Kayıtlar

Sayın Vali Recep Yazıcıoğlu

Resim
Aydın Valiliği'ne atandığında, henüz üç dört günlük vali iken Nazilli SSK Hastanesi ile ilgili bir şikayet kulağına çalınır. Hiç vakit kaybetmeden hastaneye gider. Tebdil-i kıyafet gelir. Acil bölümünden girer. Oradaki görevli bir hemşireye; "Başhekimin odası nerede?"diye sorar. Hemşire şöyle bir bakar Yazıcıoğlu'na tanıyamaz tabi. Küçümseyici bir ses tonuyla " Üst kata çık, koridorun sonundan sağa dön, sondaki oda" der. Yazıcıoğlu üst kata çıkar. Başhekimin odasını bulur. Kapısı açıktır ama başhekim odasında yoktur. İçeri girer. Tam o sırada başhekim gelir. "Buyrun ne istiyorsunuz ?" diye sorar. Yazıcıoğlu rahatsız olduğunu, tedavi olmak istediğini ama parası olmadığını söyler. Başhekim kendisine "Burası hayır kurumu değil, paran yoksa tedavi olamazsın" der. Yazıcıoğlu, "Devletin görevi vatandaşına bakmak değil mi doktor bey?" der. Başhekim sinirlenir ve Yazıcıoğlu'nu odasından kovar. Sessizce aşağı iner, hastanenin i

Yorgun Ve Doluyuz...

Resim
Bilmek bazen erdem, bazen de yük getiriyor. Bazen ne yaparsan yap olduramıyor, yaranamıyorsun, bir eksi tüm artıları götürüyor. Her insanın vicdanı kendi tanrısıdır o size nasıl davranacağınızı söyler. Kimsenin umurunda olmak gibi derdiniz olmasın kendiniz olmanız yeterli. Umut inatçı bir tohum gibi dünyanın çekirdeğinde gömülü ve dünya var olduğu sürece o da var olmaya, filizlenmeye devam edecek. Delireceğinizi hissettiğiniz anda bile yaşamaya devam edersiniz. Bazen ölüm en kısa yol olarak geliyor ama sonra yaşam bize yeni yollar çiziyor. İnsanlar sadece kötü şeylere değil iyi şeylere de bağışıklık kazanıyorlar. Yaşamın verdiği dersi almış olanlar kahkahadan tebessüme, öfke krizinden sertliğe düşüyor, hassas olanlarda uyum sağlayamayışlarını belki de delirerek gideriyor. Bizleri duygusuzlaştıran şeyler çoğunlukla edindiğimiz tecrübelerden kaynaklanıyor. Çoğumuzun başına enteresan olaylar geliyor böylece hiçbir şeyi eskisi kadar yoğun hissedemiyoruz. Eskiden bir gelene on adı

Hayat bencil insanların lüksüdür!

Resim
Düşünselliğin ve soruşturmanın toplumsal hale bürünmesinin önünde bir çok engel var. Büyük patronlar, siyasiler, politikacılar, din adamları, liderler vs. Bu engeller sorgulamanın ve derin düşünmenin topluma yayılmasına izin vermezler. Çünkü pragmatik düşünceleri, hükümdarlıkları tehlike altına girer. Azınlık gruplar ise patronlar için tehlike değildir, düşünemeyen toplumun algılarını yöneterek bir takım tanımlamalar ve sınıflandırmalar ile bu azınlık grupları hedef haline getirerek onlar üzerinde kötü bir bakış açısı yaratırlar. Böylelikle çoğunluk daima düşünceden yoksun ve vasat kalır, azınlık ise bir şey yapamaz. Bu koşullar içinde yapacak bir şey kalmaz insanların eli kolu bağlanır, zamanlarının çoğunu telefon, televizyon ve boş şeylerle geçirmeye başlarlar. Böylece toplum kitap okumak, düşünmek, araştırmak ve sorgulamak yerine kolaylığa kaçar. Bir kitabın okunması, araştırılması veya üzerinde düşünülmesi hem beyin jimnastiği olur hemde kişinin düşünme yetisini geliştirir

Dünyada Yapılmaya Değer Olan Şeyler...

Resim
Her insan kendi imzasını atıyor dünyaya yaptıkları, yıktıkları, öldürdükleri, yaşattıkları ile. Ve dünya çok güzel bizlere sundukları ile. Gerçekten yaşamak isteyenler için öyle muhteşem şeyler yapılabilir ki, insanlar isterlerse yeryüzünü cennete dönüştürebilecek bir düzen kurabilirler. İlk insandan günümüze dünyamız için hep bir şeyler yapılmış iyi veya kötü ama yapılmış, yapılıyor ve sonsuza dek yapılacak, bu doğanın vazgeçilemez kanunu. Büyük, küçük hepimiz kendimizce dünyaya bir şeyler katıyoruz bir icat, bir iyilik, bir kötülük, bir lider, bir diktatör vs. şeklinde olabiliyor bunlar. Yapılan her şeyde bir değerlilik bulunur, yaşamaya değip değmediği ise görecelidir. Kültürel kodlarımız yaşamaya değerlilik konusunda bizlere çeşitli anlamlar yüklemiştir. Yaşamak doğanın bir mecburiyetidir kimse gönüllü olarak dünyaya gelmez, doğduktan sonra anı yaşar, hisseder, kaydederiz. Kültürümüze göre yaşar anlam yükleriz, öldüğümüzde ise yaptıklarımızın kendimiz için her hangi bir değ

Yanlış Yüksek Sesle Kınanmalı, Güzel Davranışlar Övülmeli...

Resim
İnsanlar bağlı bulundukları yanlış ideolojilerin cezasını onları sömürenlere muhtaç olmakla öderler. Ellere teknolojik aletleri vererek savaşmadan aldıkları topraklarda istedikleri gibi asıp keserler sömürenlerde. İnsan olmanın sadece yaşayan canlı olmadığını, yaşamanın sadece nefes almak olmadığını anlardık aklımızı kullanabilseydik eğer, savaşların galibi olmadığını, azimle hırsın, imrenmeyle kıskançlığın, korkuyla saygının farkına da varabilirdik. Her şey bizlerin eseri ne olduğunu, nereden geldiğini bilmeyen, bilemeyen akıl, nereye nasıl gideceğini de bilemiyor. İrade ile beslenmeyen, düşünce ile yoğrulmayan bir akıl insan. Bencilliğin tüm gezegeni sarması ve bir yerden sonra başkalarının hayatında bencil olmaları dışında arta kalan milyonda birlik alanda her an bir hiç olabilme ihtimali. Duygularımız köreliyor, köreltiliyor direnirsek bencil insanlar canımızı yakıyor. İnsanlar sevgisiz, seviyesiz, saygısız herkeste bir sinir, bir stres adalet, hak, hukuk yok. Önceden iyi

Yalnızlık Fotoğraflardaki Tekil Pozlardır

Resim
Çoğu insan kendi seçimi olarak, çoğu insanda kendisinden başka kimseden sorumlu olmak istemediği için yalnızlığı seçiyor. Güzel bir şey olduğunda paylaşacak birini aradığımız zaman kimsenin olmadığı aklımıza geliyor ve o güzel şey çokta önemli bir şey olmaktan çıkıyor. Bir şeyin yokluğunun farkına varmamız çoğunlukla o şeye ihtiyaç duyduğumuz anda gerçekleşir. Yalnızlığının farkına varan kişi yalnızlığı bir süreç olarak yaşar çünkü önceleri yalnız değildir. Aslında yalnızlık denen şeyin ne olduğunu, nereye varabileceğini bilmiyoruz. Herkese içinde dostluk var gözüyle bakmamak gerekiyor, bazen insanların yüzleri bir resim galerisinden öteye bir anlam taşıyamayabiliyor, konuşmalar da bir zilin çınlaması gibi olabiliyor. Gözle görülen, elle tutulan somut ihtiyaçlarımızı karşılamak kolay önemli olan duygular gibi soyut olanların karşılanabilmesi. Biriyle ilişki halinde olmamak mı, arkadaş grubunun olmaması mı, sosyal olmasına rağmen tek başına yaşamak mı? Değişken bir şey duygu d

Eksikliklerle Yüzleşmek Kabullenmek Zordur

Resim
Kendi içinde gerçekten demokrasi ile yönetilen bir ülke, dış güçler tarafından karıştırılamaz. Doğrular başka, gerçekler başka biz gerçekleri nasıl doğru yapacağız ona bakmalıyız. Kişiliği gelişmemiş ve özgüven eksikliği yaşayan insanlar her şeyi dış görünüşe göre değerlendirir. Halbuki oturulan yer önemli değildir sizin bir değeriniz varsa oturduğunuz yer önem kazanır. Eksikliklerle yüzleşmek kabullenmek zordur. Kazanımlar bedel ödenerek elde edilir, yoksa lütuf gösterilen bir kul yada hayırsız evlat durumuna düşmek kaçınılmazdır. Bir insan veya bir toplum hastaysa hastadır, bunu meslekler, bölgeler, mezhepler, etnik aidiyet vs. üzerinden kategorize etmenin ve her seferinde şaşırmanın, yeni analizler yapmanın hiçbir anlamı yoktur. Atatürk'ün başlattığı aydınlanma hareketi sekteye uğramasaydı bugün rutin hale gelmiş bir çok aşırılık ve anormalliklerimizi ayda yılda bir yaşanan gariplikler olarak karşılayabilirdik. Çünkü cumhuriyet her şeyden önce medeni insanlar yaratma p