Kayıtlar

Kendini anlatmak...

Resim
Rüzgarı hissetmeyenler fırtınanın ne demek istediğini anlar mı? Beklentiye girmeden, ne düşündüklerini önemsemeden karşımdakinin beni nasıl gördüğünü bilmekte ayrı bir güzel. Birbirimizi ayıplamadan, küçümsemeden, yargılamadan bir anlayabilsek dünya cennet bahçesine döner ama maleseff ne saygı, ne sevgi, ne insanlık kalmamış, ego ve kibir en önden gidiyor. Kendini ne kadar anlatırsan anlat karşındakinin anladığı kadarsın. Ne demiş şair, beni bir kişi anladı o da yanlış anladı. Fazla da uğraşmamak lazım hele de şu zamanda. İnsan kendinin ne olup olmadığını bilmeli o zaman kendini de anlar zaten ve nasıl bir davranış sergileyeceğini. Kendine git, kendine gel, kendini bul misali. İnsanın sevdiği bir şeyi, bir haberi, yaptığı bir davranışı, heyecanını paylaşacağı birine ihtiyacı var. Ama karşısındaki sürekli tenkit edip tökezletiyorsa, sanki kendisi hep daha iyisini yapmış, hiç hata yapmamış gibi davranıyorsa onunla neyi paylaşacaksınız atın gitsin, zaten böyle bir insana bir s

Sonlar hüzün verir...

Resim
Burası bir zamanların cenneti Asya'daki Aral gölü. Bu da insan eliyle yaratılan felaketin fotoğrafı. Sahra çölüde bir zamanlar denizdi. Yani sonun başlangıcını çoktan geçtik ve hız artırarak devam ediyoruz. Kendi ellerimizle dünyanın sonunu hızlandırıyoruz. Sular çekiliyor, buzullar eriyor mevsimler değişiyor, dünyamızı hor kullandık artık petrol savaşları yerini su savaşlarına bırakıyor. Sonlar hüzün verir, geminin halide öyle. Rusya sömürüsü olan Aral gölü Stalin'in yanlış politikaları ile bu hale gelmiş, orta Asya yanlış sulama ve tarım projeleri idi. Aral gölü dünyanın en büyük dördüncü kapalı havzasıdır, bir çokları için denizdir. Marmara denizinin yüzölçümünün yaklaşık yedi katı büyüklüğündedir. Aral gölü elli yıl öncesine kadar Orta Asya'daki Karakum ve Kızılkum çöllerinden geçerek bölgeye hayat veren Siri Derya ve Amu Derya nehirlerinin oluşturduğu göldür. Gölde canlılık ve eko zenginlik ortalama bir göle oranla altı kat daha fazladır. Gölün kuzeyi tatlı

İnsanlık ince işçilik ister...

Resim
İnsanlık ince işçilik ister, insan olmaya çalışan herkes kahramandır. Birçok insanın aşağılıkta sınır tanımadığını, yalakaların, yalancıların nasıl organize olup haklı çıktığını, bir insanın nasıl harcanabildiğini ve adaletin hiçbir yerde olmadığını öğrendim. Bana benden, sana senden başka kimseden fayda yok. Yaşım ilerledikçe etrafımdaki insanların ne kadar iki yüzlü, çıkarcı olduklarını görüyorum. İnsanın beklentileri başkalarından olursa hep hayal kırıklığına uğramasının normal olduğunu düşünüyorum. Bir insanın geçmişteki doğrusu bu gününün yanlışı, bu gününün yanlışı da yarınının doğrusu olabilir, bunu hepimiz biliriz işimize gelmeyince de aksini iddia ederiz. Ama hiç kimse tam anlamıyla kendi kendine yetemez, bu ego besleyen bir bakış açısı olur. Birileri üretimde çalışmasa, tamirciler olmasa, hizmet sektörü olmasa vs. her şeyi insan kendisi yapmak zorunda kalsa büyük bir kaos yaşanırdı. Yaşam döngüsü ve insanın ihtiyaçları bunlar, hak hukuk meselesi ise ayrı konu. Bir

Bir insanın sevinci ötekine dert olur...

Resim
Bir insanın sevinci ötekine dert olur. Böyle insanları kendimi bildim bileli anlamadım. Zengin bir şey alır hayırlı olsun derler, fakir alır gözleri kalır nasıl aldı diye dertlenirler. Kim olursa olsun haksızlığa karşı susmamak gerekiyor. Bir kez susunca gözü dönmüş yaratıkların gözü daha da hızlı dönüyor. Dünya özü hakka doğru olanların dünyası olmalı, zaten haksızlığa karşı susmuyorsan kişilik sahibisin demektir. Ama herkes görüyor, duyuyor sonuçta işine geleni yapıyor. Vazgeçilmez değilim, kimse vazgeçilmez değil. Hayatımızda kapladığı yere bağlı olarak sadece bazı insanlar iz bırakarak çıkarlar. Yaşadığımız sürece birilerinin hayatına sihirli bir değnek gibi değebiliyorsak ne mutlu bize. Giderken boşluğumu kimse dolduramaz hesabını yaparak gitmezsin, gerekli şartlar oluşmuş yada oluşturulmuştur gitmen için. Kim nereyi doldurur bir önemi yok, önemli olan onların yerini kim ile dolduracağımız. Kendi değerinizi bilerek gitmek cesarettir. Bazen katlanmaktansa gitmek huzurdur,

Duygu Ve Mantığın Amansız Kapışması!

Resim
Kimi insan duygusal, kimi insan mantıklı, kimi insanda hem duygusal, hem mantıksal olabilir. Bu çevre, aile, sosyal yaşam, yetiştirilme tarzı ile ilgilidir. Kararlarımızda duygularımızı önemsemezsek mutsuz olabiliriz, devamlı mantıklı kararlar verirsek yine mutsuz olabiliriz. Duygu ve mantık yerine göre kullanılırsa mutlu olunup doğru kararlar verilebilir ama bunu da ayarlayabilmek zor o yüzden içimizdeki sesi dinlemek en güzeli o genelde doğruyu söyler. Duygularıyla hareket eden insanın doğru yanlış kaygısı yoktur arzularına göre yaşar duyguları aklına hakim olur tersindeyse akıl hakimdir. İlkinde beden ruha hakim olurken, ikincisinde ruh bedene hakim olur ve böylece akıllıca davranamayan kaybeder. Duygular içgüdüseldir bir tür bağımlılıktır, bu yüzden duygular ruhun ihtiyacını karşılamak için mantıkla sürekli savaş halindedir. Duygularımızı yönlendirme şeklimiz önemlidir, duyguları tamamen reddetmek bize sadece zarar verir hepimizin duyguları yaşamaya ihtiyacımız var. Eğer du

Yargıda ısrar etmek cahilliktir...

Resim
Gerçek bilgi insanın kendi cehaletini tanımasında yatar. Kimseyle yarışmamalı kimin akıllı, kimin akılsız olduğu sana göre, bana göre değişir, içinde bulunulan durumda hem öyleye, hem böyleye göre değişir. Yarışan da kendisine, yarışılan da kendisinedir. Herkes daha iyi ve daha kaliteli olanı arıyorsa her konuda gizli, bilinmeyen bir yarış var demektir. Kaliteli iş üretenler ayakta kalır diğerleri ise zamanla savrulup yok olurlar. Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene, çünkü cahil ne gelirse söyler diline derler. Gazali, cahillerle tartışmayın ben hiç galip gelemedim der. Cahille konuşmayın değil, 'Tartı'laşmayın diyor büyükler. Nedeni sanırım bildiklerinden şaşmaz, dar bakışlı biri ile anlaşmaya çalışarak tartışmanın mümkün olmayacağı, haliyle iki tarafa da fayda yerine zarar getirecek olmasıdır. Herkes bir şekilde cahildir bunu bilip tartışmak yerine konuşup öğrenmeye hevesli olabilmektir asıl olan. Tartışma entellektüel bir alışveriş değilse kim daha çok biliyor s

Sabit Kur Nedir?

Resim
Kuru sabitlersen faizi serbest bırakmak gerekir. Bu ortamda da kısa sürede faiz %60, %80 olur. Büyük bir hızla yüksek enflasyon, ekonomik kriz ve resesyona doğru koşuyoruz. Temerrüte düşer ve iflasa gidersek sonucu çok ağır olan durumlarla karşı karşıya kalırız. Sabit kur dövizin karaborsaya düşmesidir. İstediğin kadar sabit fiyat koy piyasa dalgalı kur devam eder. Sabit kurda doları üç liraya çekersen serbest piyasada yüz liraya kadar satarlar. Azerbaycan, İran, Venezuela vs. Bu durumda dibi çok daha erken buldurur. Sabit kura geçilecek olursa Türkiye'ye önceden döviz getirmeyenler de döviz getirecekler. Fazla analize de gerek yok, sabit kur rejiminin sonuçlarını görmek isteyenlerin Azerbaycan'ın 10 yıl önceki haline bir de şimdiki haline bakmaları yeterli. Çözüm bulmayı düşünen yok. Sen, ben nasıl dolara ne oldu ya diyorsak ülkeyi yönetenler de aynı tepkiyi veriyor. Merkez bankasının dövize etkisi sadece baz puan bazında görülüyor ki onun da etkisi olmuyor. Ekonom