Ölüm Zamanını Bilseydik Eğer


İnsanlar yaşayacakları süreyi bilselerdi yine aynı şekilde hırslı ve doyumsuz olurlar mıydı?

Aşağı yukarı her insan ne kadar yaşayacağını tahmin edebilir. Kimse ikiyüz yıl yaşayacağını iddia etmez. Sonuçta yüz yaşını geçebilen çok azdır bunu da herkes bilir, öyle olduğu halde çoğunluk aç gözlülük ve doyumsuzluk içinde yaşamaya devam eder.

Tam tarihi bilse bile başlarda biraz temkinli olur ama sonra yine aynı devam eder. Kıyamet insan doğduğunda başlıyor, ölünce kopmuş oluyor ama insan yine aynı devam ediyor.

Tam kaç yaşında öleceğini bilseydi daha beterini yapar, yoldan çıkardı büyük çoğunluk. Yanında başkalarınıda götürürdü. Örneğin; kırkbeş yaşında öleceksin ve bunu biliyorsun, zengin fakir fark etmez ortalığı kırıp geçirirdi, çok azı bir şey yapmaz tevekkül ederdi.

Bazı insanlardan mal hırsı gitmez hatta daha da çoğalır. Ne ölümü düşünür, ne kişiliğini geliştirme, ne de farklı meziyet ve vasıflar ile donanma, hayatı hayatının merkezinde olan güçtür, bu farklı kategorilerde de olabilir ama güçten başka hiçbir şey düşünmez, düşünemez. Asıl sanat ve büyüklüğün insan olmaktan geçtiğini göremeyecek kadar kördür.

Gelişim psikolojisi açısından değerlendirildiğinde insan daha iyi algılanır. Genele bakıldığında aynı Maslov'un ihtiyaçlar hiyerarşisi gibi bir yaşam vardır. Tüm canlılar gibi insanda neslinin devamı için yaşar. Yani tüm davranışlarımızın altında içgüdüsel olarak üreme, soyu devam ettirme vardır. Annelik, babalık, çocukları koruma, okutma, güçlü kılma, iş sahibi yapma, evlendirme vs. gibi şeyler, hep bir savaş var, kendine yakın olanı koru şefkat göster, yabancıyı uzaklaştır savaşı.

İnsan bir gün bile yaşayacağını bilse bir amacı, gayesi, ideali, savaşı olmalı. Devamında da yaşamı değerlendirme şekli ile insana yaraşır şekilde yaşamalı. Örneğin, bir gün sonra öleceğimi bilsem, kırgın olduklarıma önce sitemimi döker, kırgınlıklarımı söyler sonra güzel yaşamaya bakarım, geri kalan zamanımı değerlendirir etrafıma ışık saçmaya bakarım, arkamda güzel izler bırakmaya çalışırım. Ama herkes aynı değil, ben ölüyorum onlar yaşıyor diye yakıp yıkmadığı kalmaz, iki kaşın arası kadar zamanı kendisinedir, başkalarına da zehir eder, her model düşünce var bu döngüde.

Bir insan küçük bir kabilede yaşasa bile günün birinde hayatın biteceğini fark eder, hayatına bildiği gibi devam eder. Bazı insanlar yardımlaşmayı sever. Bu kişiler hayata tam bağlıdır, hayatına sevenleriyle birlikte devam eder.

İnsan yaşayacağı süreyi bilseydi ömrünün yarısını gezip tozmakla, istediklerini yapmakla geçirirdi. Kalan yarısında da ölümü hatırlayıp kendine işkence eder, devamlı hüzünlü olurdu. Aslında ölüm zamanının bilinmiyor olması insan için iyi bir şey.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir