Kayıtlar

Hak Edene Hak Ettiğini Ver

Resim
Hak edene hak ettiği gibi davranınca sen kötü oluyorsun. Özgüveni olmayıp kendi egosunu tatmin eden insan tipleri. Devir yalaka devri menfaat devri. Hak edene vereceksin dersini. Ezberini bozuyorsun çünkü. Önceden böyle yapmıyordun sineye çekiyordun, şimdi anladın ve söyledin senden kötüsü yok. Bu hep böyledir, üslubunca bildirin hadlerini, siz kaldırabiliyorsanız onlarda kaldırabilir. Hak edene hak ettiği cevabı verince otomatikman doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar usulü oluyor, kimseyi memnun edemezsiniz. Yalandan yüzüne gülsen senden iyisi olmaz boşverin kendinizden taviz vermeyin, işlerine gelirse. Hak edene anladığı dilde konuşmak en iyi yöntemdir, bu insanlar kayıp değildir. İnsanlara hak ettiği değerin on katı fazlasını bile versen hep kötüsündür. Hak edene hak ettiği gibi davranmazsan hak etmediğin durumda olursun. Ederinden fazla değer soytarıyı kral eder. Tevazunun fazlası vasat insanlardan öğüt dinlemeye sebep olurmuş. Densize haddini bildirmek sevaptır. Sen kötü değil o

Beyin İyi Kodlamış

Resim
Özgür irade mi? Hayır o yok. Özne içi boş bir yapıdır. Onu kontrol eden şey çevresidir. Özne bir meselenin sahibidir. Çözümün parçasıdır. Kendi meselesiyle ilgili. Özne etkendir. Hareket eder. Nesne edilgendir. Bir takım verilere bağlıdır. Özne içi boş bir yapı ise çevre neyi kontrol ediyor? O zaman çevre dediğimiz içi boş özneler olmuyor mu? Çevre öznelerden oluşmuyorsa neden oluşuyor? Çevre öznelerden oluşuyorsa bu içi boş yapılardan oluşuyor anlamına gelmez mi? İçi boş yapılardan oluşan bir yapı nasıl özneyi kontrol edebiliyor? Konumu kontrol ediyor. Boşlukta bir varlık. Konum derken Nihilizmin postmodern hortlaması günümüz gelişimine felsefi olarak hizmet etmiyor. Postmodern nihilizm yönsüzleştirme ve amaçtan etme eğilimi taşır. Hareketin aralıksız, kesintisiz evrensel bağlantı ve akış ilişkisi, özne ve nesnenin içinde olduğu bir süreçtir. Her şey kendi organik, inorganik biçimini alarak değişim ve dönüşümün devamlılığını sağlar. Kainat insanoğlunun sahip olduğu bilginin parkı deği

Pozitif Algı Negatif Algı

Resim
Bakışlar, duruşlar, ciddiye almayışlar, yok sayışlar deli dediğimiz insanı bile etkiliyor yanlız kaldığını ve kimse tarafından anlaşılmadığını hissettiriyorsa herkes tarafından anlaşılan, sevilen, sayılan insanda yalnızlık hissi, kibir var mıdır acaba? Birinin gözünde tek olmak çabasını veren insan ne kadar akıllıdır. Alışılmıştan farklı hareket eden birisi deliyse, birileri onun delirmesine sebep olduysa, delirtenden mi korkmalıyız yoksa delirenden mi? Olumsuzluklar kaldıramadığımız, üstesinden gelemediğimiz kötü olaylar içimizdeki canavarı uyandırıyorsa her birimizin delirmesi an meselesidir. Kimi çaresizlikten delirir, kimi yokluktan, kimi her seferinde tek olmayım diye düşünmekten, kimi sırtından hançerlenmekten, kimi kendi hatalarından, kimi cehaletten, kimi kendini ifade edememekten, kimi olaylardan etkilenir. Psikolojimizin psikolojisi bozuldu bozulacak. İnsanlık lehine iyiye eğilim gösteren, nitelikli bir topluma uyum normallikten ziyade olağan ve olması gerekli bir durumdur. K

Bağırarak Konuşan İnsanlar

Resim
Bağırarak konuşan insanlar toplumda kendilerini önemsiz gören psikolojik rahatsızlığı olan kişilerdir. Kimsenin kendilerini duymadığını, anlamadığını düşünürler. Sevgisiz ilgisiz kalmış, herkese her şeye öfke duyan kişilerdir. Bilgi ve beyin gücü zayıf olduğu için bağırarak konuşurlar, güven eksiklikleri vardır. Ciddiye alınmak, dinlenilmek isterler. Eziklerin konuşma şeklidir. Kimseye fikirlerini, düşüncelerini, isteklerini, duyuramadıkları için bağırarak bir şeyler yapabileceklerini düşünürler. Herkes susup beni dinlesin diye sürekli kendini belli etme çabası içindeki zavallı insanlar, hayatlarındaki silikliği bu şekilde yok etmeye çalışırlar. Her yerdeler, iş yerinde, telefonda, restoranda, otobüste. Bizler kulağını ve beynini aldırmış bu kişilerin özelini öğrenmek zorunda mıyız? Suçluluk psikolojisi içinde olan insanlar bağırarak konuşurlar. Böylece kendilerini haklı görüp, haklı görmelerini isterler. Kulak problemi olabilir, çalıştığı yer çok gürültülüyse bağırarak konuşması gerek

Zayıf Karakterlik Sendromu

Resim
Bataklığın dibini temizlemedikçe yüzeysel çözümün önemi yok. Üstten alsak alt balçık. Kötüler, kötülüğün kötülük olduğunu kendisine yapıldığında görürler. Kötünün temelinde yine kötü insanlar vardır. Kötülerin çoğunlukla kazandığı, iyilerin ise çoğunlukla kaybettiği bir dünyadayız. Herkes yaşam denen savaşta kendi filmini oynuyor. Her gün herkes her yerde ayrısıyla ya da aynısıyla kimi çok rahat, kimisi bir lokma ekmeğe muhtaç yaşıyor. Kötüler insan olma erdemine ulaşamamış karaktersiz varlıklar. Vicdan yoksunu, merhamet yoksunu, iyi ve güzel olan her şeyi yok etmeye meyilli, insan görünümlü insanlık dışı varlıklar. Bunca kötü şeyi yaparak insan nasıl akıl sağlığını koruyabilir inanmak zor. Aile, eş, işyeri ilişkileri gibi dışsal etkenlerle psikolojisi bozulan olduğu kadar, aşırı hırs, kanatkarsızlık, mal mülk düşkünlüğü, iki yüzlülüğe bağlı sosyal ilişki bozukluğu gibi içsel etkenler de söz konusu olabiliyor. Dış dünya kötü olduğu kadar kötülükleri içimizde de taşıyor olabiliyoruz. Ne

Devir Döndü

Resim
Kim kimi kıskanıyordu, kafam karıştı. Hepsi birden kıskanmıyor muydu? Ben mi karıştırdım? Almanya bizi kıskanıyor. Bosch, Audi, Mercedes, Opel, Wolswagen, Siemens kıskanıyor. Nasıl bu palavraya düştük yıllardır çıkamıyoruz. Şu lafın patenti kim gerçekten çok merak ediyorum. Almanya halkına bizden daha sosyal bir hayat sunuyor. Opel senin neyini kıskanacak? Mercedes senin neyini kıskanacak? Yedi yıl önce bir leva otuzbeş kuruş olan Bulgaristan levası bile paramıza level atlamış. Edirne'yi paralarıyla yağmaladılar. Bizde bol bol palavra okuyalım. Alman hükumetinin yerinde olsaydım Türkiye'ye gelip Almanya'yı kötüleyen ama Almanya'da yaşarken oranın nimetlerinden faydalanan tüm ikiyüzlüleri kulağından tuttuğum gibi ait olduğu ülkesine postalardım. Coğrafya kaderdir. Türkiye'de çocuk borçla doğuyor, kapatamadan ölüyor. Dur boş ver şimdi bunları. Biz kur düştü diye Bulgarları daha yeni geri püskürttük Edirne'den, Almanya'nın sırası mı şimdi. Bu uygar ülkeler, ins
Resim
Hikayenin sonunu aklımdan çıkartamıyorum. Bir heyecan yok. Tam olarak mutluluk nasıldır bilmediği için mutsuz olur. Kendisini tanımadığı için mutsuz olur. Kararsız olduğu için mutsuz olur. Kendisine güvenmediği için mutsuz olur. Şüpheyle yaşarsa mutsuz olur. Gelecekten tedirginse mutsuz olur. Sorularına cevap bulamazsa mutsuz olur. Çevresini tanımazsa mutsuz olur. Çünkü herkes çıkarcı fırsatçı olmuş. Etrafındaki melek yüzlü şeytanlar yüzünden mutsuz olur. Parasızlıktan, ağır iş yapmaktan mutsuz olur. Yanlış seçimlerden mutsuz olur insan. Şimdiye kadar hep birileri için yaşadığımız, kendimiz için yaşamadığımız, yaşayamadığımız için mutsuzuz. Fitne dolu, adaletsizlik dolu bir sistem var, ondan mutsuz insanlar. Mutsuzluk tek bir sözle anlatılmaz. Duruma ve yerine göre değişir. Dünyada mutsuz insan çok, hatta doğa ve hayvanlar bile mutsuz. Mutlu olmak için mutlu insanlara ve işleyen bir doğaya ihtiyacımız var. Mutluluğun çok para ya da iyi bir işten ibaret olmadığını daha çocukken insanlar