Kayıtlar

insan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ayrıntılar güveni ve inancı azaltır!

Resim
Toplumun kabul etmeyeceği şeylere bile saygı duymayı öğrenmesi gerekiyor, dogmatik fikirlerden, sorgulanmamış ve üzerinde düşünülmemiş batıl inançlardan kurtulması gerekiyor. Çünkü bunlar varoluşa karşı bir yanılsama ve aldatmacadır. Gerçeğe sahip olduğunu düşünen bir insanın sorgulamaya ihtiyacı yoktur. İsrail 1948'de kuruldu. Bugüne kadar savaş ve şiddetle ölen Müslüman sayısı 12 milyona yakın, İsrail ve Hristiyanların öldürdüğü Müslüman sayısı 50 binden az, yani Müslümanın kendi Şii, Sünni, Alevi vs. mezhep savaşında ölen Müslüman sayısı 11 milyondan fazla. ABD ve Avrupa ülkeleri çıkarlarına ters düşen ülkelerle rekabeti engellemek için o ülkelerde dinci gericiliği körükler. Böylece sorgulama kabiliyeti olmayan insanları kendi çıkarları doğrultusunda yönetmek daha kolay hale geliyor. Ayrıntılar güveni, inancı azaltır paranoyak bile yapabilir. Bütün çirkinlikler ve güzellikler ayrıntılardadır ince düşünür mutlu ve mutsuz olursunuz. Müslüman, Hristiyan, Musevi vs. inan

Görünmeyeni görebilmek!

Resim
Düşünmeyen ama parayı çok seven insanları yönlendirmek kolaydır. Böyle insanların paraları azaldıkça akılları da azalır. Akıllı kişiden değil cahilden korkulur. Arı bal yapar ama zarar verirseniz iğnesini batırmaktan çekinmez. Her şeyi düşünebilirsin sınır yok ama düşündüğünü herhangi bir şekilde eyleme geçirme noktasında sınır var. Günümüzde düşünceyi eyleme dönüştürme şansı verilmiyor, bari düşünce özgürlüğünde sınırsız olalım. Kimseye söylemek zorunda değiliz, birileri bizi onaylar onaylamaz önemli değil, böyle bir hesap yapmadan iç dünyamızda özgür ve kuralsızca düşünebilmeliyiz. Para için susanlar, aşk için susanlar, çocukluk hayalleri için susanlar, dini kullanarak susturulanlar. İnsanları susmak zorunda bırakan etkenlerle doğrular saklanmış olur. Hepimizi susturacak bir yöntem mutlaka vardır. Kimi parayla, kimi şekerle, kimi sevgiyle, kimi dinle kandırılıp, susturulmuştur. İnsanların ten renkleri ayrı, kan renkleri aynıdır. Toplumlarda bu sorunlar hep var, zorla dayatıla

Sıradan biriyiz!

Resim
Dünyaya hiç katkım var mı? diye düşününce çıkan cevap ne kadar sıradan olduğumuzu belirliyor. Bir hastalığa çare bulursun farklısındır, savaş gazisisindir farklısındır, okulu dereceyle veya ekstra bir başarıyla bitirmişsindir farklısındır, sıfırdan şirket kurmuşsundur farklısındır ama hayatın boyunca hep yerinde sayarak yaşamışsan nasıl kendini farklı hissedeceksin. Yani kendimizi kişisel efsane olarak görmekten vazgeçmek gerekiyor. Aslında en büyük sıradanlık kendini farklı zannetmektir. Ben ancak ötekiyle var olurum anlayışının içselleşmesidir bu durum. Sokrates'in kendini bil öğretisi, çıkar ve mütevaziliği sonucu 'bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir' şeklinde görülür. Bu bir farkındalık, bir aydınlanma halidir. Tarihte de olduğu gibi insan kendi içindeki devrimini, rönesansını, reformunu ancak bir aydınlanmadan sonra yapabilir. Bunun farkında olunsa kimse kimseye üst perdeden konuşmaz, küçük dağları ben yarattım edasında olmaz. Hiç kimse mükemmel yani tam

GELECEĞİ YENİDEN YAZ

Resim
Bir gün istiridyenin içine bir kum tanesi girer. İstiridye kum tanesinden rahatsız olur ve onu sedefle kaplayarak başka bir şeye, değerli bir inciye dönüştürür. Hepimiz hayatımızdaki kum tanelerini inciye dönüştürme gücüne sahibiz. Ama benim ki kum tanesi değil kaya parçası diyorsanız bu daha da güzel. Çünkü bu sayede dünyanın en büyük inci tanesine sahip olacaksınız demektir. Sen değiştiğinde, HER ŞEY DEĞİŞİR, Sen değiştiğinde, GELECEĞİN YENİDEN YAZILIR. Hayatta istediğin şeyler için uğraşacaksın elinden geleni yapacaksın. Baktın olmuyor vazgeçmeyi de bileceksin. Ve bazen mutlu olmak için başkalarının üstünü çizeceksin. Çünkü geçmişe ve arkamıza sürekli bakarsak bekleyen güzelliklere ulaşamayız. Birlik olmak güzeldir ama bazen ayrılmak gerekir kendi dünyamıza doğru. Hani derler ya herkes senin ters istikametinde ise dön bir bak belki yanlış yönde olan sensin diye. Ben baktım yanlış olan ben değilim sürü şeklin de bir yöne gidiyorlar diye onlara ayak uydurmak zorunda değilim.

Durum içinden durum çıkarmak

Resim
Dünyanın en etkili zehri de o zehre ilaçta insandır. En büyük zehir insanın kalbindeki kin ve nefret zehridir, içten içe öldürür insanı. Düşünce sahibini ortadan kaldırmakla düşüncenin yok olacağını sanmaktır. Durum içinden durum çıkarmak, iyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi çıkarmaktır. Kendini keşfettiğin anda doğarsın. Mükemmel olan herkes merhametli olmayabilir ama merhametli olanlar mükemmel görünebilir. İnsanları birleştiren duygulardır. Bir odada yanan dört mum varmış. Önce sevginin mumu sönmüş ardından yavaşça barışın arkasından mutluluğun mumu sönmüş derken odaya bir çocuk girmiş ve aaa mumlar sönmüş diye yakınmış. Adı umut olan dördüncü mum demiş ki, korkma ben ve sen olduğumuz sürece diğer üç mumu da yakabiliriz ve çocuk alıp umudu diğer üç mumu da tekrar yakmış. Umut insanın içinde sönmeyen bir ışıktır. Keşkelerimizin değil, iyikilerimizin olduğu bir hayat gerek bizlere. Yaşamımız niyetlerimizle anlam kazanır, arzu ve isteklerimiz yaşama anlam katar. Ha

İnançlar mantığın işleyişini gösterir!

Resim
Ben nerede hata yapıyorum dedikten sonra akılda oluşan destansı liste. Mantığını kullanmayı reddeden birisiyle tartışmaya girmek, özeleştiri yapmadan ve sadece olaya kendi açısından bakarak, kendi mantığına göre başkalarının doğrularını anlamamak, onları mantıksız görmek en büyük cahilliktir. Düşünmeyen, sorgulamayan, akıl etmeyen, onun bunun fikirleriyle dedikodu yapan cahillerden yüz çevirin, zamanınızı harcatmaktan başka bir işe yaramazlar. Cahil insanla tartışmak çıldırtıyor, hiç bulaşmayın kafanız rahat olsun. Cahilin kendine göre yürüttüğü cahilce bir mantık vardır ve başka bir mantığın doğru olabileceğini asla düşünmez bu nedenle tutunduğu şey onun kimliğidir. Bir düşünceye körü körüne bağlanan, kimlik sahibi olamayanlardan uzak durun. Mantık kullanılması isteğe bağlı olan bir şey değil, bir dünya görüşünün pratiğe yansımış halidir. Hepimizde mantık var ama her hangi bir olaya yaklaşım kişinin mantığının olup olmadığı bize gösterir. İnsanların hayatına yön veren dünya görü

İş kişinin kendisinde başlar ve biter!

Resim
Doğruluk kendine saygısı olanların ilkesidir. Doğru doğrularla anlatılırsa gerçeğe ulaşmakta kolaylaşır. En derin karanlıklar bile küçük bir ışık tarafından yok edilir. Aynı şekilde sıkıntılar ve hatta derin depresyonlar küçük bir umut ışığıyla dağıtılabilir. Sonuçta aydınlıklara karanlıklardan geçerek ulaşılır, karanlık ne kadar koyu olursa olsun insanın bilgisi koyu karanlığı mutlaka aydınlığa, ışığa kavuşturacaktır bunun içinde bir güneşe ihtiyacımız vardır. İnsan insanı hor görmeye başlayınca bozulmaya başladı düzen. İnsan kendisini bilir, ağzından çıkan doğru mu, yanlış mı? Ve bazen kendisini, bazen de karşısındaki inandırmak için umursamayan, ilgilenmeyen birisi olur. Sonuç olarak kendisine inanıyorsa başkalarının kendisine inanıp inanmaması hiç önemli değildir. Sorun samimiyetsiz samimiyetlerden çok, samimiyetsizleri samimi zanneden insanlarda. Kırılan yapıştırıldığında nasıl eskisi gibi olmuyorsa, ne kadar mükemmel yapıştırırsanız yapıştırın o izlerin orada olduğunu bil

Önce kendini düzelt!

Resim
Neden her şeyin gönlümüzce olmasını istiyoruz da, istemesini bilen bir gönlümüz olmasını istemiyoruz? Temel sorunumuz sorunları tespit etmekte üstün yeteneğimiz, çözümünde ise bir o kadar acizliğimiz ne yazık ki. Kendinizin en iyi eleştirmeni olun, hatalarınızı düzeltemiyor ve eksik yönlerinizi tamamlayamıyorsanız bile en azından bunları kabullenin ve kendinizle barışın. Kendi ile barışık olan mutlu da olacaktır ve doğal olarak çevresini de etkileyecektir. İnsan kendisini iyi hissederse karşısındakine de iyi görünüyor, önce kendinizi mutlu edin ve özgüven sahibi olun. Gülümseyin alem hüznünüz ile değişmeyecek. Büyük bir kedi kuyruğuyla oynayan küçük kediye sormuş; Neden kuyruğunu kovalıyorsun? Yavru kedi cevap vermiş; Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğunda kuyruk olduğunu öğrendim. Bu nedenle onu kovalıyorum. Yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım. Bunun üzerine yaşlı kedi; Gençken bende mutluluğun kuyruğum olduğuna karar vermiştim ama sonra fark ettim ki, ne zaman on

Para demek mutluluk demek ()

Resim
Şükür diye bir silahımız var. Çok şükür çalışacak bir işimiz var, çok şükür yorulduk ama para kazandık diyebiliyoruz. Ama bir kolay gelsini, tebessümü çok görenler ve sayelerinde para kazandıkları insanlara tiksinircesine bakanlar için henüz bir söz geliştiremedik. İşçinin patronundan istediği şey (), sömürüsüne mantıksal ve duygusal bir boyut katması. Böylece bu sömürüyü çalışanlarının hayatına fark edemeyecekleri şekilde gömmesi. Yani bizi güleryüzlü, mantıklı gözükecek şekilde öyle bir sömür ki biz bunu fark etmeyelim, üstüne bir de buna şükür edelim. Zaten günümüzde sınırların belirsizleşmesinin bir numaralı nedeni, bu kabuk değiştirip insan hayatlarına hayatın kendisi gibi giren şeyler. İş insanlara hep iş gibi gözükmelidir ki, işte çalıştıklarının farkına varsınlar. Mutsuzum ama neden mutsuzum bilmiyorum sorusuna ancak kesin sınırları görerek cevap verilebilir. Eğer biz patron daima haklıdır dersek kendi değerimizi düşürürüz, işveren olarak bir yere kadar haklı olabilirle

Asgari ücretliye bir şey olmaz!

Resim
Gelişen Türkiye mi? Çalışıp ezilen Millet mi? Yerlere, göklere sığdıramadığınız idareciler mi? İnsanlar az ile geçinmeye alıştırılıyor ki gelecekte de fazla bir şey beklemesinler. Bir şey olmaz asgari ücretliye, fakirden alıp zenginlere vermeye devam. Fakire para lazım değil, çok şükür kıt kanaat geçiniyoruz, bir şey olmaz bize ekmek, su neyimize yetmiyor. İnsan hayatının ucuz olduğu bir yer de kimse adaletten bahsedemez. Nasıl geçinecek bu millet. Ev için banka faizlerini minimum düşürüp evlere % 30 zam yapılan ülkenin adıdır Türkiye. Kiralara yanaşılmaz altıyüz lira kira ile ancak gecekonduda oturulur. 15 temmuz da bu ülkeyi kurtaran bu milletti, 100 lira zammı çok gördüğünüz millet işte bu insanlar. 1404 lira maaşla çocuk mu okutsun, kira mı versin, elektrik, su, mutfak masrafina mı yetişsin, ne yapsın bu insanlar. Evler de huzur diye bir şey kalmadı boşanmalar, işsizlik diz boyu. Milletvekiline ikibin lira zam. Devlet büyükleri elinizi vicdanınıza koyun ve görün artık fakir f

Bhopal felaketi!

Resim
Kıyametin kopmasını boşuna beklemeyin, zaten her gün kopuyor. Ülkeler ülkeleri sömürmese ülkeler vatandaşlarını, vatandaşlar da vatandaşlarını sömürür. Adaletin dağıtımı sorunluysa o yerde adaleti kimse anlamamış sadece sözlükte görmüştür. Adaletin olmadığı yerde kuvvetliler kendi kurallarını dayatırlar. 3 Aralık 1984 günü, ABD kökenli Union Carbide firmasının Hindistan’da Bhopal’de kurduğu böcek ilacı üreten fabrikadan yanlışlıkla 40 ton metil isosiyanat gazını dışarı atması 18.000 kişinin ölümüne, 150.000’den fazla insanın zehirlenmesine neden oldu. Çevresel etkileri Çernobil faciasından bile korkunç olan bu kaza sonrasında, Bhopal eyaleti doğal afet bölgesi ilan edildi. Greenpeace’in bölgede kazadan 20 yıl sonra, 2004 yılında yaptığı ölçümlerde, toprakta normalin 6 milyon katı toksik madde bulundu. İnsanların kendilerine ait hür iradeleri ve fikirleri olmayınca, yönetenleri ne derse bir o tarafa bir bu tarafa savrulur. Köle gibi kullanılırlar. İnsanlar dünyanın en tehlikeli

AFERİN

Resim
Padişahın biri vezirleriyle köyleri dolaşırken bir ihtiyarın fidan diktiğini görür, yanına giderek sorar: Behey amca iki büklüm olmuşsun, bu diktiğin fidanın meyvesinden yiyebilecek misin? İhtiyar parmağıyla bahçedeki diğer yetişkin ağaçları göstererek, "kudretli padişahım, şu gördüğünüz ağaçların meyvesini çok yedim ama onları ben dikmedim." Bu söz üzerine Padişah ihtiyara "Aferin" demek zorunda kalır. O dönem de padişah kime aferin derse bir kese altın vermek zorundaymış. Vezir padişahın işareti üzerine çıkarır ihtiyara bir kese altın uzatır. Altın kesesini alan ihtiyar sevinçli bir edayla, "Gördünüz mü Padişahım benim fidan şimdiden meyve verdi" der ve ikinci kez padişahtan "Aferin" ve bir kese altın daha alır. Bir şey yaratamayanların yaptıkları oradan buradan kopyadır. Yaratanları kıskanır, şiddete başvurur, yakar yıkar, imha ederler. Allahtan akıl hep üretir, hep yeni şeyler bulur ve yoluna devam eder. En azından bazılarımız da mevcut

İyi görünmek rol, iyi olmak gerçektir!

Resim
Kurtlar için mutlak özgürlük, kuzular için ölüm demektir. (Isaac Berlin) Bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir. Ya yaşam boyu dost, ya hayat boyu ders. Ama güven olmadan yaşam da olmuyor, ne kadar hayal kırıklığı yaşansa, ne kadar gardımızı alsakta bir yerden bir şekilde sarsılıyoruz, yani akılla da olmuyor bazı şeyler. Günümüz iletişim kopukluğunun yarattığı problemlerin temeli anlayışsızlık. Fedakarlıklar tek taraflı yapılınca hüsranla sonuçlanıyor. Çünkü hayat zıtlıklardan ibaret. İyi kötü, güzel çirkin, yapan yapmayan, vefalı vefasız, hep karşı karşıya getirilir ve imtihan dediğimiz olay orada başlar. Sabrımız, iyi niyetimiz ölçülerek yüce divana hazırlanırız. Dünyadaki yaşam sürecinin 80 yıl olacağını varsayalım, ölüm ötesinde insan sadece saniyelik yaşamını algılayabilecek. Tıpkı uykuda gördüğün rüyanın uyandığında aklında kalanı kadar anlatabileceklerinden ibaret. Sen yoluna insanlığa bırakabileceğin güzel şeylerin peşinden koşanl

Zenginin doları, züğürdün çenesini yorar

Resim
TL, 2016'da Dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi. Sadece gelişmekte olan ülkeler değil, son altı ayda Suriye Poundu karşısında da değer kaybetti. Üretmeyen vergiye dayalı ülke, üreten ülkelere kafa tutuyor. Sonra dolar neden yükseliyor? Siyasilerin tavırları sayesinde yükseliyor ve Türk Lirası değer kaybetmeye devam ediyor. İhracatımızın 64 milyar doları Avrupaya. Rusya'nın ambargosunda perişan olduk, birde Avupa ambargo uygularsa ülke ne hale gelir düşünün. Tehditler sadece iç piyasada etkili olur. Hayatın gerçekleri, realitesi var sıfır sorun politikalarından geldiğimiz haller, çevremizde bir tane dostumuz yok. Avrupa'nın gümrük birliğini de devre dışı bırakacağını düşündünüz mü? Gerçekleri yok sayamayız şalter onların elinde. Hani Türkiye İMF'ye borç verebilecek durumdaydı? Hani ekonomimiz adeta uçuyordu? Ne oldu, kanadı mı kırıldı? Türkiye battı, köprüler, hava alanları yabancılardan borç alınarak yapıldı. Hiçbirinde olmayan özkaynak zaten kullan

Dünyada var olan her şey mirastır...

Resim
Eski zamanlarda bir Amazon kabilesi şefi bütün yeni doğan bebeklerin kurban edilmesini hüküm vermiş. Şefin bu kararı vermesinin altında yatan neden, çok kuru geçen bir sezondan sonra yaşanılan yiyecek kıtlığıymış. Eldeki yiyecek ile kabile insanları zar zor yaşıyorlarmış. Şef insanlarının yaşaması için bu zor kararı vermek zorunda kalmış. Ancak şefin kızı da doğum yapmış ve aynı hüküm onu bebeği için de geçerli olmuş. Bebeği elinden alınıp, kurban edilmiş. Şefin kızı kaybettiği bebeği için yas tutarken, bir gece ağlayan bir bebek sesi duymuş ve sesin geldiği yere doğru giderek ağlayan bebeği aramış. Ertesi sabah kabile insanları şefin kızını aramaya çıkmışlar. Kızın cansız bedenini üzerinde bir sürü meyve olan bir palmiye ağacının yanında bulmuşlar. Meyveler o kadar çokmuş ki kıtlık sona ermiş ve şefin hükmü kalkmış. Kabile bu ağaca şefin kızı IACA onuruna isim takmışlar. İşte ACAI adı şefin kızının adının tersinden okunmasından geliyor. ACAI meyvesi tavuk yumurtasından fazla pro

Algı operasyonu yapmayın...

Resim
Fani dünyada değişmeyen tek şey ölüm! Keşke, hayatta hiç keşke demek zorunda kalmasaydık... Bazen ağlar, bazen güler, bazen yaşadıklarımıza, bazen de yaşıyamadıklarımıza üzülür, hüzünleniriz. Keşkelere yükleriz yükü. Aslında yaşadıklarımızı da, yaşayamadıklarımızı da kendimiz belirleriz. Hayat kocaman bir hiç ve en son ölüm gelir ona da erken deriz. İnsan ne ederse kendine eder, sorsan suçlu ya hayattır yada kader. Her şeyi iki kişilik düşünüp, önce karşımdaki mutlu olsun diyenler, sonrasında yaşanan acılar ve yalnızlık tek kişiliktir bunu unutmayın. Ve hayatınızı yokluğunuzu bile fark etmeyenlerle değil, varlığınızdan mutlu olup, iyi ki varsın diyenlerle doldurun... Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha zordur. (Küçük Prens) İnsan her zaman hatırlayarak kendisini cezalandırır, unutarak da karşısındakileri. Hayatını düzene sokan insan düşünme yeteneği olan insandır ve düşüncelerini erdemli bir şekilde eğitmek ancak yetenekli insanların işidir. Buna yetisi olmayan

Bir Adımla Fark Yarat!

Resim
Ne yaparsan yap kalabalıklar hep bir adım öndedir ama toplu olarak bir yöne yönelinmesi o yönün doğru olduğu anlamına gelmez, belki doğru senin gittiğin yoldur. İnsanlarla aynı yönde giderken nerede olduğunu öğrenemezsin, kendi yerini görmek için birkaç adım uzaklaş ve tekrar bak, hayatı ve bu hayatta yapabileceklerini görmek istiyorsan uzaklaşmalısın, bu hem kendin hem de uzaklaştıkların için senin cesaret bile edilemeyen aykırılığın olacaktır. Ayrıl ve sürüye de bunu hissettir ki herkes kendi ayak izinin varlığını hatırlasın. Düzen bozulmasın diyerek tek doğru da kalmamak, adımlarımızı geleceğe, umutlara korkmadan atmak gerekir, sıradan olmamak başlı başına bir güçtür. Her zaman gerçekleri savun, seni takdir edecek birilerini bulamasan bile geceleri kafanı yastığa koyduğunda rahat bir vicdanla uyursun. Hayata iz bırakmak sıradanlıktan vazgeçip güvenli limanları terk etmek ile olur. Bazen her şey yolunda ve yerli yerindeymiş gibi görünür ama hiç bir şey göründüğü gibi değidir. Bir

Hayat zor yolun öğretmeni!

Resim
Hayat; sermayem eriyor yardımcı olun! diyen buz satıcısının haykırışıdır zaman. Sermayemiz eriyip gidiyor, hayatın kenarındayız zaman akıyor. Bize kalan sadece izlemek ama çok sonra farkına varıyoruz ki, akıp giden zaman kendi hayatımızmış. Bir alim çarşıdan geçerken çocuğun birinin bir ihtiyarın yüzüne tokat vurduğunu görür. Fakat ihtiyar, hiç ses çıkarmaz. Alim hayret edip sebebini sorar. İhtiyar der ki: - Ben buna, hatta daha fazlasına layığım. - Niçin? - Çocuktan sor! Alim çocuğa sorar: - Evladım ihtiyara niçin tokat attın! - Amca bu ihtiyar bizi sevdiğini söylüyor. Fakat iki gündür, bizi görmeye gelmedi. Ya seviyorum demesin yada sevginin icabını yapsın! Alim de der ki: Bir canlıyı sevdiğini söyleyip, sevgisinin gereğini yapmayan tokat yerse, ya Cenab-ı Hakkı sevdiğini söyleyip de sevginin hakkını vermeyenin hali nice olur? Ona inanılır mı? İnsan insan olarak doğar ama insan olarak ölmek sadece kendisinin elindedir. Umursamadan yaşayanlar hak ettikleri gibi umursan

Milyonlarca taştan birisi olacaksan susuz kal.

Resim
Olmuyorsa olmuyordur vardır Allah'ın bir bildiği. İsyan etme sakın, sonra anlarsın senin için yapılan iyiliği. (Hz . Muhammed) Herkesi affedebilmek demek, kibirliliği ele almış olmak demek. Hatalarının tamamını değiştirebilmek demek, ben mükemmelim demek. Kalbin rotada olması demek, hisleri hormonları hiçe saymak demek. Zarar görüp kurtulmak demek, hep dört ayak üstüne düşebilmek demek. Tüm yapılan hatalar aslında öğretiyor olmak da demektir. Yersizlik, belirsizlik ve kaçmak. Hayatının en anlamlı hikayesi olabilir belki de. Kaçtığın ve korktuğun şeylerin gelip seni bulması. Kaçmanın amacı o zaten, tekrar buluşana kadar kendini hazırlamak. Bir insanın zarar vermek ve zor kullanmak için güce ihtiyacı olur. Sevmek için güce ihtiyaç duymaz. Bir çaba da gerektirmez bu anlam da. Tek başına çaresiz kalırsın. İşte o zaman kendine döner ve tüm gücünü toplamak zorunda olduğunu anlarsın. Kader kendisiyle çelişen bir kavramdır. Yaşanmış kötü şeyler kadere bağlanır, iyi durumla

Biz Kötü Alışkanlıkları Olan İyi İnsanlarız!

Resim
Bütün savaşları, dövüşemeyecek kadar korkak olan, bu yüzden de kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır. (Emma Goldman) Ortadoğu'da olup biteni görüpte Türkiye'de kardeşçe yaşamasını öğrenemiyorsak bizi de elbette birbirimize düşüreceklerdir. Hollanda'da hapishaneler suçlu olmadığı için kapatılıyormuş darısı tüm Arap ve İslam ülkelerinin başına demekten başka çare yok. Eğitim şart. Bizim ülkemizde ise hapishaneler yeterli gelmiyor diye af çıkarıyorlar. Eğitim hurafeye çevrilirse yapılacak en büyük icraat cezaevi olur. Çünkü yetiştirdiğiniz suçlular eserinizdir. Hizmet için yapılan yol, su, elektrik, köprü vs. ticaret olursa bundan zararlı çıkan millet olur. Cahil bırakılan milletin sonu ise cezaevi olur. Bir okul açmak bin hapishane kapatmaktır der atalarımız. Biz bunu din ağırlıklı eğitim sistemi yüzünden beceremedik ama olsun yeni hapishaneler yapılacak dendiği zaman alkışlayan bir toplumumuz var. Adaletin olduğu bir yerde ha