Yükünü Tek Başına Omuzlamış İnsan...


Dalgalarla nasıl boğuştuğunun bir önemi yok, sadece sonuca bakanlardan oluşan bir milletiz. Malın değeri birinci, insanın emeği hiçtir ülkemizde. Bu, şu olmadan önce birey olabilmek önemli gerisi arkadan zaten gelir.

Hayat sürekli bir tırmanıştır. Kimsenin emeğine, yüreğine basmadan tırmanmak ise insanca olandır.

Güçlü biri olmayı istemedim marifet olduğunu da düşünmüyorum, güçlü olmak zorunda olmamayı daha çok isterdim. İstediğim şeyi ifade etmeme gerek kalmadan anlayabilen birileri olmasını, hayır demek zorunda bırakılmamayı, pes etmenin yapmak istediğim şeylere engel olmamasını ve vazgeçmemin gerekmemesini isterdim.

Kimseleri kırmadan, incitmeden yaşamak incelik ister. Hayat her şeyi öğretir ezilmeyi, kalkmayı, sabrı, şükrü her şeyi iyisini de, kötüsünü de öğretir, içinden iyiyi, kötüyü seçmek de bizlere düşer.

Yükünü tek başına omuzlamış insan kendi gücünün farkındadır diğer insanlarla boş yere muhattap olma gereği duymaz. Her şeyin kontrolü altında olduğundan emin olmak ister, kimseye eyvallah etmeden kendi ayakları üzerinde durmaya çalışır.

Fazla güveni kalmamıştır, yardım istese bile gelmeyeceğini biliyordur. Kimseden kimseye fayda yok gerçek olan bu. Kendine her koşulda yetebilmeli insan, bir bardak su getirmekten hastalığa kadar elin ayağın tuttukça, akıl sağlığın yerinde oldukça nazlanmaya, ricaya, minnete gerek yok.

Birilerine kendini acındırmak, sevgi dilenciliği yapmak, muhtaç bir tavır sergilemek acizlik değil midir? Elin, ayağın tutuyorsa her şeyi kendin yapar kimseye de ağız eğmezsin onurlu ve güçlü duruş temsili budur.

Ama şu da bir gerçek ki, hiç gerek yok böyle olmaya. İş bilmeyen, sürekli başkalarından bir şeyler dilenen insanların devri devir çünkü.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir