Kayıtlar

Hayat tüneli...

Resim
Hepimizin iş bulmak için gayret sarf ettiği bulunca da huzursuz olduğu bir süreçteyiz. İnsanların çoğu mutsuz, umutsuz, kaygılı mecburiyet ve yaşam kavgası elini kolunu bağlamış durumda. Hayatın ne olduğu ile ilgili algılarımızı ortalama sıkıntılara denk gelecek seviyede tutarsak belki hayatımız biraz daha iyi olur. İş hayatı da insanı çalıştıkça mutlu edebilir ve insanda daha çok çalışma motivasyonu oluşturabilir. Bu da ancak insanın kendisini tanıması ve bu doğrultuda hayatını şekillendirmesi ile gerçekleşebilir. Hepimizin amacı var, hayattan beklentileri benzer. İyi bir üniversite bitireyim, iyi bir işe gireyim, fırsat olursa yüksek lisans yapayım, araba alayım, evleneyim, ev alayım, çocuk yapayım vs. üç aşağı beş yukarı aynı. Bazı insanların hayatlarında yapabilecekleri ve gerçekleştirebilecekleri sınırlı, ömürleri boyunca kazanabilecekleri para belli. Emek, stres, yaşadığı maddi, manevi, psikolojik yıpranma da çalışılan yerin rahatı ve huzuru için. Kazandığımız para is

Ekim Devrimi

Resim
Rusya'daki Ekim Devrimi biz Türklerin işine yaramıştır. Bu devrim olmasaydı ülkemizin doğu bölgesi ve pek çok yeri şimdi Türk toprağı olmazdı. Çarlık Rusya'sı devam etseydi birinci dünya savaşı Osmanlı'nın sonu olur ve Sevr'den kötü şartları olan bir barış imzalanabilirdi. Bolşevik ihtilali en çok Türklere yaradığı halde bu fikri benimsemedik. Sovyet Rusya 1921'den itibaren Türkiye ile komşuluk ilişkileri sürdürmüş, Büyük Britanya ile gizli antlaşmalar çerçevesinde hareket etmiştir. Yalta Konferansında Büyük Britanya, ABD ve Sovyet Rusya yaptıkları gizli anlaşmalarla etki alanlarını belirleyip el sıkıştılar ve sonrasında soğuk savaş başladı. Türkiye, ABD ve Büyük Britanya'nın payına düştü. Stalin Türkiye'den toprak talebinde bulunup Gürcistan için Kars, Ardahan, Doğu Karadeniz'i istedi, bu talep üzerine Gürcistan Türkiye korkusundan Moskova, Türkiye ise ABD'nin yanında oldu. Böylece dengeler oluşmaya başlamış, Türkiye soğuk savaşta Amerika'

Mutluluk Oyunu Oynuyoruz!

Resim
Sana verilen bir yaşam var, iyi yaşarsın kötü yaşarsın bu senin tercihin olur. Belki sadece gerçek sensin ve senin algılarındır, belki bir döngüyedir hizmetimiz. Egomuzdan sıyrıldığımız zaman doğal döngü içinde görevimizi yerine getirmemiz dışında yaptıklarımızın izi kalır o kadar. Keşke kalp kırılan değil, bükülen bir ey olsaydı o zaman daha kolay olurdu eski haline gelmesi. Fikrimce iyileşmenin temeli bırakmak, eski, çürük, yıpranmış şeyleri attığımızda enerji de yenilenip tazelenecek gibi geliyor. Tabi neyi, ne zaman bırakmamız gerektiğini anladığımız zaman daha da rahat olur, dolayısıyla keşkelerle yaşadığımız hayat yerini neyselere bırakır. Güçlüklere boyun eğmemek zor olsa da her umutsuzlukta bir umut, her karanlıkta bir aydınlık, her bitişte bir başlangıç vardır. Son nefese kadar umut edebilmeli ve hayallerden vazgeçilmemeli ki hayatımızda çekilir olsun. Arada yalnız kalarak kendimizle yüzleşmek iyi gelecektir. Kalabalıklar kaçıştır ama yalnızlık başlı başına bir yüzle

Bir İnsanı Tanımanın En İyi Yolu

Resim
Birini tanımak istiyorsak öncelikle parayla olan ilişkisine, kendinden üst mevkide bulunanlar ile ilişkisine ve kendinden vasıf olarak altta olan insanlara davranış şekline bakılmalı. Bir insanı tanımanın en iyi yollarından birisi de herkes tarafından sevilip sevilmediğidir, herkes tarafından sevilen bir insan yeterince dürüst ve açık sözlü değildir. Belki bir gün işime yarar diye veya tepki görmekten korktuğu için böyle davranıyor, yeri geldiğinde tepkisini dile getiremiyordur. Bir insanı tanımanın yollarından birisi de beraber yalnız kalınacak bir durum oluşturmak, tatile, seyahate çıkmaktır. Arkadaş, sevgili her kim olursa olsun en zor ve stresli anlarda, zorda kalınan durumlarda nasıl tepki verdiği görülür. Zorluklara, aksiliklere karşı çözüm üretebilme becerisi gözlenir. Otomobiller düz ve güzel yolda birbirine benzerler, yağış ve yol kalitesi düştükçe, virajlar ve rampalar başlayınca otomobiller gibi insanlarda gerçek yüzlerini gösterirler. İyiyken herkes iyidir, kötüyken

Döviz Kurlarındaki İniş Çıkışlar

Resim
80 milyon nüfus, yüzde sekseni şehir ve kasabalarda yaşıyor. Saman bile ithal edilirse, çiftçilik ve hayvancılık bittiyse ilk önce gıda enflasyonu başlar. Tüketmeye devam ederek karşılanamayan ürünlerin ithalat hacminin artışı ile kurun artmasına katkıda bulunulur. Betona yatırım yapmaktan kurtulamayan ülke ekonomisinde dış pazara yönelik üretim yapamıyorsan ve ihracatta sınıfta kalıyorsan kurun artmasına daha da katkıda bulunursun. Böylece AR-GE araştırmalarından habersiz ülke ekonomisi de sınıfta kalır. Ekonomisi dışa bağımlı olan, her ihtiyacını dışarıdan alan bir ülkeyle güç sahibi ülkeler istedikleri zaman oynarlar. Önce üretmeyi bileceksiniz ki paranız güçlü olsun. Üretime yönelik yatırım yok, doların piyasalarda bol olduğu zamanlarda aklımız, fikrimiz inşaat, rant, arabaydı, üretmeden bol keseden tüketimin sonuçları bunlar. ABD, dolarını piyasalardan yeni fed başkanıyla geri çekecek keşke parayı zamanında lüks yerine üretime yönelik yatırımlara harcamayı düşünebilseydik.

Kendine İnanmak

Resim
Kim olduğumuzun, ne yaptığımızın bir önemi yok aslında, ne yapıyorsak en iyisini yapmak, çevremize güzellik ve mutluluk katmak amaç olmalı. Yan yana tezgahı olan bir çok çiçekçiden biri farklıdır çiçekleri düzenli, kendisi güler yüzlü ve kibardır sırada bir çok insan onu bekler. Nedeni bellidir insana saygı, kendine saygı, yaptığı işe saygı. Kendine inancı sayesinde başarı elde eden her insanın mutlaka ürettiği bir ürün vardır. Bu ürün bilgi de olabilir, nesne de. Her şeye rağmen küçük bir kıvılcımı yakmayı başarabilecek, umudu olacak, tüm zorluklara rağmen düştüğü yerden kalkmayı bilecek, başarısız olduğu zamanlarda bile başarılı olduğu günlerin empatisini yaparak yeniden taşları üst üste koymayı düşünecek ve ne olursa olsun daha iyi olacak diyerek yola koyulacak insan kendine inanan insandır fikrimce. İnsan isterse, inanırsa başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Değişim kendimize inanmaktan, yüzleşmekten, tanımaktan başlar. Korkmadan istemek, düşsende kalkmayı bilmek gerekir. En bü

13 neden insanoğlunun uğursuz rakamıdır?

Resim
Tapınak şövalyelerin kalıntılarından bugünkü İsviçre oluşmuştur. 1307'den önce köylü olan bu toplum bir anda ticarette özellikle bankacılıkta ve askeriye de (papalığa özel askeri birlik vermektedir) çok usta olmuşlardır. Bayraklarında bile tapınak şövalyelerinin nişaneleri vardır. Ayrıca İsviçre bankacılık sistemi dünyanın en gizli ve kapalı sistemidir. Bir diğer neden; Meksika'daki Theotihuacan Palenk Mabedi Piramidi'nin duvarına kazınmış bir yazıda Mu'nun batışı şöyle anlatılıyormuş; "6 Kaan yılı Zak ayı II Maluk günü başlayan korkunç yer sarsıntısı, 13 Şuen'e kadar devam etti. Mu kıtası felakete kurban gitti. Mu ülkesi iki kere kalktıktan sonra bir gece çöktü, üstünü sular kapladı. Toprak bir kaç defa havaya kalktı ve oturdu. Felaket 64 Milyon insanın ölümüne sebep oldu." Mu, Zak ayının 13. Cuma günü batmıştı o günden sonra "13" insanoğlunun uğursuz rakamı oldu... İsa peygamber çarmıha gerilir havarileri ile beraber 13 kişidirler ve b