hedeflere, yeni hedefler yeni yollara doğru yönlendirir. Değişik evrelerde yapılan bu yollarda tecrübe getirir. Yaş ilerledikçe düşüncede, istekte değişir, insanı hayat değiştirir. Aklın ve cesaretin birleşmesiyle başlar yüzünü güneşe dönmek. Aklıyla baş edemeyenin başı aklının hükmündedir. Gördüğüne değil görüp, araştırıp, sorgulayıp, bildiğine ve sezgilerine inanmak gerekir. Önemli olan oyunun oynandığı andır sonrası değil. Sadece hayatını yaşa, hayat çok kısa bunu düşünerek yaşa, öğütlere ihtiyacın yok, zaten hayat önüne fırsatları sunacaktır, yeter ki doğru tercihleri bul, takma kafana hiçbir şeyi, kendini düşün, hata yapmaktan korkma, bırak hayat olduğu gibi gelsin. Gerçekleştirilememiş hayaller yüzünden, kendimize daha çok mutlu olma hakkı tanımadığımız için, başkalarının istediği gibi bir insan olmaya çalıştığımız için pişman olacağız bir gün. Bize sunulan hayatı değiştirme bilincine vardığımızda biraz ge

Toplumun Hiç Mi Suçu Yok?

Resim
Bir şey ağızla söyleniyor, kulakla duyuluyor ve sürülerce takip ediliyor diye gerçek olmaz. Gerçek analiz edilir, anlaşılır, doğrulanır, kanıtlanır sonra yazıyla yada formülle paylaşılır. Toplumlar layık olduğu şekilde yönetilirler diye bir söz vardır. Toplumun hiç mi suçu yok, aynı hilekarlık toplumda da varken. Savunduğu ideolojiyi akıl yoluyla edinmemiş bir insanı ideolojisinin yanlış olduğuna akla dayanan kanıtlar sunarak ikna edemezsiniz. Günümüzde zihinlerde yeni fikirlere karşı bir kalkan oluşuyor ve eskisi hep doğru geliyor. Yanıldıklarını anlamaları ise neredeyse imkansızlaşıyor. Belki bu tip insanları iradelerini kırarak ikna edebilir bir sistem oluşturur ve o sistemin içinde tüm hareketlerini kontrol altına alarak çocuklara ve çevrelerine yan etkilerini sıfıra indirebilirsiniz. Bir çok yöntem düşünülmüş ama bu cehaletle mücadele etmenin normal, toz pembe bir yolu yok. Dev bir makine yaratılmış, bu makinede cahillik ve inanç üzerine programlanmış. Çin bu haliy

Denge-sizsiniz

Resim
Bazı güçler ölünceye kadar bizi aptallaştırmak için çalışacaklar. Sistem çoğunluğu aptallaştırdı zaten ruh, vicdan, sevgi, saygı insana dair ne varsa yok edip büyük bir görsellik oluşturdu. Biraz hayatı frenlemek gerekiyor, teknoloji geliştikçe uçuruma davetiye çıkartılıyor. Sistemsel hareket bunları işlevsiz kıldığı gibi yapmamız gerekenleri en uç noktaya taşıyor, bizlerde yetişemiyoruz. Örneğin, o kadar çok şey öğrenmeme rağmen bunu satabileceğim her hangi bir yer yok, o zaman neden öğrendim ben bunları? Neden iyi bir birey olmam istendi? Eğer üreteceğim parasal değer insanları aç bırakacaksa, suçları, kötülükleri görmezden gelmeme sebep olacaksa iyi bir insan olarak bana verilen eğitimi istemiyorum. Toplumsal olgularda insanların büyük çoğunluğu neden, sonuç ilişkisi kuramıyor. Fikirleri ve düşünceleri ırk, mezhep, din ayrımı yapmadan dinleyip, sentezleyip yorumlama kapasitesine sahip bir millet olamıyoruz nedense. Doğrusal olmayan dünya denklemlerine doğrusal yaklaşarak

Yaşadıkça anlar tanırız kendimizi...

Resim
Kimseyi hayatının merkezine koymayan insan, kendisinin de hayatın merkezinde olmadığını bilen insandır. Ne istediğini, kim olduğunu bilmek kendini sorgulayıp dinlemek, oyunun tüm kurgusu senin üzerine yazılı sen varsan bu oyun var. Bir parçacığı ne kadar küçük bir yere hapsetmek isterseniz momentumu o kadar büyümeye başlar. Yaşadıkça anlar tanırız kendimizi, yaşadıklarımız bize bizi tanıtır, biraz akıl, biraz fikir oluruz. Bazen rüzgar bizim yönümüzde esmez, bazen güneş yolumuza doğmaz ama yine de yürünecek yollar, söylenecek sözler vardır. Kendimizi tanımakla başlamalı, ne istediğimiz konusunda ilk önce kendimize dürüst olmalıyız. Kim olduğumuz ise zor bir sınav, yine de herkesin kendisi hakkında aydınlanması için; ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum? gibi soruları kendine sorması gerekir. Önce benliğimizi öğrenmemiz, kendimizi kandırmamamız ve ne istediğimizi bilmemiz gerekir bunu başarabiliyorsak zaten sorunun cevabını da vermiş oluruz. İnsanın kişiliğini düşü

Mantık İsyan Eder

Resim
Düzelmeyecek seviyedeki cehalete bir şey anlatmaya çalışmak sizi sadece onların cehaletine daha fazla maruz bırakır. Lafı anlayabilecek olana söyleyin diğerleri için ise üzülmekten başka yapılacak bir şey yok. "Biz cahil derken, mektep görmemişleri kast etmiyoruz; kast ettiğimiz ilim hakikat bilmektir, yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıkabileceği gibi hiç okumak bilmeyenden de hakikati bilen gerçek alimler çıkabilir..." MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Sabit fikirli insanlara koyun denmesinin nedeni; koyunlar içgüdüsel olarak biat ederler. Önündeki öncü nereye giderse sorgulamadan takip ederler, öncüleri uçurumdan atlasa bile tereddüt etmez peşinden atlarlar. Koyun sürülerinin bazen böyle telef olmaları normal bir durumdur. Koyunlar düşünmezler benim yerime düşünen biri var içgüdüsü ile öncüsünü izlerler. Bu tip insanlara mevcut sistemden beslenen siyasetçilerin saf ve temiz kalamayacağını, partilerinin bir süre sonra sisteme hizmet eder hale geleceğini, sorunun part

Kendi Kendine Muhalefet

Resim
Emir vererek, kızarak ekonomilerdeki sorunlar çözülseydi eğer kriz diye bir şey olmazdı dünyada. Ranta dayalı sistemlerde üretim ve dış satım yoksa, harcamalar kontrolsüz ve adaletsizse, sağduyu ve mantık çerçevesi içinde değil, popülist ve günlük hesaplarla iş yapılıyorsa çöküş kaçınılmaz olur. Üretime dayalı kurallarına göre işleyen bir ekonomik sisteme sahipseniz ne olursa olsun paranız değer kaybetmez. Bul karayı al parayı hesabı dolar, TL, borsa arasında kumar oynamak zorundasın ve bu sistemde her zaman kasa kazanır, dürüst, doğru emekçiye yer yoktur köle olarak sisteme figuran olarak katılırsın. Biraz olsa da makro ve para ekonomisi okumuş bir insan, ihracatın rekor kırmamış, varlıklar arasındaki transferinde ihracat olarak gösterilmiş olduğunu anlar. Yani tüm zamanların ihracat rekorunun kırılmadığını... Çalışmaktan çok açılış yaparsanız zengin oluyor, soluğu Uruguay'da alıyorsunuz. Tokatlanan binlerce kişi de memleketi çok sevdiği için yurttaş olarak yaşamaya deva