Kayıtlar

Hiçbir İyilik Cezasız Kalmaz

Resim
Her ne kadar aklın yolu bir ise de çokluk haklılık ve doğruluk ölçüsü değildir. Bazı insanların evrenin onlar için yaratılmadığının sadece onun bir parçası olduklarının farkına varmaları gerekiyor. İnsanlar gerçek yüzlerini uzun süre gizleyemezler. Sorgusuz, sualsiz her derdinde yanında olduğun dost iyi gününe seni sığdıramamaya başladıysa sorgulama vaktidir. İnsan düşeceğini bilse zaten düşeceği yerde işi olmaz, risk aldığı hayatının düşüşünü her zaman birileri hazırlar, çelme ayağına takıldığı gün ister istemez düşer zaten, onun için bilerek, görerek kendini yakmak yerine yaşamak gerek. Olacağı var ise önüne dağ çıksa yinede olur. Hayat merdivenlerinden çıkarken sağlam basmak ve önünü görmekte önemli, önümüzü görürken bile ayağımızı kaydırmaya çalışanlarla dolu bir dünyada yaşarken üstelik. Dükkan sahibinin bir maymunu varmış bekçi gibi hep dükkanda dururmuş. Bir gün dükkana hırsız girmiş maymunu görünce taklit yapar diye düşünmüş ve başlamış esnemeye hırsız esnemiş, ma

7'deki gizem...

Resim
7 İslam’da ilk mükemmel sayıdır. 7 gök, 7 iklim, 7 dünya ve deniz, 7 renk, 7 peygamber. Kalbin 7 aktif gücü, hali ve 7 durağı vardır. Kabe 7 kez tavaf edilir ve bu Tanrının 7 özelliğini temsil eder. Allah cenneti ve dünyayı 7 katlı yaratmıştır. Osmanlı devletinde 7. padişah Fatih Sultan Mehmet handır. Peygamber efendimiz tarafından dile getirilmiştir. Kuran 7 anlamlıdır ve namazda bir rekat 7 bölümden oluşur. İslamın gizli yorumlarında, aşkla kendinden geçmiş 7 melek vardır. Mesnevi’de 7 yıldızın 7 aklından söz edilir. Tasavvuf yolunda 7 makam ya da 7 vadi, dünyanın gelenek ve göreneklerinde yaygındır. 3 manevi + 4 maddi = 7 ideal bir birleşimidir. Bu nedenle 7 en mükemmel hayat yolunu işaret eder. İnsanın en son amacına ulaştırmak için gereken 7 aşamadır. Cehennemin 7 kapısı vardır. O kapıların her birini tek tek açmak gerekir. Geç dönem Sufiler bedenin 7 hassas noktasından söz eder. Bunlar Hint felsefesindeki 7 çakrayla paraleldir. Sufiler, incelme yoluyla

İnsanlar Kendilerinin Düşmanıdır!

Resim
Hepimizin kendi içimizde zayıflıklarımız ve alışkanlıklarımız var. Bunlar irade yolu ile aşılabilir ama yaşam ve ölüm gibi değişmez gerçekler de var. Fiziksel boyutuyla bizim nitelendirdiğimiz bir tanım olarak ben merkezcilik maalesef bize bu algı çerçevesinde hayatı yaşamayı öğretti ama bizim dışımızda ve kontrolü elimizde olmayan daha yüksek bir irade var. Kimileri öldürmek için savaşırken kimileri yaşatmak için savaşır. Bu dünyanın düzeni bu herkes kendi savaşına mahkum. Ne zaman ki ben merkezcilik ortadan kalkar aslında ortada bir savaşın olmadığı ve her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu anlar. Teslimiyet, kabulleniş ve inancın gücü devreye girer o noktada dengeler değişebilir ama ben öylesine işlemiştir ki içimize bütün sermayemizi yıllarca bu tanıma yatırıp ondan vazgeçmek kolay değildir. Bu da yaşatmak için öldürmeye razı olmak gibi bir şeydir. Hayatın bir parçası rol yapmaktır. Gerçekten insanların yüzde yüz dobra davranarak toplum içinde var olabilmesi imkansızdır.

Zorluğun Yarattığı Çukura Herkes Düşer!

Resim
Olay güç ve para. Doğada güçlü olan, hızlı koşan hayatta kalır. İnsanda güçlü ve akıllı olmak zorunda bu doğanın temel kanunu. İnsanlar daha önceleri yaşayan insanlar tarafından kurgulanmış, motive edilmiş, bazı amaçlara bağlanmış bir varoluş düzleminde bulunmaktadırlar. Oysa ki bilinmezliklerle dolu bir alanda yaşıyoruz. Ne yazık ki insanlar bir kısım insanların kişisel mutlulukları ve güçlerinin temini için yıllardır kullanılmaktalar. Bu agnostik alanda varoluşumuzun ne anlam taşıdığını da bilemiyoruz. Kural koyan kuralın ihlal yollarınıda açık bırakıyor ki, ihlalden sonra Azrail gibi başlarına çökme fırsatı olsun. Amerika'da suç arayanlarda en az Amerika kadar suçlular. Dünyada iki milyardan fazla Müslüman var. Bu Müslümanlar bir İsrail ve ABD'yle baş edemiyorsalar suçu önce kendilerinde aramalılar. Bütün Müslüman ülkeler birbirini vuruyor, Yahudi ve Hristiyanlarda izleyip yön veriyorlar. Mezhep ırkçılığı kadar tehlikeli bir şey yok. Ortadoğunun bu hale gelmesinin

Benim Gibi, Senin Gibi, Bizim Gibi...

Resim
Hiçbir şeye benzemiyor yaşamak, varla yok gibisin, azla çok gibisin. Bir an ölecek gibi olsanda bir bakmışsın tarifsiz bir sevincin içindesin. Her sorunun çözümünde sıcakta soğuk su içmenin tadında mutluluk gelecektir. Bazen ayrılıklar zoraki yaşanıyor, yaşanacak ve yaşandılar. Giden tamamen gitmişse gönülden, kalmamışsa eser hafızanızda, yer etmemişse isminden her hangi bir harf, birlikteliğinize dair resimler silinmişse telefondan, bilgisayardan, normal yaşantınıza dönmüşseniz, yeni hedeflere dümen kırmışsanız zaten ayrılıklar zoraki yaşanıyor kavramının içerisine kendinizi sokmazsınız. Giden kalben gitmişse bedenen yanınızda dursa ne değişecek. Yanınızdayken bedeni yanınızda ama ruhu başka yerdeyse bu sizi şanslı kılmayacak. Fikrimce bir ilişkide öncelikle karşı tarafın ruhunu kazanmak önemlidir. Koşulsuz teslimiyet söz konusuysa tekrardan konuşulur ama bunların tam zıttı bir durum söz konusuysa o zaman kendi kendinizi yer bitirirsiniz. Arkasından kötü sözler söyler, çirkinl

Nedir Varolmak?

Resim
İnsan zihni doğduğunda sahip olduğu bomboş levha ile hiçbir toplumsal değer baskısı altında kalmadan, kendi değerlerini kendisi oluştursaydı (imkansız) belki çok mutlu olurdu. Varoluşsal anlamsızlık hissinin insanın varoluş nedenlerinden sevgi duygusu etrafında şekillendiğini düşünüyorum. Sevginin yitirildiği noktada varoluşsal anlamsızlık belirmeye başlar. Bu durumda olan birçok insan için hayat anlamsızdır. Çünkü sevgisiz hayat düşünülemez. Bir diğer etmen ise işe yarama duygusudur. Hayata ne kattım, hayat için anlamım ne? gibi sorular kişinin kendi varoluş anlamını arama şekli olabilir. Yaşam anlamsızlaştığı an sona gelinmiş demektir. Belki de yaşamı anlamlı kılan ölümdür, sonsuz bir yaşam içinde varoluşun anlamını arayarak. Yaşamın anlamını içselleştiremeyen insanlarda büyük kayıplardan sonra ölüm düşüncesi oluşur. İnsanın hayatın anlamını öğrendiği ve hissettiği ilk duygu anne baba sevgisidir. Doğumundan kişiliğinin oluştuğu ana kadar bunu içselleştirme şansından yoksu

Bilmediğimiz Konuların Cahiliyiz

Resim
Bilmediğimiz konuların cahiliyiz. Öğrendikçe cehalet yerini bilgiye bırakıyor. Bilginin sonsuz olduğunu düşünürsek her şeyi bilmenin imkansızlığı da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bilmediğimiz konularda bilmediğimizin bilincinde olmakta önemlidir. Az bildiğimiz, biraz bildiğimiz, iyi bildiğimiz konular, alanlar var. Ama bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında devede kulak kalır. Yani birine cahil demekle kastedilen o kişinin şu yada bu konuda bilgi sahibi olmamasından ziyade öğrenmeye, bilgiye kapalı olmasıdır. Neredeyse hiç okumayan insanların yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. Tarihi bile yalan, yanlış dizilerden öğrenen bir toplum daima kaybetmeye mahkumdur. Örneğin çok Tanrılı Sümerler’den sonra tek Tanrılı tüm dinlerin bunlardan kopyalandığını bilmeyen, okuyup öğrenemeyenler de ülkemizde çoğunluktalar. Cehalet görünüme değil öze ilişkindir. Kötü giyinen için perişan, hırpani vs. denilebilir ama bu durum kişinin cehaletine işaret etmez. Niteliğin nicelikten çok daha üstün oldu