Kayıtlar

Tüm Servetin Bir Kefen

Resim
Karun da olsan tüm servetin bir kefen. Yeri ve zamanı geldiğinde herkes nasıl geldiyse öyle de gider. Bugüne kadar yaşamış en varlıklı adam Büyük Mali İmparatorluğu Kralı Mansa Musa imiş. Musa 1312 yılında Büyük Mali İmparatorluğu’nun kralı olup, hüküm sürdüğü dönem içinde dünyanın en zengin altın rezervlerine sahip ülkelerinden biri Mali İmparatorluğu imiş. Kral Musa iktidara geldiğinde Avrupalı medeniyetlerin birçoğu iç savaşlar ve kıtlıkla uğraşıyormuş. Musa’nın krallığı günümüzdeki Mauritanya, Senegal, Gambia, Gine, Burkina Faso, Mali, Nigel, Nijerya ve Çad topraklarını kapsıyor. Efsane Kral’ın 1324 yılında çıktığı hac seyahatinde yaptığı altın bağışları nedeniyle altının değerinin düştüğüne inanılıyor. Hac görevi için Mekke’ye doğru yola çıkan Musa Mansa’nın, 60 bin kişi ve fakirlere dağıtılmak üzere 80 devenin taşıdığı 2 tondan fazla altını içeren bir kervanın başında Kahire’ye gittiği ve pek çok altını hediye ederek harcadığı iddia ediliyor. O yıllarda altındaki değer kaybının v

Hayat Kitap Yaşam Masal

Resim
Hayat bir kitap yaşam bir masal. Kendinden başlamak için kendine gelmeli insan, olduğu yerde kendine gelemez çünkü. Umut var olan yaşam kaynağımız, hayata tutunabilmek için vardır ve her gün yeni bir başlangıçtır. Mücadeleye öyle dalmışız ki küçük ayrıntıları kendimizi unutuyoruz. Hayat çok kısa, üzülmeye her konuyu dert etmeye değmez, yaşamak için çalışıyoruz, çalışmak için yaşamıyoruz. Hayat; Yaşamayı, Mutluluk; Gülümsemeyi, Sevgi; Hak etmeyi, Vefa; Hatırlamayı, Dostluk; Paylaşmayı bilen için vardır. İnsanın yaşamı bir romanın konusu olabileceği gibi, romanlar da bir insan yaşamını anlatır. Sevinçle coşup kabaran, hüzünleri derinliklerin de saklayan bir deniz gibidir. Zamanla en doruk noktalarına çıkılan, zamanla da eteklerine zor tutunulan bir dağ. Piknik yapmaya uygun yerleri, bataklık halini almış yerleriyle uçsuz bucaksız bir ova. Yani hayatımız dağları, denizleri, ovaları ve şekilleriyle kocaman bir haritadır. Küçük, büyük hataları olmayan var mıdır? Hata yapmadan nasıl doğruyu

Hak Verilmez Alınır

Resim
Hak Verilmez Alınır. Verilen hak geri alınabilir mi? Geri alınacak haklar var, alınmayacak haklar var. Hakkın kimden alındığına bağlı. Nankör çıkarsa nereden dönersek kardır. İsteyerek ya da istemeyerek verilen ve alınan haklar çoktur. Akıl vidanı adalet terazisinde değerlendirip ona göre güncelleme yapılabilir. İlahi adalet ile evet, hak etmediği bir şey verildiyse geri alınır. Sadistçe ve kibirli bir şekilde ben merkezcil ve insanlık dışı bir şekilde kullanılıyorsa alınır. Özellikle kendi geçmişindeki olumsuzlukları, cezaları, suçu olmayanlara, mazlumlara karşı zulüm olarak kullanıyorsa bu kim olursa olsun hak geri alınmalıdır. Şartlar oluşmuşsa hak etmeyenden hemen alınmalıdır. Alınır kanunlar bile değiştirilip verilen haklar geri alınıyor. Kişisel olarak yıllarca verdiğim hakkımı geç akıllandığım için hak etmeyenlerden artık almaya başladım. Sen değiştin diyorlar, bende öyleyse ne mutlu bana demek başarabilmişim, diyorum. Layık değilseler hakları alınmalı ellerinden. Ama hak ettiği

Güzel Bir Esinti Bırak Arkanda

Resim
Yaşamak bir uçurumun yanı başından geçen daracık bir yol. Yaşamın bir yanı uçurum ve bir yanı hayat. Seçim bazen bizim elimizde, bazen başkalarının. Her an bitebilir veya başlayabilir. Tecrübe aklın hocası düşüncenin de rehberidir ve hayatta en zor kazanılan şeydir, tecrübelerle doludur yaşadıklarımız ve her gün bize ders olur, yokuşlar, engeller ama yine de pes değil ders olur. Kendimizi anlamanın en iyi yolu başka şeylerle kurduğumuz ilişkilerle olur. Bir köşe de oturup kendimizi düşünerek anlayamayız. Ancak bir şeylerle uğraşırken, yaparken, fikirler üretirken kendimizi gözlemleyebiliriz. Çünkü yalnız başımıza değiliz, her şey ile birlikte yaşıyoruz. İnsanlar 40 yaşına kadar kendi kitabını yazarmış ve geri kalan hayat da o kitabı okumakla geçermiş. Umarım bu kitapta güzel anılar birikir. Ne kadar erken anlarsak hayatı o kadar kolaylaşır ve dolu geçer hayat. Küçük şeyler birikir birikir kocaman olur. Biriktirdiklerimiz küçük de olsa hissederek, duyarak, koklayarak, dokunarak yaşadıkl

Mutsuz Ve Kötü Hissetmek

Resim
Hayatın anlamsızlığı konuşulanı anlayan tek canlı insan denilmesine rağmen konuşulanı anlamayan tek canlının insan olduğunu öğrenmekle başlıyor. İnsanlara mutlu olduğunuzu, işlerinizin yolunda olduğunu söylemeyin onlar güzel olan her şeyi bozuyorlar. Tadını çıkartırken bir başkasının gözüne batmayalım ki, hasetliklerinden her şey mahvolmasın. Bilmiyor insan, herkesi kendi gibi sanınca keşkeler çok oluyor yine de tecrübe deyip geçiyor. İnsanlar yaraya tuz basmaktan başka bir işe yaramıyor. İnsan neden kendisini sebepsiz yere kötü hissetsin ki? Yaşadıkları ağır gelir bazen, hep bir maske takmakmış gibi omuzlarda büyük bir yük, bir süre sonra taşıyamaz ezilip kalır o yükün altında. Kimse sebepsiz yere üzülmez, o hüzünlenmenin ardında mutlaka hikayeler vardır. Neden, niçin demeden her şeyi içimize atıyoruz, içimizdekileri de bir türlü dışarıya atamıyoruz, yaşadığımız her şey içimizde kalıyor. Keşke içimizde yarım kalan ne varsa bitirebilsek. Huzursuzluk halini bulabilmek için en kolay yol

Sen Değiş Dünyan Değişsin

Resim
Hayattan tat almak için kendine ne yaptın? Devamlı bir beklenti ve istek içinde olduğumuzdan yaşamın bize vermek istediklerini alamıyor, anlayamıyoruz. Hiç kimseden hiçbir şey bekleme, kimseyi düşünme, kendini sürekli sorgulamaktan vazgeç, kendini sev, kendine değer ver, kendini sevindir, spor yap, yüz, yürü, gez dolaş, vicdanınla barışık ol, vicdanını rahatsız eden hiçbir şey yapma, dünyanın tadını çıkarmaya bak, kimseye dokunma, kimsede sana dokunmasın, seni rahatsız edenlerden uzaklaş, kendinle bol bol konuş, kendine değer ver, kendinle barış böylece hayattan yavaş yavaş tat almaya başlayacaksın. Düşüncesiz kararlar alıp pişman olacak şeyler yapma, kimseye güvenme, borç verme, sırrını anlatma, çıkarlar bittiğinde herkes sırtını döner. Kendimden başkasına fazla değer vermemeyi, kendim için yaşamayı, kimseye bağlı kalmamayı, birine güvenmenin kendime yaptığım en büyük saygısızlık olduğunu, bazı tecrübelerin çok pahalı olduğunu, her söylenene inanmamayı öğrendim. Herkesin işine yaradığ

Asıl Yoksunluk Karaktersizliktir

Resim
Başkasını kötüleyen birisinden sizin hakkınızda konuşurken teşekkürle bahsetmesini beklemeyin. Bu insancıklar arkanızdan konuşan ama yanınızda canım cicim olan iki yüzlülerdir. İnsana dostu bazen düşmanından daha çok zarar verir korumasız yakalar ki, bu yüzden dostu düşmandan daha zor affediyor veya affedemiyoruz. Öğrendiğim bir şey varsa o da insanların göründüğü gibi olmadıkları ama görmezden gelince olmazdan da gelmiyor. Farklı düşünce de olup birbirine saygı duyup anlaşabilmek zor. Dağdan ineni yontarsın, dinden çıkanı ikna edersin, sonradan görmelere yapacak hiçbir şey yok. Anlaşılmak karşı tarafı anlayabilmek en büyük nimet, aynı dili konuşuyoruz ama birbirimizi anlamamak için diretiyoruz. Hep asabiyet, hep sinir kimse kimsenin kahrını çekemiyor, karşı tarafı dinlemek gibi bir alışkanlığımız yok. Başımıza ne geliyorsa cehaletten, açgözlü olmaktan geliyor, aptalın aptal olduğunu anlayabilmesi için az da olsa akla ihtiyacı var ve insanı insan yapan akıl edebilmesidir, düşünmesidir.