Modern Çağ Neden Mutsuz

Mutlu olmayı önceden bilirken şimdi neden mutsuz hissediyoruz, eskisinden farklı bir şeyler mi yapıyoruz, beklentiler mi değişti, yoksa mutluluğun adı mı değişti? Sorun çağda değil, insanlar hızla değişiyor, kültür çatışması ve etkileşimi, ekonomik, sosyal ve çevresel etkiler daha yüzlerce olgular. Değişen sadece zaman, bence zaman saplantısından kurtulmak lazım, o zaman daha mutlu olacağımıza eminim.


İnsanların kendi yarattığı kavramlara gereğinden büyük değer ve anlam yüklemesi, kendinde üstünlük vasfı saydığı soyutlamanın gerçekte varlığını riske atan ve kalitesini düşüren bir yeteneğe dönüşmesi. İnsan nadiren düşünen bir canlı, gerçekleşmesini kendisi dışında arayan, gerçeklemesi maddi olarak mümkün olmayan çelişkiler yumağıdır.


Belirsizlikler insanı mutsuz ediyor, ne olacağını, başına neler geleceğini, ya da hangi acılarla sınanacağını kestiremiyor böyle olunca da endişeli bir ruh hali ona eşlik ediyor.


Modern zamandaki en acı durum insanın her şeyi hızlıca tüketip başka alternatiflere yönelmesidir. Fast food tüketir gibi insan tüketmeleri, her şeye kolay ulaşabilmeleri mutsuzluğu getiriyor. Ne istediğimizin hiçbir önemi yok çünkü onu elde ettiğimizde hemen yeni bir şey istemeye başlıyoruz.


Beyin ters çaba kuralına göre işler, sen ne kadar mutlu olmaya çalışırsan beyin mutsuz olduğu şeyleri kafadan çıkarmaya çalıştığı için özellikle mutsuz olduğu olaylara odaklanır, hipnotize olur ve kısır döngü yaşamaya başlar. Ama günümüz toplumu mutsuzluğunu dağıtmak için sosyal medyaya başvurduğu için anlık hazlarla günü kurtarmaya çalışır. Bu da donuk bir kafa ve mutsuz bir yaşamı kaçınılmaz kılıyor.


Önceliklerimizi değiştirmediğimiz sürecede mutlu olamayız. İlk sırada ben diyebilmeli insan önce kendisine değer verir, önemserse karşıdaki kim olursa olsun aile, eş, arkadaş sınırını bilir. İnsanlar kendileri ile vakit geçirmeyi yalnızlıktan saymadıkları gün daha mutlu olacaklar.


Mutsuzluk görecelidir çevrede insanı mutsuz edebilir. Yaş aldıkça güçsüz, savunmasız ve kırılgan bir yapıya sahip oluyoruz. Bu da dışarıdaki hayata karşı bizi yenilgiye sevk ediyor. Duygusal, sosyal, maddi, manevi birkaç defa aynı yerden yara alan insan ya arsızlaşıyor, ya duyarsızlaşıyor, ya da mutsuz oluyor.


Gülersen tüm dünya seninle güler, ağlarsan tek başına ağlarsın. Başkalarını mutlu ederken kendimize geç kalıyoruz çoğu zaman yarına bırakıp ertelemeyelim mutluluğumuzu.


Mutluluk beyindeki dopamin artışını sağlar bu da haz alıp mutlu olmamızı sağlar ama beynin hoşgörmek gibi bir görevi var, beyin en yüksek mutlulukta yaşansa yine aynı normal seviyeye gelir. Yani mutluluk beyindeki kimyasalların aktive olmasıyla ilgilidir ve bu da anlık kısa sürer. Hayatın amacının mutluluk olduğunu düşünüp buna konsantre olursan hiçbir zaman mutlu olamazsın. Mutlu olmak için o zaman beyindeki amigdalayı (duygusal olaylarla ilgili hafızanın oluşumu ve depolanması) sürekli uyarmak gerekir bu da beyni bozar. İnsanların mutluluk için bu kadar yırtınmaları saçma, mutluluk baktığın açıyla ilgilidir, aç gözlü insanların mutlu olmasına imkan yok. Tembel insan, obur insan, fesat insan, aç gözlü insan, cimri insan, hırsız insan yani altı ölümcül günah sayılan huyların varsa mutsuzsun. Bir de çoğu insan çok düşünmez kıt akıllıdır, az düşünen insan daha mutludur, gamsız insan mutludur. Mutsuz olmak normal bir durumdur sonuçta, yeter ki karaktersiz kötü insan olunmasın.


HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir