Samimiyetsiz Kişilikler
İnsanlar yapmacık bir gösterişe kapıldılar, karşınızdaki insanın gülmesi bile yapay. Bir dedikleri diğer gün dedikleriyle aynı olmuyor, samimiyetsiz kişilikler, kimse kimseye güvenemez durumda.
İnsan insanın yüreğine yük artık, en yakını bile açığını arıyor, bugün iyi olduğunla yarın ters düşebiliyorsun, kime güveneceğini bilemiyorsun, işte böylesine kötü bir zamana denk gelmiş bizim yolculuğumuz.
İncindiği zaman aynı darbeyi almamak için aynı davranışı sergilemekten korkuyor insanlar, güvensizlikten hırslı ve kurnaz olmayı seçiyorlar.
İnsanları olduğu gibi kabul ettiğimizde, olduğumuz gibi kabul görmüyoruz, hep altında bir sebep aramalar, bu da yoruyor ve güzel olan her şeyden soğutuyor. Çünkü insan kibir abidesi. Cereyan eden bütün olayları kendi merkezinde görüyor. Gerçekte ise hiçbir şeye hakim değil. İşine geleni duyar, işine geleni söyler. Anladığı ve duyduğu halde yanlış yorumlar katar, taklitçidir, ortamına göre şerbet verir.
Bir şeyi bir kere söyle, anlamadı mı? Boşver, sallama, yoksay, ne kendini boş beleş insanlar için yoruyorsun. Anlıyorsa uzağı yakını, anlamıyorsa yakını bile uzağıdır.
Sen söylersin duymak istediğini duyar, anlamak istediğini anlar, inanmak istediğine inanır, işine geleni yapar. Ne kadar çok anlamını yitirmiş anlamsız şeylerle boğuşmak zorunda kalıyoruz bazen. Kimseye bir şey anlatmaya uğraşma. Bırak herkes kendi anlamında boğulsun.
Sabrım bitince ben bile kendimden korkarım. Bir yere kadar dayanıyor insan ondan sonra değer verdiğiniz herkes değerini yitirmiş oluyor. Ne siz eski siz oluyorsunuz ne de değer verdiğiniz kişiler. Bir kere soğudu mu insan bir daha ısınamıyor sonradan aklın başına geliyor ama senden de çok şey götürüyor. İçine atmak dünyadaki bütün büyük hastalıkların ana sebebidir. Atma, konuşmak mı istiyorsun konuş, ağlamak mı istiyorsun ağla, ne yapmak istiyorsan onu yap ama içine atma, attığın şeyler bir gün birikerek dışarı taşacak zaten.
İnsanlar birbirlerini tam tanımadan anlıyormuş hissine kapılırlar. Çünkü o zaman şartlar ve ortak paylaşımlar çıkar oluşturmaz, kişisel egoları ortaya çıkaracak bir konumda değildir. Sorun ne zaman çıkar? Ortak paylaşım alanlarında kişisel görüş farklılıkları ve hazmedememe durumunda, yani şartlar değiştiğinde ortaya çıkar ve bütün baştaki yanılsama durumu ile oluşan sihir bir anda kaybolur.
Neden insanlar artık açık yürekli değil hep gizliyor. Açık konuşmak içinde dürüstlüğü ve cesareti barındırır, günümüzde açık konuşan insan bulmak çok zor.
Özlenen insan tipidir doğallık. Doğru, dürüst, samimi ve güvenli insanlar var olduğu gibi, sahte insanlar, sahte yüzler, sahte kişiliklerinde var olması bir toplumsal gerçektir. Asıl çirkinlik beden ve yüz çirkinliği değil, ruh ve fikir çirkinliğidir.
Ben insanlara yanlışlarını, hatalarını kırmadan, dökmeden net bir tavırla söylüyorum, gereken yerde tepkimi gösteriyorum. Sadece iyi davranmak yeterli değil. Çünkü insanların çevrelerinde gerçekten iyi ve hakka uygun davranan adaletli insanlar kalmadı. Bu durum kabullenme psikolojimizle ilgili, belli bir mesafe koymaz ve hayır demeniz gereken yerlerde söylemezseniz kullanılırsınız. İnsanlar kırılacak, üzülecek, aramız bozulacak diye düşünceleriniz olmasın. Ne kadar net, hakka ve hukuka uygun davranırsanız kendinizle ilgili konularda da size o kadar saygı duyulur.
İnsanları çok umursama, gerektiği zaman ilişkini kesmeyi bil. Empati şart, eksiğimiz bu. Bizde iyimserliğimize kötümser yaklaşanlara onların anladığı dilden tavır alırsak eminim işe yarar. Sana nasıl davranırlarsa sende öyle davranacaksın iyiye iyi, kötüye kötü. Egolarını tatmin ediyor zayıf, aciz, iş yapamaz kişiler, iyi davranan birisini gördüklerinde ezmeye çalışıyor böylece kendilerini üstün hissediyorlar. İyiliğin veya kötülüğün belli bir sınırı yok, kendimiz onu ayarlamak zorundayız.
İnsanlara ne kadar tepeden bakar ve aşağılarsan o kadar sana değer veriyorlar, ne yazık ki artık dünya bu hale geldi.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder