Kayıtlar

Piyonlar Ölür Şahlar Alkışlanır!

Resim
Savaş fakirler için ölüm, zenginler için sermayedir. Savaşı sermaye sınıfı çıkarır din ve ideolojiler bahane, insan ise kurban edilir. Bir sorunda uğruna savaşılanlar kalır savaşanlar yok olur. Her şey stratejik bir oyundur, oyun bitince kavgayı çıkaranlar başka bir kavga için tekrar işbirliği içine girerler. Yanılgı, adaletsizlik, zulüm, zalim. Başı, sonu belli olan aslında bize ait olmayan bir dünyanın haksız kavgası, hiç olmayan bir özgürlüğün sevdası, tatmin olmayan egolar, bitmeyen hırslar, korkular, korkaklar ve en önemlisi de hiçbir şeye inancı olmamak. Savaşlar iki türlüdür. Sahada mücadele edip ölenler, masa başında oturarak diplomasi yürütenler. Günümüz dünya siyasetinde krallar ne kadar düşman olursa olsunlar aynı masada kozlarını ortaya koyar, askerleri de kanlarını. Bazen verdiğiniz mücadeleyi hiçe sayarcasına sonucu masadakiler belirlerler. Kurulan düzende dostu, düşmanı anlayamazsın sana verilen geçici önemin, ölüm sırası sana geldiği zaman bir anlam ifade etmedi

HİÇBİR ŞEY OLDUĞU GİBİ KALMAZ...

Resim
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından, Şakir'in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir. Derviş, Şakir'in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır... Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir'e teşekkür ederken, Böyle zengin olduğun için hep şükret der. Şakir ise şöyle cevap verir: Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer... Derviş, Şakir'in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzeri

Kanunlar Detaylarla İlgilenir!

Resim
Temeli yıkarsan inşaa olmaz. Tesadüf denen bir kavram yoktur. Toplumu topyekun imha etmek illa top ve tüfekle olmaz, zihnine ve algılarına sahip olduğunuz her birey artık kölenizdir. Cehalet yıkılamaz, çünkü ahlakı sahiplenip ahlaksızca saldıran insanlar cahildir. Öyle bir toplum haline geldik ki kendinden olmayana hemen bir yafta yapıştırıyoruz. Kanunlar detaylarla ilgilenmezse gerçekler nasıl ortaya çıkar? Hukuk devletlerinde yargıçlar tarafsız ve adildir o yüzden sabit kalırlar zemine göre oraya buraya oynamazlar. Bir ülkede bağımsız, tek taraflı yargı varsa her şey değişken olabilir. Geniş milletiz mangal gibi yüreğimiz var. Acaba başka bir Türkiye daha yedekte varda bizlerin mi haberi yok. Buna gerçeklerden uzaklaşma deniliyor, kendimizi bir hayalin içinde kaybetmiş ne istediğimizi, nereye gideceğimizi şaşırmış durumdayız. Anlatabilme kapasitesi yada karşı tarafın anlayabilme kapasitesi yetersizdir bazen. Çünkü inanç konusu algıda niyete dayalıdır. Niyetin neyse ona gö

Soru sorabilmek?

Resim
Dokunulmazlık basamağına ulaşanlar endişe ve kaygıdan uzak her konuda rahatlıkla düşüncelerini ifade ederler. Bireyi düşünme noktasına getirebilmek için soru sormanın ne denli değerli bir olgu olduğunu gösterebilmek gerekir. Soru sormak yıkımın başlangıcı olacaktır. Emin olmadığımız, kanıtlayamadığımız şeylerin kesinliğinden bahsedemeyiz. Kesin olmayan şeyler sonuna kadar savunulmayı hak etmez dolayısıyla soru sorarak şüpheye düşürürüz. Kişi tarafından savunulan düşünce ve kurama karşı getirilecek sorular genellikle ezber ve basmakalıp düşüncelerdir. Hiçbir düşüncenin fanatik duygularla savunulmaması gerektiğini anlatabilme başarısını gösterebilirsek insanlığın inandığı, savunduğu düşünce ve inançların bizlere aktarılan basmakalıp düşünce yapıları olduğunu mantıksal bir şekilde ortaya koyabilirsek karşımızdaki kişide düşünme ve şüphe duyma dürtüsü oluştururuz. Bir şeyi iyi şekilde öğretebilmek için sadece bilgi aktarımı mı önemlidir yoksa o bilgileri kendi hayatında da uygulu

Hayatın Anlamı

Resim
Hayatın anlamı senin hayata olan bakışında gizlidir, o anlamı senden başkası bilemez. Yaptıklarımız düşüncelerimizi belirliyor, biz neyi anlamlı görüyorsak hayatta ona göre anlamlı yada anlamsız oluyor. Hissettiğimiz duygulara göre değişir hayatın anlamı, bazen kazandıklarımız ve değer verdiklerimizdir. Kimine göre ailesidir hayatına anlam katan, kimine göre ailesinden uzaklaşmaktır. Bazıları için yaşadığı durum, bazıları için aynı durumun aksi halidir. Genel olarak hayatın anlamı yok, herkes duygularıyla, hisleriyle hareket ediyor, mutluluk hissettiklerimizle başlıyor ve bitiyor hayatın anlamı da bunlarla belirleniyor. Onurlu ve duyarlı yaşamak, kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmamak hayatı anlamlı kılar, anlamsız kılan ise amaçsız ve bencil yaşamaktır. Severek gerçekleştirebileceğin hedeflerinin ve umutlarının varlığı hayatı anlamlı kılar. Hedeflerinin ve umutlarının tükendiği yerde hayatta anlamını kaybeder. Amaçlanan şeyi hayata uyarlayarak amaç edinmek hay

En Güzel

Resim
En güzel gün? Bugün En kolay şey l? Hata yapmak En büyük engel? Korku, endişe En büyük hata? Yılgınlık Bütün kötülüklerin kaynağı? Bencillik En güzel eğlence? Çalışma En kötü yenilgi? Pes etme En iyi öğretmen? Çocuklar En önde gelen ihtiyaç? İletişim İnsanı en mutlu eden şey? Başkalarına faydalı olmak En büyük muamma? Ölüm En berbat kusur? Keyifsizlik, moralsizlik En tehlikeli kişi? İki yüzlü, yalancı kişi En kötü duygu? Öfke, hınç En güzel armağan? Bağışlama En elzem gereksinim? Aile ocağı En kısa yol? Emin adım En hoş duygu? İç huzuru En iyi sığınak, korunma? Tebessüm En iyi çare? İyimserlik Dünyanın en büyük gücü? Umut En gerekli kişiler? Anneler ve Babalar En yüce duygu? Sevgi

Bacasız Sanayi (!)

Resim
Bir zamanlar turizm için 'Bacasız Sanayi' derlerdi. Nedeni bir sanayi sektörü gibi para kazandırması ama baca emisyonu gibi olumsuz çevre etkilerinin olmamasıydı. Ama zamanla turizmin tanımı değişti ve değişen tanımla beraber alanı da genişledi. Özellikle doksanlı yılların başında başlatılan yatak sayısı atağı ve icat edilen 'Her şey Dahil' konsepti Avrupa ve Dünya ölçeğinde turistin yani misafirin gelir ve gider seviyesi ile beklentilerini değiştirdi. Avrupa ve Kuzey Afrika destinasyonları Türk Turizm Sektörü ile rekabet edebilmek için ya benzer konseptleri uygulamaya koydular yada fiyat indirimi uygulamaya başladılar. Otel ve kruvaziyer yatırımları iki binli yıllardan itibaren Avrupa çapında katlamalı olarak arttı. Borçlanarak yapılan bu yatırımlar arasındaki rekabet fiyat kırımlarını da beraberinde getirdi. Sonuç artan finansman ve girdi maliyetleri nedeniyle boş kalmaması gereken tesisler oldu. Ancak bu tesislerin kendi altyapı sorunları ortaya çıktı. Kar el