Kayıtlar

Duygusuz İnsan...

Resim
Varlığını nefes olarak bildiklerin kırık bir ezgiyi bıraktıklarında yüreğinde anlarsın insanın insanı israf ettiğini, kırıntılarına dahi acımadan basıp geçtiğini. Hiç kimse duygusuz olarak dünyaya gelmez, itinayla tüm iyi niyetlerin, güzelliklerin, umutların, sevmek ve sevilmek gibi tüm insani duyguların etrafındaki insanlar tarafından hallaç pamuğuna döndürülmesiyle duygusuzluğa doğru ilerlemeye başlar. Robot değiliz her an, her saniye aynı duygularla yaşayamayız, bugün kırmızıyı seven sonrasında sevmeyebilir bu normaldir. Bazen duygusuz olarak gördüğümüz insan aslında duygusal olabilir, güçlü görünme çabasından etrafındaki kişiler kalbinde nasır olduğunu düşünebilir. Toplumdaki duygusuz, acımasız insanlar belkide aşırı duygusal olup yaşadıkları duygusallığın, iyiliğin, kötü tecrübelerin sonrasında o hale gelmiştir. Yani duygusallığın zıt koşullanmasının, kişiler arası ilişkilerde yaşanan zincirleme tepkinin bir sonucudur böyle görünmesi belki. Kimse bana bir şey olmaz demesin

Eğitim Şart, Peki Nasıl Olmalı?

Resim
İnsan olmak okumakla olmuyor önemli olan insan gibi davranmak, insan gibi hareket etmek, okuduğunun hakkını vermek, insan olmak aslında mayada saklı eğitim sadece etken. İyi eğitimli sağduyulu insanlar dünyada çoğunlukta olsa çok şey değişirdi. Dinden fazla etkin olan eğitimdir. Bir insan bir insanın ne, kim olduğuna bakmaksızın değer vermeyi küçük yaşta öğrenirse ömrü boyunca bu durumunu korur. Eğitim insanın içindeki olanakları gerçekleştirmeli. Bir meşe palamudu meşe olma imkanını barındırır ve gerekli olanaklar sağlanırsa meşe ağacı olur, sağlanamazsa olabileceği, içinde barındırdığı özü ortaya koyamaz. İnsan da hem geçmişini, hem gelecekte olabileceğini şimdide barındırır, bu da biraz imkan ve şartlara bağlıdır. Öğrenilerin davranışa dönüşmesi, içselleşmesi ve olumlu gelişim göstermedir eğitim. Bu da ülkelerin eğitim politikaları, çevre, aile, ailenin sosyo ekonomik durumu ve kişinin kalıtımsal özellikleri vs. gibi çok yönlü etkileyici faktörleri içerir. Nitelikli eğitim

İş Hayatına Yeni Başlayanlar

Resim
İşe yeni başlayanlar hayırlı olsun. Çabalamadan daha iyisi olmaz, daha iyisi sermaye, büyük çaba ve mücadele gerektirir, hazır değilseniz işinizi sevmeye bakın. Patron hiçbir zaman memnun olmayacak, hep daha iyisini isteyecek onlar için bir üretim makinesisin. Eğer senden memnun olursa burnun kalkar diye hep bir eh duyacaksın. Arada övecek seni sende iltifat alma şevkiyle daha çok uğraşacak ve hep sömüreleceksin. İşsizlik, daha iyi bir iş bulurum diyerek her işi kabul etmemek, mezuniyetten sonra beşbin lira aylık maaş hayali kurup sonra boşta kalmamak için asgari ücrete tamam diyerek bir işe girmek ve sonra bir bakmışsınız hayat bu şekilde akıp gidiyor. İşe başlarken konuşulanlar başka yaşadıkların ve yaşayacakların bambaşkadır. Önce bir sevindirik olursun, sonra gerçeklerle yüzleşirsin, daha sonra kabuğuna çekilirsin. İşinizi seviyorsanız ne olursa olsun keyif alırsınız ama sevmediğiniz bir işi yapıyorsanız hayal kırıklığınız daha da artar. Bir kaç kişi kalır iş hayatında do

Yaşamak Yaşatmaktır

Resim
Dış etkenlere bağlı olmaksızın istediklerini yapabilmektir yaşamak. Kim olduğunu, ne yapmak isteyip nerelere ulaşmak istediğinin bilince ilerleyebilmek var olmaktır. Huzurlu ve vicdanlı yaşamaktır. Hayatın bir doyumu yok, doya doya kendimize hakim olmayı ögreniriz. Mutluluk kendi içimizde, gerçekten yaşadım diyebilmek için hedeflediklerimizi gerçekleştirmek ve bu gerçeklerin bizi mutluluğa yaklaştırdığını düşünmek gerekir. Kendimizi tanıyıp, başkasının hayatına özeneceğimize kendi hayatımızı kabul edip kendi hayatımızda bir şeyler yapmalıyız. Yaşadığımız her şeyin tatmini ve kabulü dururken yaşayamadıklarımız için kendimizi kahretmememiz yeterli. Nasıl istiyosan o şekilde yaşa, doğru ve yalan söylemeye gerek kalmayacak şekilde dürüst yaşa o zaman ne keşkelerin olur ne de pişmanlığın, böyle bir yaşam bize mutluluğu zaten hediye olarak verecektir. Kendini bilerek uyanmalı, yemeli, içmeli belki koşmalı, sadece kendine ait olan hayatına inançlarına, fikirlerine ters kimseyi sok

Abartmamak şartıyla yalnızlık güzeldir

Resim
Yalnız olmak güzel, yalnız hissetmek berbattır. Özgür olduğumu düşünüyorum ama olmadığımı biliyorum... Yalnızlığı tercih edenlerle yanlız olmak zorunda olan insanlar arasında çok fark var. Herkes yalnızlıktan şikayet ediyor ama yinede birbirinden kaçıyor. Gidecek yerin, paylaşacak, anlatacak kimsen olmadığı ve eşliler arasında kaldığında yalnızlık hissi artar ama sonra hiçte yalnız olmadığını anlarsın çünkü yalnızlığında inancını bulursun. Bazen aşık olmak, sevgi duymak, duyulmak ve buna inanmak istersin. Bazen maddi imkanlarının olacağına ve daha iyi bir hayat süreceğine inanırsın, bazen de bütün bunların ne kadar anlamsız olduğunu düşünür ve görürsün. Bazen hayat başımıza gelen her türlü şeyin sonunda belki böylesi daha hayırlıdır demekten başka çare bırakmaz. Güçlü olmayı, sağlam durmayı öğretir, her yaranında bir olgunlaşma süreci vardır yara kendi kendini iyileştirir sonrada unutulur. Bazen yalnızlık kutsaldır, insanlar hasar verir yalnızlık onarır, tecrübeyi, farkın

İnsan hep aldanmamalı!

Resim
Affetmek insan için en özgürleştirici eylemdir, kin ise tutsaklaştırır. Tecrübe gerektiği zaman gerekeni hatırlamayı gerektirir. Unutsan bile yapılanı, ne yapman gerektiğini hatırlarsın. Beyin sürekli yapılan haksızlıklarla doluysa ve başka şey düşünemiyorsa obsesyona dönüşür. Beyin sürekli bunlarla iç içe olduğu için sağlığa da zararlıdır. Bilinç altı temizliği yapmayı, haksızlık yapanlara hayır demeyi, mesafe koymayı öğrenmek gerekir. Hayır denmediği için böyle insanlar fazlaca şımarır ve hem bize, hemde kendilerine zarar verirler. Bu zarar kendilerini dünyanın merkezinde görme ve narsist kişilik bozukluğuna yol açar. Bu insanlardan uzak durmak, hem sağlığımızı, hem huzurumuzu, hem beynimizi korumak için faydalıdır. Bunlarla meşgul etmeye hiç gerek yok kendimizi de ve beynimizi de. Bazen boş vermek gerekebilir ama bu demek değildir ki, yapılan haksızlığı unutun sadece aynı haksızlığa ve duruma bir daha düşmeyin. Yapılan haksızlığı unutmayıp tepki gösterince de tepki alıyorsun

Eski Düşünürler Felsefe, Yeni Düşünürler Yorum Yapıyor

Resim
Bedelini canla ödediğimiz ders alamadığımız felaketlerin alışkanlığından kurtulamadığımız sürece bilim insanlarının raporlarını kehanet kabulünde görmezden geliriz. Gökyüzüne bakıp derin nefes almak var. Felsefe okumakla başlar, okuduğunu sormak sorgulamaktır. Arthur Schopenhauer şöyle der; şu dünyayı Tanrı yarattıysa onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar. Hayat olmadan önce mutlulukta yoktur. Schopenhauer'ın felsefesi varolmamayı varolmaya üstün kılıyor ki bu biraz saçma. Bu nedenle bu fikri bırakıp varolmanın ne şekilde en az ızdırap verici olacağını araştırmaya girişmiş ve doğu felsefesine yönelmiştir. Varolmak, varolunca da bu hiçlikte, bu boş uzun arazide varlığın ne önemi var. Varoluş yaşamın ontolojik açıdan ele alınması ve sorgulanmasıdır. Varoluşçuluk öznenin nesnel dünyaya karşı kayıtsız olduğunu gerçek anlamda yaşamın nesnel bir amacı olmadığını söyler. Pessoa; tahlil etmek yabancılaşmaktır der, bilinç maddi dünyanın g