Kayıtlar

YAŞAM etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Fırtına Çıktığında Uyuyabilirim!

Resim
Yıllar önce bir çiftçi fırtınası bol olan bir tepe de bir çiftlik satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu. Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaat edenlerin hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vazgeçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur diyorlardı. Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın haline bakıp "çiftlik işlerinden anlar mısın?" diye sormadan edemedi çiftlik sahibi. "Sayılır" dedi adam, "fırtına çıktığında uyuyabilirim." Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boş verip çaresiz adamı işe aldı. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı. Ta ki fırtınaya kadar. Gece yarısı fırtınanın uğultusuyla uyandı, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: "Kalk, kalk! Fırtına çıktı. Her şeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım." Adam yatağında

HER ŞEY EMANET

Resim
İnsan bir kere tek başına kalmaya görsün nerede olsa tek başınadır. Meydan savaşımda bile. (Kemal Tahir) Aslında bizim olan hiçbirşey yoktur. Her şey emanet. Bir hayalin varsa ve aklındaysa peşini bırakmamalısın. İnsanlar kendi yapamadıkları şeyleri bizim de yapamayacağımızı söylerler. Oysa o vazgeçiren aklındakinin gölgesidir. İnsan kendisi için mutlu ise başkasının ne düşündüğü önemli değil. Tutkusu rüzgar da kalmış kişinin, beyni dalgalanır, hüznü coşar, sevinçleri dağınık kalır. Her yaşta bir şey öğrenir insan. Yeter ki istesin. Ve bu öğrenimin kestirmesi de yoktur. Yaşayacaksın ve göreceksin önünde ne kadar engel olduğunu. İnsanların bazıları karakterleri gereği yaşayarak, bazıları etrafı gözlemleyerek hayatın iyi veya kötü yanlarını öğreniyorlar. Önemli olan geç kalmamak. Çünkü her şey zamana bağlı. Gerek olgunluk, gerek sevgi, gerek aşk, gerek iman, gerek sabır vs. her şey. İnsan olmak hele de iyi insan olmak zordur. Toprak ezdikçe sertleşir, insan dertlerine şükrettikçe

Ego! Ben merkezli düşünme

Resim
Başkalarının kalplerini incitmekten kaçın. Çünkü başkasına verdiğin acının zehri er ya da geç sana geri döner. (Kızılderili Atasözü) Bir tarafın çıkarı - karşı tarafın kaybı = Menfaat. (Bence) Belki de illa bir tarafın kaybetmesine gerek yoktur. Bütün güçleri birleştirip bir çıkar sağlamak da menfaat değil midir? Sorunun kaynağı çıkar sağlamayı istemek değil. Diğerlerinden üstün olduğuna inanmak isteği. İlişkilerimizdeki temel sorunlardan biri karşımızdaki ister ailemizden biri, ister sevgilimiz, dostumuz, arkadaşımız olsun birbirimizin düşünce, duygu ve davranışlarımızı yanlış anlamamız, yani tam anlamıyla birbirimizi tanımıyor olmamızdır. Eksik ve kompleksli insanlar kendilerini övmeye ve övünmeye ihtiyaç duyarlar. Çalıştığım bir yerde sürekli kitap tavsiye eden birisi vardı. Gelene geçene ezberlemiş arka yüzü tavsiye ediyor veriyor ve geri istiyor. Ben çok akıllıyım havası. Elinde benim başka bir isim altında yazdığım gelişim üzerine bir kitap mevcut. Artık iyice t

Aldığım nefes

Resim
Aldığım nefesin sebebi.  Sonsuzluk gibi seni sevmek. Sürüklenirsin mutluluğa, umuda, hayallere ve aşka. Sensin bu bedenim de kalbim. Sensin bu bedenim de ellerim. Sensin bu bedenim de gözlerim. Ben senim sevdiğim. Benliğime karışmış ruhun ve bedenin. Attığım her adımda seni isterim.   Baktığım her yerde seni görürüm. Dolmuş, taşmış kalbim seninle, senin sevginle. Ah bir bilsen nasıl seviyorum. Nazar değdirir gözlerin sevgime. Bir bilsen nasıl seviyorum. İmrenir herkes sevgime. Bir bilsen nasıl seviyorum. Ben anlatamıyorum sen yaşa istiyorum. Bazen fedakarlık ister aşk. Ben sen oldum. Bu denli sevmek delilik biliyorum. Eğer sığsaydı sevgim kalbime, bedenime, hayallerime. Taşırmazdım dünyaya. Gözlerime bakan herkes seni görsün istiyorum. Bir tek sen baktığın da beni gör, hisset. Bu yalanlarla dolu hayat içinde. Benim gerçeğim sensin. Biliyor musun, kendinle grur duymalısın. Bu kadar seviliyorsan sen mükemmel bir insansın. Sen benim nasibim, sen benim kaderim, sen benim değer

Üç günlük dünya!

Resim
Bu hayat bana, insanların çoğunun gülemediği için ağladığını, susamadığı için konuştuğunu ve laf olsun diye yaşadığını öğretti. Chuck Palahniuk. Adamın biri bir gün cami de yere oturmuş, başını da dizlerinin üstüne koymuş uyukluyormuş! Derken HIZIR ALEYHİSSELAM adama yaklaşmış, sen nasıl bir insansın cami de ibadet edeceğine uyuyorsun diye çekistirmiş adamı. Adamcağız hiç başını kaldırmadan, bana bak burdan çek git yoksa senin Hızır Aleyisselam olduğunu herkese söylerim. HIZIR ALEYHİSSELAM apar topar Allahın hızuruna çıkmış. Allahım ben senin sevdiğin kullarını bilirim, ama bu kim ben bilmiyorum demiş. Allah senin bilmediğin ve benim sevdiğim kullarım vardır/çoktur demiş.! Ya üzdüğünüz kişi böyle seçilmiş birisiyse? Yaşadığım ve yaşıyor olduğum tüm sıkıntılara rağmen, aldığım her nefes için şükrediyorum. Beddua ettiğimizde melekler Amin diyor. Ve dileğimizin bize dönmesi için de Amin diyorlar. Yani ağzımızdan çıkan her dua, beddua vs. dönüp dolaşıp bize geri geliyor.

Korkak ister! Cesur üretir!

Resim
Her şey bir şifrenin yerine oturmasıyla başlar. Şifre çözülür ve cennet bahçesinin kapıları ardına kadar açılır. Mutluluk aslında her zaman bizimle. Kolye gibi takıyoruz. Hayat her şeye rağmen çok güzel. Güneşi göremesek de varlığını biliyoruz. Nefes alabiliyorsak her şeyi başarabiliriz. Yapamadığımız, yarım kalan ne varsa. Damarın da kan dolaşıyorsa, hala soğumamışsa, bedenin her şeyi yapabilir ve başarabilir. Yaşamak sevmek için yaratılmış. Dünya sevgi üzerine kurulmuştur. Şanslar, kayıplar, kazançlar, günahlar, İyilikler, yaşam, ölüm vs. hepsi bizim. İnsana insanlık katan duygular. Kimimiz mutlu, kimimiz umutlu, kimimiz acının tutsağı, kimimiz korku vs. hepsinin çıkacağı yol inanç, şükür ve onun insana sunduğu mucizeler. İçimizde derin de bir yerde yatan insanı keşfedersek sevgi bize yol gösteren ışığı yakacak, bizi mutlu kılacaktır. Sevgi bizimle yaratıldı, tüm gücünü keşfedip kullanarak değerli yapabiliriz. Kadınlar kulaklarıyla, erkekler gözleriyle sever. Bundan dolayı

Doğru, her zaman azınlıktadır.

Resim
Almanya’da bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş. “Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar. Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur.Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın.Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.” Yaşımın ve yaşadıklarımın bana öğrettiklerine her zaman minnet duydum. Zamanla elde edilen bilgi birikimlerini Tecrübe/deneyim olarak adlandırabiliriz. Eğer tecrübelerimizi gelecek kuşaklara  aktarabilirsek hem kalıcılığını, hem de yararını sağlamış oluruz.

Mutluluğun peşinden gitmek...

Resim
500 kişi bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi. Herkese bir balon vererek başladı.  Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı. Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi.  Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, bir birlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu. 5 dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı. Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi.  Bir kaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu. Konuşmacı dedi ki: "Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor.  Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir.  Ve insanların yaşam amacı da budur. Mutluluğun peşinden gitmek." Tiffany Moore Ba

Hayat ne zaman başlar?

Resim
Hayat, anne karnından dışarıya çıktığın andan itibaren başlar. Artık dünya'ya gözlerini açmışsındır. Hayat, insan kendi bilincinin farkında olunca başlar. Hayat, mücadele etmeye başladığın da başlar. Dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenirsin. Hayat, herşeyin boş olduğunu anladığın da başlar. Hayat, hayatı hafife aldığın an, satıldığın an, kırıldığın an başlar. Başkalarının dayattığı hayattan kurtulup, kendi yaşamımızı kurduğumuz an başlar. Herkes elbet bir gün kendi kalbinin ekmeğini yer. Kişi kaderini kendi çizer. Allah yolları verir. O yollardan birini seçmek kişinin kendi nefsi ile ilgilidir. Dünya imtihan yeri. Kazanmakta, kaybetmekte kişiye bağlı. Herkesin bir çizgisi vardır hayatıyla ilgili. Doğru ya da yalnış. Ben yolumda ilerliyorum. İhanete gelince sırtım doludur hançerlerle, en sevdiklerimin hançerleriyle. Yani ben doğruysam herkes doğru olmuyor ve ben yaşanılan bir olay karşısında kendimi yerden yere atsam da o olay akibetini değiştirmiyor, acıyı azaltmıyor. Ölümd

Pardon! Kaç yüzünüz var?

Resim
Öyle insanlar var ki, her şey hakkında konuşurlar. Doğru ya da yanlış olması önemli değildir! Her konuyu herkesten iyi bilirler? İşte bunlara evet BUNLAR yeterli kelime, fazlası değer vermek olur çünkü! Bunlara HERBOKOLOG deniyor. Bilmediğini bilmeyenlerdir ve her konu da bilgi sahibidirler :) Ne kadar zayıf ve aciz, kendilerinden habersiz, bir zavallı olduklarından bile haberleri yoktur BUNLARIN. İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Bilmediğini bilmemek bunu gerektirir. Alimin bilmediği çoktur ama cahilin bilmediği yoktur. Herkesin her konu da bir fikri var ama bilgisi yoktur. O yüzden Türkiye'de 79 milyon teknik direktör, 79 milyon Başbakan, 79 milyon profesör vs. var. Oku, dinle, araştır. Soran olursa anlat. Ama ukalalık boyutun da değil. Hayat neyi istediğimizle alakalı. Bir çoğumuz neyi isteyip, istemediğimizi bilemediğimizden veya ufak şeylerle  mutlu olamayı beceremediğimizden, bazen maymun iştahlı olduğumuzdan, zaman su gibi akıp giderken, yaşamak istediğimiz

İçenlere yeni sigara yasakları.!

Resim
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yeni sigara düzenlemesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Yeni düzenlemeye göre restoran işletmeleri artık açık alanda olsalar bile sigara içilebilen ve içilemeyen bölgeler oluşturacak. Plajların ise yarısında sigara içilebilecek, yarısında içilemeyecek. İşte sigara kısıtlamalarının kapsamı: *Yeni düzenlemeye göre açık alanda bulunan bir restoran veya çay bahçesinin sadece yüzde 25’lik diliminde sigara içilebilecek. Geri kalan yüzde 75’lik alanda sigara içmek yasak olacak. *Sigara açık vitrinlerde değil, kapalı dolaplarda satılacak. *Plajlarda şezlongların yarısı sigara içilebilir alanda yarısı sigara içilemeyen alanda bulunacak. *AVM'lerin, kalabalık hastanelerin giriş çıkış kapıları önünde de yine belirli mesafeler belirlenecek. Ben sigara kullanmıyorum. Ama insanın kendisini nasıl iyi hissediyorsa öyle davranması taraftarıyım. Sonuçta kişi ne yaparsa kendisine yapar. Kapalı yerler, otobüsler vs. içmeyenlere, çoluk çocuğa zarar vermedikle

Yüreğimizle boyayalım dünyayı...

Resim
Evren bizi cezalandırıyor veya ödüllendirmiyor. Sadece yaydığımız titreşimsel tavırlara yanıt veriyor. Aynaya bakıp dış görünüşümüzü düzeltiyorsak, insan aynalarımızda da iç alemimizi düzeltmeliyiz. Ayrılıkların acıtmasının sebebi budur zaten bana göre. Yoksa "onsuz yaşayamam" yersiz bir sitem. İnsanlar ayrıldıktan sonra da gayet güzel devam ederler hayatlarına. Ama bir zamanlar seni o kadar güzel seven adam/kadın için artık yoldan geçen herhangi biri olma fikri üzer insanı. Nasıl olabilir ya dersin, yani şimdi hiç özlemiyor mu? Başta biraz acıtır, ama sonra bir bakmışsın sen de özlemiyorsun. Artık sıradan biri olmuş. İşte o zaman geçer. Gerek şartlar, gerek bizzat sevginin muhatabı sebep olur buna. Ama er ya da geç bu şekil de geçer. Zamanın eli her şeye ilaçtır. Kendiliğinden geçene kadar acı çekilecek. Acısız aşk yavan olur zaten. Ama insan sevmek kadar sevilmeye de muhtaç. Düşündüğü kadar düşünülmeye, merak ettiği kadar edilmeye. Bunları göremeyince zamanla yorulu

Eyyy insanlar nedir bu sahtekarlık!

Resim
Aslında kendisi HİÇBİR ŞEY olup da! Kendini HER ŞEY sananlar var ya! O da Allah vergisi işte 😊 Olmazsa olmazlar ya hayatta. Hiç birşeyden anlamayan, bilmediği halde bilmiş gibi yapan insanlar. Hadsiz ve yersiz ve gereksiz bir Özgüven. Geçmişlerine bakacaksın. Var mı akıllı bir İcatları diye. Kendinden haberi olmayana, yakışır mı ince bilgi diline ne ala :) Özgüven patlaması yani, koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler hesabı. Eee zor iş yapıyorlar ne de olsa. Herkes yapamaz? Bu da bir zanaattır. Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sananlarla doluyken, yerin üstündeki bu şatafat merakı takdire şayan. Kula niye kul olacaksın ki? Her insan Allah katında birdir! İnsanın kibri, egosu tavan yapınca bir ben varım, üstünüm edasıyla kendi sonunu hazırlar. Yakınları vefat edip de mezarlıklara ziyarete gidenler ne demek isteğimi çok daha iyi anlayacaklardır. Doğruyu gördüğü halde yanlışı savunanlar karşılarında bulunan kişiyi kandırdığını sanarak mutluymuş gibi yaşar

Aşk ve Arkadaşlık yolda karşılaşmışlar!

Resim
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karsılaşırlar. Aşk kendinden emin bir şekilde sorar. Ben senden daha candan ve daha yakınım. Sen niye varsın ki bu dünyada? Arkadaşlık cevap verir. Sen gittikten sonra arkanda bıraktığın gözyaşlarını silmek için... Sevdayı derinden yaşayan adamlar da var. Bir ömrü bir sevdasına harcayan, ağlatmaya kıyamayan, saçının telini kıskanan, öyle  süsüne, boyuna, posuna değil! Yüreğine sevdalı adamlar.  Zor günün dostu, hayat ortağı, yolunda yoldaşı, göz yaşına içi yanan adamlar da var. Verdiği sözü tutan. Sevdiğine namus gözüyle bakan, kadınım deyip, arkasında dağ gibi  duran. Tam tersi olan adamlar da var. Yapamadıklarına sonradan pişman olan adamlar bunlar. Pişmanlık bütün bir ömür boyu saplantı haline gelebilir insan da. Yanlış olanı seçtiği için değil (çünkü bundan ötürü pişmanlık duyabilir insan) doğru olanı seçebileceğini kendisine kanıtlaması olanaksız olduğu için. Her acı her sızı geçte olsa bir gün geçer elbet.

GÖZYAŞI HEP AYNI RENKTİR!

Resim
Yoksulun adı yok! Yavrum kader utansın nur içinde uyu! Gariba'nın nerede adı ve yeri var ki zaten... Bir garip ölmüş diyeler. Soğuk su ile yuğalar. Üç gün sonra duyalar. Söyle garip bencileyin! O kim ki? O bir evlat. Onun da anası, babası öperken yavrumun yanağı incinmesin diye çok hafif öperdi :( Herkesin eşit olduğu aleme gitti. Senin kanına girenler kendi kanların da boğulsun. Bu toplumun geçmişten bugüne yapısı bu. Demokrasi yoksa eğer bir ülke de bütün cenazeler bizim sokaktan kalkar. Zenginin hasta olduğu duyulur. Ama fakirin öldüğü bile duyulmaz. Seni insan yerine koymadılar demek ki söz de insan, gerçek de ZAVALLILAR? Koysaydılar senin de ismin geçerdi kuzum! Seni böyle yapanlar utansın! Gerçi utanacak yüz yok ya? Toprağın bol olsun... Hiç bir masum can diğerinden daha az veya daha fazla kıymetli olamaz! Terör bizleri katlederken ayrım yapıyor mu? Ölen kim olursa olsun CANDIR... Sizleri koruyamadık be gençler. Affedin bizi... Ailenin başı sağolsun. Dede Korkut

Sen yükseldikçe sevenin? Düştükçe satanın çok olur!

Resim
Sen yükseldikçe sevenin, düştükçe satanın çok olur. Kişiler değil, sadece şartlar değişir.  Düşenin dostu olmaz.  Paran, pulun varsa  değerli  olursun. Dost gibi görünürler, para suyunu çeker sonra işim gücüm var derler.  Hani  dost?  Allah hayırlı dostlar versin. Kimseden bir beklentin olmadan hayata tutunmak lazım. Ne kırılırsın, ne de  incinirsin  o zaman.  Kendimi, nefsimi elimden geldiğince terbiye etmeye çalışıyorum.  Çevremdeki tüm terbiyesiz insanlara, olaylara karşı  yıkılmadan . Siz ilerlemeye çalıştıkça ve hatta çabaladıkça, umudunuzu kırar, inancınızı da törpülerler. İnsan denen muamma.  Çözemediği kendisi. Kavga ettiği kendisi. Aradığı kendisi. Kendisini bulduğunda huzuru bulacak. Etrafına da huzuru verecek. Seni sen olmaktan çıkaran değil!  Sana, sen olma şansını veren GERÇEK DOST'undur. Gözler nedense hep kötüyü görür. Oysa ki iyi de var bir düşünür. Düşünmekse alır seni götürür. Geçti değil, gelir mi değil, gün bugündür.  Allah herk

Bilim Küfür Etmenin İnsanı İyileştirdiğini İspatladı!!

Resim
Bilim Küfür Etmenin İnsanı İyileştirdiğini İspatladı!!! Günlük hayatta pek kabul görmese de, küfür etmenin insan doğasına iyi geldiği ortaya çıktı. Bilim adamları tarafından yapılan araştırmalar sonucu, küfür eden kişilerde, acının azaldığı saptanmış. İngiltere Keele Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma da küfür etmenin de yararları olduğu sonucunu çıkardı. Bilim adamları, küfür içerikli kelimelerin kişinin fiziksel ağrılarına iyi geldiğini öne sürdü. Araştırmanın başındaki Doktor Richard Stephens, küfür eden insanların rahatladıklarını ve sinir halinden kurtulduklarını gözlemlediklerini ve bu şekilde de, fiziksel acı ve ağrılardan, diğer insanlara göre daha az etkilendiklerini dile getiriyor. Sizi daha güçlü hissettirir :) Hayatın zorluklarına katlanmanıza yardımcı olur :) Yakın arkadaşlıklar kurmanıza yardımcı olur :) Kendinizi ifade etmenize yardımcı olur :) Televizyon veya film izlerken daha çok içine girmenizi sağlar :) Sizi daha sağlam bir insan ha

Çok rahat Millete gidelim deniliyor. Bu neyin rahatlığı olabilir acaba???

Resim
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Öyleyse haydi millete gidelim". Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda vali yardımcıları ve kaymakamlara hitap etti. Erdoğan, yeni anayasa ile birlikte başkanlık sisteminin de hayata geçeceğini belirterek "Öyleyse haydi millete gidelim, 'Millet bu kararı versin" dedi. 'YENİ ANAYASAMIZI DA ÇIKARTACAĞIZ' "Yeni Türkiye'nin inşası çerçevesinde yeni anayasamızı da çıkartacağız. Başkanlık sistemi de inşallah bu şekilde hayata geçecektir. Benim milletim başkanlık sistemini istemiyorsa, bizim milletimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yoktur, onu da öper başımıza koyarız. Olay bu kadar basittir." "(Yeni anayasa çalışmaları) Ey Parlamento'daki saygın üyeler, değerli arkadaşlarım, gelin bir karar alın. Deyin ki 'Biz millete gideceğiz'. Millete gidin. Bakın bakalım millet size ne diyor. Hazırlayın, sunun millete. Millet 'evet' diyorsa, egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi? Siz At