Kayıtlar

Abartmamak şartıyla yalnızlık güzeldir

Resim
Yalnız olmak güzel, yalnız hissetmek berbattır. Özgür olduğumu düşünüyorum ama olmadığımı biliyorum... Yalnızlığı tercih edenlerle yanlız olmak zorunda olan insanlar arasında çok fark var. Herkes yalnızlıktan şikayet ediyor ama yinede birbirinden kaçıyor. Gidecek yerin, paylaşacak, anlatacak kimsen olmadığı ve eşliler arasında kaldığında yalnızlık hissi artar ama sonra hiçte yalnız olmadığını anlarsın çünkü yalnızlığında inancını bulursun. Bazen aşık olmak, sevgi duymak, duyulmak ve buna inanmak istersin. Bazen maddi imkanlarının olacağına ve daha iyi bir hayat süreceğine inanırsın, bazen de bütün bunların ne kadar anlamsız olduğunu düşünür ve görürsün. Bazen hayat başımıza gelen her türlü şeyin sonunda belki böylesi daha hayırlıdır demekten başka çare bırakmaz. Güçlü olmayı, sağlam durmayı öğretir, her yaranında bir olgunlaşma süreci vardır yara kendi kendini iyileştirir sonrada unutulur. Bazen yalnızlık kutsaldır, insanlar hasar verir yalnızlık onarır, tecrübeyi, farkın

İnsan hep aldanmamalı!

Resim
Affetmek insan için en özgürleştirici eylemdir, kin ise tutsaklaştırır. Tecrübe gerektiği zaman gerekeni hatırlamayı gerektirir. Unutsan bile yapılanı, ne yapman gerektiğini hatırlarsın. Beyin sürekli yapılan haksızlıklarla doluysa ve başka şey düşünemiyorsa obsesyona dönüşür. Beyin sürekli bunlarla iç içe olduğu için sağlığa da zararlıdır. Bilinç altı temizliği yapmayı, haksızlık yapanlara hayır demeyi, mesafe koymayı öğrenmek gerekir. Hayır denmediği için böyle insanlar fazlaca şımarır ve hem bize, hemde kendilerine zarar verirler. Bu zarar kendilerini dünyanın merkezinde görme ve narsist kişilik bozukluğuna yol açar. Bu insanlardan uzak durmak, hem sağlığımızı, hem huzurumuzu, hem beynimizi korumak için faydalıdır. Bunlarla meşgul etmeye hiç gerek yok kendimizi de ve beynimizi de. Bazen boş vermek gerekebilir ama bu demek değildir ki, yapılan haksızlığı unutun sadece aynı haksızlığa ve duruma bir daha düşmeyin. Yapılan haksızlığı unutmayıp tepki gösterince de tepki alıyorsun

Eski Düşünürler Felsefe, Yeni Düşünürler Yorum Yapıyor

Resim
Bedelini canla ödediğimiz ders alamadığımız felaketlerin alışkanlığından kurtulamadığımız sürece bilim insanlarının raporlarını kehanet kabulünde görmezden geliriz. Gökyüzüne bakıp derin nefes almak var. Felsefe okumakla başlar, okuduğunu sormak sorgulamaktır. Arthur Schopenhauer şöyle der; şu dünyayı Tanrı yarattıysa onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar. Hayat olmadan önce mutlulukta yoktur. Schopenhauer'ın felsefesi varolmamayı varolmaya üstün kılıyor ki bu biraz saçma. Bu nedenle bu fikri bırakıp varolmanın ne şekilde en az ızdırap verici olacağını araştırmaya girişmiş ve doğu felsefesine yönelmiştir. Varolmak, varolunca da bu hiçlikte, bu boş uzun arazide varlığın ne önemi var. Varoluş yaşamın ontolojik açıdan ele alınması ve sorgulanmasıdır. Varoluşçuluk öznenin nesnel dünyaya karşı kayıtsız olduğunu gerçek anlamda yaşamın nesnel bir amacı olmadığını söyler. Pessoa; tahlil etmek yabancılaşmaktır der, bilinç maddi dünyanın g

İnsanlığa Ulaşmak!

Resim
Dinsizin hakkından imansızın gelmesiyle vuku buluyorsa beşeri adalet, o halde ya siyah ya beyaz diye dayatanlara inat gri bakabilmektedir ilahi insaniyet. Ve aslında medeniyet senden olmayanların dahi hakkını koruyabilmekten ibaret. Kaliteliyi fark edilmese bile üretmeye çalışanlar geleceği de belirliyor. Her araç televizyon, basın, sosyal medya vs. doğru kullanıldığında insana hizmet eder, aksi durumda ise araçlar kendine hizmet ettirir. Görsel basın insanlığa ulaşmanın en iyi araçlarından birisidir, mesele bu gücü kim, hangi amaç için kullanacak sorunudur. Dünyada bu gücü egemen güçler kontrol etmektedir, insanlığı daha çok köleleştirmek için verilmiş yüksek dozda morfin gibidir. Bütün değer yargılarını şekillendirip parayı insanların hayatında en büyük değer haline getiriyor, zamanla gerçek değerleri yok ediyorlar. Böylece sadece ihtiyacımızı gidermesi gereken yiyecek, içecek, giyinme, barınma, dinlenme ihtiyaçları bir statü gösterisine dönüşüyor. Lüks arabalar ve evler ha

Çünkü Dünya İyilerin Kazandığı Yer Değildir...

Resim
Patlayınca kötü patlayan sakin insan her şeyi içine atan insandır. Sınırları zorlanmış, nasıl olsa kızmaz, kırılmaz, darılmaz diyerek her türlü pislik yapılmış, yüreği dolmuş insandır. Zaten yorgundur susuyorsa bu durumda değerlerine saygısızlık edilene kadardır. Genelde kaybeden olur, çünkü dünya iyilerin kazandığı yer değildir. Ne kadar efendi ve mülayim olursa o insanın o kadarda üzerine gidiliyor, kalbi duyguları yok gibi davranılıyor. Her şey yapılıp söylensin ama o hep sussun isteniyor. Ama her şeyde olduğu gibi bununda bir sınırı vardır, taş olsa çatlar denilen şey işte tamda budur. Kimseyi kırmamak için günlerce, aylarca ve hatta yıllarca sabredip, haddi sınırı aşınca gemiyi değil limanı yakan, sonrasında ne kapıdan ne de kapının deliğinden hayatına almayan, bundan ötürüde yüze yalandan gülen değil, yüzüne yalandan gülünen insandır. Ama lafın fazlası aptala anlatılırmış, aslında küçük şeyleri görmek istemez ufak tefek ikazlarda bulunur. Duygusal, cömert, cesur, kanaatka

Değerli insanlar sonsuzlukta bile sevilir...

Resim
Ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakın. Gördüğünüz şeylerin mantığını anlamaya çalışın. Evren’in neden var olduğunu düşünün. Meraklı olun... Her zorluğa rağmen yinede dolu dolu bilimsel bir yaşam. Çağımızın en değerli bilim insanlarından Stephen Hawking'i kaybettik. 'Hayatta geriye getiremediğimiz tek şey zaman. Anlamıyorum, anlatamıyorum, neden bir insanlığın özgürlüğünü almak ve insanoğlunu yok etmek için bu kadar çok emek sarf ediyoruz. Halbuki zaman, kaş ile göz arasında idi ve en derin darbeyi o oluşturuyordu!' Zor bir fiziksel yaşama karşı müthiş bir zeka. İnsanoğluna katkısı büyük bir deha. Isaac Newton, Nikola Tesla, Albert Einstein ve Carl Sagan'dan sonra dünya bilinmeyene meydan okuyan değerli bir bilim insanını daha kaybetti başımız sağ olsun. Zor durumdaki insanlar için yaşama tutunma motivasyonu, ileri bir medeniyet olma yolunda insanlığın önemli bir neferi, yaşamıyla, yaptıklarıyla, çalışmalarıyla, düşünceleriyle sekiz milyar insan arasından sıyrılm

MİMAR SİNAN’DAN SÜRPRİZ MEKTUP

Resim
Bir kaç yıl önce Süleymaniye Cami’sinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması üzerine en yetkin mimar ve mühendislerden oluşan bir ekip, camiinin bütün yükünü taşıyan kemerleri incelemeye aldı. Kemerlerin içinde gizli bir bölme ekibin dikkatini çekti. Bölmede, Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan Osmanlıca bir mektup vardı. Mektup’ta şöyle yazıyordu: “Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz.” Koca Sinan kademe kademe kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyordu. Heyet, Sinan’ın söylediklerini aynen uyguladı. Süleymaniye Camii böylelikle kurtarıldı. Bu not şimdi Topkapı Sarayı’nda saklanıyor.