Kayıtlar

doğru etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Düşünmek Tehlikelidir

Resim
Doğru düşünceleri bozuk düzende hayata geçiremezsiniz. Ne değiştirebiliyor ne de olacaklara engel olabiliyoruz, çaresiz bütün rolleri kabulleniyoruz. Bazen düşündüğünüz şeyleri eyleme geçirmek istediğinizde başkaları tarafından yok olma ihtimaliniz artar. İnsanların şahsi akıllarını bir kenara itip basitçe koyunlaşıp sürüyü takip etmeleri istenir. Fazla düşündüğümde birilerinin bundan rahatsız olup yok etme eğiliminde bulundukları kanısına vardım. Yani düşüncemden, düşüncelerimizden bile rahatsız olanlar var. Ne kadar çok şey bilirseniz başınız öne eğilir, her lafa, her konuya atlamadığınızı fark eder ve daha çok dinlemek için fırsat kollarsınız. Bilmek güç demektir. Etrafı, dünyayı, dünya dışı olup biten her şeyi bilmeye çalışmak, evrensel olmak bir güçtür. Koyun yaprak yer ve süt verir. Mantık dediğimiz şeyde böyle oluşur. Bir düşüncenin mantıklı kategorisine girmesi için o zamana dek herkesin bilim dahilinde deneyip gözlemlediği ve kabul ettiği türden olması gerekir. Bil

Bu Devirde Farklı Olmak Suç...

Resim
Farklıysan ilk seni görür ve ilk seni yok etmek isterler. Doğru olanı yapıyor olsan bile farklıysan dışlanırsın. Temiz kalmanın ayıplandığı kirli bir medeniyet. Topluluğu kirleten kötü insanlar temiz ve masum insanları aralarında istemezler. Bu yüzden onları suçlu olarak görürler. "Vardığın yer körse şaşı bakacaksın" derler. İkiyüzlü bir toplumda doğru olursan suçlusun. İyilerin, temiz insanların kabul edilmediği bir devirdeyiz, herkes nerede bir çıkar varsa orada, kalbinde kötülük olmayan, doğru yoldan ayrılmayan düzgün karakterli kişileri daima dışlarlar. İnsanların geneli kötüdür bu yüzden iyi olanlar genellikle yanlızdır. Bir yanlışı çoğunluk yapınca doğru yanlış gibi gösterilir. Anormal olan çoğunlukta ise normaller anormal olarak kabul edilir. Doğru azınlıkta ise yanlış haklı ve doğru kabul edilir. Çoğunluğun anormal olduğu yerde anormal normal olur, azınlık olan normal ise anormal olur. Kimse kendi yanlışını kabul etmez oysa doğru bir tanedir. Ne kadar doğr

İnsanlar Yalan Söyleyerek Yaşarlar...

Resim
Yalan söylemekte bir marifettir, dürüst insanlar yalan söylediklerinde hemen anlaşılır. Yalan konuşup utanmaktansa dürüst olmak daha iyidir fikrimce, bir insanın özü ne ise sözü de o olur. Bazen yalan söylemek için illa konuşmak gerekmez haksızlığa, adaletsizliğe karşı sessiz kalmakta yalanın bir çeşididir. Yalanla doğruyu ayırt etmek ise farkındalığın zirvesidir. Çünkü doğruyu bilmeyen yalanı bilemez, neyin yalan neyin doğru olduğunu keşfetmek ise yeni bir dünyanın keşfinden daha zordur. Amaç doğruyu bulmak için çabalamak bulduktan sonrada irdelemek olmalı. Yalandan geçmek bir sınavdır, ya üzerini çizip geçersin yada içine girip geçtiğini düşünür sınavdan kalırsın. Gerçekliğe yaklaşabilmek, gerçekten mutlu olabilmek isteyenler gerçek dışılıkların getirdiği geçici sahte konforlardan yoksun kalmayı göze almak zorundadırlar. Yalanı gör doğru ol, sahteyi anla samimi ol, maskeli olanı tanı net ol, işte o zaman cam gibi olursun. Yalanlardan fayda sağlayanlar bu yalanları menfaat

Dünyada Yapılmaya Değer Olan Şeyler...

Resim
Her insan kendi imzasını atıyor dünyaya yaptıkları, yıktıkları, öldürdükleri, yaşattıkları ile. Ve dünya çok güzel bizlere sundukları ile. Gerçekten yaşamak isteyenler için öyle muhteşem şeyler yapılabilir ki, insanlar isterlerse yeryüzünü cennete dönüştürebilecek bir düzen kurabilirler. İlk insandan günümüze dünyamız için hep bir şeyler yapılmış iyi veya kötü ama yapılmış, yapılıyor ve sonsuza dek yapılacak, bu doğanın vazgeçilemez kanunu. Büyük, küçük hepimiz kendimizce dünyaya bir şeyler katıyoruz bir icat, bir iyilik, bir kötülük, bir lider, bir diktatör vs. şeklinde olabiliyor bunlar. Yapılan her şeyde bir değerlilik bulunur, yaşamaya değip değmediği ise görecelidir. Kültürel kodlarımız yaşamaya değerlilik konusunda bizlere çeşitli anlamlar yüklemiştir. Yaşamak doğanın bir mecburiyetidir kimse gönüllü olarak dünyaya gelmez, doğduktan sonra anı yaşar, hisseder, kaydederiz. Kültürümüze göre yaşar anlam yükleriz, öldüğümüzde ise yaptıklarımızın kendimiz için her hangi bir değ

Hayatın içinde var, hayatın dışında yok!

Resim
İnsan gerçeklerle yüzleşse bile onu aşacak erdeme henüz sahip değil, çünkü zayıf canlılarız. Çözüm öneremiyorsanız problemin bir parçası olmayın, kendinize saygılı olun yeter. Dönemsel değişen olgular insanı bir yere vardırmıyor, ayrıca sizi anlayabilen bir kitlenin olması gerekiyor. Yarışa aynı pozisyonda başlamış olmanız aynı şartlarda yarışacağınız anlamına gelmez. Bu durumu tam anlamıyla kavramak sürekli algısı değişen bir bilince sahip olduğumuz içinde zordur. Teknik olarak sadece bulunduğumuz an içinde bunu tam olarak anlayabiliriz. Çünkü ben anladım sende anla ihtiyacı insan tarafımızın dışa vurumudur. Algı değiştikçe hayattan algıladığımız her şeyde farklılaşacağı için hayatı da tam anlayamayabiliriz. Yani tam anlamıyla anlamanın ölçüsü yok, hayatın içinde var hayatın dışında yok. İnsanlar farklı kişilik ve görüştedir. Birisi herkesi sevecek, onun kişilik özelliklerine değer verecek diye bir durum yok ki, olması da normal değil zaten. Hepimiz aynı özelliğe farklı değe

Işık saçan insanlar!

Resim
İyiler asla yıkılmazlar sadece bazen sallanırlar. Ama herkesin o köprüyü görmesini bekleyemeyiz. Öncelikle fikri güzel, eylemi güzel olabilmeli, kendi hayatında figüranlığa soyunanların doğruyu, yanlışı ayırt etmesi biraz zordur. Bazı insanlar vardır ki onlar gerçek birer ışıktırlar ve o ışığı kimse görmek istemez. Görmek istemeyenlerin çoğuda negatif insanlardır, öyle suretleri vardır ki gülümseme içinde, sevimli görünürler. Işık olanın ışığını sünger gibi emerler, asla istemezler ışık saçmasını ve böylece gerçek ışık kapanır, kapattırılır. Gerçek ışık açığa çıkmak, parlamak ister tekrar yine izin vermezler. Işık ister izin verin ışığımı yansıtayım, bakar olmuyor hiç olmayı seçer, hiçlik mertebesi boyutuna erişir, yaşar. Hiç sanılır hiç kimse, öyle görürler, görmek isterler. Bilmezler, bilemezler, bilmek istemezler, bilmemeyi seçerler, o hiç olan bir ışıktır. İnsanın içindeki potansiyeli açığa çıkarması elinde olmuyor bazen ve kendisini insanlara teslim etmek zorunda kalıyor

Şüphe tek gerçektir!

Resim
Sorular beraberinde ön yargılar getirir o yüzden biz insanlar tatmin olmayız. Bu fikre sahibim, şu görüşü doğru buluyorum demeden önce düşünün ve etrafınızı inceleyin. Hiçbirimiz doğruluğun temsilcisi değiliz ve fikirlerimiz mutlak doğru olmak zorunda değil. Hiçbir fikri sahiplenme, her fikir yanıltıcıdır. Fikirlerinde bu denli çok yanılan bir varlık için her fikirden şüphe duymak doğal bir davranış olmalıdır. Günümüze gelinceye kadar çeşitli kavramlara ve olgulara dair yüzlerce fikir, görüş ortaya konuldu. Kişiler bu görüşleri ortaya koyarken doğruluklarına inanıyor ve güveniyorlardı. Bir takım bilimsel veriler, felsefi kuramlar, teoriler, bulgular ve argümanlar ile desteklenince ve temellendirilince görüşler daha da bir doğru gözüküyordu. Ama hiçbiri tam doğruluk kazanmadı ve kazanmayacak. Fikirler bilgiyle inşa edilir. Bilginin de türleri vardır; dinsel bilgi, sezgisel bilgi, bilimsel bilgi gibi. Bilimsel bilgi yanlışlanabilir bilgidir. Yanlışlanamayan bilgiler üzerine kurul

Hayat ne zaman başlar?

Resim
Hayat, anne karnından dışarıya çıktığın andan itibaren başlar. Artık dünya'ya gözlerini açmışsındır. Hayat, insan kendi bilincinin farkında olunca başlar. Hayat, mücadele etmeye başladığın da başlar. Dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenirsin. Hayat, herşeyin boş olduğunu anladığın da başlar. Hayat, hayatı hafife aldığın an, satıldığın an, kırıldığın an başlar. Başkalarının dayattığı hayattan kurtulup, kendi yaşamımızı kurduğumuz an başlar. Herkes elbet bir gün kendi kalbinin ekmeğini yer. Kişi kaderini kendi çizer. Allah yolları verir. O yollardan birini seçmek kişinin kendi nefsi ile ilgilidir. Dünya imtihan yeri. Kazanmakta, kaybetmekte kişiye bağlı. Herkesin bir çizgisi vardır hayatıyla ilgili. Doğru ya da yalnış. Ben yolumda ilerliyorum. İhanete gelince sırtım doludur hançerlerle, en sevdiklerimin hançerleriyle. Yani ben doğruysam herkes doğru olmuyor ve ben yaşanılan bir olay karşısında kendimi yerden yere atsam da o olay akibetini değiştirmiyor, acıyı azaltmıyor. Ölümd

Yalan silahım olmadı. Doğru söyleyince yalnız kaldım.!

Resim
Ne yazık ki insanlığın geldiği nokta bu kadar acı işte :( İnsan her zaman yaşamak için umut dünyasına başvurur. Yalanların tatlı, gerçeklerin ise acı olduğu varsayımı doğrudur. İnsanlar her zaman duymak istedikleri şeyi duyar ve görmek istedikleri şeyi görürler. Yüzeysel bir rahatlama. Yalanlara inanmayı seviyoruz, çünkü plasebo etkisi denen bir şey var. Tabii ki, bilginin inançtan farkı KESİN olması. O yüzden aynı etkiyi yaratmıyor. Bu durum evrimsel açıdan neden yalana ihtiyaç duyduğumuzu az çok açıklıyor. Ama her zaman daha fazlasını isteyen insan egosu haliyle bunun da cılkını çıkartmış. İnsanlar kendilerini rahatlatmak için bir tür meditasyon türü de olan yalana sarılmak davranışına başvurabiliyorlar. Bu kadar farklı kültürün olduğu bir tarihsel dönem ve mekanda beklenen sonuçtur. Şu koca bilgi okyanusunda. Tek yol gösterici bilimdir. Yalan her türlü kullanabilen ve her açıdan yorumlanabilen bir sosyal gerçektir. İnsanın sosyalleşmesi ve iletişime geçmesiyle daha da artmıştı