Kayıtlar

Hayat geç kalanları affetmez

Resim
Çocukken bizden uzak olan, bize hiç elini değdirmeyecek sandığımız ölüm aslında dibimizde. Yanından ayrıldıktan bir saat sonra canımı kaybettim ve şunu bir kez daha anladım ki hayat kısa, mutlu olduğumuz, istediğimiz şeyleri yapmaya çalışmak en güzeli ve mutluluk malzemenin büyüklüğüne göre değişmiyor. Güzel olan şeyler bazen bir kapı aralığı kadar olabiliyor. Hayat geç kalanları affetmiyor. Uyanan herkes için bir ihtimal daha oluyor. Hadi baştan başla. Yaşadığımız müddetçe hep umut vardır. Her nefes potansiyel olarak bize verilmiş ikinci bir şans demektir. Çabuk kazanamayacağını ve çabuk kaybedeceğini hiçbir zaman unutma. Yenilmenin yeniden başlamak olduğunu öğrenince, mutluluğun bakış açısında olduğunu anladıkça, boş gururdan vazgeçince, kendi kendinin gözlemcisi olunca, kendini eleştirip, kendinle barışık olunca, olgunluğun sonu olmadığını anlayınca insan olgunlaşır. Umut hiç sönmeyen ama gerçekleşmeyen umut. İyi bir şey yaparken bile kötü hissediyor artık insan. Zaman, şart

Susmakta bir cevaptır!

Resim
Suskun insanları anlıyorum. Kulaklar böyle olduktan sonra ne diyebilirim ki? dercesine baktıklarını görebiliyorum. Sükutunu anlamayan çığlığını duyamaz, insanlara değer vermenin bedelini ağır ödetir hayat. Susarsın, üstüne gelirler. Kırmaktan çekinirsin, Seni paramparça ederler. Yazarsın, okumadan silmek isterler. Onların istediği gibi biri olmadığın zaman da seni kötü biri ilan ederler. Onlar kalabalıktır sendeki yalnızlıkta. Belki de iyi insanların kaderidir yalnızlık. Belki de imtihanlarıdır yaşadıkları yalnızlık. Kaybederek öğrenilenler asla unutulmaz. En büyük zafer yorularak kazanılandır. İnsanların zor gününde sevgisini, Kavga da terbiyesini öğrenirsin. Ne zaman zorda olsak o zaman dostlar, arkadaşlar, akrabalar hepsi kayıp. Üzülmene sevinecek insan çok. Bu insanlara susmakta bir cevaptır.  Görmezden gelmekte kendi varlıklarından şüphe ettirir. Bir nokta koyup devam etmek gerekir. Virgül kadar eğilmeyeceğimizi anlasınlar. Affedilmeyecek hataları affettik.

Doğum tarihlerine göre kişilerin özellikleri

Resim
1 Ocak – 10 Ocak: Huzursuzluk ve kavgadan hoşlanmayan. Sevdiklerine düşkün, sabırlı ve çalışkan Kimsenin bir şeyinde gözü olmayan, kendi çalışıp kazanmaktan yana olan. Başarılı olmayı isteyen ve rahat, güvende yaşamayı arzulayan. Gayet kibar ve nazik Doğru ve dürüst davranan. Başarısızlığa tahammülü olmayan, sevgiye önem veren. Takdir edilmekten hoşlanan, yeniliklere açık, bulunduğu alanda parlamak isteyen Kimi zaman coşkulu bazen karamsar olabilen. Fakat asla pes etmeyen, direnen. 11 Ocak – 19 Ocak: Son derece mantıklı, becerikli, akıllı, sözünde duran Eğitim hayatına önem veren. Öğrendiklerini kolay kolay unutmayan. Aklını ve yaratıcı hünerlerini kolaylıkla hayata geçirebilen Neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu iyi ayırt edebilen mantıklı. Gerektiğinde sert konuşabilen. Aynı anda birden fazla konuda bilgi sahibi olabilen Gözlem gücü yüksek, iş hayatında başarıya mutlaka ulaşabilen. 20 Ocak – 29 Ocak: Açık sözlü, yenilikçi, toplum bilinci yüksek, arkadaşlık ilişkileri güçlü

Ekonomi, maaş, para...

Resim
Toplum yaşamında ağırlığını üzerimizde en çok duyduğumuz kurumdur devlet. Her yönden kuşatmıştır bizi her şeyiyle etkiler, karışmadığımız ve en az tanıdığımız da odur. Devletin ne olduğunu bilemeyiz çoğunlukla. Dünya ekonomisinin genel durumu ise; biri çıkıp devlet hazinesinin değer karşılığını gösterin dese ve buna devletleri mecbur kılsa dünya ekonomisi birden çöker. Üretimin ekonomik değerin yegane kaynağı olduğu gerçekliğinden kopup borsa oyunlarıyla, kredi sistemiyle değer üretenlerin ekonomileri ellerinde patlayacak bir gün. Maaş devlet ananın gözünde her daim çocuk kalırmış, analar evlatlarının büyüdüğünü görmek istemezler. Maaş bildim bileli hep cüce kaldı gelişim bozukluğundan dolayı veya bilinmeyen bir hastalığı var, doktora götürsek belki tedavisi vardır. Aslında büyümek istiyor ama izin vermiyorlar ve durmadan tepesine vuruyorlar. Nasıl büyüsün genleri ile oynanmış büyümez, eksen tohum tutmaz, beddua almış hiç büyüme küçük kal diye. İki cm büyüyene kadar arkadaşları o

SEYRET, SUS ve DİNLE!

Resim
Bir gün bir dağ, güneşle birlikte güne uyandı. Rüzgarın esintisiyle ağaçlarının dallarını sallaya sallaya esneyerek gerindi. Güneş pırıl pırıl ufukta tam karşısından doğuyor, onunla arasında masmavi bir deniz çarşaf gibi günü karşılıyordu. Dedi ki, "Ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve her gün güneş bana gülümseyerek gün başlıyor." Gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yığınlarını andırıyordu. Martılar çoktan uyanmış gökyüzünde dans ediyorlardı. O sırada dağ bir de baktı ki, eteklerinde bir minicik fare denize doğru yürüyor. "İiiiiiiiihhhhhh, bu da ne? Bu küçük fare benim manzaramı neden bozuyor şimdi." Onun oradan bir an önce gitmesini istedi ve şöyle bir titredi. Tepeden aşağıya doğru bir kaç taş, hızla yuvarlanmaya başladı. Fare, sesi duyunca hemen bir yüksek kayanın üstüne sıçradı ve oraya yerleşti. Düşen taşlar da ona hiç bir zarar vermedi. Farecik de başladı denizin güzelliğini seyretmeye. Ara ara atlayan zıplayan balıklar denizin

Bilmem anlatabildim mi?

Resim
Eğer umut varsa içinde, Eğer ruhunda müzik taşıyorsan, Eğer inanıyorsan, Eğer ''bir gün'' diyebiliyorsan, Nerede olursan ol. Her yer huzur... Başkalarını etkilemek ihtiyacından VAZGEÇİN. Daima haklı olma ihtiyacından VAZGEÇİN. Sizi sınırlayan inançlardan VAZGEÇİN. Kontrol etme ihtiyacından VAZGEÇİN. Başkalarını suçlamaktan VAZGEÇİN. Değişime direnmekten VAZGEÇİN. Kendinizi suçlamaktan VAZGEÇİN. Mazeretlerinizden VAZGEÇİN. Şikayet etmekten VAZGEÇİN. Korkularınızdan VAZGEÇİN. Bağımlılıktan VAZGEÇİN. Etiketlerden VAZGEÇİN. SEVMEKTEN ASLA VAZGEÇMEYİN.! Birilerinin umudu, birilerinin huzuru, birilerinin mutluluğu olmak lazım. Yoksa yaşamak nedir ki? Alıştım yokluğuna. Tedirginim aslında ya unutursam. Başkasını seversem. Sadece sevmek değil gayem. Yürek olmak yüreğine. Aşk olmak aşkına. Ve kalp olmak sol yanına. Rüzgar dokunuyor saçlarına, ben dokunamıyorum. Her şey sen kokuyor, ben koklayamıyorum. Güneş yüzüne doğuyor, ben göremiyor

Ellinci yaş

Resim
Her yaş önemlidir ama ellinci yaş en ayrıcalıklısı ve en mühimidir. Çünkü, ‘ömrün gölge çizgisi” gibidir. Sonrasında çok şey değişir... 1.İnsanların ne düşündüğünü artık umursamıyor, abuk sabuk şeylere kendini üzmüyorsun. 2. Hayatındaki insanları olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyorsun. 3. Görüşmek istemediklerini eliyorsun. “Ama ayıp olur.” devrinin sonu 50 YARIM ASIR 4. Herkesin seni beğenmek, sevmek zorunda olmadığını biliyorsun. 5. Egoyu geri plana atmayı öğreniyorsun. Sana iyi gelecek davranış şekillerini uygulamaya çalışıyorsun. 6. Yapamadığın, yetişemediğin şeyler için suçluluk duymaktan vazgeçiyorsun. 7. Özgüvenin ve farkındalığın artıyor. 8. Ne istediğini biliyorsun. Her konuda… Boşa harcayacak zamanın yok. 9. Geçmişte yaptığın hatalardan ders çıkarıyorsun. Elinde 50 yıllık bir yaşam kılavuzu oluyor. 10. Hata yapsan da bu dünyanın sonu olmuyor. O hatanın bir gün, işine yarayacağını biliyorsun. 11. Akıntıya karşı değil, akıntıyla birlikte yüzmeyi öğreniyorsun. 12. “Hayır” d