Kayıtlar

İyi İnsan Kötü İnsan

Resim
Kötü düşünen, kötü davranan birinin iyi olmak gibi bir lüksü yoktur. İster ettiğini bulma, ister karma, ister başka bir şey densin durum budur. İyilik yapanın her iyiliği karşılık bulur mu? Hayır, o yüzden kendinizi korumayı bileceksiniz ki, kötülükte kötüler de her zaman var olacaktır. İyi insan olmak kötü şeyler yaşamanıza engel olmaz. Koşullar neyse insan ona göre şekil alıyor. Kötü şeyler yaşadıktan sonra bile iyilik yapabilenlere iyi insan diyorlar. Zihniyeti temiz olanlar için ise bu fark yaratmıyor onlar hep aynı temiz insanlar çünkü. Önce kendi içimizde iyilik ve kötülük olduğunu öğreniriz, sonra bunun herkeste var olduğunu. Ama iyi ve kötü olmanın bizim tercihimiz olduğunu hep unuturuz. Her insanda nefis ve vicdan olduğuna göre önemli olan bunu vicdanıyla kontrol edebilmektir. Düşünmek ayrı, eyleme geçmek ayrı yaradılış olarak iyi ve kötüye yatkınız, seçim yapar ve irade gösteririz. Zihniyetlerimiz menfaatçi olduğu için iyilikte de karşılık bekliyoruz. İyi yada kötü

Ülkenin geneli depresyonda!

Resim
Kimse mutlu olamaz dünyamızda, bizi mutluluk için tasarlamamışlar. Çünkü gereğinden fazla özlüyoruz dünü. Ülkenin geneli depresyonda. Kimse mutlu değil, kimse kimseye tahammül edemiyor, umut edebilen insan az, çalışma şartları ağır, insanlar katı, hayatı idame etmek yorucu. İnsanlar yalnız ama başkasını hayatına almak için güçleri yok. Şükür etmek için pek çok sebep olsa da yetmiyor. Ne kadar çok şeyin farkına varırsanız, vicdanınız da varsa depresyon kaçınılmaz. Zaten sorgulayan bir beyin eninde sonunda bulunduğu hayatın gerçekleriyle mutsuzluğa sürükleniyor. Dünya üzerindeki mutluluğun hakim olunduğu yerler genellikle ekonomik yönden güçlü ülkelerdir. Bizim toplumumuzun Akdeniz ülkesi oluşu dolayısıyla duygusal olması da bir etken belki mutsuz olmaya. Bir kuşak arabesk filmleri ve müzikleriyle büyüdü, şarkılara ve filmlere ağlayarak yetişti. Günümüzün anne ve babaları o kuşağa ait. Yapılan bir deneyde Vivaldi dinletilen bitkiler ile Arabesk dinletilen bitkiler arasında büyük

Yaşanmış bir iş başvuru hikayesi

Resim
Gazete yazarı Mustafa Özel'in köşesine taşıdığı yaşanmış ilginç bir iş başvurusu hikayesi: Alttaki işbaşvuru formunu dolduran Mehmet Tartar'ın başvuru formuna yazdığı cevaplar: 1. Adınız Soyadınız: Mehmet Tartar 2. Yaşınız: Yirmi sekiz. 3. Şirketimizdeki hangi pozisyon için Başvuruyorsunuz? Mümkünse yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsanız ne iş olsa yaparım. Şart öne sürebilecek durumda olsaydım burada bu formu dolduruyor olmazdım. 4. Düşündüğünüz ücret: Aylık 5.000 YTL maaş artı yıllık kardan yüzde 10 hisse. Eğer bu mümkün değilse siz bir ücret önerin ben size evet yahut hayır derim. 5. Eğitiminiz? İdare eder 6. Son işiniz Sadist bir şefin deneme tahtası olmak. 7. Son ücretiniz: Hak ettiğimin çok altında. 8. Önemli başarılarınız: Arakladığım kalemlerden muhteşem bir kolleksiyonum var; evde sergiliyorum. 9. İşten ayrılma sebebiniz: Bkz. Cevap 6. 10. Size ulaşabileceğimiz saatler: Banka atm'si gibiyim: 7/2

Öğrenilmiş Çaresizlik Öğrenilmiş İyimserliği Döver

Resim
İnsanlar tırnaklarıyla çabalayarak gelmedikleri yerleri hor kullanıp her şey olabileceklerini sanırlar ama sadece amaca malzeme olurlar. Ülkemizde kararları büyükler alır fatura hep emekçiye çıkar. Şıkları da yoktur akıl almak ve hesap ödemek dışında, çünkü akıl hep dümeni tutandadır. Bu yüzden de acıya verecek bir şeyleri kalmamıştır mutluluktan alacakları dışında. Yani hem seçmiyorsun, hem bedelini ödeyensin. Halkın cahilleştirildiği bir ortamda ortaçağ karanlığını dayatan faliyetlere karşı ayık olmak gerekiyor. Çünkü son yıllarda Allah ile insan arasında aracılığa soyunan bir sürü kişi, din taciri, düzenbaz vs. oluştu. Millet çocuğa, sakata, yaşlıya, zihinsel engelliye tecavüz ediyor hiç ses yok ama bir amaç uğruna bir şey yap ortalık ayağa kalkar. Eylem yapana saldır, parkta el ele tutuşana saldır, şort giyene saldır, dondurma yiyene saldır. Biri dönüp eleştirince de yapmadığını bırakma. Ne çok hain ve parazit toplanmış ülkemizde, hakikaten çok büyük ve güçlüymüş ki hala

Allah Niyetine Göre Versin

Resim
'Allah niyetine göre versin' iyi insan için dua, kötü insan için bedduadır. Kötü deyince aklımıza kavram değil insan gelmesi çok trajik. İyilik ticaret değildir, Allah için yapılır ve unutulur. İyiliğin limitini ayarlamak vicdanlı insanın işi değildir. Gerektiği ve ihtiyaç olduğu her yerde iyilik yapabilmeli bilen bilir, bilmeyende kendi bilir. İyi insan her zaman iyidir yaptığı iyiliklere karşılık beklemez, karşısındaki kişide nankör değilse iyilik karşılığında insanca davranır. Günümüzde insanlar para için, menfaatleri için her şeyi yapıyorlar bu dünyanın adının etme bulma dünyası olduğunu ve ilahi adaleti unutarak. İyi insanların kaybetmesini sağlayan insanlar aslında neyi kaybettiklerini bilmiyorlar. Halbuki iyiler ne bu dünyada kaybederler, ne de öbür dünyada. Güçlü kişilikler iyi olmayı başaranlardır. Kendini iyi yetiştirmek olumsuz yönlerini değiştirmeye çalışmakla başlar. Erdemli bireyin en önemli özelliğidir hatanın hata doğurmasını önlemek. Gerçeği acı tecrü

Zeki Olmak Mutsuzluğa Davetiye midir?

Resim
En güzel yaşam her şeyin orta halini bularak dengeli yaşamaktır. Zeki ve bilinçli insan geçmişi unutmaz, bugünün şartlarının bilincindedir ve aynı zamanda geleceği de tahmin eder, okur. İyi analiz edip hareket eder. Zeki insan kendisini rahatsız eden bir çok şeyi bilir ve çareleri ararken mutluluğu kaçırır. Akıl yettiğinden dolayı farkında olmak ile, akıl yetmediği için farkına varamamakla ilgili biraz da. Fikrimce farkındaysan daha az mutlu, farkında değilsen daha fazla mutlusundur. Hayat için çok şey söylemek mümkün ama uygulamada yetersiz kalıyoruz, temelden eğitim almak yada biraz deli olmak gerekiyor. Akıllı olup da mutsuzsan az biraz deli olmanın zararıda olmaz gibi. Başka insanlara ve maddelere bağlı olmak, beklenti içinde olmak mutsuzluğu beraberinde getiriyor. Düşünemiyoruz, düşünme kabiliyetimiz yok olmuş, dünyaya kara bir perde inmiş gibi. Biraz samimiyeti yakalayabilirsek belki mutlu olabiliriz. İnsanoğlu zaafına ve iyi niyetine yenik düştüğü sürece, her zaman y

Herkesin kendi doğrusu var!

Resim
Tartışmalarda savunmaya geçip karşımızdakini suçlamak kolaydır. Herkesin kendi doğrusu var. Çünkü genel gerçekliği insan göreceli olarak algılar ve değerlendirir. Çatışma anında veya sonrasında samimi bir şekilde duyguları anlatmak bazen işe yarar. Hissettirdikleri ve etkisi, doğru söylemenin gücü ile birleşebilir. Kızmaya devam etmek tartışan tarafların hepsine zarar verir ve zihnin tartışmanın ötesinde olan düşünceler üretmesine neden olur. Etkisini paylaş, uzlaşı yolu için sorumluluk al ama yürümeyen bir konu ise sınırlarını belirle, kızmadan, sessizce yol al uzaklaş. Sorunlarımızı anlaşılır ve kendimizi ifade edebilir şekilde ele alıp karşı tarafa hassas bir tutumla dile getirdiğimizde halde her hangi bir çözüm yolu bulamıyorsak yada karşı tarafın çözüm bulmak gibi bir derdi yoksa, bunu istemiyorsa nasıl bir yaklaşım tarzını benimseyebilir, eğriyi doğruyu anlatabiliriz? Anlatamayız. Herkesin bir açığı var ve çevremiz bu yaklaşımları sergileyenlerle çevrili, ben bu durumlar