Kayıtlar

sevgi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Durum içinden durum çıkarmak

Resim
Dünyanın en etkili zehri de o zehre ilaçta insandır. En büyük zehir insanın kalbindeki kin ve nefret zehridir, içten içe öldürür insanı. Düşünce sahibini ortadan kaldırmakla düşüncenin yok olacağını sanmaktır. Durum içinden durum çıkarmak, iyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi çıkarmaktır. Kendini keşfettiğin anda doğarsın. Mükemmel olan herkes merhametli olmayabilir ama merhametli olanlar mükemmel görünebilir. İnsanları birleştiren duygulardır. Bir odada yanan dört mum varmış. Önce sevginin mumu sönmüş ardından yavaşça barışın arkasından mutluluğun mumu sönmüş derken odaya bir çocuk girmiş ve aaa mumlar sönmüş diye yakınmış. Adı umut olan dördüncü mum demiş ki, korkma ben ve sen olduğumuz sürece diğer üç mumu da yakabiliriz ve çocuk alıp umudu diğer üç mumu da tekrar yakmış. Umut insanın içinde sönmeyen bir ışıktır. Keşkelerimizin değil, iyikilerimizin olduğu bir hayat gerek bizlere. Yaşamımız niyetlerimizle anlam kazanır, arzu ve isteklerimiz yaşama anlam katar. Ha

İnsanlar neden anlaşamaz?

Resim
Akışına bırak düşerken etrafı seyret, çakılana kadar kimsenin yaşayamayacağı bir heyecan yaşayacaksın. Ne iten umurunda olacak ne de tutmayan. Gülümse, ne iten mutlu kalsın ne de tutmayan. Hayat final bilgisine ulaşmak içindir. Son anladığın değer her zaman sahip çıkabileceğin değerdir. İnsanı insan yapan sevgi, saygı, dostluk ve en önemlisi onurlu yaşamaktır. Kimse böcek olmayı istemez kişiliğini satana kadar. Dinleme yeteneğindeki noksanlık, sabit fikirlilik, fanatizm, sıfır empati, haklı çıkma telaşıyla tartışma zemininin unutulması. Kalıp yargılarımız ve bakış açımız karşılıklı beklentilerin netleştirilememesi, sorunu çözmeye çalışmak yerine kavgayı daha çok kızıştırmak. İnsanlar dinlemiyorlar birbirlerini, eleştiri kabul etmiyorlar. Kimseden bir şey beklemezsen sorun, sıkıntı olmaz ama insanız değer verdiğimiz kişilerden gelen beklenmedik hareketler bizleri üzüyor. Farklı görüşlere, fikirlere, beyinlere ve bizim gibi olmayanlara tahammülümüz yok. Anlaşmaya niyetli değiliz,

İnsan kendini unutmak için sever!

Resim
Aşık olduğunu söyleyen bir arkadaşım demişti ki, insan kendini unutmak için sever ve aşık olur. Yunan Mitolojisindeki inanca göre Zeus lanetlemiştir insanı ve bu yüzden insanlar arar yıllarca diğer yarılarını. Aşk her insanda vardır, diğer yarımızı arar, iki kişiden bir kişi yapmaya çalışırız. Her birimiz bir bütün insanın eşleşen yarılarıyız ve her birimiz bize uyacak o diğer yarımızın arayışı içindeyiz. Sevgi insanlığın ortak lisanıdır, kendimizi unutup biz olabilmemizi sağlayan tek dildir, her insanın sevmeye de, sevilmeye de ihtiyacı var. Bazen sevilmek için değil sevdiği için sever, sevgisini hak edecek birini de seçemez. Hayatta bazı şeyler sebepsiz oluyor, sevmekte öyle hiç fark etmeden bir bakarsın sevmişsin. Genellikle eksikliğini hissettiği şeylere sahip kişilere aşık olur insanlar farkında bile olmadan. Korkak bir erkek cesur bir kadına, suskun ve çevresi olmayan birisi sosyal ve konuşmasını bilen birisine aşık olabilir. Çok istediği şeye gerçekten sahip olduğunda artı

Bana Felsefe Yapma!

Resim
Doğduğunuz anda başka bir bebekle yer değiştirmiş olsaydınız nasıl bir hayatınız olurdu? ABD'de, Fransa'da, İngiltere'de veya Hindistan'da doğmuş olsaydınız şimdiki hayatınıza göre neler daha farklı olurdu? Değerleriniz, inançlarınız, tutumlarınız neler olurdu? Veya aynı toplumda daha zengin yada daha yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğduğunuz bölgeden daha gelişmiş yada daha az gelişmiş bir bölgede veya farklı cinsiyette doğsaydınız hayatınız şimdi yaşadığınız gibi mi olurdu? Aynı eğitimi görebilir, aynı işe girebilir miydiniz? Aynı davranış ve tutumlara mı sahip olurdunuz? Kısaca aynı insan mı olurdunuz? Bunu düşünmek bireysel olduğunu düşündüğünüz bir çok şeyin büyük ölçüde toplumsal faktörler tarafından belirlendiğini anlamamıza yardımcı olacaktır. Felsefe, bilim, sanat üçlüsü bir toplumda birlikte değer görür. Bilimi öğrenilmeden ezberlenen formüllerden, sanatı sahte, zorlama, şiddet, öfke, entrika içeren dizilerden ibaret gören bir toplumun gençleri felsefe

Seviyorsan sarıl sımsıkı...

Resim
‪ Hayatımızdaki şeyleri ciddiye almayı bıraktığımızda daha az yorulduğumuzu ve daha mutlu olduğumuzu fark ederiz. Hiçbir şeyi hele sevgiyi ve aşkı kalıp içine sokamayız. Gözlerinin içini güldüren varsa bırakma çünkü onlar gerekirse gözlerindeki yaşada çare olurlar. İnsan sevmeyi bilmediğinden değil, sevgisine layık biri olmadığından yalnızdır bazen. Bazı insanlar duygulara ve düşüncelere dokunmak için doğmuştur, her dinlediğimizde bir şeyler öğrendiğimiz yaşama karşı duruşu ve heyecanı ilham verici olan kişilerdir bunlar. Gez ama söyleme. Gerçek bir aşk hikayesi yaşa ama söyleme. Mutlu ol ama söyleme. İnsanlar güzel olan herşeyi mahveder. Durma, arkana dönüp bakma. Dış etkenleri hiç takma. O zaman hedef tamamdır. Yaşam bizler için. Gök varsa yer de var. O yollar güzeldir bizim olduğu için. Yorulmadan, yılmadan yürümek için. Göğsüme süngü gibi saplantılı bir misafirlik ediyor özlemek. Özlemek diyorum. Sen benim yaralarımın dikişisin. Gecelerden intikam alırcasına uyum

Yitirmenin ne olduğunu biliyorum!

Resim
Yitirmenin ne olduğunu biliyorum. Kendi hayatını hayatından çıkartmayı biliyorum. Kendi mabedinden uzaklaşmayı biliyorum. Eğer isteseydin sunabilirdim kalbimi ellerine. Yapabilseydim indirebilirdim yıldızları yeryüzüne. Gücüm olsaydı çevirebilirdim zamanı geriye. Çiçeklere su ver, çiçekler güzel olsun, kokla. Çocuklara şiir yaz, içinde umut olsun. Unutma hep kendine söyle. Yarın çok geç bugün ölmeliyim. Sağır bir kurşun gibi ağır ağır düşmeliyim. Kayan bir yıldız gibi gökyüzünde sönmeliyim. Hissediyorum üstümde gezinen rüzgarı. Küçük bir kum parçası karışıyor denize uzakta bir yerde. Ayrılık zehirden bir hançermiş. Ayrılık vakti yaklaştıkça yüreğe zehir damlar. Boğaza bir şeyler düğümlenir. Sonra elin ayağın tutmaz olur, düşünemez olursun. Sağır olursun, duymadan bakarsın. Sevdadan geriye kalırsa sadece hüzün kalır. Yalnızız buluşmamız yasak. Görüşmemiz uzak. Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız. Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık. Biz zaten hiçbir

Sevgi başka bir surette geri dönecek!

Resim
Bir avuç erdemli insanın sayesinde dünya için umutlanıyoruz. Güven vermekte, güven duymak da önemlidir ama en önemlisi duyulan güveni boşa çıkarmamaktır. Kalpte sevgi yoksa iyi bir insan olamazsınız. Hikayeye göre, günün birinde Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş. Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı nokta da buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş: “Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş. Derken gün gelmiş ve görüşmelerin de artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek geti

Dünyada var olan her şey mirastır...

Resim
Eski zamanlarda bir Amazon kabilesi şefi bütün yeni doğan bebeklerin kurban edilmesini hüküm vermiş. Şefin bu kararı vermesinin altında yatan neden, çok kuru geçen bir sezondan sonra yaşanılan yiyecek kıtlığıymış. Eldeki yiyecek ile kabile insanları zar zor yaşıyorlarmış. Şef insanlarının yaşaması için bu zor kararı vermek zorunda kalmış. Ancak şefin kızı da doğum yapmış ve aynı hüküm onu bebeği için de geçerli olmuş. Bebeği elinden alınıp, kurban edilmiş. Şefin kızı kaybettiği bebeği için yas tutarken, bir gece ağlayan bir bebek sesi duymuş ve sesin geldiği yere doğru giderek ağlayan bebeği aramış. Ertesi sabah kabile insanları şefin kızını aramaya çıkmışlar. Kızın cansız bedenini üzerinde bir sürü meyve olan bir palmiye ağacının yanında bulmuşlar. Meyveler o kadar çokmuş ki kıtlık sona ermiş ve şefin hükmü kalkmış. Kabile bu ağaca şefin kızı IACA onuruna isim takmışlar. İşte ACAI adı şefin kızının adının tersinden okunmasından geliyor. ACAI meyvesi tavuk yumurtasından fazla pro

Buğday tarlasına ekmek anlatılmaz...

Resim
Hiç bir zaman sevgiye yön verebileceğinizi düşünmeyin, sevgi eğer sizi o değer de bulmuşsa kendi yönünü zaten kendisi çizecektir. Önceliğin kalbinin attığı şey olacak hayatında. Ve biraz düşünmek gerek, emeğime fedakarlığıma değecek mi diye? Evet diyorsak mutluluk kaçınılmazdır. Aşk biz birbirimizi sevdiğimiz müddetçe hep beraber olduğumuz duygu. Seni görmesem ne olur gördüklerim yetiyorsa.  Sevginin gücünü hafife alanlar kaybolurlar karanlık çukurlar da.  Sana değer veren kişinin peşinden git. Karanlıklarını aydınlatan ışık olsun.  Gülüşünün olduğu yere bahar gelir. Dışarıdaki mevsim kimin umurunda. Seni fark eden sevecektir. Buğday tarlasına zaten ekmek anlatılmaz. Bazen hiçbir şey denmez ama yine de bilirsin seni sevdiğini. Onsuz ben yarım güçteyim, gelsin diğer yarı gücüm olsun.  Ne ben onsuz tam olayım, ne de o bensiz.  Hep diğer yarım ve ben onun diğer yarısı olsun. Olmayalım tek başımıza, ayrı gayrı. Yetmeyelim kendimize, bir olalım y

YALNIZ SEKİZ DAKİKAN VAR...

Resim
Bir kadın, bir gün kucağında çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar: "İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma! Ayrıca "Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al.  Ancak bu fırsatı kaçırma,  ama yine de en mühim şeyi unutma..." diyor, durmadan ikaz ediyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır.  Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur "Yalnız sekiz dakikan var..." Sekiz dakika çabuk geçer.  Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır.  Bu sırada çocuğunu içeride unutmuş olduğunun farkına varır ama iş işten çoktan geçmiştir.  Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek, saçını-başını yolmak fayda vermez.  Kapı bir kere daha açılmamak üzere kapanmıştır. Z

Yalnızlık iyidir. Zirve tek kişiliktir!

Resim
Dervişe, buyurun bize gelin, dediklerinde! Durun hele önce bir kendime geleyim! demiş. Dervişe sormuşlar, Allah'la aran nasıl? Nasıl olsun hep Onun dediği oluyor! demiş. Dervişe, Neden bu kadar ALLAH diyorsun? diye sormuşlar. Allah Allah hiç farkında değilim! demiş. Sebepler yalnız birer perdedirler. Perde kalkmadıkça gerçekler görünmez. Sebepleri kaldır aradan, görsün seni Yaradan. İncinenlere "inşirah" bahşediliyor da, İncitenlerin vay haline. Hayat provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. Bu tiyatronun perdesi kapanmadan gülün, şarkı söyleyin, dans edin, aşık olun kısaca yaşayın. Başkalarına bağımlı yaşayan insanlar ilgiden yoksun kalınca kalıptan kalıba girmeye başlarlar. Kökümüz dalımızdan güçlüdür. Yalnızlık şu bakımdan güzel. Hiç yalnız birinin terk edildiğini/terk ettiğini gördünüz mü? Yalnızlık güveninin, kalbinin kırıldığını gösterir (Aklınıza hemen aşk meşk gelmesin. Genel söylüyorum). Yaraları sarmak için birebirdir. Yine de Züğürt tesellisi. O

Din ile Ahlakı karıştırma!

Resim
İnsanlara paylaşmayı, kardeşliği, sevgiyi, merhameti, dostluğu, saygı duymayı, elindekiyle yetinmeyi bilmeyi, fakirin hakkını ona teslim etmeyi emreden bir dindir İSLAM DİNİ. Kusurlu olan ise dini kullananlar insanlardır. Dinlerin amacı insanları güzel Ahlaka yöneltmek değil midir? Belki dinleri korkular yaratmış olabilir ama Ahlak insanın davranışlarıyla ilgilidir. Zamana, mekana ve şartlara göre farklılıklar olsa da sonuç değişmez, bir insanda ahlak yoksa şeref ve haysiyette yoktur. Dinler daha çok ahlaksızlığı bahane olarak kullanırlar. Ahlaktan yoksun olan kişiler, Müslüman olduklarını iddia ediyorlar ama sadece kendilerini kandırıyorlar. Düzgün ahlak hiçbir inanışın tekelinde değildir evrensel bir değerdir... Allah'ın dini tek ve İSLAM en güzel din bana göre, bize göre, tüm Müslümanlara göre. Dünya kalabalık ve insanlar başka dinleri tercih edebilirler, hangi dine mensup olursa olsun önemli olan insanların ahlaklı, merhametli, dürüst ve alçak gönüllü olmalıdır. İnsanlı

Hayat tecrübesi dediğimiz şey hatalardır!

Resim
Hiç bir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme, ya da aşkının anlaşılmasını. Daireyi tamamla. Gururlu, yetersiz yada kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için. Kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle tozdan kurtul. Geçmişte olduğun kişiyi bırak ve şu anda kimsen o ol! (PAUL COELHO)  Öğrenmek biIdiğini fark etmektir. Yapmak onu biIdiğini göstermektir. Hayatın bir an önce bizi ciddiye alması gerek. Bize sevgi gecelere yıldızlar gerek, yıldızların altından yükselen bir umut gerek, umuda bir ışık gerek ve ışığa da bir hayat. Dünyayı değil hayatı resetle. İnsanları muhatap alma. Biraz da kendine zaman ayır. Dünya nasıl olsa dönmeye devam ediyor. Dünyaya bir defa geliniyor. Her şey beyinde başlar, kalple inanılır, ellerle de şekillenir. Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi yoktur. Doğru kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle. Eğ

Doğru Adama, Doğru Kadın...

Resim
Yıllar önce Havai'de başlık parasına benzer bir uygulama revaçtadır. Bir erkeğin sevdiği kızla evlenebilmesi için kızın ailesine belli sayıda inek vermek zorundadır. İnek sayısının 10 adet olması gerekmekle birlikte kızın özelliklerine göre bu sayı değişebilmektedir. Adada iki kızı olan bir adam yaşamaktadır. Kızlardan büyük olanı bizdeki deyişle kabul görmeyen, çirkin, şanssız bir kızdır ve babası ona 3 inek fiyat biçmiştir. 2 inekli bir teklifi de kabul edecektir ve hatta iyi bir pazarlıkla 1 ineğe fit olmaya bile razıdır. Bir gün adanın zenginlerinden Johny Lingo bu eve geldiğinde herkes onun diğer kızı isteyeceğini düşünür. Oysa yaşlı adamı sevince boğarak büyük kıza talip olur. Herkes en azından isteneni yani 3 inek ödeyeceğini düşünürken Johny yanında 12 tane inekle gelmiştir. O dönemler de normal bir balayı ortalama bir yıl sürmektedir ama gelin ve damat iki yıllık balayı planlamıştır. Damatla gelinin dönmesinin beklendiği gün ahaliden biri dönüşlerini haber vermey

Geçmiş bugünle, üzüntü neşeyle barışsın

Resim
Hz. Ömer iftar da bir yere davetlidir. Ev sahibi şerbete benzer bir içeceği Halifeye ikram eder. Hz. Ömer ilk yudum alır ve kaseyi bırakır. Ev sahibi, için Sayın Halife Hazretleri ballı sudur şifalıdır. Hz. Ömer, olmaz halkım çamurlu su içiyorken bunun hesabını kıyamette nasıl veririm. Ve içmez. Bu aralar en az rastladığımız şey merhamet, vicdan, dürüstlük. Merhamet ve vicdan gibi duyguları taşıyabiliyorsan ve insani değerlerini kaybetmediysen güzel ve iyi bir yüreğin var demektir. İnsanın hep ben değerliyim, ben güçlüyüm demesinin de bir anlamı yok. Eğer çevresindekiler ve sevdikleri bunu ona hissettirmiyor ve tam tersine değersizmiş gibi davranıyorlarsa kendi kendine telkini onu ya daha çok yalnızlaştırır, ya daha çok bencilleştirir. Sonuçta iyiyi iyi yapan, kötüler karşısında onun iyiliğini görebilenlerin varlığı ve onayıdır. Kimileri vardır iki betonu bir araya getiremez. Kimileri vardır iki kıtayı denizin altından birleştirir, üstünden birleştirir. Ne kadar değişirsen değiş,

GERÇEK BAYRAM SEVGİDİR

Resim
Mutluluklar küçük ayrıntılarda gizlidir. Biz çocukluğumuzda yaşadığımız bayramları anımsayıp özlemini duyabiliyoruz. Bizim çocuklarımız? Onların böyle anımsadıkları bir çocuklukları olmayacak. Bayramlarımıza, geleneklerimize sahip çıkabilsek keşke ama teknoloji ve geçim dünyasında çok zor. Hiç aklıma gelmezdi o zamanları arayacağım. Bağlılık vardı, masumiyet, sevgi ve saygı vardı, değerlerimizi yavaş yavaş kaybediyoruz. Bayramlaşmaları, el öpmeyi, bayram ziyaretlerini, sabahlarını, mendil içine sıkıştırılmış harçlıklarımızı ve daha neleri özlüyor insan. Her şeyden önce sofraya ailecek oturulur, kalkılırdı. Bu bile özlemek için bir neden. Şimdi hayat şartları annelerin çalışmasını gerektiriyor, çocuklarıyla fazla zaman geçiremiyorlar. Dolayısıyla yokluğunda çocukları sıkılmasın, üzülmesin biraz da vicdan yaparak ne isterlerse onu yapmaya çalışıyorlar. Çocuklar da nasıl olsa istediğimi yapıyor diye daha fazlasını talep ediyor ve istekler yerine geldikçe de mutsuz oluyorlar. Şimdi

Bir ileri iki geri

Resim
Hayatta kalma iç güdüsü bazen tahmin edilebilenden daha baskın olabiliyor. Herkes kendi paçasını kurtarmaya çalışıyor. İnsanların Bukalemundan farkı kalmadı artık. Bir menfaat uğruna ne çok tavizler veriliyor. Bilmiyor ki ne canlar toprağa düştü ama onların taviz vermek akıllarına bile gelmedi. Bazılarının gözünde vatan, millet, şehit, halk ne kadar değersizse, o bazıları da millet tarafından aynı değer de görülüyorlar. İşe girmekle, işe başlamak arasında çok fark vardır bu ülke de. En önemli mevkiiler de olun ve hakkınızda hiç bir olumlu yorum yapılmasın. İnsan ne için yaşar? Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar. (Platon) Çok acı var dünya da. Ne yöne dönsek acı ve mutsuzluk. Zenginin gözü doyarsa, fakirin de karnı doyar. Veren el alan elden hayırlıdır derler. Ama öyle ki cüzdanımıza gidemez elimiz, hep titrer. Oysa Allah bize nimet verirken yoksulların payını

Bilgi, Sevginin içinde saklıdır

Resim
Peygamberimiz Ashabına sormuş, Biri size kötülük yaparsa ne yaparsınız. Sahabi efendilerimiz: Eyilikle karşılık veririz cevabını vermişler. Peygamber Efendimiz, "Ya bir daha kötülük yaparsa" diye sormuş. Aynı cevabı almış. Üç kez tekrar etmiş. Aynı cevabı almış. Bir daha tekrar edince sahabe efendilerimiz, biz de kötülük yaparız cevabında bulunmuşlar. O sırada Hz. ALİ çıka gelmiş. Peygamber Efendimiz (SAV) aynı şekil de tekrar ede ede ona da sormuş her seferinde Hz. Ali'den "Ben iyilikle karşılık veririm" cevabını almış. Tekrar sormalar devam edince Hz Ali, "Anam babam sana feda olsun Ey Allahın Resulu kendini tekrar ile yorma, ne kadar sorarsan sor değişik bir cevabım yok" deyince. Allah Resulu şöyle buyurmuş "İşte Ali'nin sizlerden farkı. Bunun için Ali'yi çok seviyorum." Sözün de özün de bir olmalı, aşkın da sevgin de tek olmalı, dürüst ve gerçekçi olmalı, kaybetmek yerine kazanırsın, düşmek yerine havalanırsın. Yaradan h

Ego! Ben merkezli düşünme

Resim
Başkalarının kalplerini incitmekten kaçın. Çünkü başkasına verdiğin acının zehri er ya da geç sana geri döner. (Kızılderili Atasözü) Bir tarafın çıkarı - karşı tarafın kaybı = Menfaat. (Bence) Belki de illa bir tarafın kaybetmesine gerek yoktur. Bütün güçleri birleştirip bir çıkar sağlamak da menfaat değil midir? Sorunun kaynağı çıkar sağlamayı istemek değil. Diğerlerinden üstün olduğuna inanmak isteği. İlişkilerimizdeki temel sorunlardan biri karşımızdaki ister ailemizden biri, ister sevgilimiz, dostumuz, arkadaşımız olsun birbirimizin düşünce, duygu ve davranışlarımızı yanlış anlamamız, yani tam anlamıyla birbirimizi tanımıyor olmamızdır. Eksik ve kompleksli insanlar kendilerini övmeye ve övünmeye ihtiyaç duyarlar. Çalıştığım bir yerde sürekli kitap tavsiye eden birisi vardı. Gelene geçene ezberlemiş arka yüzü tavsiye ediyor veriyor ve geri istiyor. Ben çok akıllıyım havası. Elinde benim başka bir isim altında yazdığım gelişim üzerine bir kitap mevcut. Artık iyice t

Aldığım nefes

Resim
Aldığım nefesin sebebi.  Sonsuzluk gibi seni sevmek. Sürüklenirsin mutluluğa, umuda, hayallere ve aşka. Sensin bu bedenim de kalbim. Sensin bu bedenim de ellerim. Sensin bu bedenim de gözlerim. Ben senim sevdiğim. Benliğime karışmış ruhun ve bedenin. Attığım her adımda seni isterim.   Baktığım her yerde seni görürüm. Dolmuş, taşmış kalbim seninle, senin sevginle. Ah bir bilsen nasıl seviyorum. Nazar değdirir gözlerin sevgime. Bir bilsen nasıl seviyorum. İmrenir herkes sevgime. Bir bilsen nasıl seviyorum. Ben anlatamıyorum sen yaşa istiyorum. Bazen fedakarlık ister aşk. Ben sen oldum. Bu denli sevmek delilik biliyorum. Eğer sığsaydı sevgim kalbime, bedenime, hayallerime. Taşırmazdım dünyaya. Gözlerime bakan herkes seni görsün istiyorum. Bir tek sen baktığın da beni gör, hisset. Bu yalanlarla dolu hayat içinde. Benim gerçeğim sensin. Biliyor musun, kendinle grur duymalısın. Bu kadar seviliyorsan sen mükemmel bir insansın. Sen benim nasibim, sen benim kaderim, sen benim değer