Kayıtlar

Türkiye etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Adalet rüzgar gibidir!

Resim
Ahlak kavramını din ile ilişkilendiren bir toplum her türlü ahlaksızlığa kılıf uydurur. Akıl, bilim, vicdan gibi kavramlarla bağı kopmuş basit kurnazlıklar üzerine hayatlar yaşar böyle toplum insanları. Adalet rüzgar gibidir küçükleri yıkar, ezer geçer, büyükleri ise deviremez itaat eder. Kendisinde olduğunu söylediği namus ve dürüstlükle övünen kişilerin belki de telaşla örtmeye çalıştığı günahları ve dolapları vardır. Avrupalı Türkler aslen cahil ve geri kalmış Türklerdir. Yaşadıkları yerlerdeki kurallara uyup Türkiye'ye girdikleri andan itibaren özlerine dönerler. Her türlü kural dışı davranış, trafik kurallarına uymama, sağa sola çöp atma vs. hemen uygulamaya geçerler. İnsanın mayasında varsa ne yapsa, nereye gitse, ne okusa da değişmiyor bir şey. Avrupa ülkelerinde kanunlar oldukça katı uygulanır, kim olursanız olun kaçarınız yoktur. Çünkü devletler insanını terbiye ediyor, etmeli de. İnsan haklarını savunan sözde Müslümanların para için yapamayacakları artistlik, üç

BEYİN GÖÇÜ

Resim
Ülkedeki devlet opera ve balesi rağbet görmediği ve ödeneklerini ödeyemediği için kapatılıyor. Tübitak tarafından kabul görmeyenlerin yurt dışında birinci olduğu bir ortamdayız. Dünyada başarılı Türk asıllı kişilerden hiçbiri bu ülkede kalıp bir şeyler başaramamışlar. Sonuç olarak yurt dışında Türkiye değerlerine girmek gösteriyor ki, her başarı yurt dışından geçer. Ama acı olan bu insanların ülkesi dışında büyük işler başarmış olması yani beyin göçü. Ve neredeyse hiçbiri Türkiyeyi temsil etmez, ülkede o kadar az değer görmüş ve hor görülmüşlerdir ki, zekalarının farkına varan ülkeleri temsil ederler. Çok uzun zamandır acımasızca beyin göçü veren bir ülkeyiz, bu da acı bir tablo. Ülkede akıllı, kültürlü, üreten insana tahammül yok, birilerinin gözü açılır millet gerçekleri görür falan filan. Başarılı olabilmek için imkan ve teşvik lazım ama bize çok uzak bunlar. Ülkemizde kalarak dünyaya kendini kanıtlamış olan biri var mı Atatürk dışında. Zihniyeti ve beyni gelişmemiş bir toplum

Dünya siyaseti, Suriye ve Katar...

Resim
İki Arap ülkesi kavga ediyorsa oradan bir Amerikalı geçmiştir. Kafirler ile ahmakların buluşması sonucu, uyanık Amerikalı ahmak Araplar olmuştur. Amerika'nın başına kim gelmişse bir Müslüman ülkede katliam yapıyor. Suudi Arabistan'la anlaşan Trump'ta Katara gözlerini dikmiş. Neden Katar? Katar dünyadaki en büyük doğal gaz rezervlerinden birine sahip. Kırım'ı dünyanın gözü önünde iç eden Rusya'ya Avrupa hiçbir şey diyemedi. Çünkü Rusya tribünlerde bakım var diye gazı iki hafta kesince batılıların eli ayağına dolaştı. Rusya'ya mahkum olmamak için alternatif yollar aradılar ve Katarı buldular. Planlarına göre; Katar doğal gazı boru hattıyla Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınacak, Rusya ve İran'a bağımlılık ortadan kalacaktı. Türkiye o dönemde Esad'ı razı etmek için çok uğraştı ama Esad Rusyayı satmadı. Esad'ı razı edemeyince hali hazırda Suriye'de örgütlü olan ve o sırada Mısır'da iktidarda olan Müslüman kardeşler silahlandır

Para

Resim
Kabahatin büyüğü Lidyalılar ve Fenikeliler de. Parayı biri buldu diğeri ticaret yolu ile yaydı, menfaat denilen yan ürünü de beraberinde para getirdi. Sevgiyi, erdemi ve barışı böylece bozdular. Gerçi her konuda bir suçlu bulmak kolay insanoğlu bir türlü paylaşmayı öğrenemedi çünkü. İnsanlar arasında kötülüklerin büyük çoğunluğu özel mülkiyetle başlamakta. Bütün bu savaşlar, haksızlıklar hep para yüzünden oluyor. Menfaatler yerine şahsi iyi niyetler tüm insanlığın başarısı olmalı. Doğru olduğunu bildiğimiz şeyler uygulamaya geçildiğinde işe yarar yoksa sözde kalır, bizlerde 'he' der geçeriz. Dünya malı dünyada kalır, geriye bırakılacak miras insanlık adına yapılan güzellikler yada açgözlü, yalancı, hırsız, zalim olarak hatırlanmaktır. Dünyanın nüfusu yedi milyarı geçti. Beşinci sanayi devrimi başladı. Şehirleşme kölelerinin sayıları arttı. Günümüzde bir çoğumuz sistemin esir ettiği modern köleler olduk. Bir kişiyi yada toplumu köle yapmak istersen ona bir şekilde ya

Bana Felsefe Yapma!

Resim
Doğduğunuz anda başka bir bebekle yer değiştirmiş olsaydınız nasıl bir hayatınız olurdu? ABD'de, Fransa'da, İngiltere'de veya Hindistan'da doğmuş olsaydınız şimdiki hayatınıza göre neler daha farklı olurdu? Değerleriniz, inançlarınız, tutumlarınız neler olurdu? Veya aynı toplumda daha zengin yada daha yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğduğunuz bölgeden daha gelişmiş yada daha az gelişmiş bir bölgede veya farklı cinsiyette doğsaydınız hayatınız şimdi yaşadığınız gibi mi olurdu? Aynı eğitimi görebilir, aynı işe girebilir miydiniz? Aynı davranış ve tutumlara mı sahip olurdunuz? Kısaca aynı insan mı olurdunuz? Bunu düşünmek bireysel olduğunu düşündüğünüz bir çok şeyin büyük ölçüde toplumsal faktörler tarafından belirlendiğini anlamamıza yardımcı olacaktır. Felsefe, bilim, sanat üçlüsü bir toplumda birlikte değer görür. Bilimi öğrenilmeden ezberlenen formüllerden, sanatı sahte, zorlama, şiddet, öfke, entrika içeren dizilerden ibaret gören bir toplumun gençleri felsefe

Yurt dışı Türkleri...

Resim
Türkiyeyi çok seviyorlar ve Türk halkının refah içinde olmasını istiyorlar Avrupa'da yaşayan Türkler (). O zaman tüm mal varlıklarını buraya getirsinler. Almanya'da, Hollanda'da vs. kalmasınlar. Türkiye'ye izine gelirler 'abow ne pahalı ülke ya nasıl geçiniyorlar burada, bin euro bozdurdum az önce düşürdüm sandım ataş pahası bura gavurun gözünü seviyim anam' derler. Yıllardır Avrupa'da ama yaşadığı ülkenin dilini bile tam bilmez, kendi gettolarında yaşarlar, parasını yediği adama gavur der, kafir der, kurtlar vadisini izler milliyetçi duygusu kabarır, muhteşem yüzyılı izler ben Osmanlı torunuyum der, der de der ama Türkiye de yaşamaya yanaşmazlar. Yurt dışında yaşayan Türkleri inceleyelim; Avrupa'daki Türk vatandaşları Avrupalının yapmadıkları pis işleri yaptılar. Eğitimleri düşüktü, dolayısıyla Avrupalı onlara biraz tepeden baktı. Çoğunluk oranın kültürüyle bütünleşemediler, içine kapandılar ve kendi gettolarına, camilerine, kahvehanelerine çekild

Dünya mizansenimizi seyrediyor!

Resim
Daha eğlenceli başka bir ülke var mı? Arkana yaslan ve seyret, ülkede zaytunga gerek yok her gün zaytung. Vatandaşı olmasak eğlenceli olabilirdi ama vatandaşı olunca izlenen oluyoruz. Dünyanın soytarısı olduk iyice. Milyarlarca yıllık evren tarihinde denk geldiğimiz döneme bakın. Ben olup biten bunca absürtlüğe bir anlam vermeye çalıştıkça, hayat gayet rahat bir biçimde bana bu senin seçimindi dır dır etme diyor. Sorulara mantıklı cevap vermeyi seven bir ülke olsaydık zaten eğitimde son sıralarda olmazdık. İddialarında samimi bir çaba içinde olmazsan sınavı kaybedersin. Ve böyle devam ederse kayışlar iyice kopar. Toplumumuzdaki bizden olana ne yaparsa yapsın destek çıkma kültürü ne kadar daha devam edecek. Ait hissettiğimiz grubun yanlışlarını görmezden gelme hali, değerlerimizi tüketiyor. Karşısındakilerle beraber yeni ve öznel bir gerçeklik inşa ederek o gerçeklikte birlikte ikna olana demokrat denir. Türkiye'de ise hem ikna olamayan, hem de ikna edemeyenlere demokrat den

Hiçbir şeye şaşırmıyoruz artık!

Resim
Acayip bir ülkede yaşıyoruz. Her gün biraz daha batan bir toplum. Ülkedeki hiçbir şeye şaşırmıyoruz artık. Herkes tripli uzak duracaksın. Çünkü normal hareketler içerisindeysen delisin. İnsani davranışlar gösteriyor veya insani davranışlara meyilliysen marjinalsin. Sonuç olarak insan olmaya karşı olanlarla karşı karşıyayız. Sistem çalışmamızı, üretmemizi, düşünmemizi istemediği için mevzuata itinayla uyduruluyor. Mevzuat üretmek için değil tüketmek için var fikrimce. Yani canınız iş yapmak istemiyorsa mevzuat bu konuda yeterince destek verecektir. Doğru bildiklerimiz yanlışsa ve bu da bilimsel olarak kanıtlamışsa sabit fikir de diretmek ne anlama gelir? Mantıklı ve doğru ise değiştirmek gerekiyor fikirleri. Doğru sürekli değişkenlik gösterir. Bunun içinde bilimsel doğru bildiklerimizin doğruluğundan bile şüphe ederiz. Her şeye açık olmalı insan. İdeolojiler bilimsel değil felsefi olmalı. Derisini değiştirmeyen yılan ölür, aynı şekilde fikrini değiştirmeyen zihin ölür ve sabit fik

İnanma, ikna ol!

Resim
Toplam İslam nüfusuna mensup olanların bir çoğu bilinçli olarak inandıkları için değil, kültürlerinin bir devamı olduğu için içindeler. Bu nüfusların aynı coğrafyalar da yaşayıp, aynı adetlere sahip oluşları bu kültür aktarımının devamıdır. Yani bu nüfusun köylü ve cahil kesim olmasının nedeni İslam dinine mensup olmaları değil, eğitimlerinden dolayıdır. Ölümler, açlık, kıtlık, yoksulluk neden hep Müslüman ülkeler de? İnsanların sayısıyla dinin büyüklüğü değil, yığınların büyüklüğü ölçülür. Zihniyet gelişip büyümedikten sonra, geri kaldıktan sonra ne olacak ki? Din ancak insanları mezara götürebilir. Cehaletin doğurganlık üzerindeki en belirgin özelliği, yaşam standartları yükseldikçe doğurganlık azalır. Bunun ilk göstergesi de kadının bilinçlenmesidir. Mültecilere bakın, ülkelerinde savaş var, bir çoğu çadırda yaşıyorlar ama şehirlerine, ülkelerine bombalar yağarken durmadan çiftleşiyorlar. Doğacak bebeğinin geleceğini düşünmeyen bu zihniyet ülkesini, insanları, dünyayı ne kadar

Ekonomi, maaş, para...

Resim
Toplum yaşamında ağırlığını üzerimizde en çok duyduğumuz kurumdur devlet. Her yönden kuşatmıştır bizi her şeyiyle etkiler, karışmadığımız ve en az tanıdığımız da odur. Devletin ne olduğunu bilemeyiz çoğunlukla. Dünya ekonomisinin genel durumu ise; biri çıkıp devlet hazinesinin değer karşılığını gösterin dese ve buna devletleri mecbur kılsa dünya ekonomisi birden çöker. Üretimin ekonomik değerin yegane kaynağı olduğu gerçekliğinden kopup borsa oyunlarıyla, kredi sistemiyle değer üretenlerin ekonomileri ellerinde patlayacak bir gün. Maaş devlet ananın gözünde her daim çocuk kalırmış, analar evlatlarının büyüdüğünü görmek istemezler. Maaş bildim bileli hep cüce kaldı gelişim bozukluğundan dolayı veya bilinmeyen bir hastalığı var, doktora götürsek belki tedavisi vardır. Aslında büyümek istiyor ama izin vermiyorlar ve durmadan tepesine vuruyorlar. Nasıl büyüsün genleri ile oynanmış büyümez, eksen tohum tutmaz, beddua almış hiç büyüme küçük kal diye. İki cm büyüyene kadar arkadaşları o

Yolu yokmuş dağın umurunda mı?

Resim
Milliyetçiliği, Devletçiliği ve Cumhuriyeti içine sindirememiş milletler sömürülmeye ve kapitalistlere kul olmaya mahkumdur. Cehalete ve sürü psikolojisine esir olmuş toplumları piyon olarak kullanırlar ve posası çıkınca sıradakine geçerler. 1950'li yıllarda Japonya'da Coca-Cola fabrikası açmak için pazar araştırması yapan Amerikalılar gece bir mahalle de her kapının önüne bir kasa Coca-Cola koyarlar. Ertesi gün JAPON halkının tepkisinin ne olduğuna bakmak için kasaları kontrol ederler. Tek şişeye el sürülmemiştir. ONURLU JAPON MİLLETİ ülkesine atom bombası atan Emperyalist Amerika'nın ürününe tepkilidir. Böyle bir deneyin ülkemizde yapıldığını düşünün bırakın kendi kapımızın önündeki Coca-Cola kasalarını komşuların kasalarını bile yürütürüz. Hatalarımızı bilip öz eleştiri yaparsak kendimizi düzeltebiliriz. İyi olmanın rasyonel temeli inançtan ziyade yaradılış meselesi. Günümüz dünyasında yozlaşma ve suistimal her yerde var. Önce bunun ayrımına varmamız gerekiyor. N

Sessiz kalmaya zorlayan acı!

Resim
Ülkemizde Suriyeli, Suriye'de askerimizi görmek istemiyoruz. Bir millet batıyor yavaş yavaş ve bunun farkında bile olmayanlar alkışlıyorlar. Anlatmak çok zor maalesef baştan kendini kapatmış insana istediğin kadar anlat en iyimseri bile yüzüne bön bön bakıyor, diğerleri de hakaretle saldırıya geçiyorlar. Fakirler şükretmeyi öğrensinler ki zenginin düzeni bozulmasın. Eğer şehitlik onların nezdinde çok yüksek bir mertebe olsaydı onlar bunu kimseye bırakmazlardı. Merhametli, dürüst ve temiz kalpli insanlar için gün geçtikçe daha da çekilmez olan bir ülke olduk. Gerçekleri toprağın kilometrelerce derinine de gömseniz, üstüne beton da dökseniz günü gelince gün yüzüne mutlaka çıkar. 25 yaş altı Suriyeli erkekler ülkemizde cirit atıyor ve Türkiye onlara bakıyor. Bakamadığımız gençlerimiz onlar için orada şehit oluyor. Ailelerin umutları yıkılıyor. Vatandaşlık veriliyor, sınavsız üniversite, aylık, burslar veriliyor. Konaklama, yeme, içme her şey dahil tatil yapıyor Suriyeliler Türki

Bir trajedi öyküsü

Resim
Yaşayanlar ve seyredenler olarak ayrışıp izlemeye devam ediyoruz... Öldüren kişi yeni bebeği olan işsiz bir baba yardım talebi reddedildi diye bu cinayeti işliyor ve intihar ediyor. Öldürülen kişi vakıf müdürü. İnsanın dayanma gücünün bittiği son nokta ise her şey gözünde bitmiş ise ve çaresizliğe itilmiş ise bundan doğal ne olabilir. Sıcak evlerimizde karnımız ve cebimiz () dolu, korkarak klavyeden konuşulur hep empati bile yapmadan. Bir koyalım bakalım ölen ve öldürüp intihar eden adamların yerine kendimizi. Her ikisine de Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. İnsanımızın içinde bulunduğu durumu bu olay tam anlamıyla özetliyor. Fabrika açma, istihdam sağlama olanları da sat sonucun bu olması gayet normal. İnsanlarımız çalışmak, para kazanmak, evine bakabilmek istiyor. Suriyelilere katrilyonlarca para harcayanlar, bütün aç ve soğuk ülkelerin insanlarına sonuna kadar kapılarını açıp iş sağlayarak kendi vatandaşını aç ve işsiz bırakanlar bunun hesabını elbet bir g

EVET yada HAYIR

Resim
Herkesin fikrine saygılı olmalıyız. EVET yada HAYIR. Önemli olan sonradan pişman olmamak ve çocuklarımızın yüzüne bakabilmek. İnsan olarak mutlu bir yaşam sürmek istiyorsan hayır demesini bilecek ve öğreneceksin ki insanlar seni artık üzmesinler ve kandıramasınlar. Keşke canlı yayında hangi kanal olursa olsun hukukçu ve parti sorumlusu açık oturum yapsalar, başkanlık sistemi ve anayasa hakkında birbirlerine sorular sorsalar ve cevaplasalar halk olarak anlasak hiç kimse açıklamıyor bizlere çünkü. Türkiye'nin geleceği ile ilgili bir proje neden tartışılmıyor? İnsanlar neden bilgilendirilmiyor? Toplumu gerdikçe geriyorlar. Küçüklüğünde düşünce yetisi elinden alınmış insanların ileri yaşlarda olayları yorumlayabilmesi de beklenemez. Referandum sonrası hepimiz yine beraber yaşayacağız. Yine aynı sevinçleri, aynı kaygıları birlikte duyacağız. Irak devrilip parçalandığında başında Saddam vardı, Libya aynı şekilde parçalandığında başında Kaddafi vardı. Suriye'nin başında Esat r

Ve işte yaşamlar böyle şekillenir!

Resim
Adaletsiz ve çıkarcı bir ortamda yaşayıp, adaletli ve dürüst olmak zordur. Toplum ve sürü psikolojisinden kurtulmak bencil ve hayvani yönü aşmak ile akıl / vicdan bağlamında düşünmeye bağlıdır ama yine de yanlış yaşam da doğru olunabilir. Hayata verdiğiniz yön şeklinde yaşarsınız. Hayatının yanlışını da, doğrusunu da insanın kendisi belirler, belirlemeli. Doğru yaşamak yanlış hayatı yok eder yeter ki doğrudan ayrılınmasın. İnsanlar bulundukları ortama göre yaşantılarını şekillendirir. Eskiler nefes de kudrete bağlıdır derler. Dünyadaki yaşantımızın düzenli ve huzurlu olması % 99 maddiyata bağlı. Maddi durumu ve yaşadığı ortam kişinin geleceğine etki eder. Gördünüz mü hiç zengin olup kenar mahalle de yaşayan. Ve işte yaşamlar böyle şekillenir. Kimsenin siyasi duruşuna bir tavrım olmaksızın; Özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve halkın kendini yönetmesidir. Maalesef artık milli bir kavganın içindeyiz, bu olmak yada olmamak kavgasıdır. Milli haysiye

Haksızsam haklısın deyin

Resim
Biz beyin kullanmıyoruz () ihtiyacımız da yok. Çünkü bizim yerimize düşünenler, karar verenler ve uygulayanlar var. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki çok özel konularımıza kadar yerimize karar veriyorlar daha ne isteyebiliriz? Baş aşağı yuvarlanıp gidiyoruz işte beyinmiş? O da ne ki? Hesap edemediklerimizin hesabını görecek bir merci var ve asla da ıskalamayacaktır. Vicdanlı kişiler genelde sapmalar yapar ama hakkın hukuku yok. Ne kadar batıyormuş görünse de hayat gemisi ilahi adalet onu korur. Konu Fetocular değil, fikrimce beyin göçü denilebilecek eğitime sahip değillerdi. Sorun, Türkiye'deki antidemokratik uygulamalar. Bugün ak dediğine yarın kara diyen bir yönetim, yasaların hiçe sayılması özgürce düşünmek yaşamak isteyenleri korkutuyor. Yıllarca insanları Ergenekon'dan yatırıp sonra ben yanıldım demekle olmuyor. Bu sebepledir ki eğitimli ve özgür yetişenler yazılı hukuk kurallarının esas alındığı sıkı sıkıya uygulandığı ülkeleri tercih ediyorlar. Bu da ülkemiz için b

Umarım Kininiz de Boğulursunuz!

Resim
Müslüman Noel, yeni yıl kutlamaz. Zaten Müslüman coğrafyalar da genellikle kutlama olmaz. Acı, kan, şiddet, bomba ve cehalet vardır çünkü. Göz göre göre insanların ölmesine sebep olanlar, vahşeti önlemek yerine vahşete ön ayak olanlar, umarım sizlerinde canınız yanar. Kininiz de boğulursunuz. En çok üzen de, birilerinin bizim topraklarımız da bu kadar rahat hareket edebilmesi. Devlet kendi şiddetine hukuk, bireyinkine ise suç adını verir. (Max Stirner) Cemaatler, belediyeler, diyanet, işi gücü bırakıp 15 gün boyunca yılbaşı kutlayan insanları organize bir şekilde hedef göstermiş, teröristlere istemeden yardımda bulunmuşlardır olayın özeti budur. Anlayabilene tabii. Kimseye zarar vermeden içki içmeleri veya yılbaşı kutlamaları kendilerinin kararıdır. İnsan olmak dindar olmaktan daha önemlidir. Her şeyi Allah yaratmıştır, yaratılmışı katletmek Allah'a savaş açmaktır. Katil katildir, İslam'la, insanlıkla hiçbir alakası yoktur. Noel ve yeni yılı (yılbaşı) birbirinden ayır

Garip olaylar ülkesiyiz!

Resim
Uygarlığın gerçek ölçüsü ne nüfus, ne kentlerin büyüklüğü, ne de üretimdir. Gerçek ölçü, ülkenin yetiştirdiği insanların nitelikleridir. Karanlığa karşı, karanlıkla mücadele edilmez. Sistem bozuk insanlar sadece kurban. Türkiye'de işini doğru dürüst yapacak ehli insan kalmadı. Paran varsa insansın yoksa bir hiçsin. Kader deyip geçiştirirler olayı, insan hayatı bu kadar ucuz. Hasta mazlum, doktor masum. Sonuç, hakimler hekimleri severler. Hipokrat yemini eden doktorlar göreve başladıktan kısa zaman sonra doktorluğun insani bir görev olduğunu unutuyorlar. Bilgilerini yenilemiyor ve değişik vakalarında olabiliceğini göz ardı ediyorlar. Türkiye'de doktorların %95'i kasap. Kesme, biçme başına göre prim alıyorlar. Doktorlar artık doktor değil pazarlamacı olmuş. Suriyeli doktorları da Kanada, Amerika, Almanya kaptı bize işe yaramazları kaldı. Her yere tıp fakültesi açarak, performans sistemiyle sağlık sorunu bu kadar çözülür. Sağlıkta devrim dedikleri bu olsa gerek. Ticare

Ve dış güçler devrede...

Resim
Rus Büyükelçi Andrey Karlov'u öldüren saldırganın Çevik Kuvvette görevli, polis memuru Mert Altıntaş olduğu öğrenildi. 1994 doğumlu Altıntaş çatışma sonucu ölü ele geçirildi. Suikasti düzenleyen şahıs daha önce Fetöcülük soruşturmasında açığa alınmış bir polis. Bugün polis kimliği ile içeri girip Rus büyükelçisini vuruyor. Sahte dindarların yetiştirdiklerinden sadece birisi. Allahu Ekber diyerek insan öldürüyor ve bunlar kendilerinin Müslüman olduklarını iddia ediyorlar. Eğitim sisteminin polis yaptıkları Tekbirle adam öldürüyor. Türkiye nereye gidiyor anlamamak için kör olmak lazım. Atatürk gençliğini daha çok ararız. Allah Türk halkını iç düşmanlardan korusun. Çok tehlikeli bir durum, kimin kim olduğu belli değil. Öldürülmeden ele geçirilemez miydi? Belki arkasındakilerin azmettirenleri öğrenmemiz hoşlarına gitmeyecekti. Böyle bir dönem de Rus Büyükelçisinin güvenliğini sağlamamak akla zarar. Olan turizm ve çiftçiye olacak yazık ülkemiz bitme noktasına geldi. Putin'in

Öğrenmek ve Öğretmek

Resim
En iyi öğrenme yolu öğretmektir diye bir laf vardır ve çok doğrudur, birde anlamayanlara anlatabiliyorsan kesinlikle iyi öğrenmişsindir. Öğrenme yaparak, yaşayarak ve mümkün olduğunca çok duyu organı ile gerçekleşir. Bir şeyin hikayesi varsa ve o hikaye bir yere dokunuyorsa onu unutmazsınız. Kapitalist alemler buna uyanmış özellikle pazarlamacılarda hikaye anlatımı eğitimleri almış başını gidiyor. Yaşayarak ve tekrarlayarak öğrenmekte etkilidir. Karşınızdakine anlatarak aktaramadığınız bilgiyi öğrenmemişsiniz demektir. Eğitimin güzel bir yanı da, işini bilene bol vakit sağlamasıdır. İşini bilmeyeni ise tembelliğe alıştırır. Bilimsel bilgi dediğimiz şey akıl, deney ve gözleme dayalı objektif, sistematik ve tutarlı bilgidir. Bilimsel bilginin amacını "okunur olmak" veya "toplumsal sorunlara çözüm üretmek" olarak yorumlamamak gerekir. Bir nesneye bilmek için bilmek anlayışıyla yönelinmesinden daha doğal ne olabilir. Bilimsel makale sayısı ve okunurluğu değil önem