Kayıtlar

hayat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dünyada Yapılmaya Değer Olan Şeyler...

Resim
Her insan kendi imzasını atıyor dünyaya yaptıkları, yıktıkları, öldürdükleri, yaşattıkları ile. Ve dünya çok güzel bizlere sundukları ile. Gerçekten yaşamak isteyenler için öyle muhteşem şeyler yapılabilir ki, insanlar isterlerse yeryüzünü cennete dönüştürebilecek bir düzen kurabilirler. İlk insandan günümüze dünyamız için hep bir şeyler yapılmış iyi veya kötü ama yapılmış, yapılıyor ve sonsuza dek yapılacak, bu doğanın vazgeçilemez kanunu. Büyük, küçük hepimiz kendimizce dünyaya bir şeyler katıyoruz bir icat, bir iyilik, bir kötülük, bir lider, bir diktatör vs. şeklinde olabiliyor bunlar. Yapılan her şeyde bir değerlilik bulunur, yaşamaya değip değmediği ise görecelidir. Kültürel kodlarımız yaşamaya değerlilik konusunda bizlere çeşitli anlamlar yüklemiştir. Yaşamak doğanın bir mecburiyetidir kimse gönüllü olarak dünyaya gelmez, doğduktan sonra anı yaşar, hisseder, kaydederiz. Kültürümüze göre yaşar anlam yükleriz, öldüğümüzde ise yaptıklarımızın kendimiz için her hangi bir değ

Korku Nedir?

Resim
İnsan yaşama başladığında korkusuzdur. Yeni doğmuş bir bebek neden korkması gerektiğini bilmez ama yaşam devam ettikçe edindiği tecrübeler karşısında savunma mekanizmaları oluşturur. Korku sonradan öğrenilir, aynı durumlarla karşılaştıkça öğretilenler beyine farklı şekillerde yorumlanarak iletilir ve beynin adrenalin salgılamasına yol açar. Korku var olduğu için korkacak olsaydık herkesin aynı şeylere aynı tepkiyi vermesi gerekirdi. Herkes yılandan korkmayabilir, kimisi evcil hayvan olarak bile besler. Korku var olduğu için korkmak geçersiz bir teoridir. Korku insanın savunma mekanizmasını harekete geçiren bir nevi erken uyarı sistemidir. Hayatta kalmaya programlanmış insan korkusuz yaşayamaz, hayatın kendisi korkunun özüdür. İnsanoğlu kendi düşünce ve kararlarına bağlı kalarak korku, sevinç, üzüntü vs. gibi duyguları tabu olarak geliştirir ve korkuyu kendisi üretir. Gücünün yettiği ve kontrolü altındaki şeylerden korkmaz insanlar. Korku kontrol dışı olan yada güç sınırlarının

Ölüm kaçınılmazsa, yaşamakta gerçek...

Resim
İstemsiz bir şekilde yaşama içgüdümüz bir yere kadar yoğun şekilde bizi hayata bağlar, bunun yanında yaşam özünde insana haz veren bir mecradır bir şekilde istemsiz de olsa umut eder istemsizce üzüldükten sonra mutlu olur, tüm duygular bir şekilde onu bulur ve yaşamı yaşanmaya değer kılar. Var olduğumuz yok olmayacağımızın delilidir. Şu an ki koşulları iyi şekilde değerlendirip yaşarsak hayatı belki fırsata çevirebiliriz ve belki hayat bir fırsatlar silsilesidir. Ölüm dediğimiz son bir anlık ve o an geldiğinde bunu anlamayacağız bile, yaşam ise her anını canlı olarak hissettiğimiz bir mucize dolayısıyla yaşama odaklanmak gerekir. Yok olmak inancında olan bir insan için yaşamak saçma gelir ve bu insan ölene kadar karamsar olur, hırsızlıktan, zinaya, haksızlıktan, öldürmeye kadar akla gelebilecek her şeyi yapabilir çünkü onun inancına göre zaten yok olacaktır. Ölümü bile insanlığın eksik ve hastalıklı bilgi birikimiyle zihnimizde canlandırıyoruz. Durum bu iken kaçınılmaz son diyo

Mutluluk Oyunu Oynuyoruz!

Resim
Sana verilen bir yaşam var, iyi yaşarsın kötü yaşarsın bu senin tercihin olur. Belki sadece gerçek sensin ve senin algılarındır, belki bir döngüyedir hizmetimiz. Egomuzdan sıyrıldığımız zaman doğal döngü içinde görevimizi yerine getirmemiz dışında yaptıklarımızın izi kalır o kadar. Keşke kalp kırılan değil, bükülen bir ey olsaydı o zaman daha kolay olurdu eski haline gelmesi. Fikrimce iyileşmenin temeli bırakmak, eski, çürük, yıpranmış şeyleri attığımızda enerji de yenilenip tazelenecek gibi geliyor. Tabi neyi, ne zaman bırakmamız gerektiğini anladığımız zaman daha da rahat olur, dolayısıyla keşkelerle yaşadığımız hayat yerini neyselere bırakır. Güçlüklere boyun eğmemek zor olsa da her umutsuzlukta bir umut, her karanlıkta bir aydınlık, her bitişte bir başlangıç vardır. Son nefese kadar umut edebilmeli ve hayallerden vazgeçilmemeli ki hayatımızda çekilir olsun. Arada yalnız kalarak kendimizle yüzleşmek iyi gelecektir. Kalabalıklar kaçıştır ama yalnızlık başlı başına bir yüzle

Gelişim Değişimi Sağlar!

Resim
Gelişimsiz değişim olur ama değişimsiz gelişim olmaz. Gelişmek için önce değişmek gerekir, öğrenme isteği eğitimi getirir, eğitim bilgiyi, bilgilendikçe değişimlere açıksındır bu da gelişmeyi sağlar. Her değişim bir gelişim değildir olumsuzları da vardır ama her gelişim bir değişimdir. Bu nedenle gelişim değişimi sağlar. Günümüzde gelişim sayesinde elimizde bir çok teknoloji imkanı var ama bu süreçte insan beyni de tembelleşmiş durumda. Gelişimimiz yanlış ölçüde ilerliyor savaşlar, kavgalar vs. gibi. Değişimin olumlu yönde mi, olumsuz yönde mi olacağı öncelikle saptanmalıdır. Her yönde olabilir ama olumlu yönde değişim olursa gelişimi de beraberinde getirecektir, olumsuz yöndeki değişim ise gelişimi değil gerilemeyi beraberinde getirir. Değişim gelişimi sağlar ki, değişmenin sınırı yoktur. Olağan her şey zıtlıklar üzerine kuruludur, kaosu yaşamazsak doğruyu, yanlışı anlayamaz dolayısıyla gelişiminde ne demek olduğunu idrak edemeyiz. Değişmenin sonu yok, gelecek ne gösterir bi

............ Bitti.

Resim
Bir gün daha İnsanlık Doğal olan her şey Sevgi Saygı Aşk Gençlik Ahlak Namus Masumiyet Barış Adalet Utanma Hayat Sınav Ders Okul Kitap İş Resim Zaman Sorgulama Düşünme İnanç Güven İyi niyet Samimiyet Sağlık Umutlar Bir yıl daha Sabır Güzel şeyler Tatil İzin Yaz Kış Gündüz Gece Yemek Su Bahar Eğitim Para Yaşam Oyun Başlayan Yıl Ömür Sonunda Ve insanların umutları tükendiğinde Daha güzel bir yaşam için gerekli şeyler Her şey bitmesi gerektiği için Üzen ne varsa tanıdığım zaman Film Söz Yaşandı ve HÜLYA ÇAKICI

................ bıraktım!

Resim
Öncelikle Allah'a Zamana İnsanları Geçmişi geçmişte Akışına Umut etmeyi Çaba göstermeyi Yarını düşünmeyi Boşa kürek çekmeyi Beni kullanan insanları Öfkelenmeyi Kızmayı Konuşmayı Gereksiz akrabaları Sürekli para isteyenleri Kendime yalan söylemeyi Duygularımı Güvenmeyi Çok iyi insan olmayı İnanmayı Değiştiremediğim şeyleri Değiştirebilme arzusunu Kötü niyetli herkesi İnsanlara güvenmeyi Başkaları için yaşamayı Başkalarını kendimden çok düşünmeyi Başkaları üzülmesin diye onların istedikleri gibi olmayı Üzülmeyi Umutsuzluğu Hayal kırıklığını Güvenmeyi Umut etmeyi Bir şeyler beklemeyi Konuşmayı Susmayı Ağlamayı Tartışmayı Birilerinden bir şeyler beklemeyi Sevmeyi Aşık olmayı Herkes için iyi şeyler istemeyi Gülmeyi Beklemeyi Değer vermeyi Aptallığı Ucuz insanlara fazla değer vermeyi Aldanmaları Olaylara üzülmeyi Hayatımdaki faydasız insanları Hayal etmeyi Alışkanlıklarımı Bırakmayı Hayata dair güzel umutları geride Dünyayı İnsanl

Her an tektir ve özeldir...

Resim
Biraz sabır, haklılık, işi bilme başarıyı getirir. Yaşanan kötü günün sabahında yeniden yola çıkacak gücü bulan insan güçlüdür. Bazen bir orkestra şefi gibi olmak, sırtımız seyirciye dönük kim ne derse desin hayatı yaşamak, doğrularınla yürümek gerek. Kısacık hayatımızda kendimize birini örnek alarak gerçek beni yok saymamak gerek. Sadece kendimiziz bir başkası değil ama herkes başkasının hikayesinde kahraman ve kendi hikayesinde çaresiz. Artık kimse küçük şeylerden mutlu olmuyor. İyi bir şey görüp yaşadıklarında biraz daha istiyorlar. İstedikleri şeyleri aldıklarında da tümden bir mutsuzlukla baş başa kalıyorlar. Anı yaşamak için bir çaba göstermek gerekmediğinden belki de farkına varamıyoruz. "An" kavramı beynimizde farklı anlamlarla karşılanıyor, anı oluşturan parçalar hiç beklemediğimiz bir anda bir araya gelerek uyum içinde yükseliyor, bedenimiz ve ruhumuz yoğunlaşan duygularla doluyor. Böyle bir anda plan ve hesap yapmak yerine bir süreliğine kendimizi salabilme

Bilmediğini bilmeyen insana bilmediği bildirilebilir mi?

Resim
Bir şey yaşantı yoluyla açık değilse onu duyacak kulakta olmaz. Ham olduğunu reddedip her şeye vakıf olduğunu sanan dogmatik fikirlere hiçbir şeyi aşılayamazsınız. Olduğundan daha iyi görünmek, hak ettiğinden daha iyi ve daha fazlasını istemek ve elde etmeye çalışmak. Haklılık haksızlık değildir susturmak, baskıyla egonun tatminidir. Evren zıtlıklar üzerine kurulu ve insanoğlu da evrenin bir parçası. Haklı, haksız olan rasyonel bir düşünce ile algılandığı zaman makul olan elde edilir ve haklı da, haksız da ortadan kalkar. Bilmenin olgunluğu önemli olan, bildiğini bilmek bilmediğini bilmek. Haksız kişi bilmediğini bilmez, bilmediğini bilmediğine göre de bilmeden savunma cesareti gösterir. Henüz bilmediğini bilme, bildiğini bilme olgunluğuna eremediği için susmaz. Yaşamımızda önemli olan dengeyi bulabilmek çünkü her şey o dengeye doğru bir akış içerisinde. Yaşamın kuralı olan dengeyi bulma gereği haksız olan kişilerinde gerçeği bulana kadar konuşması gerekiyor ki, gerçeklerle kar

Gerçeğin analizi...

Resim
Düşünüp sorgulamak zor geldiğinden doğru bildiklerimize sarılıp savunuyoruz, çünkü inanmak düşünmekten daha kolay geliyor. Çocukluktan itibaren empoze edilmiş düşüncelerin terk edilmesi oldukça zorlu ve irade gerektiren bir işlemdir. Bireyin yaşamındaki ilk otorite ailesidir. Ailelerde genellikle fikir, düşünce ve inançlarını tek doğru olarak bireye aktarırlar. Düşünme ve sorgulama noktasından uzak olan birey ise şüpheden uzaktır. Düşüncelerinin ve inandığı değerlerinin tek doğru olduğuna inandırılan, hayatı boyunca tek sözde gerçeklerle yaşayan birey, karşısındaki gerçek doğru olsa bile kendi düşüncelerini ölümüne savunur. Ona öğretilen, dayatılan cehalettir aslında ve değiştirmesi çok zordur. Bir insanın kendi düşüncelerinden şüphe edebilmesi için düşünebilme ve şüphe edebilme noktasında olması gerekir, bunlar ise ona öğretilmemiş olgulardır. Savunduğu görüşler kendi bedeninden bir parçaymış gibi gelir. Güvendiği insan olmayan veya insanlar ile iletişime geçemeyen kişi savund

Işık saçan insanlar!

Resim
İyiler asla yıkılmazlar sadece bazen sallanırlar. Ama herkesin o köprüyü görmesini bekleyemeyiz. Öncelikle fikri güzel, eylemi güzel olabilmeli, kendi hayatında figüranlığa soyunanların doğruyu, yanlışı ayırt etmesi biraz zordur. Bazı insanlar vardır ki onlar gerçek birer ışıktırlar ve o ışığı kimse görmek istemez. Görmek istemeyenlerin çoğuda negatif insanlardır, öyle suretleri vardır ki gülümseme içinde, sevimli görünürler. Işık olanın ışığını sünger gibi emerler, asla istemezler ışık saçmasını ve böylece gerçek ışık kapanır, kapattırılır. Gerçek ışık açığa çıkmak, parlamak ister tekrar yine izin vermezler. Işık ister izin verin ışığımı yansıtayım, bakar olmuyor hiç olmayı seçer, hiçlik mertebesi boyutuna erişir, yaşar. Hiç sanılır hiç kimse, öyle görürler, görmek isterler. Bilmezler, bilemezler, bilmek istemezler, bilmemeyi seçerler, o hiç olan bir ışıktır. İnsanın içindeki potansiyeli açığa çıkarması elinde olmuyor bazen ve kendisini insanlara teslim etmek zorunda kalıyor

Sıradan biriyiz!

Resim
Dünyaya hiç katkım var mı? diye düşününce çıkan cevap ne kadar sıradan olduğumuzu belirliyor. Bir hastalığa çare bulursun farklısındır, savaş gazisisindir farklısındır, okulu dereceyle veya ekstra bir başarıyla bitirmişsindir farklısındır, sıfırdan şirket kurmuşsundur farklısındır ama hayatın boyunca hep yerinde sayarak yaşamışsan nasıl kendini farklı hissedeceksin. Yani kendimizi kişisel efsane olarak görmekten vazgeçmek gerekiyor. Aslında en büyük sıradanlık kendini farklı zannetmektir. Ben ancak ötekiyle var olurum anlayışının içselleşmesidir bu durum. Sokrates'in kendini bil öğretisi, çıkar ve mütevaziliği sonucu 'bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir' şeklinde görülür. Bu bir farkındalık, bir aydınlanma halidir. Tarihte de olduğu gibi insan kendi içindeki devrimini, rönesansını, reformunu ancak bir aydınlanmadan sonra yapabilir. Bunun farkında olunsa kimse kimseye üst perdeden konuşmaz, küçük dağları ben yarattım edasında olmaz. Hiç kimse mükemmel yani tam

Tanıyınca hemen kaç...

Resim
Sürekli sizi eleştirenler. Burnundan kıl aldırmayanlar. Boş vakitlerin de sizi arayanlar. Yalnız kalmamak için sizi isteyenler. Gözü dışarıda olanlar. Yürümeyen ilişkiler için hep karşı tarafı suçlayanlar. Sürekli haklı çıkmaya çalışanlar. Kendi isteklerini dayatanlar. Sizi değiştirmeye çalışanlar. Size bağıranlar. Geçmişi unutmayan kinciler. Anne, baba ya da geçmiş ilişkilerinin hırslarını sizden çıkaranlar. Sürekli eski sevgilisinden bahsedenler. Eski eşiyle, sevgilisiyle barışmak isteyenler. Görüşenler. Hem ilişkiyi yönetmek isteyen, hem de adım atmayanlar. Geçmiş ilişkilerindeki terk edilme ve öfkelerini size yansıtmaya çalışanlar. Arayınca sen aradın, aramayınca neden aramadın, diyen dengesiz tipler. Sürekli sen bunu dedin, sen bunu yaptın diyenler. İş için bir yere gittiğinizde bozuk atanlar. Kadın hem çalışsın, hem de yemek pişirsin, bana hizmet etsin diyenler. Olmayacak hayaller kurmamalı insan. Hayalleri de yaşamları ile paralel olmalı. Hayale de, sevg

Herkesin anladığı bir dil vardır...

Resim
Öfkenize, nefretinize, umutsuzluklarınıza, düş kırıklıklarınıza kapıldığınız kadar kendinize de kapılın. Sadece bir gün izin verin kendinize. Sonuçta siz düşünseniz de, düşünmeseniz de kötü olan kötü oluyor, iyi olan iyi oluyor. Yani ömrün boyunca iyilik yaparsın kimse görmez ama bir hata yaparsın hemen göze batar. Ömrü boyunca kötülük yapan bir gün bir iyilik yapsa bakalım ne menfaati var derler. O yüzden başkalarını memnun etmek için çokta uğraşmamak lazım. Demişler ki; gerçek yar yaradandır gerisi yaralayandır. Hayat onu yaşama biçimimiz, bizi biz yapan şeyler, tercihlerimiz ve vazgeçişlerimiz arasında kısa, uzun gidiş gelişler. Büyük bir sarkaç gibi salındığında, belki tam o ana değecekken, bir milim kalmışken, belki tekrar geri gelen bir döngü, bizi biz yapan korkularımız. Yaşam mücadelesi vermekten hayatın farkına varamıyor, içinde sürüklendiğimiz manipülasyonu fark edemiyoruz. İnsanlar yaşama eşit şartlarda başlamıyorlar. Sadece içinde bulunduğumuz durumda en iyisini yap

Şüphe tek gerçektir!

Resim
Sorular beraberinde ön yargılar getirir o yüzden biz insanlar tatmin olmayız. Bu fikre sahibim, şu görüşü doğru buluyorum demeden önce düşünün ve etrafınızı inceleyin. Hiçbirimiz doğruluğun temsilcisi değiliz ve fikirlerimiz mutlak doğru olmak zorunda değil. Hiçbir fikri sahiplenme, her fikir yanıltıcıdır. Fikirlerinde bu denli çok yanılan bir varlık için her fikirden şüphe duymak doğal bir davranış olmalıdır. Günümüze gelinceye kadar çeşitli kavramlara ve olgulara dair yüzlerce fikir, görüş ortaya konuldu. Kişiler bu görüşleri ortaya koyarken doğruluklarına inanıyor ve güveniyorlardı. Bir takım bilimsel veriler, felsefi kuramlar, teoriler, bulgular ve argümanlar ile desteklenince ve temellendirilince görüşler daha da bir doğru gözüküyordu. Ama hiçbiri tam doğruluk kazanmadı ve kazanmayacak. Fikirler bilgiyle inşa edilir. Bilginin de türleri vardır; dinsel bilgi, sezgisel bilgi, bilimsel bilgi gibi. Bilimsel bilgi yanlışlanabilir bilgidir. Yanlışlanamayan bilgiler üzerine kurul

Adil olan tek şey ölüm...

Resim
Ağzı olanın konuştuğu bu dünyada beyni olanında düşünmesi gerekmez mi? Kendine güvenip ağzı laf yapanlara, laf yaptığı içinde kendini adam sayanlara kısa bir hatırlatma; lafla adam olunmuyor. Karakterine göre değil de giyimine, arabasına, parasına göre rağbet görüyor yenilerde insanlar. Cahilliklerini de yalanlarla besliyorlar. Ama karakter ve şeref parayla satılmaz, satın alınmaz kişinin genlerinde olacak. Görünüş kalpten bakıldığında berraklaşır, dışarı bakanlar düş kurar, içe bakanlar uyanış yaşar. Ve bazı insanlar bulut gibilerdir, kaybolduklarında hava birden güzelleşiverir. Sonradan görme insanlar maymuna benzerler. Yükseldiklerini görürsünüz, yükseklere çıkmaktaki becerilerini takdir edersiniz ama doruğa ulaştıkları zaman ancak utanç verecek yerleri görülür. İnsanlara "aslan gibisin" denilirse kasılır, "hayvan gibisin" denilirse üzülürler, "kendin ol" denilirse işte buna asla yanaşmazlar. Egoları o kadar tavanlardaki fare gibi kuyrukları hep d

En çokta ezikler nankör oluyorlar!

Resim
Farkındalık zamanla insana okuduklarıyla kazandırılır ve süreklilik gösterdiği ölçüde zihne yerleşir. Farklı olmak güzeldir, düşünce farkları güzeldir. Farklı insanlar olmasaydı hayat nasıl olurdu? Farklı görüşlerden yararlanarak kendi düşüncelerimiz oluşur. Beyin kullanıldıkça gelişen bir organdır, her şey beyinde başlayıp beyinde biter. Beyninize hükmedin, hükmetmeyi öğrenin. Kafanın arada bir karışması iyidir insan bir kafasının olduğunu hatırlar. Bir şeyi çok iyi bir şekilde bilmenin önemi yok, önemli olan bildiklerini insanlarla paylaşmaktır. Öğrendiğimiz bilgiye göre yaşamıyorsak uzaktan kumandalı bir oyuncaktan farkımız kalmaz. Sözlerin, davranışların vs. doğruluğu, gerçekçiliği başka bir şey, uygulama alanı bulmak çok daha başka bir şey. Bazen hayat sizi o kadar çaresiz bırakır ki kendinizden başka suçlu bulamazsınız. Yani hem hayattan, hem ölümden korkarak son sefere gelmiş olur ve bu son duraktır. Geçiyor hayat sonra başka bir şiirin başka bir dizesine sıra geliyor. A

Gün Döner, Devran Döner!

Resim
Çark nasıl olsa dönüyor. Ne oldum değil ne olacağım demeli. Güzel ve iyi işler içerisinde bulunmaya daha çok önem vermeli. Gün dönüyor devran dönüyor. Zenginken fakir, fakirken zengin olunuyor. Önemli olan her şart ve durum da adaletli ve merhametli olmak. Merdivenleri çıkarken rastladığınız insanlara, gün gelip merdivenden inerken de rastlayabilirsiniz. Onun için insanlara adil, hak edenlere saygı ve sevgiyle davranmak gerekiyor. Çok iyi bir insandır dediğiniz insanlar bazen koşullar değiştiğinde, bazen de canları öyle istediğinde öyle davranışlar da bulunurlar ki, dumura uğrarsınız. Acınız geçer ama aldığınız dersi hiç unutmazsınız. Sessiz ve sabırlı insanlar genel de yapılanları asla unutmazlar sadece edep der beklerler. Ama sabırları taştığında da sel olup bütün bendleri yıkarlar. Tıpkı sel gibi her şeyi ve herkesi sürükleyip atarlar. Yada sabretmenin sonucu değiştirmediğini öğrendiğinde, sabrını zorlayanları görmezden gelmeyi öğrenirler. Çünkü bilirler ki, üzenlerin şimdi es

Seviyorsan sarıl sımsıkı...

Resim
‪ Hayatımızdaki şeyleri ciddiye almayı bıraktığımızda daha az yorulduğumuzu ve daha mutlu olduğumuzu fark ederiz. Hiçbir şeyi hele sevgiyi ve aşkı kalıp içine sokamayız. Gözlerinin içini güldüren varsa bırakma çünkü onlar gerekirse gözlerindeki yaşada çare olurlar. İnsan sevmeyi bilmediğinden değil, sevgisine layık biri olmadığından yalnızdır bazen. Bazı insanlar duygulara ve düşüncelere dokunmak için doğmuştur, her dinlediğimizde bir şeyler öğrendiğimiz yaşama karşı duruşu ve heyecanı ilham verici olan kişilerdir bunlar. Gez ama söyleme. Gerçek bir aşk hikayesi yaşa ama söyleme. Mutlu ol ama söyleme. İnsanlar güzel olan herşeyi mahveder. Durma, arkana dönüp bakma. Dış etkenleri hiç takma. O zaman hedef tamamdır. Yaşam bizler için. Gök varsa yer de var. O yollar güzeldir bizim olduğu için. Yorulmadan, yılmadan yürümek için. Göğsüme süngü gibi saplantılı bir misafirlik ediyor özlemek. Özlemek diyorum. Sen benim yaralarımın dikişisin. Gecelerden intikam alırcasına uyum

Yitirmenin ne olduğunu biliyorum!

Resim
Yitirmenin ne olduğunu biliyorum. Kendi hayatını hayatından çıkartmayı biliyorum. Kendi mabedinden uzaklaşmayı biliyorum. Eğer isteseydin sunabilirdim kalbimi ellerine. Yapabilseydim indirebilirdim yıldızları yeryüzüne. Gücüm olsaydı çevirebilirdim zamanı geriye. Çiçeklere su ver, çiçekler güzel olsun, kokla. Çocuklara şiir yaz, içinde umut olsun. Unutma hep kendine söyle. Yarın çok geç bugün ölmeliyim. Sağır bir kurşun gibi ağır ağır düşmeliyim. Kayan bir yıldız gibi gökyüzünde sönmeliyim. Hissediyorum üstümde gezinen rüzgarı. Küçük bir kum parçası karışıyor denize uzakta bir yerde. Ayrılık zehirden bir hançermiş. Ayrılık vakti yaklaştıkça yüreğe zehir damlar. Boğaza bir şeyler düğümlenir. Sonra elin ayağın tutmaz olur, düşünemez olursun. Sağır olursun, duymadan bakarsın. Sevdadan geriye kalırsa sadece hüzün kalır. Yalnızız buluşmamız yasak. Görüşmemiz uzak. Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız. Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık. Biz zaten hiçbir