Kayıtlar

Harcadığımız Tek Şey Zamandır!

Resim
Acımasız dediğimiz zamanın halimize acıdığı zamandayız. Zaman kadar dürüst olabilsek keşke. Geldiği belli, gittiği belli, bittiği belli. İnsanın neyi belli? Hayır demeyi bilirsek belki insanları da tanıyabiliriz. İpleri ele almalı, kontrol etmeli, yaşamımızı yönlendirmeli, önceliği kendimize vermeliyiz. Hayatın gerçekleri hep ölüme yaklaşınca anlaşılıyor. Yaşam sadece nefes alıp vermek, yemek içmek değildir, ölümde yaşamın bir evresidir. Doğada canlı olan her şey ölür, dirilir ve yenilenir. Hepimiz sonbaharda yaşlanacak, kışın toprağa düşecek ve ilk baharda yenileneceğiz. Evrendeki en önemli şey olan zaman her şeyin başlangıcının ve sonununda belirleyicisidir. Zamanı ilerletemez, durduramazsınız, tek gerçek zamandır ve her şeyden kıymetlidir. Hayatımız yaşanılan yılların uzunluğundan çok dolu yaşanan anların toplamıdır. Yaşamı yaşadıkça öğrenip tecrübe sahibi oluyoruz. Geçmişteki yaşanmışlardan alınan ders ve güzellikler geleceğin hazırlayıcısı olarak düşünülürse bize kattı

Doğru İnsana Yanlış Yapılmamalı

Resim
Güneş olsan insanlara akşam olsada batsan diye bakarlar. Öyle bir hal almış ki dünya, iyilik yapsan ardında bir art niyet arar olmuşlar. İnsanların kendilerine tahammülü kalmamış ki, başkasına nasıl olsun. Bencillik gözüne takılmış ayna gibidir, o gözler nereye bakarsa baksın kendinden başkasını görmez. Hiç kimse çaresiz kalmasın, çünkü diğer hiç kimse bunu anlayamaz. Mutlu ol, çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor. Sürekli vurguncuları ve köşe dönmüş olanları dinlemeyi sevenler masum olanı dinlemeyi sevmezler. Elbette hak yerini bulur gün gelir kendi karanlıklarında kalırlar, insanları kendi gafletleri yakar. Böyle insanlar olduğu için sürekli geriye gidip birbirimizden uzaklaşıyoruz. Dost gönülde, düşman akıldadır. Gönülde olanı atmak zordur, acıtır. Çünkü insanın hazinesi gönlünde biriktirdikleridir, dost gönül hazinesinin en değerli mücevheridir ama bir kez gönülden atıldı mı artık değeri kalmaz, değeri kalmayanın da gönüle girmesi zordur. Akılda olanın atılması is

İş Arkadaşlarıyla Özel Hayatında Görüşmek İstemeyen Kişi

Resim
İş arkadaşlarıyla günlük hayatta görüşmeyen insan işi eve taşımayan insandır. İşyerinde kalmaları, özel hayata dahil olmamaları daha makbuldur gereksiz samimiyete gerek yok. Zaten hep bir aradayız herkeste bir çıkar, dolandırıcılık, menfaat. Ne kadar az görsek o kadar iyi. İşyerinin kapısından çıkınca herkes benim için yabancıdır. Fazla samimiyetten doğan sorunlar oluyor ve bunlar ister istemez iş hayatına da yansıyor, en güzeli uzak kalmak hatta sosyal medya da bile olmalılar. Çoğu kişi sevmediği işlerde çalıştığı için çalışmadığı saatlerde işi hatırlatıcı bir şey görmek istemiyor, buna iş arkadaşları da dahil. Aslında iş ortamına göre değişkenlik gösterir. Samimiyetinden emin olunan kişiler varsa görüşülebilir. Patrona, şefe, müdüre yaranmak için arkandan bin türlü dümen çeviren bir ortam varsa hiçbir zaman görüşme, hatta çık o işten mutlu ol. Geçmişte çalıştığım bir işyerinde iş arkadaşlarım sürekli iş dışında da buluşurdu, gitmediğim içinde ben aykırı olurdum. Başka i

Düşünmek Tehlikelidir

Resim
Doğru düşünceleri bozuk düzende hayata geçiremezsiniz. Ne değiştirebiliyor ne de olacaklara engel olabiliyoruz, çaresiz bütün rolleri kabulleniyoruz. Bazen düşündüğünüz şeyleri eyleme geçirmek istediğinizde başkaları tarafından yok olma ihtimaliniz artar. İnsanların şahsi akıllarını bir kenara itip basitçe koyunlaşıp sürüyü takip etmeleri istenir. Fazla düşündüğümde birilerinin bundan rahatsız olup yok etme eğiliminde bulundukları kanısına vardım. Yani düşüncemden, düşüncelerimizden bile rahatsız olanlar var. Ne kadar çok şey bilirseniz başınız öne eğilir, her lafa, her konuya atlamadığınızı fark eder ve daha çok dinlemek için fırsat kollarsınız. Bilmek güç demektir. Etrafı, dünyayı, dünya dışı olup biten her şeyi bilmeye çalışmak, evrensel olmak bir güçtür. Koyun yaprak yer ve süt verir. Mantık dediğimiz şeyde böyle oluşur. Bir düşüncenin mantıklı kategorisine girmesi için o zamana dek herkesin bilim dahilinde deneyip gözlemlediği ve kabul ettiği türden olması gerekir. Bil

İnsanlar Düşünmeye İhtiyaç Duymalılar...

Resim
Bilgi konuşur, bilge dinler, uyanık uygular. Aslan tuzaklara, tilki kurtlara karşı koyamaz. Öyleyse bilge ve bilgi tuzaklara karşı, tilki kurtlara karşı aslan olmalıdır. Fransız Kimyacı Lavoisier 51 yaşında iken mahkeme giyotinle ölüme mahkum eder. Boynunun vurulmasını beklerken kitap okumaktadır. Cellat onu giyotine götürmek için yanına geldiğinde Lavoisier nerede kaldığını unutmamak için kitabın arasına bir kitap ayracı koyar. Lavoisier giyotine giderken matematikçi arkadaşı Langrange’i yanına çağırıp; 'Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam etmekte demektir' der. Kafası giyotinle kesilir, sepete düşer ve gülerek iki kere göz kırpar. Matematikçi Langrange; 'Lavoisier’in son saniyedeki ispat arayışı bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir' der. (ALINTI) Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. İlkelliğin ise bizlere verebileceği hiçbir şey yoktur. İnsan den

Yeni Birisiyle Tanışmaya Üşenmek!

Resim
Kendini anlat, onu tanımaya çalış, bir sürü emek ver sonra bitsin, acısını çek. Sen bulursun eller alır boş verin şey etmeyin o kadar. Hiç kımıldamadan oturacağım herkes istediği kadar koşsun, beni anlayacak insan oturduğum yerde de gelir beni bulur. Üstüne düştükçe geri kaçacaktır hayat doğru kişiyi zamanı geldiğinde karşımıza çıkartacaktır. Gerek yoktur yeni biriyle tanışmak için uğraşmaya, herkesin gösteriş peşinde olduğunu amaçlarının sadece ego tatmini olduğunu bilir uğraşmak istemeyen kişi. Öylesine tanıştığın zaman sorun olmuyor aslında iki lak lak ediyorsun bitiyor. Planlı, programlı olduğu zaman kafada bir sürü soru. Öyle mi, böyle mi? Hele internet üzerindense vaziyet daha bir fena. Düşünceler, yaşam farklılıkları, kültürel farklılıklar, çevresel farklılıklar, ya büyük görmeler, ya küçük görmeler, ön yargılar hemen devreye giriyor. Kaybetmeden kazanmayı, bırakmadan tutmayı, üzmeden sevmeyi öğrenemedik belki de kimbilir. Üşenmek değil belki de hevesi kalmıyor insan

Kimseyi Geçmişiyle Yargılama!

Resim
Birisinin geçmişini yargılamadan önce kendi geçmişini gözden geçirmek gerekiyor. Kendi geçmişini gözden geçiren birisi her şeye vardır eğer ki, bir yerde yokum diyorsa kendi geçmişinde kaldıramayacağı şeyler olduğu içindir. İnsanların içindeki yangınları, savaşları, acıları, ölümleri bilemezsiniz. Anlamaya çalışın, dinleyin ama yargılamayın. O insanın geçtiği yolları bilmeden onun yolunu kınamayın. Ya yanında olun, ya yardımcı olun yada uzak durun. İnsan olmak bunları gerektirir, toz olan hayatları bir de duman etmeyin. Ne sen zamana karşı avukatlık yapabilirsin, ne de öteki takvimlere hükmedebilir. Her şey içinde bulunduğu zaman dilimiyle yok olup gider. Doğru değildir geçmişiyle yargılamak bir insanı, çünkü geçmiş zamanın hakimlerinin ve sanıklarının dosyaları eskir ve rafa kaldırılır. Ancak küçük bir göz atmak için belki referans olurlar ama bundan dolayı şimdiki zamanı eskiten ise kocaman bir aptaldır. Evet geçmişini sorgulayamayan geleceğini doğru algılama yetisine kavuş